Blog Archive

Wednesday, December 28, 2011

Rüzgarın önünü radar kesti

Rüzgarın önünü radar kesti

61 yeni rüzgar enerjisi projesi; Genelkurmay Başkanlığı’nın türbinlerin askeri amaçlı elektronik haberleşmeyeetkisini araştırmak için yatırımların durdurulması kararının kaldırılmasını bekliyor

BURCU TANER İzmir DHA

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Türkiye Şubesi (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2011 yılındaki güzel gelişmelerin devam etmesi için yerli üretimin daha etkin şekilde teşvik edilmesini isterken, rüzgar santrallerinin bölgedeki radar faaliyetlerine etkilerinin incelenmesinin bir an önce tamamlanması gerektiğine işaret etti.
TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, rüzgar enerjisi açısından 2011 yılını değerlendirdi. Ataseven, Genelkurmay Başkanlığı’nın 61 santraldeki rüzgar türbinlerinin askeri amaçlı elektronik haberleşmeye etkisini araştırmak için tüm Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) projelerini durdurmasının ardından iki yılı aşkın bir zaman geçmesi üzerine “Süreç hızlı bir şekilde işletilmeli. Yatırımcılardan çok geri dönüş alıyoruz” diye konuştu.

Lisans süreci tamam

Bitmek üzere olan 2011 yılında rüzgar enerjisi sektörüyle ilgili yasal düzenlemelerin olumlu yansımalarının bulunduğuna dikkat çeken Ataseven, 1 Kasım 2007’de başlayan TEİAŞ rüzgar lisansı başvurularının da Eylül 2011 itibariyle başarılı şekilde sonuçlandırıldığını ifade etti. Ataseven, “Ancak rüzgar santrallerinin radara olan etkilernii, TÜBİTAKdeğerlendiriyor. Sürecin yavaş işlemesi ise yatırımcılarda büyük sıkıntı yarattı” dedi.

“Teşvikler uzatılsın”

Ataseven, lisans başvuruları ile ilgili şu bilgileri verdi: “EPDK tarafından 1 Kasım öncesinde 3 bin 180 Megawatt (MW) rüzgar lisansı verilmişti. Bunlardan bin 677 MW’ı işletmeye alındı. Yaklaşık 600 MW’nın ise inşası devam etmekte. Başvurulardan sonra geçen süreçte 5 bin 500 MW için 13 grup proje lisans almaya hak kazandı. Böylece 1 Kasım 2007 süreci günahı ile sevabı ile tamamlanmış oldu” diye konuştu. Ataseven, yerli üretime verilen teşviklerin 2015 yılından 2020 yılına kadar uzatılmasını, türbin üretiminde kullanılan malzemelerin de teşvik kapsamına alınmasını istedi.


Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/ruzgarin-onunu-radar-kesti/ege/haberdetay/24.12.2011/1479780/default.htm


PETKİM 25 MW’LIK RES KURUYOR

Petkim’in kuracağı Rüzgar Enerji Santral’in Gold Standard sertifikasyonu alabilmesi için tanıtım toplantısı yapıldı. Kaymakamlık toplantı salonunda yapılan tanıtım toplantısında Petkim’in 2,5 MW.lik 10 adet rüzgar türbini kuracağı ve 25 MW’lık kurulu güce sahip olacağı belirtildi.

Petkim’in 2006 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na (EPDK) 47 MW lik lisans başvurusunun bulunduğu dile getirilerek, yatırımın zaman içerisinde yapılacak yatırımlarla önce 47 MW’lık ardından da 104 MW’a kadar ulaşılabilineceği ifade edildi.

Rüzgar Enerjisi Santrali tanıtıldı

Petkim Rüzgar Enerjisi Santrali Projesi paydaş bilgilendirme ve danışma toplantısı Kaymakamlık Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya aralarında Aliağa Belediye Başkanı Turgut Oğuz’un yanı sıra, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği yöneticileri, Gold Standard Vakfı yöneticileri, EMO ve MMO İzmir şube yöneticileri ile Petkim yetkileri katıldı.
Yatırımın Gold Standart kriterlerine uygun olarak sertifikalandırılması amacıyla yapılan toplantıda önce projenin tanıtım ve karbon sertifikasyonu ile Gold Standard Vakfı hakkında bilgilendirme yapıldı.

Sunumların ardından katılımcıların ‘Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri’ ışığında katılımcılar tarafından değerlendirilmesi alınarak soruları cevaplandı.

ORMAN 49 YILLIĞINA KİRALANDI, KAPASİTE 104 MW’A ÇIKACAK
Projenin tanıtım sunumunda, Petkim Rüzgar Enerjisi Santrali’nin Arap Çiftliği Ormanı, Ilıca Burnu Ormanı ve Karaağaç Merası Ormanı mevkiine 25 MW’lık kurulu güce sahip olacağı bilgisi verilirken, EPDK’ya yapılan başvuruda yapılacak santralin 47 MW’lık elektriği rahat karşılayacağı ve yapılacak yatırımlarla 104 MW’a kadar bir güce ulaşılabilineceği belirtildi. Projenin inşaatı ve işletimi sırasında yaklaşık 4 hektar arazinin kullanılacağı ifade edilirken, kurulacak 10 adet rüzgar türbininin 4 bin metrekare ve şalt sahasının 600 metrekare olacağı dile getirildi.

KUŞ GÖÇ YOLLARINA MESAFELİ

Proje arazisinin orman arazisi olduğu hatırlatılırken, kullanım hakkının 49 yıllığına Petkim’e ait olduğu vurgulandı. Projenin henüz planlanma aşamasında olduğu, 2011 sonuna kadar ihale sürecinin tamamlanarak 2012 yılının başında inşaatın başlaması öngörülürken, santralin 2012 yılı sonunda işletmeye alınması bekleniyor. EPDK’dan 25 MW kapasiteli otoprodüktör üretim lisansı alındığı hatırlatılırken, rüzgar türbinlerinin kurulacağı sahanın en yakın kuş göç yolları güzergahına güneybatı yönünde 32 kilometre ve kuzey doğu yönünde 97 kilometre olduğu ifade edildi.

Rüzgar Enerjisi Santrali’nin devreye alınması ile yıllık 94 milyon 170 bin kWh elektrik üretimi gerçekleştirileceği bilgisi verilirken, bu sayede yılda yaklaşık 61 bin 211 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı emisyonu azatlımı sağlanacağının beklendiği dile getirildi.
Sunumun ardından, ‘Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri’ katılımcılar tarafından değerlendirildi. Projenin çevreye olumsuz bir etkisinin olmayacağı değerlendirilmesi yapılırken, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, Türkiye’nin rüzgar enerjisi alanında büyük bir ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek, rüzgar enerjisi üretiminde kullanılan malzemelerin, türbin hariç neredeyse hepsinin yurt içerisinde üretilmeye başlandığını ifade etti.

RÜZGAR ENERJİ SANTRALİ

- Projenin amacı, İzmir ili, Aliağa ilçesi, Arap Çiftligi Ormanı, Ilıca Burnu Ormanı, Karaagaç Merası Ormanı Mevkii’nde, 25 MW kurulu güce sahip bir rüzgâr enerjisi santralinin kurulması ve işletilmesidir.
-Proje ile yılda 94,17 GWh elektrik üretimi hedeflenmektedir.
- Bu miktar yaklaşık 24.000 hanelik (~96.000 kişi) bir şehrin yıllık enerji ihtiyacına tekabül etmektedir.
-Rüzgar Enerji Santralinin (RES), PETKİM üretim tesisleri yakınındaki 700 Ha’lık tepelik araziye kurulması planlanmaktadır.
- Bu arazi, Petkim Özel Güvenlik Bölgesi olarak 49 yıllığına devletten kiralanan arazi içinde yer almaktadır.
- 2011 yılı Aralık ayında Orman Genel Müdürlüğü’nden söz konusu araziye rüzgar santrali kurulması için ön izin alınmıştır
- Rüzgar enerjisi çalışmaları 2006 yılı Haziran ayında Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) tarafından kurulan 30 m. lik ölçüm direği ile başlatılmıştır.
- 1 Kasım 2007 tarihinde EPDK’ya 47,5 MW’lık santral için lisans başvuru yapılmıştır
PROJENİN BAŞLANGICI
- 29 Nisan 2009 tarihinde RES Projesi için “ÇED Gerekli Değildir Belgesi” alınmıştır.
- Santral saha sınırları EİE yönetmeliğine uygun olarak belirlenmiştir.
PROJE ETÜDÜ
- Haziran 2009’da EİE’nin ölçüm direğine ek olarak 65 m. lik iki adet ölçüm direğinin kurulumu gerçekleştirilmiştir.
- 26 Mart 2010 tarihinde TEİAŞ tarafından açıklanan trafo merkezlerinin bağlantı kapasitelerine bağlı olarak, lisans başvurusu 25 MW olarak yenilenmiştir.
- Proje kapsamında PETKİM Holding A.Ş. Arazisine 10 adet 2,5 MW kurulu güçte rüzgar türbini kurulması planlanmaktadır.
- Proje ile, Petkim’in son 7 yılda 200 milyon USD kaynak ayırdığı yüksek teknolojili çevre yatırımlarına bir yenisi eklenerek, kuruluşun çevre dostu olma stratejisi vurgulanmaktadır.
- Proje ile yıllık 61,211 tCO2e (ton karbondioksit eşdeğeri) sera gazı emisyon azaltımı sağlanması hedeflenmektedir.
- Proje kapsamında, yanma kaynaklı emisyon azaltımı gibi olumlu çevresel katkıların yanı sıra yüksek teknoloji transferi, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerel istihdamın geliştirilmesi ve arttırılması gibi sosyo ekonomik katkılar sağlanması hedeflenmiştir.
- Proje yatırım bedelinin 28.6 M € (71 Milyon TL) ile maksimum 32.7 M€ (82 Milyon TL) arasında olması beklenmektedir.
- Projenin türbin satın alımı için ihale aşamasında olunup, 2012 sonunda işletmeye alınması planlanmaktadır.

Kaynak: http://www.aliagaekspres.com.tr/?p=10580

Türkiye'nin ilk rüzgar türbinli gökdelen inşaatı 2012'de başlayacak

Türkiye'nin ilk rüzgar türbinli gökdelen inşaatı 2012'de başlayacak

Yurt dışında imal edilen rüzgar türbinlerinin en önemli tedarikçisi olan Mars Enerji Firması, Türkiye'nin ilk rüzgar türbinli gökdelenini yapacak.

Bir dizi etkinliklere katılmak için Samsun'a gelen Mars Enerji CEO'su Yalçın Kıroğlu, sektörün lider markalarının rüzgar türbini tedarikçiliğini yaptıklarını, bu konuyu daha fazla yaygınlaştırmak için bir dizi proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Müşterilere, komple anahtar teslim projeler üretmek ve ihtiyaçlarına en uygun türbin tipini belirlemek amacıyla Türkiye'de çözüm ortaklarıyla beraber çalıştıklarını belirten Kıroğlu, gelecek yıl Avrupa'nın sayılı projelerinden biri olan Yeşil Bina Sertifikalı Gökdelen inşaatını başlatacaklarını kaydetti.

Türkiye'nin ilk rüzgar türbinli gökdeleni olacak proje için gece gündüz demeden çalıştıklarını kaydeden Kıroğlu, "Dünyanın en önemli 3 mimarlık firmasıyla birlikte çalışılıyor bu projede. Çalışmalar İstanbul'da sürdürülüyor. Yapılacak olan bina 230 metre uzunluğu ile Türkiye'nin en yüksek binalarından bir tanesi olacak. Bu projenin en büyük özelliği tepesinde rüzgâr türbini olması. Proje için uygunluk onayı gerekli resmi makamlardan alındı. İnşaata 2012 yılında başlanacak. Bu, sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın da en önemli mimari projelerinden olacak. Binanın elektrik tüketimi o kadar yüksek ki rüzgâr türbininin üreteceği elektrik, binanın sadece yüzde 11'ini karşılayacak. Aynı zamanda bina için çevreye kötü etkisi en aza indirgenmiş, binada ekolojik mimari yaklaşım, enerji verimliliği, bina kullanıcılarının yaşam konforu gibi konularda çözümler ortaya konmuş binalara verilen 'Yeşil Bina Sertifikası' için başvurumuzu yaptık. Bu anlamda bina bu haliyle bile Avrupa'daki en önemli projelerden birisi olacak." dedi.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1219617&title=turkiyenin-ilk-ruzgar-turbinli-gokdelen-insaati-2012de-baslayacak

Özyeğin rüzgara 2 yılda 700 milyon dolar yatırım yapacak

Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, 2012 yılında enerji dahil toplam 400-500 milyon dolarlık yatırım yapmayı planladıklarını açıkladı

TÜRK bankalarının bütün dünyada kıskanılacak kadar iyi durumda olduğunu belirten Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti ve Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, tek limit uygulamasının gereksiz olduğunu savundu. Fiba Holding olarak da 2012 yılında rüzgar enerjisi yatırımlarına devam edeceklerine işaret eden Hüsnü Özyeğin, 'Rüzgarda başladığımız ve bu sene devam edeceğimiz yatırımlarla beraber 2013 sonuna kadar 600-700 milyon dolarlık yatırımımız olacak. 2012 yılında yatırım miktarımız ise enerji dahil 400-500 milyon dolardan aşağı olmaz'' diye konuştu.

Kaynak:http://www.aksam.com.tr/ozyegin-ruzgara-2-yilda-700-milyon-dolar-yatirim-yapacak--88533h.html

Sunday, December 25, 2011

Rüzgar Yatırımcısı 'radar Raporu' Bekliyor

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Türkiye Şubesi (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2011 yılındaki güzel gelişmelerin devam etmesi için yerli üretimin daha etkin şekilde teşvik edilmesini istedi.

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Türkiye Şubesi (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2011 yılındaki güzel gelişmelerin devam etmesi için yerli üretimin daha etkin şekilde teşvik edilmesini istedi. Ataseven, rüzgar santralleri için 'bölgedeki radar faaliyetlerine etkilerinin incelenmesinin' bir an önce tamamlanması gerektiğini söyledi.

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, rüzgar enerjisi açısından 2011 yılını değerlendirdi. Ataseven, Genelkurmay Başkanlığı'nın 61 santraldeki rüzgar türbinlerinin askeri amaçlı elektronik haberleşmeye etkisini araştırmak için tüm rüzgar enerjisi santrali projelerini durdurmasının ardından iki yılı aşkın bir zaman geçtiğini belirterek, "Süreç hızlı bir şekilde işletilmeli. Yatırımcılardan çok geri dönüş alıyoruz" dedi.

LİSANS SÜRECİ TAMAMLANDI

Bitmek üzere olan 2011 yılında, rüzgar enerjisi sektörüyle ilgili yasal düzenlemelerin olumlu yansımalarının bulunduğuna dikkat çeken Ataseven, 1 Kasım 2007'de başlayan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) rüzgar lisansı başvurularının da Eylül 2011 itibariyle başarılı bir şekilde sonuçlandırıldığını ifade etti. Ataseven, lisans başvuruları ile ilgili şu bilgileri verdi:

"Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından 1 Kasım öncesinde 3 bin 180 megewatt (MW) rüzgar lisansı verilmişti. Bunlardan bin 677 MW'ı işletmeye alındı. Yaklaşık 600 MW'nın ise inşası devam etmekte. Başvurulardan sonra geçen süreçte 5 bin 500 MW için 13 grup proje lisans almaya hak kazandı. Böylece 1 Kasım 2007 süreci günahı ile sevabı ile tamamlanmış oldu."

RÜZGARI "RADAR ARAŞTIRMASI" KESİYOR

Rüzgar santrallerinin bulunduğu bölgelerdeki askeri dinlemeleri etkileyip etkilemeyeceğinin tespit edilmesi süreçleriyle ilgili de taleplerde bulunan Mustafa Serdar Ataseven, şunları söyledi:

"Rüzgar santrallerinin radara olan etkileri, TÜBİTAK tarafından değerlendirilmektedir. Üyemiz olan yatırımcılardan bu konuda bizlere çok geri dönüş oluyor. Bu sürecin yavaş işlediği, işletmeye geçecek santrallerde bu yüzden beklemeler olduğu yönünde geri dönüşler var. Bu sürecin de hızlı ve etkili bir şekilde işletilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor."

"TEŞVİK SÜRESİ UZATILSIN" TALEBİ

Rüzgar yoğunluğu en fazla olan Antakya, Çan ve İzmir trafo merkezlerinin en yüksek teklif verilen trafo merkezleri olduğunu da anlatan Mustafa Serdar Ataseven, 2012 yılında da yatırımların hız kesmeden devam etmesini istediklerini vurguladı. Ataseven, yerli üretime verilen teşviklerin 2015 yılından 2020 yılına kadar uzatılmasını, türbin üretiminde kullanılan malzemelerin de teşvik kapsamına alınmasını istedi.


Kaynak:http://www.siirtce.net/ekonomi/ruzgar-yatirimcisi-radar-raporu-bekliyor-45441.html

Wednesday, December 14, 2011

Ufukta "enerji devrimi"

Ufukta "enerji devrimi"
Maliyeti hızla düşmeye başlayan yenilenebilir enerjilerin elektrik üretimindeki payı büyüyor. 2010 yılında yenilenebilir enerji türlerine, termik santrallerden daha fazla yatırım yapıldı.

Enerji ikmali yüzyılımızın ortalarına kadar büyük bir değişim geçirecek. Nükleer enerji santralleri son derece tehlikeli ve pahalı. Fosil enerji hammaddelerinin yerini de yenilenebilir enerjiler almaya başladı.

Amerikan haber ajansı Bloomberg’in hesaplamalarına göre, 2010 yılında bütün dünyada rüzgâr, güneş, su ve biyokütle gibi enerji kaynaklarına 140 milyar euroluk yatırım yapıldı. Konvansiyonel enerji santrallerine yapılan yatırımlar ise 110 milyar euroda kaldı.Güneş enerjisi araştırmalarının yapıldığı Freiburg’daki Alman Fraunhofer Enstitüsü, yenilenebilir enerjilerin giderek ucuzladığını ve rüzgâr enerjisinden kazanılan elektriğin termik santral elektriğinden daha az maliyet doğurduğunu hesaplamış.

Bilim adamları, rüzgârın durumuna göre, yeni rüzgâr türbinlerinin elektriğin kilovat saatinin 5 ila 9 eurocent'e, modern kömür santrallerinin ise 6,5 eurocent'e mal ettiğini belirtiyorlar. Termik santrallerin hava kirliliği gibi dolaylı maliyetleri de hesaba katıldığında, kömür santrallerine para yatırmanın anlamı kalmıyor.

Rüzgâr türbinlerinden elde edilen elektriğin maliyeti tedricen gerilerken, güneş enerjisinden üretilen elektriğin maliyeti hızla düşüyor. Fotovoltaik panellerinde güneş ışığının doğrudan elektriğe dönüştürüldüğü solar elektriğin kilovat saati bundan birkaç yıl öncesine kadar 50 eurocent'e geliyordu. Afrika’nın kuzeyi ile ABD’nin güney eyaletleri gibi fazla güneş alan bölgelerde kilovat saat maliyeti 7 ila 10 eurocent'e düştü. Öncelikle Çin’deki solar tesis fabrikalarının artması maliyetlerin düşmesini ve güneş enerjisinin bütün dünyaya yayılmasını kolaylaştıracak.

Solar termik santrallerdeki maliyet daralması, rüzgâr ve fotovoltaik tekniğindeki kadar değil. Solar termik tesislerin avantajı, dev aynalardan kazanılan ısı enerjisinin depolanıp, güneş ışığının olmadığı gece saatlerinde de elektrik üretiminde kullanılabilmesi.

Yol açtığı bütün masraflar dahil edildiğinde nükleer enerji çok pahalıya mal oluyor. Bir nükleer enerji santrali 7 milyar euroya çıkıyor. Kaliforniya Enerji Komisyonu, nükleer elektriğin kilovat saatinin 12 ila 26 eurocent'lik maliyete yol açtığını hesaplamış. Buna harici maliyetlerin de eklenmesi gerekiyor. Bunların arasında nükleer yakıt atıklarının milyonlarca yıl çevreye sızıntı yapmayacak şekilde depolanması ve muhtemel nükleer kazaların sorumluluğunun üstlenilmesi sayılabilir.

Japonya Atom Enerjisi Komisyonu Başkan Yardımcısı Tatsujiro Suzuki, Fukuşima’daki nükleer felaketin Japonya’ya 250 milyar dolara mal olacağını açıklamıştı. Greenpeace, Çernobil felaketinin sadece Belarus devletine 1986-2006 yılları arasında 235 milyar dolarlık fatura çıkardığını tahmin ediyor. Prognos Enstitüsü, Almanya’da meydana gelebilecek bir nükleer felaketin, komşu ülkelere vereceği zarar da dahil edildiğinde 5 trilyon euroya mal olacağını hesaplamış. Greenpeace, nükleer felaket senaryosunun sigortacılık açısından yol açacağı maliyeti de hesaplayarak, nükleer risklerin sigorta ettirilmesinin nükleer elektrik enerjisinin reel kilovat saat fiyatını 2,70 euroya çıkaracağını saptamış.

2011 yılında Almanya hükümeti, 2050 yılına kadar elektrik üretiminde yüzde yüz oranında güvenli ve yeterli yenilenebilir enerji türlerine geçilmesinin Avrupa ve Kuzey Afrika’da yol açacağı maliyeti hesaplattırdı.

2050 yılında elektrik ikmalinin tamamen yenilenebilir enerjilerden karşılanmasının ortalama maliyetinin kilovat saat başına 6,5 eurocent'e düşeceği, böylelikle de yenilenebilir enerjilerin en ucuz enerji kaynağı olacağı ortaya çıktı. Bu maliyete, enerjinin depolanmasına ve nakil hatlarına harcanacak para da dahil. Uzmanlara göre çoğu Avrupa ülkesi için en ucuz enerji kaynağı rüzgâr olacak. Akdeniz ülkelerinde ise güneş enerjisinden çok daha fazla verim alınabilecek. Norveç ve Alpler Bölgesi'nde inşa edilecek barajlar Avrupa’nın enerji depolama ihtiyacını tümüyle karşılamaya yetecek.

Küresel ısınmanın iki dereceyle sınırlanması için en kısa zamanda yeşil enerjilere geçilmesi şart. Yenilenebilir Enerjileri Teşvik Yasası bu amaçla hazırlandı. Bu yasa, yenilenebilir enerji türlerine verilen maddi teşviki uzun bir döneme yaydığı için yatırımcıya planlama güvenliği kazandırıyor. Almanya’da yeşil enerji alanındaki hızlı gelişmeyi mümkün kılan bu yasa 20 yıl önce yürürlüğe girmişti. Günümüzde 61 ülke Almanya’dan esinlenerek benzer yasalar çıkardı. Fukuşima felaketinin ardından Japonya ve Çin’de de uzun vadeli yeşil enerjiyi teşvik yasaları çıkarıldı.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı Başkanı Achim Steiner, bütün dünyada fosil enerji hammaddeleri için yılda 500 milyar dolarlık sübvansiyon ödendiğini söylüyor. Steiner’e göre, sübvansiyonların kaldırılması durumunda fosil yakıt tüketimi hızla düşecek ve küresel karbondioksit emisyonu yüzde 40 oranında azalacak. Achim Steiner, Berlin’deki bir buluşmada yaptığı konuşmada, bu alanda örnek bir uygulama başlatan İran’ın ham petrol ve doğalgaza yapılan devlet yardımlarını kaldırarak tüketimin önemli miktarda düşmesini sağladığını söyledi.

Bazı ülkelerde yenilenebilir enerji hızla yayılırken, enerjiden tasarruf etmek anlamına gelen enerji verimliliğinin arttırılması bütün dünyada hâlâ emekliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre, enerji hammaddelerinden tam randıman alınabildiği takdirde karbon emisyonu yüzde 57 oranında azaltılıp, küresel ısınmanın iki derecelik artışla sınırlandırılması mümkün olacak.

Almanya Çevre Müdürlüğü enerji verimliliğindeki potansiyeli şu örnekle gözler önüne seriyor: Bütün Almanya’da modern ve sarfiyatı düşük elektrikli ev aletleri kullanılsa, on büyük kömür ya da nükleer santrale ihtiyaç kalmıyor.

Avrupa Birliği yönetmelik, yasa ve halkı aydınlatma kampanyalarıyla enerji tasarrufundaki potansiyeli değerlendirmeye çalışıyor. Hedef, 2020 yılına kadar Avrupa’nın enerji sarfiyatını 1990 yılı düzeyinin yüzde 80’ine düşürmek. Şimdiye kadar enerjiden yüzde 9 oranında tasarruf edilebildi. Uzmanlar bu alanda daha fazla yasal düzenlemeye ve devamlılığa ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.

Verimlilik artışında atılan adımlardan biri de elektrik enerjisinin sadece yüzde 5’ini ışığa çevirebilen klasik ampullerin yasaklanması. 2012 yılının Eylül ayından itibaren eski ampullerin Avrupa Birliği’nde satılması ve kullanılması yasak olacak. Enerji tasarrufu için eski tip ampulleri yasaklama yoluna giden ülkeler arasında Çin, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda ve Küba da var.

İnşaatçılıktaki enerji yalıtımıyla ilgili kurallar son derece etkili oluyor. Almanya’da enerjinin yüzde 40’ı binaların ısıtılmasında kullanılıyor. Avrupa Birliği bu oranı düşürmek için harekete geçti. Binaların ısı kaybını asgariye indirecek uygulamaları zorunlu kılan Avrupa Birliği, 2021 yılından itibaren yeni binaların sıfır enerji tüketecek şekilde inşa edilmesini ve kalan ihtiyacın da yenilenebilir enerjilerden karşılanmasını hedefliyor.

Sanayide, termik santrallerde, ulaşımda ve mevcut binalardaki tasarruf potansiyeli de değerlendirilmeyi bekliyor. Tasarruf tedbirleri için yapılan masrafın birkaç yılda kendini amorti ettiğini hesaplayan uzmanlar tasarruf yoluyla verimliliği arttırmanın, karbondioksit emisyonunu düşürmenin en ucuz yolu olduğunu belirtiyorlar.

Enerji verimliliğinin henüz emekleme aşamasında bulunmasının çeşitli nedenleri var. Öncelikle tüketicinin bilinçlenmesi gerekiyor. Sanayi kuruluşları lobi faaliyetleriyle sıkı kurallar getiren yasaların çıkmasını önlüyor. Siyaset de henüz, genel verimlilik artışına götürecek bir yol çizemedi. Uzmanların ortak kanaati, hükümetlerin bu alanda yapması gereken çok şey olduğu.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25304614/

Rüzgara Karşı Ankara Çıkarması

Rüzgara Karşı Ankara Çıkarması
Tarih : 2011.12.09

Çeşme Yarımadası’nda rüzgar enerji santrali kurmak için 7 yıldır bürokrasiyle boğuşan firmalar, yatırım için alınan izin sürelerinin geçerlilik tarihinin uzatılmasını istiyor


Çeşme Yarımadası'nda rüzgar enerji santralı kurmak için 13 ayrı kurumdan 14 ayrı izin belgesi almak zorunda kalan firmalar bürokrasi engeline takılıyor. Çeşme Yarımadası'nda Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi(TEİAŞ)'ın kuracağı 2 trafo merkezi ve iletim hatları için para veren 19 projeye sahip 13 firma, bugüne kadar bu yatırımlar yapılamadığı için izinlerin süresinin dolduğunu belirterek, bu izinlerin trafo merkezleri ve iletim hatları tamamlanana kadar geçerli olmasını istiyor.

“Bürokrasiyle boğuşuyoruz”

Çeşme Yarımadası'nda rüzgar enerji santralı kurmak için 7 yıldır beklediklerini ifade eden ENDA Enerji Holding Görevli Üyesi Uğur Yüce, yatırım yapamadıkları gibi bürokrasi engeli ile de uğraştıklarını belirtti. Rüzgar enerji santralı kurmak için 13 resmi kurumdan 14 belge ile izin alınması gerektiğini ve alınan bu izinlerin de 24 ay geçerli olduğunu açıklayan Yüce, "TEİAŞ 2 trafo merkezi ve iletim hatlarını kuramadığı için bölgede bu güne kadar yatırıma başlayamadık. Ancak buna rağmen 13 kurumdan aldığımız her izin 2 yıl süreli olduğu için 3 kez kapı kapı dolaşarak bu izinleri yenilemek zorunda kaldık ve maliyetlerimiz her defasında arttı. Bize 2 yıl içinde yatırım yap diyorlar ama devlet üzerine düşmediği için biz bürokrasi ile boğuşuyoruz. Her defasında bu işlemler firmamıza hem zaman kaybına hem de para kaybına neden oldu. Daha yatırım yapmadan bu bürokrasi bizi canımızdan bezdirdi. Bu bölgeye yatırım yapacak diğer firmalar da aynı sorunlarla boğuşuyor. Diğer firmalar da 2 kez, 3 kez izinleri uzatmak zorunda kaldı. Biz yatırımcı olarak TEİAŞ trafo merkezlerinin işletmeye girme tarihine kadar otomotik olarak uzatılmasının sağlanması ve ayrıca orman sahalarında tesisi edilecek rüzgar projeleri için imar planı mecburiyetinin kaldırılmasını istiyoruz" dedi.

Bölgede TEİAŞ'ın kuracağı 2 trafo merkezi ve iletim hatlarının yenilenmesi için gerekli olan teminatları 11 firmanın yatırmasına rağmen hala TEİAŞ'ın bu yatırımlara başlamadığını açıklayan Yüce, bu nedenle rüzgar enerji santrallarını kuramadıklarını kaydetti. Ağustos ayında TEİAŞ'ın bu işi ihale ettiğini, ancak sahada henüz bir şey yapılmadığını anlatan Yüce, bu yatırımların da artık biran önce tamamlanmasını beklediklerin vurguladı.

Bölgede Genelkurmay tarafından radar haberleşmesine etki konusunda da kendilerinden bir rapor istendiğini belirten Yüce, bu rapor için TÜBİTAK'ın büyük miktarda bir para aldığını kaydetti. TÜBİTAK'ın bütçesinin devletten sağlandığını anımsatan Yüce, her defasından kendilerinden yüklü bir rapor bedeli alınmasını da anlayamadıklarını belirtti.



Çalışmalar 2013’de bitecek

Sorunu Ankara’ya taşıyarak TEİAŞ ile toplantı düzenlediklerini belirten Uğur Yüce, TEİAŞ’ın Çeşme Projeleri için yüzde 90 bakiyenin taksitler halinde ödenmesine sıcak baktığını belirtti. Anlaşma taslağının oluşturulması için çalışmaların başlatıldığını ve 50. haftada yapılacak toplantıda neticelendirileceğini kaydeden Yüce, “ Çeşme Yarımadası’ndaki son iki 380 kilovat şalt sahalarının ihale değerlendirmesinin tamamlanarak askıda beklediği ve söz konusu Şalt tesislerinin Aralık 2011 ayı içinde imzalanıp, yer tesliminin yapılacağı TEİAŞ’ca ifade edildi. Bu durumda tüm iletim hatları ve trafo merkezlerinin 17 ay içerisinde tamamlanmasının planlandığı ve 2013 yılı temmuz ayına kadar bitirileceği belirtildi” dedi


Kaynak: http://www.gozlemgazetesi.com/2443-ruzgara-karsi-ankara-cikarmasi.html

Saturday, December 10, 2011

RUZGAR ENERJI ZIRVESI TURKIYE 8-9 Aralık 2011

Bu Zirvede Türkiye'deki Rüzgar Enerjisi Sektörünü ve dünya capinda gelistirmeye odaklanmis yaklasik 150 katilimci ve 20 konusmaci agirlanacaktır. Bunlar Rüzgar Ciftligi Gelistiriciler, Sahipleri, Rüzgar Türbini Imalatçilari ve Rüzgar Ciftligi Yatirimcilar, Hükümet Yetkilileri, Cözüm Saglayicilar, Danismanlar,...

Bu Zirvenin amaci nedir?

Türkiye ekonomik acidan cok hizli büyüyen ve Rüzgar Enerjisi Sektörü icin cok ilginc bir Pazar. Türk pazarinin büyümesiyle endiselerde artmaya basladi. Bunlar Rüzgar Enerjisiyle alakali mevzuatlar, gerekli fonlar nasil elde edilir, maksimum verim elde etmek ve uluslararasi isbirligi Rüzgar Enerjisi Sektörünü nasil hizlandirabilir. Bu Zirvede özel calismalarla, sunumlar, workshop calismalariyla ve is toplantilariyla bu konular ele alinicaktir. Bu iyi bir mevzuat anlayisi ve gelecege yönelik yatirimcilarla is birligi yapmayi saglar.

Bu Zirve Rüzgar Enerjisi Sektörüne ne mesaji verir?

Rüzgar enerjisi dünyanin en hızlı büyüyen enerji kaynagi ve Rüzgar enerjisi bugün en yaygin olarak kullanilan alternatif kaynaklardan biridir. Temiz ve yenilenebilir bir elektrik kaynagidir. Güclu bir hükümet destegi ile, Turkiye 2030 yilinda Avrupanin üçüncü büyük elektrik piyasasi olmaya hazirlanmaktadır. 

Türkiye'nin tecrübesi Rüzgar Enerji Sektörüne, yurtiçi ve yurtdisindaki yatirimcilara ve gelecekteki Türk ekonomisine yardimci olacaktir.

Ayrıntılı bilgiye http://www.windsummitturkey.com/index.asp adresinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak: http://www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=155:8-9-aralk-2011-ruzgar-enerji-zirvesi-turkiye&catid=60:tureb-duyurulari&Itemid=72



Friday, November 25, 2011

Şamlı Res’in 24 Mw Ek Kapasitesi Devreye Alındı

Şamlı Res’in 24 Mw Ek Kapasitesi Devreye Alındı

Aksa Enerji Üretim AŞ ortaklıklardan Baki Elektrik Üretim Limited Şirketi bünyesinde bulunan Şamlı Rüzgâr Enerjisi Santrali (RES)’nin 24 megawattlık (MW) ek kapasite yatırımı tamamlanıp devreye alındı.


Böylelikle Şamlı RES’in Kurulu gücü 114 MW’a, şirketin 4 adet rüzgar santrali ile rüzgar enerjisi toplam kurulu gücü 160 MW’a çıktı. Baki Elektrik Üretim’in toplam operasyonel kurulu gücü ise 2 bin 6 MW’ı buldu.
Şamlı Santrali’nden senelik ilave 76 milyon kilowatt-saat üretim ile toplam 340 milyon kilowatt-saat elektrik üretiminin yapılması bekleniyor. Bu üretimle yaklaşık 100 bin konutun elektrik ihtiyacının karşılanacağı ve senelik 200 bin ton karbondioksit salınımının engelleneceği tahmin ediliyor.

Kaynak: http://www.beyazgazete.com/haber/2011/11/14/samli-res-in-24-mw-ek-kapasitesi-devreye-alindi.html

Amerika'nın 17 enerji devi, yatırım için Türkiye'ye geliyor

Amerikalı 17 enerji firması, yatırım amacıyla 5 Aralık'ta Türkiye'ye gelecek. Aralarında bugüne kadar Türkiye'ye ilgi duymamış 11 şirketin de bulunduğu heyette, Abound Solar, AES Energy, Clipper Wind, General Electric, Megtec ve Solar Reserve gibi firmalar yer alıyor.

Bunların yanı sıra ABD İhracat ve İthalat Bankası ile ABD Katılım Bankası'nın yöneticileri de Ankara, İzmir ve İstanbul'daki toplantılarda hazır bulunacak. Ziyaretin ana çerçevesini güneş ve rüzgâr enerjisi, çöpten elektrik üretme, akıllı şebeke gibi farklı enerji dalları oluşturuyor.

Enerji sektörü için 5 Aralık'ta gelecek ticaret heyetine ilişkin değerlendirmede bulunan ABD Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Michael A.Lally, Türk şirketlerine hem ticaret hem de proje finansmanı önerisinde bulunacaklarını bildirdi. Türkiye ziyaretine çok sayıda firmanın başvuruda bulunduğunu aktaran Lally, 11 firmanın ilk defa geleceğini kaydetti. Türkiye'ye gelecek Amerikalı şirketlerin yanı sıra ABD İhracat ve İthalat Bankası ve ABD Katılım Bankası gibi finans örgütleri de Ankara, İzmir ve İstanbul'da yapılacak toplantılarda hazır bulunacak. Çöpten ve kâğıttan yakıt üretimi konusunda Amerikan şirketleri belediyelerle işbirliği için görüşme yapacak. ABD Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Lally, bir grup gazeteciye Türkiye'ye gelecek yatırımcılar hakkında değerlendirmede bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile ortak seminer düzenleneceğini ifade eden Lally, ABD'li şirketlere Türkiye'de müteahhitlik firmaları ile yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalarını önerdiklerini kaydetti. Türk-ABD ortaklı şirketlerin Rusya başta olmak üzere Kafkas ülkeleri ve Afrika'da iyi işler yapabileceğini aktaran Lally, gelecek yıl havacılık ve eğitim sektörlerinde iki ticaret heyetinin daha Türkiye'ye geleceğini açıkladı.

ABD Başkanı Obama'nın üç yıl önce yaptığı Türkiye ziyaretinde ticaret ve yatırımların güçlendirilmesi mesajı verdiğini hatırlatan Lally, ekonomik ilişkilerin arttığına dikkat çekti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin yılın ilk dokuz ayında yüzde 45'lik artış gösterdiğine dikkat çeken Lally, enerji yatırımı için gelecek firmaların toplam satışlarının 10 milyar dolarları geçeceğini kaydetti. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplayan Lally, ABD'li şirketlerin nükleer enerjide doğru ortam bulması durumunda sürece katılabileceğini kaydetti. Türkiye'nin gelecek 20 yılda enerjide yüzde 6-8 büyüme ihtiyacı olduğunu dile getiren Lally, yatırım yapacak şirketlerin terör endişesi taşıyıp taşımadığının sorulması üzerine, "Hiçbirinden öyle bir sual gelmedi. Hiçbirinin bu konuda endişesi olmadı." dedi. Lally, "2012'deki eğitim yatırımları ile ilgili soru üzerine Avrupa'dan eğitim amaçlı en fazla öğrenci gönderen ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti. ABD'li şirketlerin finansman sıkıntısı yaşandığı için iptal edilen dağıtım özelleştirmeleri ile de ilgilenebilecekleri belirtiliyor.

kaynak: http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=1202910&title=amerikanin-17-enerji-devi-yatirim-icin-turkiyeye-geliyor

Adnan Polat'tan Aliağa Yatırımı

ALİAĞA HABER/ ALFA TİVİ/ GÜNAYDIN EGE GAZETESİ /Alternatif enerji kaynaklarında rüzgar enerjisinin ön plana çıkmasının ardında Türkiye'yi rüzgar santralleriyle tanıştıran Polat Enerji Adnan Polat sene boyunca aşırı rüzgar alan Aliağa’da Doruk Enerji Elektrik Üretim A.Ş’yi kurarak Aliağa için önemli bir yatırıma imza attı. Manisa, Bergama ve Aliağa üçgeninin tam ortasında yer alan Yuntdağı, Yüksek köy mevkiinde konuşlanan rüzgar enerjisi ile elektrik enerjisi üretim tesisi kuruyor..30 megavatlık güce sahip olacak Rüzgar santrali 36 milyon dolara maal olacak.Santral Aliağa ve ülke ekonomisine ve çevre sağlığına da büyük katkı sağlayacak.

Saka “Rüzgar enerjisine yapılan yatırımların yaygınlaşacağını umuyorum”

Rüzgar gibi bir kaynağın kullanılarak elektrik üretilmesinin, her şeyden öte çevre ve insan sağlığını koruyucu nitelikte olduğunu söyleyen Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka, Sanayinin çevreci bir yöntemi kullanarak temel ihtiyacı olan elektriği elde edecek olmasının da mutluluk verici oluğunu belirtti. Adnan Saka: “Aliağa gibi rüzgara açık bölgeler incelenmeli, ülkemiz rüzgar alma konusunda çevre ülkelere göre oldukça avantajlı. Ancak rüzgar enerjisine yeni yatırımlar yapılıyor. Bu konuda geç kalınmış olsa da umarım bu zamandan sonra böyle yatarımlar yaygınlaşır. Rüzgar güllerine yapılan yatırımların yaygınlaştığını aslında Yuntdağı bölgesine baktığımız zaman dağın tamamını kaplayan rüzgar güllerinden görebiliyoruz, bu da oldukça sevindirici” dedi.

Kaynak: http://www.gunaydinaliaga.com/news_detail.php?id=7616

Rüzgarcıların Amacı Elektriğin Yüzde 20`sini Üretmek

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven: -``Rüzgardan etkin ve verimli bir şekilde faydalanırsak ileride bu alandaki tecrübe ve teknolojimizi çevre ülkelere ithal bile edebiliriz`` (fotoğraflı) ANKARA (A.

Özcan Yıldırım - Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, rüzgar yatırımcılarının 2023 yılında Türkiye`de üretilen toplam elektriğin yüzde 20`sini üretmeyi hedeflediğini bildirdi

Ataseven, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanoğlunun yüzyıllardır rüzgar enerjisininden faydalandığını belirterek, rüzgardan endüstriyel anlamda elektrik üretiminin yaklaşık 30 yıllık geçmişinin olduğunu söyledi

Türkiye`de endüstriyel anlamda ilk rüzgar tribünlerinin 1998 yılında İzmir Çeşme`de faaliyete geçtiğini aktaran Ataseven, Çeşme`de başlayan Türkiye`nin rüzgardan enerji üretme girişimin 2005 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Kanunu ile büyük bir ivme kazandığını ifade etti

Yeni kurulan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünün araştırmalarına göre Türkiye`nin 38 bin megavatlık teknik rüzgar potansiyelinin olduğunu aktaran Ataseven, şu bilgileri verdi: ``Türkiye`nin rüzgar potansiyeli Avrupa`ya göre yüzde 25 yüzde 30 daha fazla. Avrupada bir rüzgar santrali yılda 2 bin ila 2 bin 500 saat çalışırken ülkemizde 3 bin saatin üzerinde çalışan rüzgar santralleri var. 38 bin megavatlık potansiyelimizin bugün itibariyle bin 600 megavatlık kısmı işletmede. Bu da bugün ülkemizde üretilen enerjinin yaklaşık yüzde 3`ünün rüzgardan karşılanması demek. Hedefimiz 2023 yılına kadar 20 bin megavat yani ülkede üretilen toplam elektriğin yüzde 20`sini rüzgardan karşılamak. Rüzgardan etkin ve verimli bir şekilde faydalanırsak ileride bu alandaki tecrübe ve teknolojimizi çevre ülkelere ithal bile edebiliriz.`` -``Yatırımcıya da sanayiciye de destek``- Ataseven, Yenilenebilir Enerji Kanunu`nun piyasanın ihtiyaçlarına daha etkin karşılık vermesi için bu yılın başında revize edildiğini belirterek, yeni düzenlemeyle yenilenebilir enerjide ``milat`` olarak nitelendirilebilecek adımların atıldığını söyledi

Daha önceden yenilenebilir enerji için uygulanan tek fiyatın yeni düzenlemeyle kaynağın niteliğine göre tarifelendirildiğini anımsatan Ataseven, şunları kaydetti: ``Daha önceden bizde tarife sistemi yoktu. Devlet rüzgardan da güneşten de elektrik üretene alım garantisiyle birlikte aynı fiyatı veriyordu. Yeni düzenlemeyle yenilenebilir her kaynağa özel bir tarife uygulanmaya başlandı. HES ve rüzgardan üretilen elektrik için 7,3 dolar/sent 10 yıl boyunca alım garantisi geldi. Kurulum ve işletme maliyetlerinin daha fazla olması sebebiyle güneşten üretilen elektrik için ise 13,3 dolar/sentte birim fiyatı belirlendi. Daha önceden birim fiyat avro üzerindendi şimdi dolara dönmüş oldu. Bu bizi olumsuz etkilediyse de düzenlemenin geneli düşünüldüğünde çokta önemli değil. Bunun dışında düzenleme yenilenebilir enerji için yerli katkı payını getirdi. Böylece yatırımcı kullanacağı yerli makine veya parça için kilovat saat başına belli miktarda teşvik almaya başladı. Bu hem yatırımcı hem de yerli sanayimizin gelişimi açısından oldukça önemli.`` -``Cari açığın ilacı yenilenebilir enerji``- HES yatırımcıları gibi rüzgar enerjisi yatırımcılarının da eskisi kadar yoğun olmamakla birlikte vatandaşların tepkisiyle karşılaştığını ifade eden Ataseven, ``Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği kamu ve özel sektörün işbirliğiyle 1992 yılında kurulan bir organizasyon. Bizim temel amacımız, Türkiye`nin rüzgar enerjisi potansiyelini ülkemize kazandırmak. Çünkü yerli ve yerel kaynaklarımızı ne kadar etkin kullanırsak petrol ve doğalgaz için yurt dışına o kadar az para ödemiş olacağız. Yani bugün dert yandığımız ülkemizin cari açığının da ilacı yenilenebilir enerji. Bunun yanında enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmemiz açısından da rüzgar enerjisi büyük öneme sahip. İleride petrol ve doğalgaz da yaşanacak bir krizden en az düzeyde etkilenmek için bu kaynaklara bağımlılığımızı azaltmalıyız. Bunu da yolu enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmekten yani yenilenebilir enerjiden geçiyor`` diye konuştu

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği`nin (TÜREB) Mart 2011 verilerine göre, Türkiye`de halen toplam 749,95 MW`lik güç üretecek 19 rüzgar santrali inşaa halinde bulunurken, İşletmede olan 41 santralden ise toplam kurulu güç 1.414,55 MW seviyelerinde..

Dünya Rüzgar Enerjisi Konseyi`nin 2010 verilerine göre, kurulu rüzgar gücüyle öne çıkan ülkeler şu şekilde: ÜLKEKURULU GÜÇ(MV) ------ ------------- Çin 42,287 ABD 40,180 Almanya 27,214 İspanya 20,676 Hindistan 13,065 İtalya5,797 Fransa5,660 İngiltere 5,204 Japonya 2,304 Türkiye 1,329 Yunanistan 1,208 (ÖZC-ALİ)

Kaynak: http://www.beyazgazete.com/haber/2011/11/07/ruzgarcilarin-amaci-elektrigin-yuzde-20-sini-uretmek.html

En iştah açıcı alanda yoğunlaşacak, enerjide yatırımları artıracak

En iştah açıcı alanda yoğunlaşacak, enerjide yatırımları artıracak


Enerjinin her alanında faaliyet gösterdiklerini söyleyen Zorlu Enerji Grubu CEO’su Murat Sungur Bursa, “Hangisi en iştah açıcı ve lezzetliyse oraya yoğunlaşacağız. 745 MW’lık üretim kapasitemizi 2015’e kadar 2 bin MW’a çıkaracağız. Ahmet Bey’in (Zorlu), yatırımlarını enerjiye kaydırmaya çalışıyoruz” dedi.

ÖZEL sektör elektrik üreticileri arasında, 745 MW’lık üretim kapasitesiyle yüzde 7.1’lik bir paya sahip olduklarını söyleyen Zorlu Enerji Grubu CEO’su Murat Sungur Bursa, “Hedefimiz kurulu gücü 2015 yılına kadar 2 bin MW’a yükseltmek” dedi. Elektrik üretiminin yanı sıra, buhar ve doğal gaz satışı, santral kurulumu, enerji tesislerinin işletilmesi ve doğal gaz dağıtımı hizmeti vererek enerjinin her alanında faaliyet gösterdiklerini anlatan Bursa “Şimdi hangisi en iştah açıcı ve lezzetliyse oraya yoğunlaşacağız. Ancak biz uzun vadede elektrik üretiminin daha istikrarlı olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

Gayrimenkulle rekabet

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’nun, grup bünyesinde enerji ve gayrimenkul şirketleri arasında rekabeti artırmaya çalıştığını anlatan Bursa konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ahmet Bey bizi hırslandırmak için ‘Gayrimenkul’e yaptığım kadar enerjiye de yatırım yapacağım’ demişti. Bu da gayrimenkule 5 milyar dolar yatırım yaparken, enerjiye de 5 milyar dolarlık bir yatırım yapacağı anlamına geliyordu. Ancak öyle bir ortam mevcut değil. Biz yine de, “En çok para nerden gelirse oraya yatırım yapacağım” diyen Ahmet Bey’i çekmeye çalışıyoruz.”

Petrol arama konusunda da girişimleri olduğunu fakat kurdukları şirketi Teksaslı bir şirkete sattıklarını anlatan Bursa “Yer altında kömürü gazlaştırarak enerji elde edilmesini de araştırıyoruz” dedi. Grubun yatırım portföyünde, Ankara, Yalova, Bursa, Lüleburgaz ve Kayseri’de bulunan 5 doğal gaz santralinin yanı sıra 7 hidrolik, bir rüzgar ve bir jeotermal santralleri olduğunu anlatan Bursa şunları söyledi:

“Zorlu Enerji Grubu olarak, enerji sektöründe üretimin her halkasında yer alıyoruz. Rüzgar ve jeotermal yatırımlara hız vererek yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasını hedefliyoruz. Türkiye’nin en büyük rüzgar santrali olan 135 MW kurulu güce sahip Gökçedağ Rüzgar Santralı’nın yanına Sarıtepe ve Demirciler’de, sırasıyla 50 MW ve 60 MW’lık iki rüzgar santrali eklenecek. Böylece toplam kapasite 245 MW’a yükselecek.”

Nükleer ‘Atana rahmet okutan’ bir teknoloji

RÜZGAR enerjisinin geleceğe yönelik manevi sorumluluğunun nükleere göre az olduğunu söyleyen Murat Sungur Bursa, “Nükleer enerji önce parasını kazanıp sonrasını umursamayacağın teknoloji değil. Japonya’da gördük. Öyle bir şey olabiliyor ki ‘Atana rahmet’ okutuyor” diye konuştu. jeotermalde çalışmaların Denizli-Kızıldere, Kütahya-Simav ve Manisa-Alaşehir’de de devam ettiğini belirten Murat Sungur Bursa şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’nin önemli jeotermal potansiyeline sahip Kütahya Simav’da araştırma yapıyoruz. Gelecek sonuçlara göre yatırıma karar vereceğiz.”

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/19268747.asp

Elektrikçiyi 'kur' çarptı

Yatırımlar nedeniyle borçlanmaya devam eden enerji şirketleri, yüksek kur nedeniyle rekor zararlara imza attı. İMKB'deki 5 şirket de zarar etti.

Elektrikçiyi 'kur' çarptı

İSTANBUL- Döviz kurlarında yılın ikinci çeyreğinden sonra başlayıp üçüncü çeyrekte hızlanan yükseliş, hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören vedöviz açık pozisyonu çok fazla. Kurdaki hızlı yükseliş de bu şirketlerin kur farkı zararlarının büyümesine neden oldu” değerlendirmesinde bulundu.
CEZ ve Akkök Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Akenerji’nin zararı geçen yılın dokuz aylık dönemine göre yaklaşık 69 kat artarak 171.1 milyon liraya ulaştı. 2010’un 9 aylık döneminde 88.5 milyon lira kâr eden Aksa, bu yıl 162 milyon lira zarara geçerken, Zorlu Enerji de 6.5 milyon lira kârdan 306 milyon lira zarara döndü. Aksu ve Ayen Enerji şirketleri de kârdan zarara dönmekten kurtulamadı.
yatırımlarına devam eden enerji şirketlerini adeta yerle bir etti. 5 enerji şirketinin dokuz aylık zararı toplam 647.8 milyon lira oldu. Geçen yılın 9 aylık döneminde 1, bu yılın ilk çeyreğinde 2 olan zarar eden şirket sayısı, üçüncü çeyrek sonunda 5’e çıktı. Enerji şirketlerinin büyümeyi amaçladığını ve bu nedenle yatırım yapmaya devam ettiğini belirten İş Yatırım Analisti Aslı Kumbaracı, “Enerji şirketlerinde, yatırımların etkisiyle borçluluk, dolayısıyla da

Akenerji’nin zararı 69 kat

Şirketlerin zarara geçmesinin en önemli nedeni yükselen kurdan kaynaklanan finansal giderler oldu. Mart-eylül arasında dolar yüzde 21, euro yüzde 15 yükseldi. Toplam borcu 1 milyar 490 milyon lira, döviz açık pozisyonu ise 1.2 milyar lira olan olan Akenerji’nin kur farkı zararı 206 milyon liraya ulaştı. Akenerji’nin satış gelirleri geçen yılın 9 aylık dönemine göre yüzde 54 artarak 424.6 milyon lira oldu. Toplam borcu 3.2 milyar lira, döviz açık pozisyonu 2.5 milyar lira olan Zorlu Enerji’nin ise kur farkı zararı 751 milyon liraya ulaştı. Aktif büyüklüğü 3 milyar 156 milyon lira olan Zorlu’nun özsermayesi eksi 64.6 milyon lira olarak gerçekleşti. Şirketin satış geliri de geçen yılın dokuz aylık dönemine göre yüzde 6,7 azalarak 315.8 milyon lira oldu. Zorlu Enerji’nin son olarak dolaylı ortağı olduğu Rosmiks LLC’ye ait Tereshkovo Doğalgaz Santralı 500 milyon dolarlık yatırım sonucunda üretime başladı.
Toplam borcu 1 milyar 948 milyon lira, döviz açık pozisyonu 1 milyar 583 milyon lira olan Kazancı Holding bünyesindeki Aksa Enerji’nin de kur farkı zararı 251 milyon lira oldu. Aksa Enerji de son alarak bağlı ortaklıklarından Baki Elektrik Üretim Şirketi bünyesindeki Şamlı Rüzgâr Enerjisi Santralı’nın 24 MW’lık ek kapasite yatırımını tamamladı. Yatırımın tamamlanmasıyla Şamlı Rüzgâr Enerjisi Santrali’nin kurulu gücü 114 MW’a, Aksa’nın dört adet rüzgâr santralı ile rüzgâr enerjisi toplam kurulu gücü 160 MW’a yükseldi. Aksa’nın toplam kurulu gücü ise 2,006 MW’a ulaştı.



YATIRIMCIYA DA KAYBETTİRDİ
Enerji şirketlerinin hisselerinden oluşan enerji endeksi, 30 Eylül 2010 ile 30 Eylül 2011 tarihleri arasında yüzde 29,2 düşerken, bu dönemde İMKB-100’deki kayıp yüzde 9,2’de kaldı.


Kaynak : http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=1069523&Date=15.11.2011&CategoryID=80

Yenilenebilir enerji için ek finansman

DÜNYA Bankası İcra Direktörleri Kurulu, Türkiye’nin Özel Sektör Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Programı için Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Türkiye Kalkınma Bankasına (TKB) sağlanacak 500 milyon dolar eşdeğerindeki ek finansmanı onay

Sağlanan bu ek finansman, projeye yönelik 29 Mayıs 2009 tarihinde onaylanan ve 12 Ağustos 2009 tarihinde yürürlüğe giren 500 milyon dolar eşdeğerindeki Dünya Bankası kredisi ve 100 milyon dolar tutarındaki Temiz Teknoloji Fonu finansmanı için tamamlayıcı nitelikte olacak.

Dünya Bankası İcra Direktörleri kurulundan yapılan açıklamaya göre, Özel Sektör Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Projesi ile, Türkiye Elektrik Piyasası Kanununun ortaya koyduğu piyasa tabanlı çerçeve içerisinde özel sektöre ait ve özel sektör tarafından işletilen üretim tesislerinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini arttırmak ve bunun sonucunda enerji verimliliğinin arttırılmasına ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olmak amaçlanıyor.

Sağlanan ek finansmanla, projenin daha da genişletilmesine yönelik faaliyetlerin maliyetleri desteklenecek. Özel Sektör Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği, devam etmekte olan Yenilenebilir Enerji Projesinden elde edilen deneyimleri esas alarak daha ileri düzeye taşıyacak. Proje ayrıca Türkiye’nin rüzgar, güneş, biyo-kütle, jeotermal, gibi kaynaklar bakımından sahip olduğu önemli yenilenebilir enerji potansiyelinden faydalanmayı amaçlıyor. Proje, enerji tüketiminde israfın azaltılmasına yardımcı olmaya yönelik enerji verimliliği önlemlerini de içeriyor.

Özel Sektör Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Projesi, aracı bankalar olan TSKB ve TKB bünyesinde vadeli finansman olanağı oluşturuyor. Dünya Bankasının TSKB’ye sağladığı kredi 100 milyon dolar, 69,3 milyon euro, TKB’ye sağladığı kredi ise 135 milyon dolar ve 114,3 milyon euro tutarında.

Kaynak: http://www.gazete5.com/haber/yenilenebilir-enerji-icin-ek-finansman-165679.htm

Tuesday, November 1, 2011

Avanti training in Turkey

Avanti training in Turkey

Six teams of 2 technicians each who will be working in wind farms in Turkey, has successfully completed training in safe operations and inspection of Avanti Service Lifts/Work Cages.

The training and education was carried out by one of the trainers from Avanti Wind System. It took place in Baki Wind Farm in eastern Turkey.

The technicians also received training and education in Avanti Fall Protection systems for safe climbing on ladders in wind turbine towers.

The Baki Wind Farm is under construction, so the technicians had the chance to perform theory and practical sessions in turbine tower sections both before and after they were erected.

Reference: http://www.avanti-online.com/en/news/avanti-training-in-turkey/

ENEL GREEN POWER Interested in Turkey

ENEL GREEN POWER Interested in Turkey

Enel Green Power is setting up its strategies also considering the significant natural resources of this country, which could allow to install up to 100 additional MW

Turkey, with its extraordinary economic growth, appears today as one of the most interesting countries for renewable investments.
The country’s electricity capacity is just over 50,000 MW, and over the next few years it will greatly increase in order to meet the fast-increasing domestic demand. Additionally, export opportunities must be fulfilled, especially regarding green energy to Europe. Indeed, renewables have an extremely high potential (especially wind, hydro and geothermal), while in September 2010 the first interconnection has been established between the Turkish and the European electricity networks.

«Enel Green Power is particularly interested in Turkey’s geothermal development perspectives» said Ruggero Bertani, of EGP’s Geothermal Excellence Centre. «We actually consider this country as strategic for our projects in this field. Indeed, it is the only country in Europe, besides Italy in which, based on its technical characteristics and resource potential, significant geothermal investment can be planned Turkey approved an interesting subsidised tariff system, with the perspective of further improvement ».

Following a geothermal development agreement finalized in January 2011 with the Turkish industrial group Uzun, in June EGP Jeotermal Turkey was established. This company is owned 99% by Enel Green Power and 1% by Meteor, 70% of which is controlled by Uzun and 30% by the geothermal consulting firm G-Energy.
Meteor brought to the company a package of 143 geothermal licenses. Regarding the most interesting ones – close to the coasts of the Aegean Sea, north of Smyrna – surface studies already began and in 2012 the initial drilling phase will take place.
«We expect to gain middle enthalpy resources– Bertani explained – for which we are planning to develop innovative binary plants like the Stillwater and Salt Wells facilities in Nevada, USA. We will obviously be able to make detailed plans regarding plants and capacity only after in-depth studies. Overall we expect to install up to 100 MW of additional geothermal capacity».

At present, about 90 MW of geothermal power are online in Turkey. Nevertheless, the potential is extremely interesting, including projects that – according to forecasts made at the GeoPower Turkey Conference held in Istanbul on September 20-21 – are expected to install a capacity of about 600 MW by 2016 and up to 1,000 MW by 2020.

Moreover, EGP is exploring the possibility of harnessing other renewable sources, like wind (Turkey’s winds are particularly strong, especially in the Bosphorous area). This way it will optimize the concrete possibilities that the Turkish market offers for the development of complementary sources.

Reference: http://www.enel.com/en-GB/media/news/Egp_geothermal_turkey/index.aspx

Saturday, October 22, 2011

Turkey: Betting on Wind Power, One Village at a Time

Akbıyık, a village with 365 residents in Turkey’s western Bursa province, has a head start on the country’s plans to increase domestic energy production. The reason is simple -- it has a wind turbine and villagers eager to capitalize on a government push toward alternative energies.

Four years ago, Akbıyık villagers stopped paying the electricity bill for a pump that brought water from deep underground to a reservoir they’d built to store water for their homes and fields. The price was exorbitant, they say. With the pump shut off, Akbıyık residents -- mostly women -- for a year instead carried water home daily from village fountains connected to underground pools. Melted snow water and rain filled the reservoir for their fields, but the water was not enough. Then, Mustafa Çiçek, Akbıyık’s mukhtar or village boss, thought of the wind.

“Mustafa [Çiçek] contacted us,” said Ali Colak, a project manager at Soyut Construction and Engineering, an Ankara-based company that has been producing wind turbines since 2000. “He said, ‘We need an electrical source. We are interested in wind, maybe solar.’”

With slightly higher than average wind speeds (seven meters per second), Akbıyık, located on a hillside about 150 kilometers east of the Sea of Marmara, is in a prime spot for wind power. With solar energy cost-prohibitive, Colak and Çiçek decided on a 50-kilowatt wind turbine for the village. The village water pump only needed 37-kilowatts of electricity to operate, but Soyut did not design wind turbines of that size. So, Akbıyık offered to sell its windmill’s excess energy to the provincial administration. Pleased by the prospect, the administration agreed to grant Akbıyık 140,000 liras, about $75,582, for the wind turbine’s construction, over 66 percent of the total 210,000-lira ($114,390) cost.

The decision was in keeping with a recent push by the Turkish government for alternative or “green” methods of domestic energy production. Some experts estimate that the demand for energy in Turkey will increase each year by as much as 8 percent until at least 2017; a demand that cannot be met without vast imports of oil and gas.

To encourage Turks to go green on energy and cut back on imports, the government has said that it will buy electricity produced by locally made wind turbines at a preferred rate to that generated abroad. The cash incentive may have helped do the trick for Akbıyık’s villagers, too, who say that they want their village to become entirely wind-powered, eventually. They contributed 50,000 liras more (roughly $27,000) for a control system and cables. Villagers, mostly elderly men who worked without pay in the Turkish tradition of imece, or cooperation, did most of the work to build this debut windmill, while a few Soyut engineers managed the project. Despite their years, the villagers climbed ladders and dug a trench hundreds of meters long for electrical cables. Women worked in the fields to free their husbands to labor on the windmill.

Finally, after seven months, in early 2009, the windmill was complete. But there was just one catch -- as an unlicensed wind turbine, Akbıyık’s windmill could not be connected to the public power grid. (Under Turkish law, windmills that produce less than 500 kilowatts of power are not licensed.)

Çiçek claims that Energy Ministry representatives told him not to spend money on building a separate electricity system for the village, since they were “working on” getting the restriction thrown out. The Bursa administration built a short-term well on a hillside to supply houses with water in the meantime. When that ran dry, the villagers returned to using the water pump, agreeing to pay the monthly bill until the wind turbine was turned on.

But, nearly three years after its completion, the turbine remains idle. Parliament passed a bill this July that will allow Akbıyık to link the windmill up to the public power grid and send excess energy to other villages, but an amendment is required before the village can actually sell that electricity to the local power company. The amendment is expected to pass by the end of the year, but entails another wait.

The villagers, though, seem patient; they have refused to give away any excess electricity to surrounding villages for free. İsmail Atsoy, manager of the Bursa Village Services Department, calls Akbıyık’s windmill “the pioneer project for other villages” in the region.

Already, the village, Bursa administration and Soyut are thinking about eventually replacing Akbıyık’s 50-kilowatt windmill with a 200-500-kilowatt model. Soyut has estimated that Akbıyık could earn 5,000 – 7,000 lira ($2,696 - $3,773) per month from selling 50-kilowatts of energy – a tidy sum for a hamlet dependent on agricultural revenue.

Apparently, the administration hopes other villages will adopt wind power – and its money-making possibilities -- too. Another windmill will start operations soon in the nearby village of Gemlik Şahinyurdu, Atsoy said. Each 50-kilowatt windmill built should be able to irrigate about 400 hectares of farmland, he predicted.

Soyut, too, could also benefit; the company claims that the Akbıyık project has not been profitable, but concedes that it led to a flood of phone calls and mail from residents of other villages who also want windmills.

That leaves the villagers of Akbıyık themselves. With an eye on nearby villages’ wind ambitions, they remain hopeful. “We will produce our own electricity,” said 66-year-old resident Ahmet Alp of the windmill. “We constructed it.”

Reference : http://www.eurasianet.org/node/64350

Turkey's tourist hotspot hopes to harness sun for power

Anatalya, Turkey (CNN) -- Lapped by the pristine waters of the Mediterranean Sea, the Turkish coastal city of Antalya attracts millions of sun-seeking tourists each year, beguiling them with its sweeping scenery, picture-perfect beaches and blazing sunshine.

It is this abundance of sunlight -- Turkey receives greater annual solar radiation energy than Spain and Germany according to estimates by the Joint Research Center of the European Commission -- that has prompted Antalya's local authorities to push ahead with plans to harness the city's solar potential.

"We aim to make Antalya the leader of solar power generation of Turkey and to promote it to the world as 'The Solar City,'" says Antalya's mayor Mustafa Akaydin.

The declaration comes as the sun-soaked city, located some 700 kilometers south of Istanbul, starts rolling out its ambitious plans to use solar power to generate electricity, emulating the successful example of cities like Barcelona, Spain, which has put in place regulations requiring solar panels to be fitted to all large new buildings.

In April, the city opened the "Antalya Solar House," an ecological research and educational center designed by architectural firm Temiz Dunya to raise awareness about the benefits of renewable energy and promote eco-tourism.

The zero-emission structure, which was built with ecological materials, generates most of its energy using photovoltaic panels (22kW in total) as well as a windmill and heat pumps.

These systems are supplemented with gray-water recycling -- re-use of used water from bathtubs, showers and so on. -- and passive solar heating features such as a greenhouse to collect heat during the winter months. It also has a green roof that facilitates rainwater harvesting and acts as heat insulation.

"The building is also very significant because it is Turkey's first energy positive building," says architect Mehmet Bengu Uluengin, the designer behind the Solar House. "It actually produces more energy than it consumes."

The architect says the structure has fascinated the local population while helping to change perceptions that buildings can only be big energy consumers.

"The idea that having a building that not only provides its own energy but actually gives some back is a totally new phenomenon for Turkish people," says Uluengin, who is also a professor at Istanbul's Bahcesehir University. "They like it, they find it very intriguing."

Local authorities expect around a thousand people to visit Solar House each month, including students, green investors and hotel owners. They say the project is just the first part of a long-term initiative to turn Antalya into a climate-friendly city -- other initiatives include a waste management facility that will convert the city's sewage into biogas.


"Antalya has already been the pioneering city of green energy (in Turkey)," says Akaydin. "We are trying to make Antalya the leader of agriculture, tourism, park and garden lighting, energy generating and (solar) panel producing."

While educating the local population about achieving energy efficiency, Uluengin says the technology used in the Solar House can also help Antalya -- Turkey's biggest coastal resort and home to several five-star hotels -- to become an ideal destination for eco-conscious tourists.

"There are several hotels which are considering green energy to attract customers," he says.

"A hotel which can say that ... if you're staying here your carbon footprint is zero for the duration of your stay -- this is becoming very interesting for people worldwide," he adds.


For the moment, however, sunny Antalya is still far from being branded a green resort -- local authorities estimate that eco-visitors account for just 1% of the city's tourism.

Mayor Akaydin says that Turkey is missing a trick by failing to exploit its clean energy capabilities.

"Turkey has a very big potential in solar and wind energy. Unfortunately, the insufficient and wrong policies of the government prevent the promotion of them," he says.


Despite receiving plenty of sun, Turkey has been remarkably sluggish in developing a sound solar industry. The country still depends heavily on oil and natural gas, most of which is imported from abroad.

In 2008, oil provided 37% of Turkey's total final consumption of energy, natural gas and electricity 18% each, coal 17%, biomass and waste 7% and other sources 3%, according to figures by the International Energy Agency.

At the same time, limited government subsidies, coupled with high costs for green energy equipment, have further impeded the market's growth, leaving little incentives for households to go solar.

Yet, Uluengin is optimistic that green initiatives like the one in Antalya can help Turkey's green energy sector to take off in the coming years.

He notes that the lack of government incentives has bolstered Turkey's fledgling renewable energy industry by creating a solid and growing grassroots movement -- that, he says, is in contrast to the top-down approach that was implemented in other European countries, where the sector grew after governments started offering subsidies and incentives for green energy usage.

"The way we are going through it in Turkey is more painful but is also healthier because it is growing out of real demand," says Uluengin.

Reference: http://edition.cnn.com/2011/10/21/world/europe/antalya-solar-house-turkey/

Wednesday, October 19, 2011

RENEX FAIR / 20-23 OCTOBER 2011

RENEX / 20-23 OCTOBER 2011

After the remarkable success of its second edition, RENEX 2011 will take place from October 20 - 23, 2011. In 2010 the exhibition covered 197 stands representing 241 company's products on 12.000 m2 exhibition area. 15.426 professional visitors including 955 international visitors used the four days for meeting and networking with the participants. The potential of the sector and the business opportunities for international companies were reflected in the high level of participation from abroad. In particular several federal states of Germany supported the exhibition strongly with pavilions from North Rhine-Westphalia, Baden-Württemberg, Bremen/Lower Saxony and Berlin-Brandenburg.


The Turkish Parliament has approved a new legislation for Renewable Energy.

At the end of December 2010 the Turkey’s Parliament announced a change in the legislation for renewable energy resources market in Turkey. The new legislation regulates the volume of energy the state allows to buy and determinates new feed-in-tariffs for the different kinds of renewable energy resources.

Organisers

RENEX 2011 is in the capable hands of Deutsche Messe and Hannover-Messe Sodeks Fuarcilik. Deutsche Messe is one of the largest trade fair organisers in the world with seven subsidiaries and representatives in more than 100 countries worldwide. Deutsche Messe offers the very best in niche international trade shows with unparalleled professional service visitor recruitment, market analyses, advice and support, as well as effective press and PR activities help to consilidate the profile of RENEX. Hannover-Messe Sodeks Fuarcilik is a very well known brand in international area of Sanitary, HVAC and Refrigeration sector. The company is also known as the organiser of Turkey's largest trade fair; ISK SODEX.

Right Time to enter Turkish market

* According to OECD reports Turkey's average economic growth rate is forecasted at a steady 7.2% per year up to 2012. Particularly by the expansion of industrial capacities and - in parallel to the increase of the living standards- the rising energy consumption of households an increase of energy demand is estimated of 7.5% to 8.2 % annually for 2008 till 2015. Already for 2009 is a supply shortfall expected. Medium term plans are constructions of about 500 new hydroelectric plants. According to information of the Turkish Ministry of Energy, the rapidly rising demands require investments of at least US $ 3 billion per year.


* The government plans the extension of electricity production through the use of alternative energy sources like wind and solar energy, energy from biogas and biomass, geothermal energy and hydropower (with a water reservoir of a maximum 15 qkm).


* Turkey is after China, Japan, the United States and Iceland- with 170 geothermal heat zones and approximately 1.000 thermal springs in the possession of the world's fifth largest potential of geothermal energy (Rank 1 in Europe), which leads to high investments of the government.

Reference: http://www.hmsf.com/renex/eng/index.asp

Enerji devlerinin gözü Türkiye'de

Enerji devlerinin gözü Türkiye'de

Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesi Türkiye’de katlanarak artan enerji ve elektrik ihtiyacı Avrupalı enerji şirketlerini cezbediyor. Yeni yatırımlara hazırlanan enerji devleri, Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor.

Türkiye'de son birkaç yıl içinde hidroelektrik, doğalgaz çevrim santralleri ve rüzgar enerjisine milyarlarca euroluk yatırım yapan Avrupalı şirketler, yeni projeleri hayata geçirebilmek için Türk hükümetinin siyasi desteğini ve reformlarını bekliyor. Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen bir konferasta Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'la bir araya gelen Avrupalı yatırımcılar beklentilerini Ankara'ya iletti.

Fırsatlar ve zorluklar

Bursa ile Kayseri'de yaptığı milyonlarca euroluk yatırımlarla dikkat çeken ve Türkiye’deki en büyük doğalgaz dağıtım şirketlerinden biri konumuna ulaşan Alman enerji devlerinden EWE, gelecek dönemde yenilenebilir enerjilere, özellikle de hidroelektrik ve güneş enerjisine yoğunlaşmayı hedefliyor.

EWE Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Willem Schoeber, DW Türkçe servisinin sorularını yanıtlarken, Türkiye enerji piyasasında hem büyük fırsatlar hem de zorluklarla karşı karşıya olduklarını anlattı.

“Türkiye'de devasa boyutlarda iktisadi gelişme olduğunu bildiğimiz için ve bundan kaynaklanan fırsatlar nedeniyle burada yatırım yaptık” diyen Schoeber, Türkiye piyasasının kendileri açısından stratejik önem taşıdığını, güvenilir ve kalıcı bir aktör olmayı hedeflediklerini kaydetti.

Schoeber sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak Türkiye'de aynı zamanda enerji piyasası gelişme safhasında ve düzenlemeler net değil. Bundan kaynaklı hayal kırıklıkları yaşamak durumunda kaldık. Regülasyonların geleceği konusunda hükümetle görüşme halindeyiz. Hem Türkiye hem EWE çıkarlarına hizmet edecek şekilde uzun vadeli bir işbirliği sürecini umut ediyoruz.”

Yabancı sermaye şart

Ekonomisi büyüyen ve nüfusu artan Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için her yıl yaklaşık 10 milyar euroluk yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımı yerli kaynaklarla karşılaması mümkün olmayan ve ileri teknoloji imkanlarını transfer etmek isteyen Türkiye, Avrupalı enerji devleriyle işbirliği arıyor.

AB sürecinde enerji piyasasında liberalizasyona giden ve özelleştirmeleri hızlandıran ve 2011 AB İlerleme Raporu’nda enerji alanında övgüler alan Türk hükümeti, yine de tüm beklentileri karşılayabilmiş değil. Yabancı yatırımcılar, kamu iktisadi teşekkülü BOTAŞ’ın piyasada neredeyse tekele sahip olması, doğalgazı piyasa fiyatının altında satması ve alacakları üzerinde orantısız faiz oranları uygulamasına dikkat çekerek büyük risklerle karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor.

Umutları Türkiye’nin AB süreci

Avrupalı yatırımcılar, sorunlarının çözümü ve Türkiye ile AB arasında enerji alanında işbirliğinin güçlenmesi için Türkiye’nin AB müzakere sürecinin önemli bir fırsat olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin AB üyeliğine destek veren enerji devleri, enerji piyasasını düzenleyen kurallar ve standartların AB ile uyumlu hale gelmesiyle işbirliğinin derinleşeceği umudunu taşıyor.

EWE Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Willem Schoeber, “Türkiye'de enerji piyasasının liberalleşmesine, doğru düzgün ve istikrarlı regülasyona kavuşmasına büyük önem veriyoruz. Türkiye'nin AB müzakereleri de işte gelişmelerin bu doğrultuda seyredebilmesi için etkide bulunuyor. İş alanım açısından değerlendirecek olursam -ki şu anda bunu yapıyorum- Türkiye'nin AB'ye üyeliği bizim çıkarlarımıza katkı sağlayacaktır" diyor.

Türkiye'nin AB uyum sürecinde son birkaç yılda çıkardığı yasa ve yaptığı düzenlemeler, çevre dostu enerjiler alanında yeni yatırımların önünü açıyor. Türkiye halen elektrik ihtiyacının yüzde 26,4’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyor. Burada en büyük payı hidroelektrik santraller oluştururken, yeni düzenlenmelerle sağlanan teşvikler ile fiyat garantisi, rüzgar ve güneş enerjisi gibi alternatif kaynaklara olan ilgiyi artırıyor.

Yenilenebilir enerjide yeni yatırımlar

Türkiye’de gelecek gören Alman enerji şirketlerinden EnBw, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve özellikle de rüzgar enerjisine ağırlık veriyor.

EnBw Holding AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Franc Schütz, Türkiye’nin AB sürecinde enerji piyasasını liberalleştirme yönünde önemli adımlar attığını, ancak tüm sorunların ortadan kalkmadığına işaret etti. Yatırımlar konusunda kuralların basitleştirilmesi ve süreçlerin hızlandırılmasının Türkiye’nin de çıkarına olduğunu belirten Schütz şunları kaydetti: “Tabii dünyanın neresinde yatırım yaparsanız yapın, şüphesiz bazı zorluklar olur. Türkiye’de yatırım konusunda çok büyük fırsatlar bulunuyor. Piyasa kuralları büyük ölçüde başarılı bir şekilde oluşturulmuş durumda. İhale süreçleri ve lisans alma konusunda ise zorluklar olabiliyor. Bu oldukça masraflı olabiliyor. Yerel bir ortağınızın bulunması durumunda işler daha kolay ilerliyor. Onların yerel kuralları daha iyi bilmesi süreçleri hızlandırabiliyor. Biz genel olarak Türkiye’deki yatırımlarımızdan çok memnunuz. Bu yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Çünkü Türk ekonomisine güveniyoruz. Türkiye’nin AB sürecine güveniyoruz”

Çanakkale'de rüzgar enerjisi santrali

Rüzgar enerjisi ile geç tanışan Türkiye, halen potansiyelinin ancak yüzde 15’ini kullanabiliyor. Bu alanda en büyük yatırımların başında Çanakkale'de 13 rüzgar türbinine 30 megavat kurulu güce sahip olan ve bu yılın şubat ayında üretime başlayan santral geliyor.

Bu santrali kuran Avusturya merkezli Verbund şirketinin, ortağı olduğu EnerjiSA ile birlikte Türkiye’deki toplam yatırımları 800 milyon euroya ulaşıyor. Verbund Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Wolfgang Anzengruber, gelecek 10 yıl içerisinde, Türkiye’nin enerji talebinin, AB’nin en büyük beş ülkesinin düzeyine erişeceği tahmininde bulunuyor.

Anzengruber, DW’nin sorularını yanıtlarken şunları söyledi: “Neden Türkiye’de yatırım yapıyoruz? Çünkü büyüyen ekonomisi ve enerji kaynakları ile çok büyük potansiyel bulunuyor. Bizlerin ağırlıklı olarak deneyim sahibi olduğu hidrolektrik enerji alanın yanı sıra, doğalgaz, rüzgar ve termal enerji alanında büyük fırsatlar bulunuyor. Piyasada halen yüzde 5’lik bir paya sahibiz. Gelecek birkaç yıl içerisinde yüzde 10’luk piyasa payı hedefine ulaşabileceğimiz konusunda çok iyimseriz.”

Avusturya, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olsa da Avusturyalı yatırımcılar bu süreci destekliyor. Ancak müzakereleri tıkayan Kıbrıs sorunu, enerji alanında AB ile Türkiye arasında daha yakın işbirliğini engelliyor. AB Komisyonu ve birçok üye ülkenin bir an önce enerji faslında müzakerelerin açılmasını istemesine karşın süreç bloke olmuş durumda.

Yıldız: “Kaybeden Türkiye olmaz”

Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen konferansa katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji işbirliği alanında Avrupalı yatırımcıların beklentilerini dinledi, Avrupalı siyasetçi ve bürokratların görüşlerini aldı. Yıldız, Türkiye’nin çok hızlı bir dönüşüm sürecinden geçtiğini, bu nedenle piyasa düzenlemeleri konusunda sorunlar yaşanabildiğini belirtirek yabancı yatırımcıların karşılaştıkları sorunları aşmak için büyük çaba gösterdiklerini kaydetti. Yıldız, enerji piyasasında liberalizasyon ve özelleştirme hedeflerine bağlı olduklarını vurgularken, Avrupalı enerji şirketlerini Türkiye’ye yatırım yapmaya davet etti.

Brüksel temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Yıldız, AB’nin Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinde etkisini kullanmasını isterken müzakerelerde enerji faslının açılmasının herkesin yararına olacağını vurguladı. Yıldız, ''Ama bizim bu konuda yalvaracak halimiz yok. Biz projelerimizi gerçekleştiriyoruz. Kaybeden Türkiye olmayacaktır'' görüşünü kaydetti.


Kaynak: http://www.dw-world.de/dw/article/0,,15459946,00.html

Turkey to unveil first locally produced wind turbine in 2012

04.10.2011


CNBC-e Business – Turkey’s first locally developed and produced wind turbine will start to roll late next year, representing a significant leap in the country’s quest for cleaner, and cheaper, forms of energy. Developed by a team of experts and scientists from Sabanci University, The Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBİTAK), Turkish Aerospace Industries (TUSAŞ-TAI), Istanbul Technical University (ITU), and Istanbul Ulasim AS, The National Wind Energy System (MILRES) project aims to promote the use of renewable sources in energy production and lay the foundation of a local wind energy industry.


In the works for some 2.5 years, the TRY 50 million (approx. USD 26 million) project’s first stage is expected to be completed late next year with the unveiling of a 500 KW wind turbine. A larger, 2500 KW model will be constructed by 2014, and will be built entirely by local engineering talent and using locally sourced parts. As one of the biggest ever research and development projects in Turkey’s history, it is hoped that MILRES will match the automotive industry’s contribution to the country’s economy within the next 5 years.


The breakthrough comes as Turkey plans to reduce its dependency on imported fossil fuels by increasingly utilizing its renewable energy potential. By the centennial of the republic in 2023, the country aims to have a 20,000 MW installed capacity generated by wind turbines. The cost of investment in equipment amounts to USD 30 billion for such a capacity, a quarter of which Turkey intends to procure by local means.

Reference: http://www.invest.gov.tr/en-US/infocenter/news/Pages/041011-turkey-to-locally-produce-wind-turbines-milres.aspx

Local Wind Energy Industry Emerges In Turkey

Turkey has used wind energy for more than ten years now, but never from locally developed and produced wind turbines. That’s about to change.

In what Turkish newspapers are calling “the biggest project in the history of the republic,” the Turkish government recently announced the country’s first National Wind Energy System. The project, which is led by a team of experts from top Turkish universities and scientific unions, has been ongoing — in secret — for the past two and a half years.

Late next year, expect the unveiling of the first stage in this ambitious energy project: a 500-KW wind turbine built entirely locally, using only parts produced in Turkey.

Moving quickly

By 2014, the government expects to follow up this 500-KW model with a 2,500-KW wind turbine, also completely locally produced. While these two turbines will constitute a 3-MW drop in the bucket of Turkey’s approximately 1,500-MW installed wind capacity, they indicate that the government is serious about laying the foundation for a local wind energy infrastructure in the country.

The National Wind Energy System has cost TRY 50 million ($27 million) so far. Over the next five years, the Turkish government hopes the System will “match the automotive industry’s contribution to to the country’s economy.” By using entirely locally sourced machinery and labor, the System will also bring Turkey closer to its goal of energy independence.

Turkish energy officials have previously declared that they expect wind capacity to reach 5,000 MW by 2015 and an astounding 20,000 MW by 2023 (Turkey’s centennial). The government expects the latter goal to require $30 billion in investment capital, of which it hopes to procure $7.5 billion locally.

Great Potential

If Turkey can manage to meet its ambitious goals, it will join European countries such as Spain and Germany in the ranks of the top wind energy-users worldwide. With 90,000 MW of potential wind capacity, the biggest mystery is why Turkey hasn’t yet harnessed more than 2 percent of it.

Efforts to spur local investment in wind power before now were hindered in Turkey by a botched auction of tenders for wind project licenses in 2008. In that year, Turkey’s Energy Market Regulatory Authority awarded 80,000 MW-worth of tenders that overlapped at grid connection points, requiring the whole set to be re-auctioned.

Hopefully, the National Wind Energy System marks the government’s serious intent to realize a large-scale wind industry in Turkey. The country’s actual installed wind capacity in 2015, however, will be the best indicator of its success.

Reference: http://www.greenprophet.com/2011/10/local-wind-energy-industry-emerges-in-turkey/

Turkey opts for wind energy

Wind turbines in Turkey were run by private companies, but this particular wind farm belonged to the villagers. The wind power project was completely funded by the administration.

Turkey opts for wind energy
Akbiyik village in Yenisehir found an alternative way of generating its own electricity after the Turkish Electricity Distribution Company (TEDAS) cut the electricity of the villagers who could not pay their bills, which totaled 33,000 Turkish Liras, 1.5 years ago, Dogan news agency (DHA) reported Sunday.

The villagers, after conducting research about alternative sources of energy, proposed a wind farm to the Bursa Provincial Administration nearly a year ago. After the wind power project was approved for nearly 160,000 liras, the village started to produce approximately 50 kilowatt-hours of electricity and was able to pump water to homes.

Kemal Demirel, secretary general of the provincial administration, said wind turbines in Turkey were run by private companies, but this particular wind farm belonged to the villagers, according to DHA. The wind power project was completely funded by the administration.

“They have no electricity expense at the moment,” said Demirel, adding that the same project would be implemented in other Bursa villages in the future.

“We already paid our debt to TEDAS, and now without needing any other company, we are generating our electricity freely,” said Mustafa Çiçek, the village’s headman.



Reference: http://www.evwind.es/noticias.php?id_not=14039

Friday, September 30, 2011

Nordex receives another wind energy order from Turkey

The Eksim Group invests in wind power and hydroelectric power in Turkey through its subsidiary Iltek Iletisim and is now planning the third wind farm with Nordex N100/2500 wind turbines.

Nordex receives another wind energy order from Turkey
Nordex has received the next wind energy order from the Eksim Yatirim Group. The Amasya wind power project involves a total of 16 wind turbines. Eksim Group plans a third wind farm with Nordex wind turbines in Turkey.

The Eksim Group invests in wind and hydroelectric power in Turkey through its subsidiary Iltek Iletisim and is now planning the third wind farm with Nordex N100/2500 wind turbines. The “Amasya” project involves a total of 16 machines, which the wind turbine manufacturer will be supplying as of October 2011. In addition, Eksim has signed a Premium Service Agreement for nine years.

The 40-megawatt “Amasya” wind farm is to be set up in the North of Turkey, near the city of the same name. After completion in the early summer of 2012 it is to provide an annual yield of around 120 gigawatt hours.

The first project Nordex connected to the grid for Eksim was “Susurluk” with 18 wind turbines. Eksim has several licences for wind projects. “Susurluk” was the first wind farm from this portfolio to be built. Installation work started in December 2010 and in February 2011, after a very short time, the turbines went on grid. The second project in which Eksim and Nordex are working together is called “Tokat”. The 16 machines are currently being installed. Work is due to be completed at the end of the year.

Reference: http://www.evwind.es/noticias.php?id_not=13226

EDF adds to Turkish wind energy portfolio

EDF Energie Nouvelles has announced plans to build a 30MW wind farm on the west coast of Turkey. The Seyitali wind farm will be located on the west coast of the Aegean sea in the province of Izmir.

EDF adds to Turkish wind energy portfolio
EDF commissions a 30 MW wind farm in Turkey with Enercon wind turbines. The wind energy project was developed and built by Polat Enerji, a 50/50 subsidiary of EDF Energies Nouvelles and Adnan Polat Group; a well-known and experienced wind power developer.

On the West Coast, in the Aegean region, the Seyitali wind farm is located in the province of Izmir, a region with extremely favourable wind conditions. The wind farm is equipped with fifteen Enercon wind turbines, each with a unit capacity of 2MW.

The wind energy project was developed and built by Polat Enerji, a 50/50 subsidiary of EDF Energies Nouvelles and Adnan Polat Group; a well-known and experienced wind power developer and the local partner of EDF Energies Nouvelles since 2008.

Following the commissioning of Burgaz in 2007 (14.9MW), Sayalar in 2008 (34.2MW) and Soma 1 in 2010 (79.2MW), this wind power project strengthens the Group's position in Turkey. EDF Energies Nouvelles boasts a total gross installed capacity of 158.3MW (59.4MW net) in the country as well as 205.8 MW under construction.

EDF Energies Nouvelles, with operations in Europe and North America, is a market leader in green electricity production. With a development focused on wind energy for several years and more recently on solar power photovoltaic, the Group is also present in other segments of the renewable energies market: small hydro, marine energy, biomass, biofuel and biogas. In addition, the Group is expanding in the distributed renewable energies sector. EDF Energies Nouvelles is a subsidiary of the EDF Group.


Reference: http://www.evwind.es/noticias.php?id_not=13569

EDF commissions a 30 MW wind farm in Turkey with Enercon wind turbines

The wind energy project was developed and built by Polat Enerji, a 50/50 subsidiary of EDF Energies Nouvelles and Adnan Polat Group; a well-known and experienced wind power developer.

EDF commissions a 30 MW wind farm in Turkey with Enercon wind turbines
On the West Coast, in the Aegean region, the Seyitali wind farm is located in the province of Izmir, a region with extremely favourable wind conditions. The wind farm is equipped with fifteen Enercon wind turbines, each with a unit capacity of 2MW.

The wind energy project was developed and built by Polat Enerji, a 50/50 subsidiary of EDF Energies Nouvelles and Adnan Polat Group; a well-known and experienced wind power developer and the local partner of EDF Energies Nouvelles since 2008.

Following the commissioning of Burgaz in 2007 (14.9MW), Sayalar in 2008 (34.2MW) and Soma 1 in 2010 (79.2MW), this wind power project strengthens the Group's position in Turkey. EDF Energies Nouvelles boasts a total gross installed capacity of 158.3MW (59.4MW net) in the country as well as 205.8 MW under construction.

EDF Energies Nouvelles, with operations in Europe and North America, is a market leader in green electricity production. With a development focused on wind energy for several years and more recently on solar power photovoltaic, the Group is also present in other segments of the renewable energies market: small hydro, marine energy, biomass, biofuel and biogas. In addition, the Group is expanding in the distributed renewable energies sector. EDF Energies Nouvelles is a subsidiary of the EDF Group.


Reference: http://www.evwind.es/noticias.php?id_not=13564

Turkey's wind energy reached 1,600 megawatts

Wind power plant inaugurated in Akhisar. There are 72 wind farm plants across Turkey. So far, 1.6 billion euro has been invested in these wind turbines.

Turkey's wind energy reached 1,600 megawatts
Akhisar Wind Farm (AKRES) was inaugurated in the western province of Manisa on Sunday. Attending the inauguration of the wind farm, Turkish Deputy Prime Minister Bulent Arinc said that political stability brought economic stability which caused a big economic development in Turkey.

Noting that Turkey ranked the third in global growth speed in 2010, and first in the first quarter of 2011, Arinc said that 11 percent growth speed would not continue, adding that 6-7 percent growth speed was realistic for Turkey.

Arinc said that during the last three years, when global economic crisis was on the most influential level, Turkey's average exports figure reached 110 billion USD, while unemployment rate dropped, and inflation and growth figures had been on good level.

Energy & Natural Resources Minister Taner Yildiz also participated in the inauguration. AKRES will generate 165 million kilowatt/hours of electricity annually.

Turkey's wind energy reached 1,600 megawatts. There are 72 wind farm plants across Turkey. So far, 1.6 billion euro has been invested in these wind power plants.

Reference: http://www.evwind.es/noticias.php?id_not=13407

8 tepeye rüzgar tesisi

Afyonkarahisar Olgu Enerji ve Borga Carbon şirketi yetkilileri dün Dinar İlçe Kaymakamlığında Belediye Başkanı Saffet Acarın yakından takip ettiği, köy muhtarlarının da katılımıyla bir toplantı düzenledi. Gerçekleşen toplantıda Dinar Rüzgâr Santralinin Köylere ve vatandaşlara sağlayacağı faydaları ve zararları konuşuldu. Köylü vatandaşlar için aşırı derecede bir zararı olmayacak olan Dinar Rüzgâr Santrali aynı zamanda çevre köylerden ve Dinar merkezden de işçi istihdamı yapacak. 2012 yılının ortalarına doğru yapımına başlanılacak olan Rüzgâr Enerjisi Santrali Anadolu’da kurulan ilk rüzgar enerji merkezi olacak.

Proje hakkında bilgilendirme yapıldı

Dinar Kaymakamlığı toplantı salonunda gerçekleşen toplantıda Dinar Rüzgar Enerjisi Projesi hakkında bilgi veren şirket yetkilileri sekiz ayrı köyün hakim noktasına kurulacak olan Türbinler hakkında muhtarlara açıklayıcı bilgi verdi. Sekiz mahalle muhtarı kurulacak olan türbinlerin köylerine ne gibi faydaları ve zararları olacağını sordu. Yetkililer ise; Köylere kesinlikle zararı olmayacağını, projenin başlaması halinde çevre köylerden ve Dinar merkezden olmak üzere mühendislere kadar personel alımının yapılacağını ifade ettiler. Dinar Belediyesi

Kaynak: http://www.afyonhisar.com/haber.php?haber_id=12732

Rüzgar Enerjisinde Yeni “Hamle”ler

Rüzgar enerjisi ile elektrik üretiyor

Samsun’da ilk kez bir inşaat firması, enerji giderinde tasarruf sağlayabilmek için rüzgar türbinleri kurdu. Firma, kendi elektriğini kendisi üreten binaların çoğalmasını ve ‘devlete katkı modeli’ oluşmasını amaçlıyor. Rüzgar enerjisi, sanayi ve turizm sektöründen sonra konut sektörüne de girdi. Yenilenebilir enerji kaynaklarına devletin izin vermesiyle birlikte Samsun’da ilk kez Ferahlar İnşaat tarafından Atakum İlçesi’nde inşaa edilen konutlara rüzgar türbinleri yerleştirildi. Ferahlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Demirbaş, rüzgar türbinlerinin yaygınlaşmasını ve devletin enerji giderinin önüne geçecek bir modelin oluşmasını istedi.

SAMSUN’DA İLK KEZ KURULDU

Atakum İlçesi’nde 2 konutluk proje yapan firma, binaların üzerine kurduğu rüzgar türbinleriyle çevre aydınlatması, merdiven ışıklandırması, havuz gibi yerlerin elektriğini karşılamayı planlıyor. Ferahlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Demirbaş, “Avrupa’daki bazı ülkelerde devlet ‘kendi elektriğini üret teşvik verelim’ diyor. Hatta ürettiği elektriğin fazlasını da parayla alıyor. Türkiye’de de yasaların yürürlüğe girmesiyle Samsun’da ilk kez bu sistemi kurduk” dedi.

20 BİN KW ELEKTRİK ÜRETİYOR

Kurdukları rüzgar türbinleriyle 17 bin ağacı kesmekten kurtardıklarını, 40 ton da fosil yakıt tasarrufu sağlanacağını söyleyen Demirbaş, “Kurdurduğumuz rüzgar türbinleri 20 bin kilowat elektrik üretebiliyor. 5-6 saatlik rüzgar bir gün boyunca elektrik üretmesi için yeterli oluyor. Biz bunu ilk etapta küçük aldık. Başka projelerimizde apartmanın tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasite de rüzgar tribünü kurmayı planlıyoruz. Bizim amacımız reklam değil. Bu tür yenilebilir enerji kaynaklarını kullanarak kendi elektriğini kendi üreten binaların çoğalmasını istiyorum. Ayrıca bu devlete de katkı sağlayacaktır. Böyle bir model oluşturmakta öncülük yapabilirsek ne mutlu bize” diye konuştu.

HEDEF ÖNCÜLÜK YAPABİLMEK

Almanya’da yenilebilir enerji kaynaklarının satışını yapan Nepasun firmasının yetkilisi Ahmet Demirbaş ise, insanoğlunun kendisini doğaya affettirmesi gerektiğini belirterek, “Amcamın yaptığı bu projenin Samsun’da öncülük yapmasını umuyoruz. Şimdiden ‘bize de yapalım’ diyenler oluyor. Avrupa’da yaygınlaşan bu sistem yavaş yavaş Türkiye’de de oturacaktır” dedi.

TÜRBİNLER KURULDU…

Rüzgar türbinleri binanın en üst katına monte edildi. Söz konusu türbinlerin, binanın çevre aydınlatması, merdiven ışıklandırması ve havuz gibi yerlerin elektrik ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğu bildirildi.

Kaynak: http://ftekonomi.com/ruzgar-enerjisinde-yeni-hamleler.html

Çin'de resmi temaslarda bulunan Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Balikesir RES Projesinin Teknik olmayan Ozeti

Balikesir RES Projesinin Teknik olmayan Ozeti



Reference: European Bank for Reconstruction and Development (EBRD)

http://www.ebrd.com/russian/pages/project/eia/42978t.pdf

Trabzon'a RÜZGAR müjdesi!

Çin'de resmi temaslarda bulunan Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, Çin ile güneş ve rüzgar enerjisi alanında iş birliğine adım atıldığını söyledi.

Çin Halk Cumhuriyeti'ne giden TTSO Başkanı M. Suat Hacısalioğlu; Ningxia Hui Bölgesi'nin Başkenti Yinchuan Halk Hükümeti Belediye Başkanı Wang Rugui, Çin Komünist Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Chen Shorin, Ningxia Özel Hui Özerk Bölgesi Hükümeti Diş İlişkiler Ofisi Asya İlişkiler Bölümü'nden Zhang Hiaoli ile bir araya geldi. Toplantıya Türkiye'den TTSO Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Öztürk, Mustafa Zihni Serdar, meclis üyeleri Davut Bülbüloğlu ve İsmet Mısır, Samsun İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, merkezi Ankara'da bulunan Yerel Yönetimler Derneği Genel Sekreteri Saffet Özdemir de katıldı.

Ziyaretin amacının iki ülke arasında ticareti geliştirmek olduğunu vurgulayan Hacısalihoğlu, "Artık Hanzhou ile Trabzon arasında ticaret başladı. Burada da arzu ediyoruz ki yapacağımız protokol ile de ticareti geliştirmeye adım atmış oluruz. İki ülke arasında hidroelektrik santrali yapımında iş birliği başladı. Çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki dönemde de rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi alanında çalışmayı düşünüyoruz. Bu doğrultuda iş birliğinin daha da gelişmesi için Ningxia Hui heyetini oda olarak Trabzon'a davet ediyoruz. İran İslam Cumhuriyeti 2012 yılında İpekyolu İşadamları Forumu'nun Tebriz'de yapılmasını önerdi, kabul ettik. Siz de kabul ederseniz 2013 yılında Ningxia Hui'de zirve yapılsın" dedi.

Başkan Hacısalihoğlu, Trabzon'un ve Türkiye'nin İpek Yolu'nda gelişmekte olan ticareti artırmak için gayret gösterdiğini ve proje geliştirdiğini ifade ederek, "Bu amaçla İpek Yolu'nun iki komşu ülkesi Türkiye ve İran arasında işadamlarımızı ticari ilişkilerinde desteklemek amacıyla Tebriz Ticaret ve Sanayi Odası'nda bir temsilcimiz görevlendirildi. Artık iki ülke işadamları birbirlerine ticari teklifler sunuyor. İpek Yolu'nun başladığı ülke olan Çin'in Ningxia Hui bölgesi ile bu projeyi hayata geçirmek
isteriz" diye konuştu.

Ningxia Hui Özerk Bölgesi Vali Yardımcısı Zho Kiaoping ise yaptığı konuşmada, "20-25 Eylül tarihleri arasında 2011 Çin Uluslararası Yatırım ve Ticaret Fuarı ile eş zamanlı düzenlenen 2. Çin-Arap Ekonomik ve Ticaret Forumu'na Türkiye'nin katılmasından büyük bir mutluluk duyduğunu ifade etti. Kiaoping, "Biz Orta Asya pazarında etkili bir bölgeyiz. İslam unsuru burada çok önemlidir. Müslümanlar burada yoğunluktadır. Kültürel olarak da birbirimize yakınız. 2013 yılında İpek Yolu İşadamları Zirvesi'ni Ningxia Hui'de memnuniyetle yapabiliriz. Çin hükümeti olarak İpek demiryolunu Avrupa'ya ulaştırmak istiyoruz. Bu proje hakkında merkezi hükümetimiz bir raporla bilgilendirildi. Proje üzerinde duruluyor. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu tamamlandığında biz de bu ağa bağlanmış olacağız. Kurulmakta olan hidroelektrik santralleri küresel ısınmadan dolayı Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamaya yetmeyecektir. Bu manada Türkiye alternatif enerji kaynaklarına yönelmelidir. Türkiye'nin iklimi ve radyasyon miktarı çok iyidir.

Güneş enerjisi üretimi için çok yeterlidir. Rüzgar enerjisi de değerlendirilmelidir" ifadelerini kullandı.
Ningxia Hui Bölgesi'nin başkenti Yinchuan Halk Hükümeti Belediye Başkanı Wang Rugui de, "Türkiye ile know-how şeklinde enerji ve teknoloji iş birliği yapmaya hazırız" dedi.

Yerel Yönetimler Derneği Genel Sekreteri Saffet Özdemir ise, "Bu toplantı Arap ülkelerine yönelikse biz neden davet edildik? Burada İslam ülkeleri daha yoğunlukta ve sayıca daha fazlalar. İslam şemsiyesi altında toplantı devam ettirilirse daha iyi olacaktır. Çin Hava Yolları, Türk Hava Yolları ile uçuyor ve ulaşımda eksik kalıyoruz. Ticaretin ve turizmin karşılıklı gelişmesi için ulaşımın daha da rahatlatılması gerekir. Nignxia Hui -Trabzon birbirine yakınlaşırsa iki ülke arasında ve üçüncü ülkelere yönelik olarak ticaretin gelişmesinin önü açık olur" şeklinde konuştu. Toplantının sonunda Samsun İlkadım Belediyesi ile Nignxia Hui kardeş belediye protokolü imzaladı.

Başkan Hacısalihoğlu ziyaretin anısına Çin Halk Cumhuriyeti'nde Ningxia Hui Özerk Bölgesi Vali Yardımcısı Zho Kiaoping, Yinchuan Halk Hükümeti Belediye Başkanı Wang Rugui ve Çin Komünist Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Chen Shorin'e plaket ve hediyeler takdim ederken, Hacısalihoğlu'na da çeşitli hediyeler verildi.

Kaynak: http://www.haber61.net/news_detail.php?id=94538