Blog Archive

Tuesday, January 25, 2011

Aksa Enerji, kapasitesini 4200 MW’a çıkaracak

Aksa Enerji, kapasitesini 4200 MW’a çıkaracak

Serdar Nişli, yeni yatırımlarla 2014 yılına kadar kapasitelerini 4 bin 200 MW’ın üzerine çıkaracaklarını söyledi.

Yurtiçinde ve dışında fuel oil, doğalgaz, rüzgâr ve hidroelektrik santralleri kurarak enerji üretiminde Türkiye’nin önde gelen firmaları arasında yer aldıklarını kaydeden Serdar Nişli, yeni yatırımlarla 2014 yılına kadar kapasitelerini 4 bin 200 MW’ın üzerine çıkaracaklarını söyledi.

Aksa Enerji’nin 1997 yılında kurulduğunu ve Türkiye’nin ilk biyogaz santralini 1998’de Bursa’da faaliyete geçirdiğini hatırlatan Aksa Enerji Genel Müdürü Serdar Nişli, yurtiçinde ve dışında kurdukları fuel oil, doğalgaz, rüzgâr ve hidroelektrik santralleriyle enerji üretiminde Türkiye’nin önde gelen firmaları arasında yer aldıklarını belirtti. Kazancı Holding bünyesinde faaliyet gösteren Aksa Enerji’nin bugün mevcut kapasitesinin bin 500 MW’ı aştığına dikkat çeken Nişli, “Aksa Enerji gerek yeni santraller kurarak, gerekse mevcut santrallerin kapasitesini artırarak kurulu kapasitesini 2014 yılına kadar 4 bin 200 MW’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor” dedi.

2010’nun ilk yarısını sektöre paralel bir büyümeyle geride bıraktıklarını dile getiren Nişli, gruplarına bağlı ilk hidroelektrik santralini de 2010 yılı içinde Çorum’da faaliyete geçirdiklerinin bilgisini verdi. Sahip oldukları lisanslar çerçevesinde enerjiye yönelik yatırımlarının sürdüğünü açıklayan Nişli, 2010 yılının ilk altı ayı itibariyle 236 milyon dolarlık bir ciroya ulaştıklarını, bin 500 MW’ı aşan kurulu güç ve 12 milyar kW/saat elektrik üretim kapasitelerinin bulunduğunu kaydetti. İlk yarıyıl sonuçlarının, şirketin beklentileri ve sektör dinamikleri paralelinde yaşandığını kaydeden Nişli, yılın ikinci yarısı ve özellikle üçüncü çeyrekle ilgili beklentilerinin daha iyimser olduğunu bildirdi.

Gruplarına bağlı ilk hidroelektrik santrali olan 15 MW gücündeki Çorum İncesu Hidroelektrik Santralini 2010 senesi içinde devreye aldıklarını hatırlatan Nişli, “Grubumuzun lisanslı ve lisans hakkı kazanmış olduğu 20 hidroelektrik santrali de bulunuyor. Van santralimizde buhar türbini devreye alınarak santralimizin kombine çevrim kurulu gücü 114 MW’a çıkartılıyor. Antalya enerji santralimizin kapasite artışına yönelik yatırımlarımız da devam ediyor. Büyük önem verdiğimiz rüzgâr enerji santrallerimizde ise Balıkesir-Şamlı santralimizin 24 MW kapasite artışı çalışmaları devam ediyor” şeklinde konuştu.

Kazancı Holding bünyesinde bulunan Aksa Elektrik Perakende Satış'ın, daha önceden ihalelerini kazandığı Çoruh, Van Gölü ve Fırat dağıtım bölgelerine ilave olarak, Ağustos ayında Trakya Elektrik Dağıtım ihalesini kazandığını hatırlatan Nişli, ''Aksa Enerji, Kazancı Grubu’nun Enerji Değer Zincirinde entegre olmuş güçlü bir oyuncu olup, devam eden yatırımları ve büyük proje zinciriyle Türkiye enerji sektörünün yüksek büyüme potansiyelinden en çok yararlanacak taraflardan biri olacaktır'' dedi.

Enerji piyasasının gündeminde gelecek aylarda gerçekleştirilecek ihalelerin bulunduğunu dile getiren Nişli, önümüzdeki dönemde ihalesi yapılmayan üç elektrik dağıtım bölgesinin ihalelerinin gerçekleşeceğini ve Kazancı Holding olarak da bu ihalelerle yakından ilgilendiklerini kaydetti. 2011 yılı içinde devletin işletmesinde olan elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesine başlanacağının bilgisini veren Nişli, bu konularla ilgili olarak da çalışmalarının devam ettiğini aktardı.

İkili anlaşmalarla müşteri portföyünü genişletiyor

Elektrik piyasasının serbestleşmesiyle ticari ve sanayi müşterilerine yönelik indirimli elektrik satış sözleşmelerinin yapılabildiğine dikkat çeken Serdar Nişli, Kazancı Holding olarak toplam enerji tüketimi yıllık 100 bin kW/saat üzerinde olan serbest tüketicilere yüzde 20’lere varan oranda indirimli elektrik verilebildiğinin altını çizdi. Bu anlaşmalar için hem yenilenebilir kaynaklarını, hem de diğer kapasitelerini kullandıklarını söyleyen Nişli, “Şu anda 300’ün üzerinde olan müşteri portföyümüzü artırmak için çalışmalara devam ediyoruz. Serbest tüketicilerle elektrik ihtiyaçlarını ucuz ve sürekli olarak sağlamak için ikili anlaşmalar yapıyoruz” dedi.

Türkiye’de elektrik talebinin elektrik arzının üzerinde gerçekleştiğini belirten Nişli, bu açığı kapatmak için çok ciddi yatırımların hayata geçirilmesinin önemini vurguladı. Şu anda çıkarılan Türkiye rüzgâr haritasına uygun şekilde rüzgâr enerji santralleri lisanslarının da verildiğine işaret eden Nişli, bu yatırımların kısa sürede tamamlanmasını umduklarını söyledi. Türkiye genelinde şu anda hidroelektrik santrallerine yönelik ciddi yatırımların gerçekleştiğini kaydeden Nişli, Türkiye’nin ciddi bir güneş enerjisi potansiyeline sahip olduğunu ve bu potansiyelin değerlendirilmesi amacıyla çalışmaların desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.

TÜKETİMİ 100 BİN KWH’YI AŞAN TÜKETİCİYE YÜZDE 20 İNDİRİM

Elektrik piyasasının serbestleşmesiyle ticari ve sanayi müşterilerine yönelik indirimli elektrik satış sözleşmelerinin yapılabildiğine dikkat çeken Serdar Nişli, Kazancı Holding olarak toplam enerji tüketimi yıllık 100 bin kW/saat üzerinde olan serbest tüketicilere yüzde 20’lere varan oranda indirimli elektrik verilebildiğinin altını çizdi. Bu anlaşmalar için hem yenilenebilir kaynaklarını, hem de diğer kapasitelerini kullandıklarını söyleyen Nişli, “Şu anda 300’ün üzerinde olan müşteri portföyümüzü artırmak için çalışmalara devam ediyoruz. Serbest tüketicilerle elektrik ihtiyaçlarını ucuz ve sürekli olarak sağlamak için ikili anlaşmalar yapıyoruz” dedi.

Kaynak: http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=59655

İlk yerli türbin KOBİ'den

Hızla büyüyen enerji sektörü KOBİ'leri de harekete geçirdi. Ankaralı GSR Enerji, Türkiye'nin rüzgâr yapısına uygun yerli dikey türbinlerini üretmeyi başardı, ihracat yakında

Türkiye'nin gelişim trendlerini iyi okuyan KOBİ'ler, hızlı ve çevik yapılarının avantajını da arkasına alarak girdikleri sektörlerde hızla yükseliyor. Bu firmalardan biri de GSR Enerji. Sektördeki boşlukları değerlendiren firma uzun süren Ar-Ge çalışmalarının ardından 'WAW' adını verdiği yerli rüzgar türbinlerini üretmeyi başardı. Alışılmışın dışında dikey eksenli çalışan ve yel değirmenlerini andıran görüntüsüyle dikkat çeken türbinler, yön durumu fark etmeksizin en düşük rüzgârla dahi verimli enerji üretebiliyor. Firma tarafından patenti de alınan sistem ithalatın da azaltılmasını hedefliyor.

4 BÖLGEDE ÜRETİM BAŞLADI
GSR Enerji'nin Genel Müdürü İsmail İnci, neredeyse tamamı ithal edilen rüzgâr enerji sistemlerinin geliştirdikleri sistemle aşağıya çekileceğini söylüyor. İnci, "Türkiye enerji sektöründe bir devrim yaşıyor. Bu devrim KOBİ'leri de şahlandırdı. Uzun süre çalıştıktan sonra da yüzde 100 yerli rüzgâr türbinlerini üretmeyi başardık" diyor. Söz konusu rüzgâr türbinlerinin tamamlandığını ve şu an 4 pilot bölgede üretime başladıklarını da anlatan İnci, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu yıl satışa başladık. WAW türbinler diğer sistemlere göre daha ucuz. Sistem kısa sürede kendini amorti edebiliyor. Ayrıca kanat yapısındaki farkı nedeniyle rüzgârı 90 derece açıyla karşıladığından, hangi coğrafyada olursa olsun rüzgârdan daha fazla güç elde edebiliyor."

HEDEF 700 MİLYON DOLARLIK SATIŞ
Sektörün dünya genelindeki durumuna değinen İsmail İnci, dünyada rüzgâr enerjisi alanında 200 milyar dolardan fazla yatırım yapıldığını ve yaklaşık 175 bin MW kurulu santral gücüne ulaşıldığını kaydediyor. Almanya, Amerika, Çin ve İspanya'da kurulu güçlerin 30-35 bin MW düzeyinde olduğunu açıklayan İnci, "Türkiye'de bu rakam ancak bin 500 MW. 2012 yılında Almanya'nın Husum kentinde düzenlenecek dünyanın en büyük rüzgâr enerjisi fuarında yer alacağız" şeklinde tanımlıyor. Orta vadede ise Ortadoğu pazarında yatırım planladıklarını belirten İnci, 2011'de iç piyasada 500 milyon dolarlık satış, 200 milyon dolar da ihracat hedeflediklerini vurguluyor.

Küresel ısınmaya yenilenebilir enerji
2020 yılı itibarıyla üretilen enerjinin yüzde 20'sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacağını söyleyen İsmail İnci, günümüzde rüzgâr enerjisinin üretimdeki payının yüzde 3,7 olduğunu dile getirdi. İnci, rüzgâr enerjisinin en önemli artısının küresel ısınmanın temel sebebi olan karbon emisyonuna ve diğer çevresel sorunlara yol açmaması olduğunu sözlerine ekledi.

Patenti hemen alındı
Diğer türbinlerin rüzgârı her durumda 90 derece karşılama ve rüzgârın yönüne göre türbinin açısını değiştirme durumunda olduğunu anlatan İnci, patentini de aldıkları kendi türbinlerinde ise böyle bir zorunluluğun olmadığını, rüzgâr nereden eserse essin, WAW türbinlerin dönmeye devam ettiğini kaydetti. İnci, "WAW türbinler, yüksek rüzgâr hızlarında durdurulmayıp sabit dönüş hızı ile üretime devam eder. Türbin ürettiği enerjiyi sabit ve istenilen değerde şebeke sistemine verir. 3 m/sn rüzgâr hızında üretime başlar, şiddetli rüzgârda da durdurulmayıp üretime devam eder" diye konuşuyor.

Su türbinleri de üretmek istiyor
Firmanın 2011 hedefleri arasında rüzgârın yanı sıra su türbinleri geliştirmek de var. Türkiye'de Ar-Ge ve üretim yaparak dışa bağımlılığı minimize etmek için çabaladıklarını belirten İnci, şu bilgileri veriyor: "Bu yıl su türbiniyle ilgili Ar-Ge çalışmalarına da başlayacağız. Rüzgâr enerjisini daha verimli kullanmak için farklı formlarda kanat yapımız olacak. Aynı zamanda su türbinleri konusunda da bir çalışma yapacağız. Ancak bu çalışmalarla ilgili en erken önümüzdeki yıl bilgi verebiliriz. Bugüne kadarki çalışmalarımız için 10 milyon dolar tutarında bir yatırım yaptık. 3 yıl içinde 500 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyoruz."



Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2011/01/25/ilk_yerli_turbin_kobiden

Sunday, January 23, 2011

Doğa insanın hem bankası hem tapınağıdır

Gözünüz aydın, çevreciler. AKP’nin Meclis’ten geçirdiği Yenilenebilir Enerji Yasası ile ormanların kapısı girişimcilere ardına kadar açılıyor. Özelliği ne olursa olsun artık ormanlarda güneş, rüzgâr enerjisi ve hidroelektrik santral (HES) yatırımı yapmak serbest. Daha ayrıntılı bir anlatımla ve yasanın sözleri ile:

“(1) Milli park, (2) tabiat parkı, (3) tabiat anıtı ile (4) tabiatı koruma alanlarında, (5) muhafaza ormanlarında, (6) yaban hayatı geliştirme sahalarında, (7) özel çevre koruma bölgelerinde, (8) doğal sit alanlarında (9) içme ve kullanma suyu koruma alanlarında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir.”
Duyduğuma göre yasa Meclis’te görüşülürken muhalefet milletvekilleri iktidara destek olmuş. Yani “yeni” CHP Türkiye’de orman bırakmamaya aday yeni düzenlemenin destekleyicisi oldu. Milliyetçiler milliyetçisi MHP’de.

Hiçbir konuda anlaşamayan partilerin ülkenin yeşiline tarihimizdeki en büyük tehdidi yönelten yasa konusunda ortak düşünmesi ilginç bir trajedi.

Makine Mühendisleri Odası, hükümetin “toplumu, insanı ve doğayı dikkate almayan yaklaşımları dikkate alındığında (yasa) son derece sakıncalı sonuçlar verebilecektir” diyor. “Verimsiz, vasıfsız arazileri değerlendirmek yerine ormanları, verimli tarım alanlarını, milli parkları, ören yerlerini yok etmeye yönelen, buralara güneş, rüzgâr ve hidroelektrik santral kurmaya kalkışanlar olacaktır.”
Yenilenebilir Enerji Yasası Meclis’e 2008’de sunulduğunda Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nun oybirliğini temsil ediyordu. Tasarı o haliyle yenilenebilir enerji üretimi için önemli teşvikler öngörüyordu.

Taslak iki yıl bekledikten sonra geçen yılın kasım ayında Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandı. Ve görüşmeler esnasında Enerji Bakanlığı ve bir grup AKP milletvekili tarafından tamamen yeniden düzenlenerek birkaç gün önce yürürlüğe giren halini aldı.

Görüşmeler esnasında ve daha sonra çevre dostu olmamakla itham ettiğim için hakkımda dava açan Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’ndan bir itiraz sesi duyuldu mu? Hayır. Sebebi açık. AKP’nin iki enerji bakanlığı var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı. İkincisi akarsularda ve ormanlardaki enerji yatırımları ile ilgilenirken birincisi geriye kalanlarla uğraşıyor.
Çevre ve ormanları kim koruyacak o zaman? Halk. Yaşam alanlarının rant için tahrip edilmesine karşı çıkan ve demokratik haklarını sonuna kadar kullanmaya kararlı halk. Aksi halde unutacaklar: “Doğa” ünlü bir çevrecinin dediği gibi, “insanlığın hem bankasıdır hem de tapınağıdır.”

Ve doğayı tahribe yönelikse temiz enerjiyi savunmak sigara içmeyi savunmak kadar çağdaşlıktan uzaktır.


Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1339540&AuthorID=57&b=Doga insanin hem bankasi hem tapinagidir&a=Metin Munir&KategoriID=3

Yenilenebilir enerjinin yükselişi

Yenilenebilir enerji sektörünün son 10 yılda Avrupa’da doğudan batıya ve kuzeyden güneye büyük bir hızla büyüyor...

Dr. Uygar Özesmi, Gezegen'in Geleceği adlı radyo programında şunları söyledi:

"Avrupa Çevre Ajansı EEA tarafından yayımlanan bir makalede, yenilenebilir enerji sektörünün son 10 yılda Avrupa’da doğudan batıya ve kuzeyden güneye büyük bir hızla büyüdüğüne yer verildi.

Rapor yenilenebilir enerjinin emekleme dönemindeki bir bebek olmaktan çıktığını ve güçlü bir genç konumuna geldiğini belirtilerek, 2005’te Avrupa Birliği’nin toplam enerji tüketiminde yüzde 6 olan payının hızla arttığı, 2020 hedefinin ise yüzde 21 olduğu dile getirildi. Makaleye göre, Avrupa’da son on yılda kurulan rüzgar enerjisi, doğalgazdan sonra en fazla yatırım yapılan alan oldu. Uzun yıllardır sektörde aktif olan bazı Avrupa ülkeleri hedeflerine ulaşırken, diğer ülkelerde hedeflerin gerçekleşmesi için siyasi, idari ve planlama süreçlerinde önemli ilerlemeler kaydedilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Bu kapsamda elde edilen en önemli başarı ise “Avrupa Salım Ticaret Sistemi’nin kurulmuş olması” olarak nitelendirildi. Sistem, AB’nin neden olduğu karbondioksit emisyonlarının yüzde 40’ının kontrol altına alınarak yenilenebilir enerji sektörünün dolaylı bir şekilde desteklenmesini sağlıyor."


Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25173723/

Saran, güneş nöbetinde

Cumhuriyet - Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, bundan sonra özel hayatıyla daha az gündeme gelme kararı aldı. Spor medyası, enerji, savunma sanayii, madencilik, turizm, sağlık gibi 7 sektörde faaliyet gösteren Saran Holding yeni dönemde güneş enrjisi yatırımlarına odaklanmayı planlıyor. 2009’da İspanyol Fersa şirketi ile 1 milyar dolarlık güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımına imza atan holding, hükümetin açıkladığı güneş enerjisi birim fiyatlarını cazip bulmadığı için de beklemede. Saran Holding’in patronu Sadettin Saran, “O fiyatlar bizim de yabancı yatırımcımızın da şevkini kırdı. Belki birim fiyatları artar diye bekliyoruz. Ama yabancı ortağımız bekler mi bilmiyorum. Beklemesi için çabalıyoruz” dedi. Kürt sorununun çözümüne katkı sunmak için özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da spor salonları yaptıran Sadettin Saran ile holdingin yeni yatırımları, Fenerbahçe yöneticiliği, Kürt sorunu, spor medyasının durumuna ilişkin konuştuk.

Holding olarak şu anda 7 ana sektörde faaliyet gösteriyorsunuz, sektörlerde bümüyeniz nasıl?

- 7 sektörde 33 şirketle faaliyet gösteriyoruz. Çek Cumhuriyeti’nin en büyük tur şirketi olan Cedok’u satın aldık. Avrupa’nın en büyük tur şirketlerinden birini de satın almak üzereyiz. Cedok’un 250 milyon doların üzerinde cirosu var. Yeni alacağımız şirketin de 100 milyon doların üzerinde cirosu bulunuyor. Yani 400 milyon dolarlık cirosu olan iki seyahat acentesinin sahibi olacağız. Helikopter şirketimizde 4 adet helikopter aldık. İlk helikopterimiz bu yıl gelecek.

Enerji sektöründe neler yapıyorsunuz, İspanyol ortakla yatırımlarınız ne boyutta?

- Erzurum, Tunceli ve Mersin’de HES projelerimiz var. Şu anda 51 megavata sahibiz. Biz HES’ler için Doğu bölgelerini ağırlıklı olarak seçiyoruz. Lisans ve ÇED aşamasında bazı sıkıntılarımız var. ÇED raporlarımız daha yeni çıktı. Tunceli’de geçenlerde HES’lere karşı büyük bir protesto oldu. Bir grup buraya holding binamızın önüne de geldi. Bazı sıkıntılar var. Bu protestolar tabii ki bize geri adım attırmayacak. Tunceli’de şantiyede 350 kişi çalışacak. Biraz da bu boyutunu düşünmek lazım. Tunceli değil de gider başka yerlere de yapardım. Birkaç ay içinde HES inşaatlarına başlamayı planlıyoruz. Ancak bundan sonra HES’e ağırlık vermek istemiyoruz. Biz asıl Güneş’i bekliyoruz. İspanyol ortağımız Fersa ile yaptığımız bir anlaşma var. Onlarla Güneş ve rüzgâr enerjisinde faaliyet göstermek istiyoruz. Ama Güneş’te devletin açıkladığı birim fiyatı bizi hayal kırıklığına uğrattı. O fiyatlar bizim de yabancı yatırımcımızın da şevkini kırdı. Belki birim fiyatları artar diye bekliyoruz.

Ortağınızın beklemeye sabrı var mı?

- Evet, ortak beklemeyebilir. Şimdi onların beklemesi için çabalıyoruz. Seçim sürecine giriyoruz, Güneş ve rüzgâr enerjisisinde ne olacak ne bitecek diye de kaygılanıyoruz. İspanyollarla 2009’da, 2015’e kadar 1 milyar dolarlık bir sözleşmeye imza attık. Ama plan uymadı. Devletin Güneş enerjisinde açıkladığı fiyat 10 Avro/sent. Ve bunlar istediğimiz gibi değil.



Özel hayatla daha az gündeme geleceğim

Medyada ağırlıklı olarak özel hayatınız ve Fenerbahçe ile ilgili gündeme geliyorsunuz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?

- Özel hayatımla bundan sonra daha az gündeme geleceğim. Türk insanın ilgisini sporla magazin daha çok çektiği için o alanlarla gündeme geldim. Ama şimdi o azalacak. Haliyle bunlarla gündeme gelmekten rahatsız oluyorum. FB benim için çok önemli. Orada yöneticilik yaptım. 6 yaşından beri Fenerliyim. 2 defa ihraç edildim. Dünyada bunun başka bir örneği yok. Dolaysıyla FB’nin hayatımda çok önemli bir yeri var. FB ile ilgili isteğim, arzum devam ediyor. Kongrelerde bana olan istek, arzu devam ediyor. Şu anda Fener’e dönmemle ilgili davam devam ediyor, bununla uğraşıyorum. FB’ye geri döndüğüm takdirde yeniden aday olacağım. 6-7 ay içinde davanın bitmesini bekliyorum.



Yeni TV kanalları kuracağız

Spor medyasının yarıdan fazlasının isim hakkı sizde, bu alanda yeni dönemde ne tür atılımlarınız olacak?

- Mevcut faaliyetlerimize devam edeceğiz. Krizde HD diye bir şirket kurduk. Artık HD yayında maçları kendimiz çekiyoruz. Daha önce maçları banttan alıp satarken şimdi canlı satıyoruz. Çekimler için mobil TIR’lar aldık. Yabancı spor yayınlarının yüzde 70’i bizde.

Önümüzdeki yıllarda holdingin asıl büyüme alanı hangisi olacak?

- Enerji olacak. Medyada yakın bir zamanda olmasa da spor olarak görsel medyada bir şeyler yapabiliriz. 3-4 tematik kanalımız var. O mealde bir şeyler yapabiliriz. Radyolarımızı büyütebiliriz. Şu anda 5-6 radyo kanalımız var. Yeni televizyon kanallarının kurulmasını konuşuyoruz. Acelemiz yok ama biz görsel medya işine girersek tamamen ticari sebepten gireriz.

Holdingin 2011 hedefleri nelerdir?

- 2010’da sadece Saran Medya 70 milyon dolarlık bir ciro yaptı. Holding olarak bu yıl yüzde 15 büyüme bekliyoruz. Yatırımlarımızın geri dönüşünü de bu yıl alabiliriz. Tuttur’da bu yıl iyi gelişmeler olabilir. Tuttur tek başına bu yıl 50 milyon dolar ciro olabilir. HES’lere başladığımızda şu anda 2500 olan çalışan sayımız 3000’e çıkar.

İstihdam tek başına yetmez

Artık iş dünyası da Türkiye’nin en önemli ve çözülmesi gereken sorunun Kürt sorunu olduğuna inanıyor, bu konuda hükümetin, iş dünyasının üzerine düşeni yaptığına inanıyor musunuz?

- Bugüne kadar tabu olarak kabul edilen şeyler artık konuşulmaya başlandı. Bu geç de olsa önemli bir gelişme. Tabii Türkiye’nin bunu aşabilmesi için toprak kaybı paranoyasından kurtulması gerekiyor. Bence bu yersiz bir paranoya. Bu soruna biraz daha objektif bakmak gerekiyor.

Sorunun çözümü için atılan adımlar yeterli mi?

- Tabii ki atılan adımlar yeterli ve hızlı değil. Birtakım kutuplaşmalar azaldı. Senelerce bu kavgalardan faydalanan gruplar vardı, bunlar tabii ki devam edecek. Ama artık insanlar biraz daha bilinçlendi. Bir işadamı olarak bu sorunun çözümü için istihdamın önemli bir ayak olduğuna inanıyorum. Eskiden bu sorunlar konuşulamazdı. İstihdam tek başına kan dökülmesini engelleyemez. Ama engelleyecek önemli faktörlerden bir tanesidir. Ben de bir işadamı olarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

Holdingin sosyal sorumluluk projelerine bakıldığında özellikle Doğu’nun en ücra köşelerini görüyoruz, buralara gitmenizin temel nedenleri nelerdir?

- Kürt sorunu Türkiye’nin en büyük sorunudur. Kürt sorunu çözüldüğünde Türkiye dünyanın en büyük güçlerinden biri haline gelebilir. Kürt sorununu aşmanın en önemli yolu insan faktörü. Senelerce birtakım şeyler suiistimal edildi. Birtakım insanlar birtakım olumsuzlukları istismar etti. Ben Kırıkkaleli olmama rağmen sosyal sorululuk adına insanları bazı şeylerden uzaklaştırmak için o bölgeye spor salonları yaptım. Sinema salonlarına destek olduk. Ardahan, Ağrı, Çukurca ve Kırıkkale’de spor salonları yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bu yıl içinde Muş ve Şırnak’ta düşünüyoruz. Seçim telaşına girmeden biz bu yatırımları yapmak istiyoruz.



Doğan ile ilgilendik

Doğan Grubu medya grubunu satmak için düğmeye bastı, siz ilgileniyor musunuz?

- Evet, Doğan medya ile ilgilendik. Hatta, bir şirketiyle çok ilgilendik ama olmadı, anlaşamadık. Biz de gelişmeleri dışarıdan izliyoruz. Doğan’ın bazı şirketleri çok aşağıda, bazıları çok kârlı gözüküyor. Kârlı gözükenlerin taliplileri çok. Stratejik olarak daha fazla ilgilenmeme kararı aldık.

İnternet medyasında yatırımlarınız ne boyutta?

- Orada iyi yatırımlarımız var. Bahis sitesi Tuttur.com’u aldık. Şu anda yüzde 10 pazar payımız var. Bu alanda 33 çalışanımız bulunuyor. Tuttur’da 150 bin üyemiz var. Sürekli iyiye giden bir trendi var, bundan memnunuz. Tuttur’u da destekleyecek birtakım spor portalları kurma konusunda çalışmalarımız var. Sporun çok içindeyiz. Voleybol, basketbol ile ilgili çalışmalarımız olacak. Basketbol bonservisler üzerine çalışacak, yetenekli basketçi yetiştirecek bir şirket kurmayı planlıyoruz.



Herkesle kavga etmekle iş yürümez

FB şu anda ligde kötü performans gösteriyor. Lider Trabzon ile aralarında 9 puan var. Bu kötü performansın nedenleri nelerdir?

- FB’nin durumu parlak gözükmüyor. Ama ligde şampiyonluk ihtimali hâlâ var. FB’nin buralarda olmaması gerekiyordu. FB’nin temel sorunu, iyi yönetilemiyor. FB’nin bu paralarla bu destekle, bu taraftarla bu potansiyelle, bırakın Türkiye’de Avrupa da bile çok ciddi söz sahibi olması lazımdı. FB basketbola, voleybola profesyonel bir zihniyet geldi orada başarılı yürüyorlar. Ama futbolda Aziz Bey (Yıldırım) yetkileri devretmediği, iyi yönetmediği için orada beklenen başarı gelmiyor. FB çok uzun süredir beklenen performansı gösteremiyor. Avrupa’da hiçbir zaman bekleneni veremedi.

FB’de neler yapılmalı ki gereken performansı gösterebilsin?

- Aziz Bey bu işi yapamıyor. Halı sahada futbol oynayarak bu iş olmaz. Yetki vermek profesyonel olmak gerekiyor. Şeffaf olmak, sevgi dolu olmak lazım. Herkesle kavgalı olmakla, bağrışla çağrışla, despotlukla bu işler olmuyor. Güç kullanırken güçte sevgi yoksa iş despotluğa döner. FB’de böyle bir durum var.



Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=208834

ÇİNE'DE MERA ALANINA RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALİ KURULACAĞI İDDİALARI

Aydın'ın Çine ilçesine bağlı İbrahim Kavağı Köyü Muhtarı Süleyman Emeksiz, Madran Dağı Baba Tepesi mera alanına kurulacak 27 üniteli rüzgar enerjisi santrali için şirket yöneticilerinin gizlice ölçümler yaptıklarını, bu durumun köylüleri tedirgin ettiğini söyledi.

Durumun çevre köyleri de tedirgin ettiğini belirten Emeksiz, TEMA Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir ve TEMA gönüllü üyeleri ile Doğa Sevenler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Çine Şubesi Başkanı Süleyman Yıldız'ı köyüne davet ederek mera alanlarını gezdirdi ve muhafazası için destek istedi.

İbrahim Kavağı Köyü Muhtarı Süleyman Emeksiz gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Biz köyümüzün merasını muhafaza etmek istiyoruz. Ormanlık alan bin 500 dönüm, diğer orman dışı mera alanında bin 500 dönüm ve toplam 3 bin dönüm köyümüzün mera alanı mevcuttur. Şu anda Aydın Çevre ve Orman Müdürlüğünün desteği ile bin 500 dönüm alan ceviz,kestane ve kara çam ağacı dikildi. Bakımını da muhtarlık olarak biz yapıyoruz. Geri kalan bin 500 dönüm mera alanında baharın gelişi ile 250 büyük baş, 800 koyun, 700 keçi buralarda yayılır ve 60 aile buradan geçinir. Mayıs ayından Ekim ayına kadar bu mera alanı kullanılıyor. Burası ecdadımızdan miras bir yaşam alanıdır. Çevrede bulunan 30 köyün içme suyu bizim Madran dağından temin edilmektedir. Madran Dağının Baba Tepesine Rüzgar Enerji Santralı kurulmak isteniyor. Şirket yöneticileri gelip gizli gizli ölçümler yapıp gidiyorlar. Köylümüzden bazıları buna şahit oluyor ve köylüler olarak tedirgin olmaya başladık. Yetkililerden kesin bir açıklama alamıyoruz. El altından köyümüzün merasını elimizden alınarak 27 direk Rüzgar Enerjisi Santrali direkleri dikileceği yönünde bilgiler alıyoruz. Bizler mera alanımızdan asla vazgeçemeyiz."

Öte yandan, TEMA Vakfının başlattığı "Ülkemizdeki Tarım Arazilerine Birlikte Sahip Çıkıyoruz" imza kampanyasına İbrahim Kavağı köylüleri de katıldı.


Kaynak: http://www.haber3.com/cinede-mera-alanina-ruzgar-enerjisi-santrali-kurulacagi-iddialari-640376h.htm

Yenidoğan'da Rüzgar Türbinlerinin Montajı Devam Ediyor

Söke'nin Yenidoğan beldesinde 5 adet rüzgar türbininin montajının yapıldığı bildirildi.

Yenidoğan Belediye Başkanı Ekrem Yılmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, beldelerinde özel bir şirket tarafından yapılacak rüzgar enerji santrali için geçen Haziran ayında başlanan rüzgar türbin montajının devam ettiğini, şu ana kadar 5 türbinin montajının tamamlandığını söyledi.

Söz konusu şirketin toplam 15 türbin montajı yapacağını ve bu türbinler sayesinde 100 megavat rüzgar enerjisi elde edileceğini ifade eden Yılmaz, 'Bölgemizin rüzgar potansiyelinin ciddi anlamda var olduğunu biliyoruz. Yıllardır konuşulmasına rağmen, son dönemlerde bu rüzgarın değerlendirilmesi için başlatılan girişimler sonuçlanmak üzere. Santralin nisan aylarında üretime geçebileceğini öğürendik. Böylesine bir girişimin bölgemizde yeni yatırımlar içinde teşvik olabileceğini düşünüyoruz' diye konuştu.

Kaynak: http://www.haberler.com/yenidogan-da-ruzgar-turbinlerinin-montaji-devam-2489980-haberi/

Çamlıca’nın tepesine 48 metrelik rüzgâr gülü

Çamlıca’nın tepesine 48 metrelik rüzgâr gülü
Anahtar teslim Rüzgâr Enerji Santralı (RES) yapan SoyutWind şirketinin patronu Ali Çolak, Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun (YEK) çıktığı günden beri adeta talebin patladığını söyledi



Anahtar teslim Rüzgâr Enerji Santralı (RES) yapan SoyutWind şirketinin patronu Ali Çolak, Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun (YEK) çıktığı günden beri adeta talebin patladığını söyledi. Yeni yasayla 500 kilowatt (KW) enerjiye kadar lisansız yatırım yapılabiliyor. Lisanslı yatırımda da ihtiyaç fazlası elektrik şebeke aracılığıyla satılabiliyor.
Türkiye’de en iyi rüzgâr alan bölgelerden birinin İstanbul Boğazı olduğunu ifade eden Çolak, yakında Çamlıca tepesinde bir rüzgâr santralı kurulacağı bilgisini verdi. Çolak, “Çamlıca’da 500 kilowat gücünde RES santralı kurulacağız. Projesi hazır. Arsa bir kamu kuruluşuna ait. Geçen yıl harekete geçildi. Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan izinler konusunda bir sorun yaşanmadığını duyduk. Bu konularla arsa sahipleri ilgileniyor. RES kulesi 48 metre uzunluğunda olacak” dedi.
Çolak, bunun yanı sıra İstanbul’da Boğaz’da yalısı bulunan ünlü bir işadamının bahçesine RES kuracaklarını, Boğaziçi Üniversitesi’nin Şile kampüsü için de proje geliştirdiklerini söyledi.

Kendi elektriğini üret
Yeni EPDK yönetmeliğiyle evlere kurulacak santrallar ile elektrik üretebildiğini ifade eden Çolak, “Tüzel kişilerin elektrik üretmesi halinde ihtiyaçlarından fazlası olan elektriği piyasaya satılabiliyor. 500 megawatt altında olduğu için lisans gerekmiyor. 5 yıl sonra bedvaya enerji sağlanıyor. Ancak çok fazla başvuru var. Şebekenin ihtiyacı olan elektrik miktarı belli. Hemen harekete geçmek gerekiyor” dedi.
Üç günde bir sipariş aldıklarını kaydeden Çolak, “Rüzgâr enerjisinde Türkiye’den türbin tedariki yapıldığı zaman elektriğin kilowatına 7.3 dolar verilen enerji bedelinin yanına yerli ekipman kullanılması durumunda ekstradan 3.7 dolar destek veriliyor. Ayrıca 500 kilowatın altındaki kurulumlar için lisans talep edilmiyor ve şebekeye bağlantı yapılabiliyor. Birçok sanayici, hatta KOBİ sahibi fabrikalarına RES yapmak için harekete geçti” diye konuştu.

6 bin dolardan başlıyor
Evler için yapılan ve akülü sisteme sahip olan RES’lerin fiyatları kilowattına göre değişiyor, Ali Çolak, “1 kilowatt (KW) 6 bin dolar, 3 kilowattlık RES 9.500 dolar, 5 kilowatlık RES 15 bin dolar, 10 kilowattlık RES 21 bin dolar, 20 kilowattlık 32 bin dolar” dedi.
Çolak şebekeye fazla elektriği vererek para kazanma imkânı sağlayan şebeke bağlantılı RES sisteminde 50 KW 120 bin dolar, 100 KW 210 bin dolar, 200 KW 390 bin dolar, 500 KW 825 bin dolar olduğunu söyledi.



Twigy’nin patronu ilk teklifi aldı
Twigy’nin sahibi Sinan Öncel de İstanbul Boğazı’nın rüzgârından faydalanarak elektrik ihtiyacını karşılamayı düşünen işadamları arasında. Artık alternatif enerji kaynaklarının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Öncel, Kuruçeşme’deki evinin ve bahçesinin elektrik ihtiyacını rüzgârla karşılamak için harekete geçti. Ev tipi tribün için teklif alan Öncel, böyle bir yatırım için fiyat araştırması yaptığını belirtti. Öncel, “Evim için üç yılda geri dönecek şekilde bir alternatif enerji yatırımı planlıyorum” dedi.

Kaynak: http://ekonomi.milliyet.com.tr/camlica-nin-tepesine-48-metrelik-ruzgar-gulu/ekonomi/ekonomidetay/22.01.2011/1342487/default.htm

Gamesa to supply 10 wind turbines for Madranbaba wind farm, Turkey

20 Jan 2011

Spanish wind turbine manufacturer, Gamesa, has reached an agreement with Kiroba Elektrik Uretim to supply the Madranbaba wind farm in Turkey with 10 G9X-2.0 MW wind turbines, totalling 20MW of power. The contract also includes the transport, installation, assembly, operating and upkeep of the turbines over a period of 16 years. These turbines will avoid CO2 emissions of around 30,000 tonnes per year. The Madranbaba wind farm will start operations at some point between the end of 2011 and start of 2012, and will produce around 70GWh and supply energy to 35,000 households.

Reference:http://www.elmundo.es/elmundo/2011/01/19/paisvasco/1295460439.html

Tuesday, January 18, 2011

Yenilenebilir enerji yasası kimseyi memnun etmedi

Resmi Gazete’de 8 Ocak 2011’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya ilişkin ilk büyük tepki ‘milli parklar gibi korunan alanların yenilenebilir santrallara açılacağı’ gerekçesiyle çevrecilerden geldi. ANcak eleştiriler bu kesimle sınırlı değil. Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmayı düşünen firmalar da düzenlemeyi yetersiz buluyor. Özellikle Hükümetin belirlediği elektrik alım fiyatlarını yetersiz bulan yenilenebilir enerji yatırımcıları, ‘devlete satacağımıza özel sektöre satarız’ diyerek tepkilerini dile getirdi.

Destek, aslında köstek

Marmara Üniversitesi Yeni Teklonoljiler Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Dünya Rüzgar Enerjisi Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, bakanlığın fiyatı bilinçli olarak düşük tuttuğunu belirtti. Uyar, “İşlerin ‘hakikaten’ destekleniyor olması gerekiyor. Destekleniyor gibi görünüp kısıtlar getiren bir yasa olmuş. Güneşe yıllık 600 megavat sınırlama getiriyor. Lisans ilk müracaat edene mi verecek, neye göre verecek? 2 bin megavat başvuru olursa ne olacak?” dedi.

Fiyat 2005’te de aynıydı

Rüzgâr Enerjisi Santralları Yatırımcıları Derneği (RESYAD) Başkanı Selahattin Baysal ise en önemli beklentilerinin alım fiyatları olduğunu ama bnun karşılanmadığını vurguladı. 2005’ten bu yana fiyatın 5.5 euro cent olduğunu, şimdi 7.3 dolar cente döndüğunu hatırlatan Baysal, “30 milyar dolarlık bir pazar bu. Yatırım yapacak insanların beklentisine cevap vermiyor. Kanundaki fiyat bir yıl önceki Türkiye elektrik toptan fiyat satış fiyatıdır. Neden teşvik edilmiyor? Aklı başında rüzgar yatırımcısının buna iyi bir kanun diyemez” diye konuştu.

Serbest piyasada devamlı bir alım garantisi olmadığı için finans teminin mümkün olmadığına dikkat çeken Baysal, daha az öz sermayelerle daha uygun ve ucuz krediler alma açısından hükümetin yüksek alım garantisi fiyatı belirlemesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Baysal, yasanın olumlu yönlerinden birinin yerli üretime teşvik getirilmesi olduğunu ifade ederek, “Yoksa 30 milyar dolarlık projenin yüzde 90’ı yurtdışına gidecekti. Teşvik önemli bir avantaj oldu” dedi.

Alım fiyatı kötü, yerliye teşvik iyi

Hidroelektrik Santral Yatırımcıları İşadamları Derneği (HESİAD) Başkanı Fahrettin Arman, yasanın olumlu ve olumsuz yönlerini şöyle değerlendirdi:

Kanunun en önemli özelliği yerli malının teşvik edilmesidir. Bu bir devrim niteliğindedir. Güneşe verilen fiyat düşük deniliyor ancak yerli ekipman kullanıldığında bu fiyat yüzde 50 artırıma gidiliyor. Hidroelektrikte ise yerli teşvikin fiyata katkısı yüzde 30 civarında.

Fiyat beklentilerimizi karşılamadı. Normalde HES için beklendi 6.5-7 euro cent’ti (kilovat başına). Bütçeye getireceği yükten dolayı ilgili bakanlıkların itirazı nedeniyle rakam aşağılara indi. Ancak şu anda piyasada satılan elektrik bu fiyatın çok üzerinde, yaklaşık 9-8 cent (ABD doları).

Hükümetin elektrik alım fiyatı belirlemesi asıl olarak finansörler açısından önemli. Minumum satış fiyatına göre fizibilite yapılıyor. ‘Özel sektöre şu şu fiyattan satacağım’ demek finansör için bir şey ifade etmiyor. Minumum garanti fiyatına bakıyor.

Kaynak :

http://www.patronlardunyasi.com/haber/Yenilenebilir-enerji-yasasi-kimseyi-memnun-etmedi/97891

Wednesday, January 12, 2011

Gezegenin Geleceği

Pike araştırma şirketinin yayınladığı bir rapora göre, 2011 yılı elektrikli otomobil sektörünün ticari sürdürülebilirliği açısından çok önemli bir yıl olacak. Fiyat duyarlılığı, sürüm endişesi, şarj istasyonları ağı, şarj süresi gibi pek çok konuda ciddi belirsizlikler devam ediyor. Bu soruların cevapları sadece gerçek deneyim sonrasında verilebilecek. Raporda yer alan tahminlere göre, elektrikli otomobil kullanıcılarının büyük bir bölümü, bu araçları satın almayacak, fakat kiralamayı tercih edecek. Öte yandan yakıt hücresi ile çalışan otomobil satışları az sayıda, fakat artan bir şekilde gerçekleşecek. Avrupa’da pek çok hükümet çevreci ve tasarruflu elektrikli araçların yaygınlaşması için teşvikler vermeye başlarken, hükümet liderleri de bu araçların ilk sahibi olup öncülük etmek istiyor. Bu yarışta öne geçen Portekiz Başbakanı Jose Socrates, dünyada elektrikli otomobile ilk sahip olan devlet adamı oldu. Tayyip Erdoğan ise sadece deneme sürüşü yapmakla yetindi. Türkiye’de elektrikli arabalar ile ilgili gösterilere değil ciddi adımlara ihtiyacımız var, petrol ve elektrik hibridi ulaşım araçları ise hâlâ teşviklerini bekliyor.
Dünya genelinde 400 bin çalışanı bulunan dev bir enerji şirketi ABD’de 593 MW’lık bir rüzgâr enerjisi kontratı imzalayacağını açıkladı. Karada yapılacak rüzgar çiftlikleri için her biri 2.3 MW kapasitede toplam 258 rüzgar türbini teslim edilecek. 2012 yılında tamamlanacak çiftlikler 190 bin konutun enerji ihtiyacını karşılayabilecek. Rüzgâr santralini yapacak şirket, sunduğu ürünler ve Çevre Portföyü’nü oluşturan çözümler sayesinde 2010 yılı genelinde, müşterilerinin karbon emisyonlarının 270 milyon ton oranında azalmasını sağladığını iddia ediyor. Bu oran Hong Kong, Londra, New Yorki Tokyo, Delhi ve Singapur’un bir yıllık toplam karbon emisyonuna denk geliyor. Rüzgar ve güneşin enerji ihtiyacımızı sağlama konusunda oldukça başarılı ve kolay bir çözüm olduğu ortada… Neden Türkiye hükümeti hâlâ ithal kömür ve nükleerde israr ediyor? Güneş ve rüzgâr bize yeterken.
Bakın Hindistan, güneş enerjisi alanında dünya lideri olmayı hedefliyor. Hindistan başbakanı Manmohan Singh, bu hedefin sadece Hindistan'ın enerji açığını kapatmak açısından değil, arz güvenliğini sağlamak ve küresel ısınma ile mücadele etmek açısından da çok önem taşıdığını dile getirdi. Hindistan, maalesef halen toplam enerji üretiminin yüzde 55'ini kömürden sağlıyor. Yenilenebilir enerjinin ise yüze 10'luk bir payı var. Bu yüzde onluk payın çoğu rüzgar enerjisine bağlı yani rahatlıkla kullanabilecekleri güneş enerjisinden neredeyse hiç faydalanmıyorlar.
Neyseki alınan yeni bir kararla, Hindistan Ulusal Güneş Amaçları Belgesi 2022 yılına kadar güneş enerjisinden 20 bin MW elektrik hedefliyor. Uzmanlar güneş enerjisinin çok büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekiyorlar. Hindistan'da bugün 80 bin köyün elektriği yok. Yine uzmanların da ifade ettiği gibi ve bizim her zaman dile getirdiğimiz gibi bu köylerin elektriğe kavuşması için en etkili ve en ucuz yöntem her evin çatısına güneş paneli yerleştirmek. Türkiye başbakanının da en kısa sürede Hindistan başbakanı gibi, ülkenin enerji kaynağı arayışlarını, gezegenin ömrünü kısaltan yollara değil, yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmesini diliyoruz.
Loç vadisi halkı ve destekçileri açıklanan HES santraline ilişkin yürütmeyi durdurma kararının ardından şirket önünde 28 gündür sürdürdükleri oturma eylemlerine dün bir basın açıklaması ile son verdiler. Basına açıklamayı Loç Vadisi Platformu adına Zafer Keçin yaptı. Loç’lular şirketi uyararak "Bilin ki, Loç Vadisi`nin nefesi ensenizde olacaktır. Bunu iyice kafanıza koyun" vadimize tek bir kazma dahi vurulsa bizler yaşam savunucuları olarak, yine burada şirket önünde toplanacağız ve eylemlerimiz büyüyerek devam edecek" dediler. Bu hukuki zafer sadece Loç halkına değil, Türkiye’nin heryerinde yaşam alanlarını korumaya çalışan doğa savunucularına da moral kaynağı oldu.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar, yani GDO'lu ürünler için ABD'nin Avrupa ülkelerine baskı yaptığı ortaya çıktı. Olayı sızdıran ise yine WikiLeaks...The Guardian'ın yayımladığı son belgelerden, bu kez Türkiye'nin de sıklıkla konuştuğu bir konu GDO'lu ürünler çıktı. 2007’de Fransa'nın genetiği değiştirilmiş mısır tohumunu yasaklaması, Paris'teki Amerikan Büyükelçisi Carig Slapleton'u kızdırdı. Büyükelçi, o dönem, ABD Başkanı Bush'a derhal bir mektup yazarak bu ürünleri yasaklayan ülkelerin cezalandırılmasını istemiş. WikiLeaks'in yayınladığı 2008 tarihli bir diğer belgeye göre, genetiğiyle oynanmış tohum sektörünün, Amerikan ticari ve stratejik çıkarları için ne kadar büyük bir önem arz ettiğinin altı çiziliyor. Hatta ülkelerde GDO’lara karşı çıkan rahipler yüzünden 2005 yılında ABD'li diplomatlar Vatikan'da Katolik Kilisesi'nin liderleriyle görüşüyor ve kilise yetkililerinin GDO'lu ürünleri onaylamaları isteniyor. Yıl 2011 ve GDO’lu ürünlerin yaygınlaşması için ABD’nin verdiği mücadele sürüyor, Türkiye’de etiketleme zorunluluğu bile almak büyük bir mücadele gerektirdi. Önemli olan GDO şirketlerinin kârları mı yoksa halkın sağlığı mı?

Kaynak: http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=27708

MMO: YENİLENEBİLİR ENERJİ KANUNU "ÜLKE ÇIKARLARI" DOĞRULTUSUNDA DEĞİŞTİRİLMELİ

TMMOB Makine Mühendisleri Odası, "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un ülke, halk ve kamu çıkarları doğrultusunda değiştirilmesini istedi. ANKARA (ANKA) - TMMOB Makine Mühendisleri Odası, "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un ülke, halk ve kamu çıkarları doğrultusunda değiştirilmesini istedi.

Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar yazılı bir açıklama yaparak, Yenilenebilir enerjiye ilişkin olarak hazırlanan yasada, yenilenebilir enerjiye dair ciddi bir desteğin öngörülmediğini savunarak, "Yasa ilgili kesimlerin görüşlerini dikkate almadan hazırlanmıştır ve içerik olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı stratejik bir yaklaşım ve ciddi bir destek öngörmemektedir. İktidarın Enerji Strateji Belgeleri, Yıllık Programlar ve ETKB Stratejik Planında yer alan bildirimlerine uygun bir içerikte değildir" diye konuştu.

-"YENİLENEBİLİR ENERJİ TÜRLERİ İÇİN SOMUT HEDEFLER BELİRLENMELİ"-

Çakar, parçalı yaklaşımlarla ve yalnızca teşvikli alım fiyatları uygulamasıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretiminin desteklenmesinin mümkün olmadığını sözlerine ekleyerek, "Katılımcı bir model eşliğinde oluşturulması gereken Yenilebilir Enerji Stratejisi ve Faaliyet Planı ile bu çerçevede bütünsel, genel bir çerçeve yasa gereklidir. Çerçeve yasaya bağlı olarak da hidrolik, termik, rüzgâr, güneş, jeotermal, vb. her bir yenilenebilir enerji kaynağı için teşvik unsurlarını da kapsayan bütün strateji belgeleri ve ikincil mevzuat ayrı ayrı hazırlanmalı ve yine her bir kaynak için 2020-2030-2050 hedefleri belirlenmelidir" dedi.

-"ENERJİ EKİPMANLARININ YURT İÇİNDE ÜRETİMİ DESTEKLENMELİ"-

Yerli sanayinin gelişmesi için bilinçli ve planlı sektörel yatırım teşviklerine ağırlık verilmesi gerektiğini, yerli makine ve ekipman kullanımına yönelik plan, strateji ve hedefler belirlenmesi gerektiğini söyleyen Çakar, enerji ekipman üreticileri için "kümelenme", "Enerji Ekipmanları Üretimi Organize Sanayi Bölgeleri" v.b. düzenleme ve ilgili mekanizmaların harekete geçirilmesini istedi.

-"YASA; DOĞA, ÇEVRE, TARIM ALANLARI KATLİAMINA YOL AÇACAK"-

Yasanın ormanların, doğal ve tarihi SİT ve koruma alanları ile vasıflı tarım arazilerinin yok olmasına yol açabileceği hükümler barındırdığını ifade eden Çakar, "Her türlü teşvikin itina ile kötüye kullanıldığı dikkate alındığında; verimsiz, vasıfsız arazileri değerlendirmek yerine ormanları, verimli tarım alanlarını, milli parkları, ören yerlerini yok etmeye yönelen, buralara GES, RES, HES santrali kurmaya kalkışanlar olacaktır. Bu nedenle, ilgili bölge halkı ve doğa, çevre, tarım çıkarlarını gözeten, imar, arazi vb. açılardan diğer kullanım alanları ile çakışmamasına yönelik ayrıntılı düzenlemeler yapılmalı; santral kurulacak yerlerin envanterleri önceden çıkarılmış olmalıdır" dedi.

-"ENERJİ ÜRETİM VE DAĞITIM DENETİMİNİ ÖZEL ŞİRKETLERE DEVRETMEK HUKUKA AYKIRI"-

Çakar, "Yasa elektrik dağıtım şirketlerinin denetim hizmetlerinin özel sektör eliyle yaptırmasını öngören EPDK yönetmeliğinin Danıştay tarafından iptal edildiğini gözetmemektedir. Yargının kararına uygun bir şekilde 4628 sayılı yasada değişiklik yapmamak ve benzer bir düzenlemeyi bu yasaya koymak, hukuku atlatmak anlamına gelmektedir" şeklinde konuşarak, "Elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı kamusal nitelikte hizmetlerdir. Kamusal denetim imkânının yok sayılması kabul edilemez bir uygulamadır ve getirilen düzenleme hukuka aykırıdır" ifadelerine yer verdi.

-"GÜNEŞE DAYALI ELEKTRİK ÜRETİMİNE DESTEK VERİLMİYOR"-

Yasanın kurgusunun güneş enerjisine dayalı elektrik üretimini desteklemeyi öngörmediğini ifade eden Çakar, "Gerek öngörülen tercihli alım fiyatlarının düşüklüğü, gerekse hedeflenen kapasite, değerlendirilebilecek potansiyelin çok altında olup teknik kapasitenin yalnızca yüzde 0.26'sına, 2010 Türkiye elektrik üretiminin ise yalnızca yüzde 0.47'sine tekabül etmektedir" diye konuştu.

-"PLANLAMA VE KAMU YATIRIMI ŞART"-

Elektrik sektöründeki faaliyetlerde planlama gerekliliğinin kabul edilmesi gerektiğini savunan Çakar, "Bu planlama; birincil enerji kaynağı kullanımında dışa bağımlılığın azaltılması, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, sürdürülebilirlik, maliyet, arz güvenilirliği, çevre duyarlılığı, çevreye verilen zararın asgari düzeyde olması unsurlarını içermelidir" dedi. Çakar, "Arz güvenliği dikkate alınarak elektrik üretim yatırımları kamu eliyle de yapılmalı; kamunun yatırım yapabilmesi için özelleştirmeler durdurulmalı, kamunun elektrikten elde ettiği gelirler elinden alınmamalıdır" diye konuştu.(ANKA)

Kaynak: http://www.haberx.com/mmo_yenilenebilir_enerji_kanunu_ulke_cikarlari_dogrultusunda_degistirilmeli(17,n,10553889,174).aspx

Böyle üretim görülmedi!

Petkim, Petkim olalı en yüksek üretimi yaptı; rüzgara, güneşe yöneldi...
Socar & Turcas CEO’su Kenan Yavuz, Petkim’in 2010 yılında 45 yıllık tarihinin üretim rekorunu kırdığını belirterek, “Gelecek yıldan daha da umutluyuz. 2011’in ilk yarısında rafineri nin temelini atmayı, 2014’de bitirmeyi hedefliyoruz” dedi.

PETKİM’in 2010 yılında 45 yıllık tarihinin üretim rekorunu kırdığını belirten Socar & Turcas CEO’su Kenan Yavuz, rafineri yatırımının yanında, yenilenebilir enerjide rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarına başlayacaklarını söyledi. Kenan Yavuz, Petkim’in 2010 yılını, hedeflerinin üzerinde kapattığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Petkim, üretimde yıl sonunda 45 yıllık tarihinin en yüksek üretim miktarına ulaştı. Yüzde 98 kapasite kullanım oranıyla tüm fabrikalarımız üretim rekorları kırdı. Ciroda hedefin çok üzerindeyiz, kârlılıkta da hedefi yakaladık. Bu rekorda Türkiye pazarı çok önemli bir etken oldu.

Pazarımızın güçlü olması en önemli faktör. Ancak üretim hatlarında yapılan iyileştirmeler, teknoloji, iş gücü verimliliği ve kapasite artırıcı yatırımların da büyük etkisi var. Dünyada petrokimya sektörü için olumlu bir döneme giriyoruz. 2011-2015 dönemi, 2006-2010’dan çok daha iyi olacak.”

Rafineri 2011’de

Petkim’in büyüme rakamlarını global olarak değerlendirebilmek için öncelikle rafineri yatırımının devreye girmesi gerektiğini belirten Yavuz, kapasite kullanım oranlarında Avrupa’nın en iyilerinden biri olduklarını, Avrupa’nın rekabet gücünü giderek kaybettiğini, Türk sanayinin gelecekte rakiplerinin Orta ve Uzakdoğu kökenli firmalar olacağını belirtti.

Socar & Turcas Grubu olarak, Petkim yarımadasına başta rafineri olmak üzere 5 milyar dolarlık yatırım projeksiyonu yaptıklarını ve bu kapsamda rafineri lisansını aldıklarını hatırlatan Yavuz, yatırımda herhangi bir aksama olmadığını, 2011’in ilk yarısında rafinerinin temelini atmayı ve altyapı inşaat çalışmalarına başlamayı hedeflediklerini söyledi. Yavuz, tesisi hızlı şekilde yaparak 2014 yılı ortasında bitirmek istediklerini belirtti. Yavuz, Petkim yarımadası içinde rüzgar enerjisi üretimi için yaptıkları lisans başvurusunun onaylandığını söyledi.

Güneş enerjisine hazırlık

Kenan Yavuz, Petkim yarımadası içinde 25 megavatlık rüzgar için yaptıkları lisans müracaatının olumlu sonuçlandığını, resmi onayın alınması sonrası Mart sonuna kadar ihaleye çıkacaklarını ve yatırımı 1 yıl içinde tamamlamayı planladıklarını dile getirdi. Rüzgar santralinin yanında güneş enerjisi için de bir yatırım hazırlığı içine girdiklerini ifade eden Yavuz, “Güneş enerjisinde bina ısıtması ve aydınlatmasına yönelik pilot bir tesis yapmak istiyoruz. Yenilenebilir enerjide de öncü olmak istiyoruz. İleride bu konudaki yatırımları geliştireceğiz” dedi.

Dış ticaret açığında % 106.8’lik artış

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 yılı Kasım ayında, geçen yılın aynı ayına göre Türkiye’nin ihracatının yüzde 6, ithalatının ise yüzde 35.7 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Dış ticaret açığı ise söz konusu dönemde yüzde 106.8 artışla 7 milyar 683 milyon dolara ulaştı. 2010 yılı Kasım ayında, 2009 yılının aynı ayına göre ihracat yüzde 6 artarak 9 milyar 439 milyon dolar, ithalat ise yüzde 35.7 artarak 17 milyar 121 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2009 yılı Kasım ayında yüzde 70.6 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2010 yılı Kasım ayında yüzde 55.1’e geriledi. Türkiye ithalatının yüzde 70’ten fazlasını oluşturan ara malı ithalatı Ocak-Kasım döneminde yüzde 31.9 artışla 117 milyar 691 milyon dolara yükseldi. TÜİK’in Kasım ayı itibariyle dış ticaret verilerine göre, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde sermaye (yatırım) malları ithalatı ise yüzde 31.1 oranında artarak, 24 milyar 852 milyon dolara çıktı. Tüketim malları ithalatı yüzde 28.1 artarak 21 milyar 877 milyon dolara ulaştı.

Perfetti Van Melle’in tepe yönetimine Türkiye’den atama

2006 yılından bu yana Perfetti Van Melle Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörlüğünü yürüten Mehmet Yüksek, gösterdiği başarı nedeniyle Ocak ayı itibarıyla Perfetti Van Melle Kuzey Amerika Başkan Yardımcılığı görevine atandı. 1972 yılıda doğan ve Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’ni bitiren Yüksek, iş hayatına Colgate-Palmolive’de pazarlama asistanı olarak başladı. Perfetti Van Melle Türkiye’de ise 1997 yılında çalışmaya başlayan Yüksek, markanın Türkiye’de yüzde 60’ın üzerinde büyümesinde ve aynı oranda pazar payını artırmasında büyük rol oynadı. Yüksek, görevini Perfetti Van Melle’nin Amerika-Kentucky merkezinde yürütecek. Bu arada şirketten yapılan açıklamada, Perfetti Van Melle Türkiye’nin bu yılı yüzde 25’e yakın bir büyümeyle kapattığı belirtildi.

Yurtdışından TV, kamera getirenden bir defalık 10-215 euro alınacak

Bakanlar Kurulu’nca, 2011 yılı için geçerli olmak üzere, ticari ithalat maksadı dışında yurtdışından getirilecek televizyon, radyo, video, kamera uydu alıcısı gibi cihazlardan bir defaya mahsus 10-215 euro arasında ücret alınmasına karar verildi. Bakanlar Kurulu’nun konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı.Bu çerçevede, renkli televizyonlardan 51 ekrana kadar (51 ekran dahil) 55 euro, 51-67 ekran arası (67 ekran dahil) 85 euro, 67-85 ekran arası (85 ekran dahil) 120 euro, 116 ekran ve yukarı 150 euro, oto televizyonu için de 85 euro alınacak. Cep tipi radyo alıcıları ile saatli radyo ve radyolu saatler, radyolu cep telefonları, bir müzik aleti (elektronik org gibi) üzerindeki radyolar, oyuncalar üzerindeki radyolar, ışıldaklar ve radyolu vantilatörler için 10 euro istenecek.

Oto alıcıları için 15 euro, taşınabilir radyo alıcıları için 25 euro, rack tipi birleşik cihazlardan radyo alıcı kartları ve videolar ve video kamera için de 180 euro ödenecek. Söz konusu cihazlar dışında kalan, radyo ve televizyon yayımını almaya yarayan her türlü cihaz için 180 euro ödenmesi gerekiyor.


Kaynak: http://haber.gazetevatan.com/boyle-uretim-gorulmedi/349971/2/Ekonomi

2011’de enerjiye 6.8 milyar yatırım

EPDK Başkanı Hasan Köktaş'tan önemli açıklamalar...


Bugün iPhone uygulaması ile tüm gelişmelerden anında haberdar olun!
EPDK Başkanı Hasan Köktaş, 2011 yılında üretim, iletim ve dağıtımda 5.8 milyar lirası özel sektöre ait olmak üzere, 6.8 milyar liralık yatırım yapılacağını söyledi...

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, dün "Enerji Piyasası 2011 Yılı Hedefleri ve Kurumun Çalışmaları" konulu bir toplantı düzenleyerek hem 2010 yılı sonuçlarını hem 2011'e ait hedefleri açıkladı.

2010'da 5 milyar TL

2010 yılında 1.7 milyar lirası doğalgaza olmak üzere enerji sektörü yatırımlarının 5 milyar lira olduğunu belirten Köktaş, yine 2010'da HES'e 1.3 milyar lira, kömüre 950 milyon lira, rüzgara 948 milyon lira enerji yatırımı yapıldığını açıkladı. Geçen yıl 21 milyar kWh'a yakın elektrik üreten, kurulu gücü 3 bin 810 MW'ı bulan özel sektör yatırımının devreye alındığının altını çizen Köktaş, "Bunun yüzde 47'si yenilenebilir enerjiye" dedi.

Özel sektör ağırlıkta

2011 yılında ise üretim, iletim ve dağıtımda 5.8 milyar lirası özel sektöre ait olmak üzere, 6.8 milyar liralık yatırım yapılacağını belirten Köktaş, elektrik sektöründe 2.64 milyar liralık, üretimde 3.2 milyar liralık ve iletimde de 998 milyon liralık yatırım gerçekleştirileceğini ifade ederek, şunları söyledi: "Enerji sektöründeki bu yatırım tutarlarının tamamı, EPDK tarafından onaylandı."

Köktaş, bu yıl, yaklaşık 8 milyar kWh elektrik enerjisi üretecek, toplam yatırım tutarı 3.2 milyar lirayı, kurulu gücü 2 bin MW'yi aşan sektör yatırımlarının devreye alınacağını vurguladı. Ayrıca, bu yıl enerji sektöründe birleşme ve devralmaların yoğun olacağı bir yıl olacağının altını çizen Köktaş, enerji sektörünün bu yıl, doğrudan yabancı sermaye çeken en önemli sektör olacağını belirtti.

Köktaş, doğalgaz ve elektrik tarifelendirme metodolojisinde, maliyetlerin mümkün olduğunca indirilmesi, yeni tüketicilerin ve tüketim artışlarının teşvik edilmesinin esas alındığını vurguladı.

Kayıp kaçak azalışı halka olumlu yansır

Hasan Köktaş, 2011-2015 arasında kayıp-kaçak oranca mevcut yüzde 15'lik seviyesinden yüzde 10'a düşeceğini, bu dönemde toplam 8.9 milyar lira tutarına yatırım yapılacağını belirterek, "Kayıp-kaçağın yüzde 10'a düşmesiyle 3.3 milyar TL'lik bir tasarruf sağlanacak. Bu rakam da I tüketicilere olunjju yanacak"

Kaynak: http://www.bugun.com.tr/haber-detay/137659-2011-de-enerjiye-68-milyar-yatirim-haberi.aspx

EPDK, PETKİM'E RES LİSANSI'NI UYGUN BULDU

Petkim Petrokimya Holding A.Ş., İzmir'in Aliağa ilçesinde Karaağaç merası Ormanı mevkinde kurulması planlanan 25 megavat (MW) kurulu gücündeki Rüzgar Enerjisi Santrali'ne (RES) otoprodüktör lisans alınması talebinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu(EPDK) tarafından uygun bulunduğu bildirildi. İSTANBUL (ANKA) - Petkim Petrokimya Holding A.Ş., İzmir'in Aliağa ilçesinde Karaağaç merası Ormanı mevkinde kurulması planlanan 25 megavat (MW) kurulu gücündeki Rüzgar Enerjisi Santrali'ne (RES) otoprodüktör lisans alınması talebinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından uygun bulunduğu bildirildi. Kurumun, şirkete otoprodüktör lisansı verilmesi için 2 milyon 400 bin TL tutarında teminat mektubunun kuruma sunulması, şirket ana sözleşmesinin elektrik piyasasına ilişkin mevzuata uygun hale getirilmes ve RES Santrali için Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamındaki kararın EPDK'ya ibraz edilmesi talebinde bulunduğu belirtildi.
Kamu Aydınlatma Platformu'na (KAP) gönderilen özel durum açıklamasında Petkim Petrokimya Holding A.Ş., şu açıklamada bulundu:
"İzmir ili, Aliağa ilçesi, Arap Çiftliği Ormanı, Ilıca Burnu Ormanı, Karaağaç merası Ormanı mevkiinde kurulması planlanan 25 MW kurulu gücündeki Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) projesine ilişkin Şirketimize 49 yıl süreli otoprodüktör lisansı alınması talebinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (EPDK), kararı uygun bulunduğuna ilişkin yazısı 30 Aralık 2010 tarihinde şirketimize ulaşmıştır. Bu çerçevede Şirketimize otoprodüktör lisansı verilmesi için, şirket ana sözleşmesinin elektrik piyasasına ilişkin mevzuata uygun hale getirilmesi, toplam 2 milyon 400 bin TL tutarında teminat mektubunun kuruma sunulması, EPDK yazısının bildirimini izleyen 30 gün içinde ilgili kuruma başvuruda bulunulması, RES Santrali için alınan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamındaki kararın EPDK'ya ibraz edilmesi gerektiği bildirilmiştir.Konuyla ilgili gelişmeler oldukça kamuoyu bilgilendirilecektir." (ANKA)


Kaynak http://www.haberx.com/epdk_petkime_res_lisansini_uygun_buldu(17,n,10543910,228).aspx

Çevreci kanunda bir Truva Atı çıktı

Yenilenebilir, temiz enerjiye devlet teşviki getiren kanunda, bir ek maddeyle milli parklarda HES kurulması yasal hale getirildi.

Rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji gibi ‘temiz enerji’ kaynaklarının teşvik edilmesini içeren kanun değişikliği, 29 Aralık’ta sessiz sedasız TBMM’den geçip yasalaştı. Hidroelektrik santral ve rüzgârdan elde edilen enerjinin kilovatsaatine 7.3 dolar/sent, güneş enerjisinden elde edilene ise 13.3 dolar/sent ‘destekleme fiyatı’ ödenmesini içeren yasanın ‘temiz enerji’ sektörünü canlandırması bekleniyor.

Ancak yasa değişikliğinin içine ‘gömülü’ bir madde, Türkiye’deki bütün hassas alanların enerji yatırımlarına açılmasından endişe eden çevrecileri üzdü. Bu maddeyle milli parklar, koruma alanları ve doğal sit alanlarında ‘temiz enerji’ kabul edilen hidroelektrik santralların HES yapımının önü açıldı. Yasa teklifi Cumhurbaşkanı’nın onayının ardından yürürlüğe girecek.

5. Madde ne diyor?
‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da değişiklik yapılmasına dair 6094 sayılı kanuna göre, Kanunun 5. maddesi şöyle:

“Milli Park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanları, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde, ilgili Bakanlığın, doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir.”

Öyle olmazsa
Aynı konu ‘Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikle de gündeme gelmişti. HES projeleri, sit alanı içinde oldukları birer birer mahkemelerden dönerken, yasa değişikliğiyle ‘doğal sit alanları’nın sil baştan ve ağırlıklı olarak hükümete bağlı bürokratlardan oluşan kurullarca yeniden tanımlanması gündeme gelmişti. Girişim çevre örgütleriniayağa kaldırmıştı.

Yeni bir dava maratonu geliyor Karadeniz’de HES’lere karşı açıp kazandığı davalarla tanınan Avukat Yakup Okumuşoğlu: Milli Parklar’ın zaten bir yasası var. Bu yasa Anayasa Mahkemesi’ne gider.

Munzur Milli Parkı’nda HES’lere karşı davalar açan avukat Barış Yıldırım: Anayasa’ya, Türkiye’nin de taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Bern Sözleşmesi gibi sözleşmlere açıkça aykırı. Anayasal olarak kanunlar ile sözleşmeler çatışırsa sözleşmelere üstünlük tanınır.
CHP İzmir milletvekili Mehmet Ali Susam: Kanunun 5. maddesindeki bölüm, Genel Kurul’da yeni önergeyle getirildi. Görmemiştim. Böyle önergelerle işi farkı noktalara getiriyorlar.

Tabiatı Koruma İzleme Girişimi’nden eski Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürü Hüsrev Özkara: Bu kanun çok tehlikeli. Türkiye’de zaten koruma alanlarının oranı yüzde 3.7. Burada bir samimiyetsizlik var.

Rüzgar Enerjisi ve Su Santralları İşadamları Derneği Başkanı Ümit Tolga Bilgin: Rüzgar da zaten izinler konusuna fazla bir sorun yaşanmıyordu. Yasayla birlikte artık izin verilmemesi durumunun önüne geçiliyor.

Hidroelektrik Santralleri Sanayi İşadamları Derneği Başkanı Fahrettin Amir: Burada önemli olan HES’e tepkinin çevrecilik boyutunu geçmiş olması.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1035516&CategoryID=85

TMMOB'dan enerji verimliliği açıklaması

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar, Enerji Verimliliği Haftasının, enerji alanındaki dışa bağımlılığı azaltma, sanayi, bina ve ulaşım sektörlerindeki tasarruf potansiyeli bilinci oluşturmak için değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

Çakar, Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, hafta dolayısıyla sanayide yüzde 35 civarında, ulaşımda yüzde 20, binalarda yüzde 30-35 arasında bulunan nihai enerji tüketiminin, verimlilik önlemleri ile sanayide yüzde 20, ulaşımda yüzde 25, binalarda ise yüzde 30 ile 50'lere varan tasarruf potansiyelinin geri kazanılmasının olanaklı olduğunu belirtmek istediklerini kaydetti.

Makine Mühendisleri Odasının enerji verimliliği konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini belirten Çakar, Odanın Türkiye'de yeni bir uygulama alanı olan ''Bina Enerji Yöneticisi'' yetiştirme kursları düzenlediğini, ayrıca iki ayrı Eğitim ve Uygulama Merkezi Laboratuvarı kurarak ülkedeki laboratuvar sayısını üçe yükselttiğini ifade etti.

Oda'nın 9 milyon binaya yönelik ''Enerji Kimlik Belgesi Uzmanı'' yetiştirme eğitimlerine de başladığını kaydeden Çakar, açıklamasına şöyle devam etti:

''Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 2008 yılında yayımladığı yönetmelik uyarınca tüm yeni ve eski binalarda Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmesi zorunlu kılınmıştır. Bu belge 2017 yılına kadar yaklaşık 9 milyon mevcut binaya ve her yıl inşa edilen ortalama 100 bin binaya düzenlenecektir. Bu kadar büyük hacimli bir işin layıkıyla yerine getirilebilmesi için ülkemizde binlerce uzmanın çok kısa sürede yetiştirilmesi ve belgelendirilmesine ihtiyaç duyulacaktır. İlgili mevzuata göre Odamız Enerji Kimlik Belgesi düzenleyecek olan serbest müşavirlik ve mühendislik hizmet büroları ve şirketler için bu konuda eğitimler düzenleyecektir. Bu kapsamda odamıza bağlı tüm şubelerimizde Enerji Kimlik Belgesi Uzmanı Yetiştirme Eğitimleri başlamıştır.''

Çakar, enerji verimliliği uygulamalarının etkinleştirilmesi ve enerji tasarrufu sağlanması, yeterince değerlendirilmeyen linyit, hidrolik, rüzgar enerjisi, jeotermal ve güneşe dayalı elektrik üretim potansiyelinin harekete geçirilmesi, birincil enerji tüketimi ve elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması, serbestleştirme ve özelleştirmelerden vazgeçilerek kaynakların esas olarak kamusal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesi gerektiğini açıklamasına ekledi.



Kaynak: http://www.samanyoluhaber.com/s_492101_tmmobdan-enerji-verimliligi-aciklamasi.html

Rüzgâr santralleri için TSK'dan izin alınacak

Son dönemde sayıları hızla artan rüzgâr santrallerine 'güvenlik' ayarı geliyor.

Genelkurmay Başkanlığı'nın bazı bölgelerde kurulan rüzgâr santrallerinin savaş uçakları, radar ve muhabere cihazlarının güvenliğini olumsuz yönde etkilediğine yönelik itiraz üzerine konuyla ilgiyi yeni bir düzenleme hazırlandı. Buna göre yeni kurulacak santraller için Genelkurmay'dan izin şartı aranacak. Geçen hafta Ankara'da düzenlenen toplantıda Enerji Bakanlığı, Genelkurmay, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve TÜBİTAK arasında, halen faaliyette olan ve yeni inşa edilecek rüzgâr santrallerini konu edinen ortak bir protokol imzalandı. Buna göre yatırım süreci, asker olur verdikten sonra işlemeye başlayacak. Edinilen bilgiye göre Genelkurmay yetkilileri, toplantıda bazı santrallerin askeri güvenlik açısından sakıncalı olduğunu dile getirdi.

Yeni hazırlanan protokol uyarınca, rüzgâr enerjisi santralleri bundan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sorumluluğunda işletilen haberleşme, seyrüsefer ve radar sistemleri üzerindeki etkileri dikkate alınarak kurulacak. Daha önce kurulan santraller ise protokole uygun hale getirilecek. Yeni dönemde gerekli kanuni değişiklikler yapılıncaya kadar firmalar öncelikle lisans için EPDK'ya başvuracak. Dört kurum temsilcisinin imza attığı protokol, 3 yıl süreyle yürürlükte kalacak. Protokol kapsamında tarafların birbirine sunacağı bilgiler gizlilik kapsamında tutulacak. Protokoldeki değişiklikler, ancak tarafların mutabakatı ve yetkilileri tarafından yazılı şekilde yapılabilecek. Türkiye'de son yıllarda rüzgârdan elektrik enerjisi üreten santrallerin sayısı hızla artıyor. Temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları içinde en önemlilerinden biri olan bu alanda ülkenin kurulu gücü 1.250 megavata (MW) çıktı. Ancak Türkiye'nin potansiyelinin 20 bin MW'lik yatırıma müsait olduğu belirtiliyor.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1073486&title=ruzg%C3%A2r-santralleri-icin-tskdan-izin-alinacak

Rüzgarda yerli türbini tercih eden kazanacak'

Elektrik Piyasasında uzun zamandan bu yana beklenen Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik bu ayın başında çıktı.

Elektronik Haber Ajansı (e-ha) muhabirinin edindiği bilgiye göre, Yönetmelikle birlikte isteyen herkes şirket kurmadan ve lisans almadan kendi ihtiyacı olan elektriği üretebilecek. Yönetmeliğin elektrik üretimini artırması ve en az 10 bin kişiye istihdam sağlaması bekleniyor.
3 Aralık 2010’da yürürlüğe giren ‘Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik’ sayesinde isteyen herkes şirket kurmadan ve lisans almadan kendi ihtiyacı olan elektriği üretebilecek.
Ayrıca, üretilen ihtiyaç fazlası elektrik de dağıtım şirketine satılabilecek. Yeni yönetmelik rüzgâr enerjisinde yerli türbin üreticisinin önünü açan bir maddeyi de barındırıyor.
Yönetmeliğin 14. maddesinin 8.fıkrasına göre “Elektrik enerjisini üreten sistemin tüm ekipmanlarının maliyetinin yüzde 75’inden fazlasının yerli üretim olduğunun belgelenmesi durumunda, devlet elektriği, firma ya da şahıstan toptan elektrik fiyatından değil de perakende fiyatından alacağını açıkladı. Diğer bir deyişle gerçek ve tüzel kişi rüzgar santrali yatırımı için yerli rüzgâr türbinini tercih ederse, tüketim fazlası elektriği daha yüksek fiyatla satabilecek.”
Uzun süredir enerji sektörünün gündeminde olan yönetmeliğin çıkmasıyla birlikte Türkiye’de rüzgâr santrali yatırımlarının artacağını söyleyen, yerli rüzgâr türbini üreticisi, GSR Enerji Genel Müdürü İsmail İnci, “Bu kalıcı istihdamdan, ucuz enerjiye kadar ekonominin en önemli sorunlarına çare olacak. Yönetmelik sayesinde, yerli sanayi gelişecek. Türbin, kanat, alternatör ve dişli kutusu üretimi artacak. Ayrıca bunların satış ve pazarlamasında da birçok kişi görev alacak. Böylece yönetmelik sayesinde en az 10 bin kişiye istihdam sağlanacak” dedi.

Elektriğin fazlası satılabilecek, ama…
Yönetmelik hakkında bilgi veren GSR Enerji Genel Müdürü İsmail İnci “Bu Yönetmelikle herkesin kendi elektrik ihtiyacını karşılamak için rüzgâr türbini kurmasına olanak sağlanmış olunuyor. Tüketicinin en az bürokratik işlemle kendi elektrik ihtiyacını karşılamasına, üretilen fazla elektriğin dağıtım sisteminde en yakın noktada tüketilmesine imkân veriliyor. Ayrıca, tüketiciler maliyeti çok yüksek olmayan rüzgâr türbinlerini kurarak elektrik üretip fabrikasını besleyecek, evini aydınlatacak. Fazla enerjiyi de belirlenen teknik kriterlere göre sisteme bağlanarak satabilecek” diye konuştu.

GSR Enerji Genel Müdürü İsmail İnci, yönetmeliğin bir başlangıç olduğunu, bundan sonrası için yapılması gereken çok şey olduğunu ifade ederek, yatırımcıların pazardaki karlılığı ve boşluğu fark ettiğini dile getirdi.
İsmail İnci “ Yönetmelik güzel ve teşvik edici. Fakat uygulamaya geçildiğinde sermaye azlığından yatırım yapılamıyor. Vatandaşlarımızın bu teknolojiden faydalanmasını ve kendi elektriğini üretmesini istiyoruz. Bunu yapabilmeleri için devletin bu konuda teşvik ve kredi vermesi gerekiyor. Tıpkı enerji verimliliği için bankaların verdiği yalıtım kredisi benzeri, alternatif enerji üretimi için de krediler ve ya teşvikler verilmesi sektörü canlandıracaktır. Kamuda da büyük rüzgâr çiftliği konusunda yatırım teşvikleri başlayacağını ümit etmekteyiz. Ar-Ge desteği de çok önemli. En kısa sürede daha büyük tutarlarda destek bekliyoruz. Yerli sanayi için üniversite ve sanayi işbirliğini hızlıca ilerletmeliyiz.”dedi.

Yerli sanayiye destek
Yönetmeliğin ekonomi açısından en önemli bölümü ise yerli türbin kullanılması ile ilgili olan 14. maddenin 8. fıkrası. Buna göre, “Üretim tesisinde kullanılan makine ve/veya elektro mekanik aksamın yüzde 75’inin yerli üretim girdilerinden oluştuğunun belgelendirilmesi halinde, satın alınan elektrik enerjisine tüketici niteliğine uygun abone grubuna uygulanan kurul onaylı perakende satış tarifesi uygulanır” deniyor.
İsmail İnci’ye göre yeni yönetmelikle birlikte yatırımcı, yerli rüzgâr türbinini tercih ettiğinde ortalama elektrik toptan satış fiyatının üzerinde olan (2009 yılı için 13,320 krş) tüketici niteliğine uygun abone grubuna uygulanan kurul onaylı perakende satış tarifesi (13,980 krş – 22,190 krş) üzerinden satışını yapabilecek.
Böylece yatırımcılar, elektriğin uygun fiyata satılabilirliğiyle ve amorti sürelerinin kısalmasıyla yerli rüzgâr türbini tercih edecek. Sonuçta, rüzgâr potansiyeli olan bölgelerde, proje amortismanı iki yıla kadar düşebilecek.

Yönetmelik sonrası talep arttı
Yönetmeliğin ayrıca yerli sanayinin önünü açacağını ifade eden yerli rüzgâr türbini üreticisi GSR Enerji Genel Müdürü İsmail İnci, “Yönetmelik rüzgar enerjisi yatırımlarını artıracak ve en az 10 bin kişiye istihdam sağlayacak. Sektörün beklentisini önemli ölçüde karşılayan yönetmeliğin yayınlanmasının üstünden çok kısa bir süre geçmesine rağmen, yatırımcılardan çok olumlu izlenimler alıyoruz. Özellikle tekstil kuruluşlarından kendi elektriğini üretme konusunda büyük talep var. Birçok yatırımcı zaten yerli rüzgâr türbinini, fiyat, kalite, bakım ve servis avantajlarından dolayı tercih ediyor” açıklamasında bulundu.

Kaynak: http://www.e-haberajansi.com/haberdetay.php?haber=25045

Rüzgârı arkalarına aldılar ufukta dev yatırımlar var

Yatırımcıların uzun süredir beklediği Yenilenebilir Enerji (rüzgar, güneş, su) Kanunu (YEK) 2010’nun son günü çıktı

02 Ocak 2011

Koç, Sabancı, Zorlu, Aksa, Anadolu Grup, MMEKA, Polat, Bilgin Enerji gibi büyük şirketler yatırıma hazır. Sektör temsilcileri yenilenebilir enerjide 5 yıl içinde 20 bin megavatlık, 30 milyar dolarlık yatırım yapılacağını öngörüyor.

Rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımcılarının beklediği kanunun ilgi çekici yanı rüzgar enerjisinde Türkiye’den alım (türbin tedariki) yapıldığında verilecek olan teşvik oldu. Rüzgar enerjisinde elektriğin kilovatına 7.3 dolar destek veriliyor. Yerli alım durumunda ek olarak 3.7 dolar daha destek verilecek. Böylece toplam destek 11 doları bulacak. Güneş enerjisinin ise 2013 yılına kadar 600 megavata (MW) kadar şebekeye bağlanması kararı alındı.


Sabancı harekete hazır

Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman, Enerjisa’nın yenilenebilir enerji kaynaklarındaki üretim payını artırmayı hedeflediklerini belirterek, “Bu çerçevede, 2015 yılı için hedeflediğimiz minimum 5 bin MW kurulu gücündeki portföyün yüzde 40-45’inin hidroelektrik santrallarından, yüzde 5-10’unun ise rüzgâr enerjisi santrallarından oluşmasını öngörüyoruz” dedi.


Güneşle ilgili ilk adım
Rüzgâr Enerji Sanayicileri Derneği (RESİAD) Başkanı Tolga Bilgin, “Uzun süredir çıkmasını bekliyorduk. Ancak fiyatlandırmanın euro’dan dolara çevrilmesi bizi zora sokacak. Rüzgârda makineler Avrupa’dan euro ile alınıyor. Kur riski oluşacak. Yasanın çıkmasıyla güneş enerjisi ile ilgili ilk adım atıldı. Şimdi sıra EPDK’nın yayınlayacağı yönetmelikte.”


30 milyar dolarlık pazar

Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Aybar Eriş, kanunda yerli katkı desteği kararı çıkmasının Türkiye’de yenilenebilir enerjide bir sanayi hamlesi yapacağını söyledi. Aybar şöyle konuştu:
“Bu sayede Türkiye’de rüzgâr enerjisi ekipmanları sanayisi gelişecek. 5 yıl içinde yaklaşık olarak 20 bin megavatlık bir kurulum olacağına göre 30 milyar dolarlık yeni bir sektör oluşacak. Ayrıca çevre ülkelere ihracat olanakları da eklersek Türkiye için büyük fırsatlar var.”


‘Fırsatlara bakıyoruz’
Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu, küresel ısınmanın dünyadaki en önemli sorunlardan bir tanesi olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Bundan dolayı portföyümüzde yenilenebilir enerjiye önemli bir pay vermeyi düşünüyoruz. Yenilenebilir enerjide fırsatları değerlendirmek istiyoruz. Ekonomisi olan ve gelecek vaat eden projeler öncelikle odaklanacağımız projeler olacak.”

300 megavatlık hedef

Anadolu Grubu Enerji Sektörü Koordinatörü Tuğban İzzet Aksoy şöyle konuştu:
“Anadolu Grubu olarak 205 MW’lık iki HES yatırımımıza ek olarak 1 Kasım 2007 RES başvurularımız bulunuyor. Orta vadede yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerimiz doğrultusunda HES yatırımlarımız ile birlikte toplam 300 MW kurulu güce ulaşmayı planlıyoruz.”

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/ruzgari-arkalarina-aldilar-ufukta-dev-yatirimlar-var/ekonomi/haberdetay/03.01.2011/1334007/default.htm

Rüzgar santralleri satışa çıktı

TEİAŞ, 12 rüzgar santrali için ilk grup ihaleyi 15 Şubat'ta yapacak.


ANKARA - Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ), rüzgar enerjisine dayalı santral kurmak isteyenlere yönelik belirlediği ilk grup için ihaleye çıktı ve ihale tarihini 15 Şubat olarak belirledi.

Reuters'ın yetkililerden edindiği bilgiye göre, ihale birden fazla isteklinin bulunduğu ilk gruptaki 12 santral ve toplam 686 MW'lık kapasite için gerçekleştirilecek.

TEİAŞ'ın resmi Internet sitesinde yayımlanan ihale ilanına göre, rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılmış lisans başvurularından aynı bölge ve/veya aynı trafo merkezi için birden fazla başvurunun bulunması durumunda, sisteme bağlanacak olanları belirlemek için 15 Şubat günü saat 10.00'da TEİAŞ Genel Müdürlüğü'nde yarışma gerçekleştirilecek.

İlana göre, projeler, gerilim seviyesi ve kapasiteler şöyle:

Dursunbeyli 154/30
Gerkonsan 154/60
Germencik 154/150
Alaşehir 154/50
Kaynarca 34.5/15
Kilis 154/50
Kuşadası 154/45
Milas 154/90
Silivri 154/90
Söke 154/60
Taşucu 34.5/9
Tokat OSB 154/37


Kaynak : http://www.ntvmsnbc.com/id/25170483/