Blog Archive

Saturday, May 29, 2010

Rüzgârda alarm: Binlerce megavatlık santral projesi durmanın eşiğinde

Enerji Bakanlığı'nın rüzgâr enerjisinde başlattığı yatırım seferberliği yaya kaldı.


EPDK'nın tüm lisans başvurularını yarışma sürecine sokmaya yönelik kararın yürütmesini durdurması halinde binlerce megavatlık proje başvurusu tıkanacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Türkiye’nin enerji faturasını azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının etkinliğini artırmak için rüzgâr enerjisinde başlattığı yatırım seferberliği yaya kaldı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) şubat ayında, 2 Kasım 2007 tarihinden önce EPDK’ya lisans başvurusunda bulunup, lisansı bağlanamayan yatırımcıların da rüzgâr santralı yarışmasına dahil edilmesine karar verdi. 2.5 yıldır bekleyen yatırımcılar ise, EPDK’nın bu kararını haksız bularak, hukuki yollara başvurdu. Danıştay’ın EPDK’nın tüm lisans başvurularını yarışma sürecine sokmaya yönelik kararının yürütmesini durdurması durumunda binlerce megavat proje başvurusunda süreç tıkanacak.

Hükümetin yenilenebilir enerjinin önünü açmaya yönelik adımı üzerine rüzgâr yatırımcıları yaklaşık iki buçuk yıl önce EPDK’ya 78 bin megavat kurulu güçte rüzgâr santrali kurmak için başvuruda bulundu. Ancak, alt tebliğlerin hazırlanmasının uzun bir süreç alması nedeniyle 78 bin megavatlık rüzgâr santralı projesinden bazıları geri adım atarak, 38 bin megavata düştü.

Ali Ağaoğlu başvuracak

Danıştay’a yürütmeyi durdurma başvuruda bulunan şirketlerin arasında Galata Wind Enerji Ltd. Şti.’nin sahibi Ali Ağaoğlu’nun Balıkesir ve Bandırma yöresinde inşa etmeyi planladığı santrallarında bulunduğu öğrenildi.

Türkerler Enerji Yatırım Üretim İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin de dava açtığı belirtildi. Sektörde söz konusu iki şirketin kâğıt üzerinde olmasada danışmanlığını EPDK’nın eski Başkanı Yusuf
Günay’ın yaptığı ileri sürülüyor.

TEİAŞ’ın internet sitesinde yayımlanan ilan ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 18 Şubat 2010 tarihli kararı çerçevesinde, 148 trafo merkezinin gerilim seviyeleri, enlem ve boylamlarına göre incelenerek, rüzgâr enerjisi santralı bağlanabilme kapasitelerini belirledi.

Böylece kurulu gücü 74 bin 600 megavat (MW) olan 730 proje için yatırımcılar bir yarışmaya girecekler ve TEİAŞ’ın verdiği ilanın ardından kendilerine tanınan 10 günlük süre içinde gerekirse projelerinde bazı değişiklikler yaparak EPDK’ya başvuracaklar. Değişikliğin zorunlu olduğu durumlarda, bunu yapmayanların lisans başvuruları EPDK tarafından reddedilecek.
Daha sonra yapılan değişiklikler, TEİAŞ’a gönderilecek ve bağlantı-sistem kullanımı konusunda görüş oluşturulacak.TEİAŞ’ın belirlediği çerçevede yaklaşık 8 bin 500 MW kurulu gücünde bir rüzgâr tesisi sisteme bağlanacak.

‘Yatırımcıya eziyet’

Rüzgâr Enerjisi Santralı Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Baysal, yatırımcıların EPDK’nın bütün projeleri aynı kefeye koyması üzerine başladığını belirterek, bu kararın yatırımcı için bir eziyete neden olduğunu söyledi.

Selahattin Baysal, “Bu karar bir yüz karasıdır. Bu, yatırım yapan şirketlere eziyettir. Karar, ‘Yatırım yapma, para harca, kendini harap et’ demek anlamına geliyor. Bu yatırımcıların akibetinin ne olacağı belli değil” diye konuştu.

Teminat alındı

78 bin megavat rüzgâr santralı kurmayak için EPDK’ya başvuruda bulunan yatırımcılar, yüksek miktarlarda teminat mektubu almak durumunda kaldılar.
İki senedir aldıkları teminatlara komisyon ödeyen yatırımcılar bu nedenle yüksek miktarda zarar ettiler. Yatırımcılar EPDK’ya 156 milyar TL değerinde 78 bin megavat kurulu güçte santral için 751 adet başvuruda bulunmuştu. Aynı bölgede birçok yatırımcı başvuruda bulunurken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu sorunu çözmek için ihale sisteminin oluşturulmasına karar vermişti.

Yatırımcılar, bir türlü lisanslarının verilmemesi üzerine yaklaşık 550 milyon TL değerinde olduğu belirtilen teminat mektuplarının yatırımcıya iade edilip, lisanslarının verilmeye başlayacağı zaman almaları önerisinde bulundu. Ancak EPDK’nın yatırımcıların bu talebine sıcak bakmadığı belirtildi. Yatırımcılar 550 milyon TL’lik söz konusu teminat mektupları için bankalara her üç ayda bir ödemede bulunuyor.

Yıldız, Köktaş’a kızmıştı

Rüzgâr yatırımlarının bir türlü tamamlanamaması ve trafo haritası çalışmalarının uzaması nedeniyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da çileden çıkmıştı.
Yıldız, 78 megavat kurulu güçte santral kurmayı hedefleyen yatırımcının iki senedir beklemede olduğunu belirterek, EPDK Başkanı Hasan Köktaş ve ekibine “Yatırımcılar uzun süredir bekliyor. Tekrar mı işlemlerini yenileyecekler” diye tepki göstermişti.



Kaynak : http://www.nethaber.com/Ekonomi/147324/Ruzg%C3%A2rda-alarm-Binlerce-megavatlik-santral

Friday, May 28, 2010

Turkish Wind Energy Market (Q1 2010)

CLICK the link LINK below:


Turkish Wind Energy Market (Q1 2010)

Spain willing to invest in wind energy in Turkey

A Spanish association expressed the country's eagerness to invest in Turkey’s wind energy sector on Thursday.

"Spain is very experienced in wind energy, and Spanish companies want to invest in other countries," said Alberto Cena, the technical director of the Spanish Wind Energy Association, or AEE. Cena, who is visiting Istanbul to attend a conference, added that the association wanted to construct wind facilities and carry out new projects in Turkey.

The director said he wanted to carry a message to Turkish executives that investment costs in wind energy were lower than they thought.

In regards to their dependency on other countries’ energy, Turkey and Spain are very much alike, said Cena said. "Therefore, the two countries must think of using natural energy opportunities like wind energy," he said.

According to the Spanish companies, the biggest problem in Turkey, when it comes to renewable energy, is the unclear laws. Those uncertainties have to be eliminated in order to make way to lure investments, Cena said.

Pointing out the similarities between Turkey and Spain in terms of geography and wind conditions, Cena added that Turkey could be a passage for Spanish companies to open out to other international markets.

Spain is the world's fourth biggest producer of wind power, after the United States, Germany and China. Wind energy has reached 20,000 megawatts in Spain today, and Spain meets 14 percent of its electricity demand from wind energy. The largest producer of wind power in Spain at the end of 2009 was Iberdrola, with 25.5 percent of capacity, followed by Acciona on 20.9 percent and NEO Energia with 8.3 percent.

The Energy Market Regulatory Authority, or EMRA. provided licenses for wind turbines that will have 3,350 megawatts of installed capacity, Energy Minister Taner Yıldız said in February.

In 2002, Turkey had next to none wind energy recourses, he said. In 2009, wind energy capacity of the country reached 802 megawatts, Yıldız said. He added that figure will increase to 2,200 megawatts within the next two years.

As of November 2009, Turkey added wind turbines with installed capacity of 374 megawatts. Also by that date, hydroelectric power plants with 564 megawatt-capacity also stepped in by that time, and geothermal energy plants with installed capacity of 47.4 megawatts were added to the country’s energy resources.

The objectives of the association are to overcome the technical and statutory barriers that affect the growth of wind power and to maintain and consolidate the retributive regime of the electrical production of wind origin that allows the sustainable development of the sector. It also aims to become the meeting point for the main characters of the wind power market and the only valid interlocutor of the sector as well as generate opportunities to attract investment for the development of wind energy.

Reference: http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=spain-willing-to-invest-in-wind-energy-in-turkey-2010-05-27

İspanyollar Türkiye'nin rüzgarına talip

İspanya Rüzgar Enerjisi Birliği (AEE) Direktörü Alberto Cena, Türkiye'de İspanyol şirketler aracılığıyla rüzgar çiftlikleri geliştirmek, yeni projeler üretmek istediklerini bildirdi.

İspanya'nın rüzgar enerjisinde çok büyük tecrübesi bulunduğunu anlatan Cena, ülkenin hem rüzgar enerjisi çiftlerinin kurulmasında hem de bunların bakımında çok önemli bir ülke olduğunu söyledi.

İspanyol şirketlerin başka ülkelerde yatırım yapmalarını istediklerini ifade eden Cena, rüzgar enerjisindeki tecrübelerini Türkiye'ye de aktarmayı amaçladıklarını bildirdi.

Türk yetkililere rüzgar enerjisinde yatırım maliyetinin düşündüklerinden çok daha düşük olduğu mesajını da vermek istediklerini dile getiren Cena, bu sektörde çok büyük fırsatlar olduğunu düşündüklerini ifade etti.

Türkiye'nin İspanya'ya çok benzediğini hatırlatan Cena, iki ülkenin de enerji açığından dolayı dışa bağımlı olduğunu, “Bu yüzden her iki ülke de rüzgar gibi doğal bir enerji fırsatını kullanmayı düşünmelidir” dedi.

İspanyol şirketler için şu an Türkiye'de gördükleri en büyük sorunun yasaların açık olmaması olduğunu belirten Cena, Yenilenebilir Enerji Yasası ile ilgili bir belirsizlik bulunduğunu, yatırım açısından bu belirsizliklerin giderilmesinini büyük önem taşıdığının altını çizdi.

Yasada yapılacak değişikliklerin pazar şartlarını da göz önünde bulundurması gerektiği görüşünü dile getiren Cena, petrol fiyatları ve ekonomik koşullara dikkati çekti.

İspanya'nın bugün rüzgar enerjisinde 20 bin megavata ulaştığını, ülkenin bütün elektik ihtiyacının yaklaşık yüzde 14'ünün rüzgar enerjisinden sağlandığını anlatan Cena, şunları kaydetti:

“Türkiye tabii ki İspanya'dan daha büyük ama iki ülkenin coğrafi koşulları rüzgar şartları birbirine benziyor. Almanya'dan daha fazla bir potansiyelimiz var. Türkiye'nin uzun dönemde yaklaşık 20 bin megavatlara, yani bizim seviyemize yaklaşacağını düşünüyoruz. Tabii ki elektrik ağının çok daha geliştirilmesi gerekiyor. Bu geliştirildikten sonra Türkiye 20 bin megavata Türkiye çok rahat ulaşabilir. Türkiye'de İspanyol şirketler aracılığıyla rüzgar çiftlikleri geliştirmek, yeni projeler üretmek, teknoloji dağıtımı yapmak istiyoruz. Türkiye'nin ayrıca coğrafi konumundan dolayı etrafındaki ülkelerle çalışmak açısından da iyi bir platform olduğunu düşünüyoruz. Buradan yola çıkarak çevre ülkelere ulaşma noktasında Türkiye'yi önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye rüzgar enerjisi konusunda çok büyük potansiyel ama gelişimi çok yavaş oluyor. Bunu düzenleyen kanunlar ne kadar erken netleşirse rüzgar Türkiye için o kadar önemli bir fırsat olacak.”


Saturday, May 15, 2010

Yenilenebilir enerjide Türk-Yunan işbirliği

Yunan Alpha Omega Ecological Solutions ile Türk Irresco Gayrimenkul Mühendislik sözleşme imzaladı

ANKARA - Yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen firmalarında Yunan Alpha Omega Ecological Solutions Ltd. ile Türk Irresco Gayrimenkul Mühendislik Yönetim Yatırım ve Danışmanlık Ltd. arasında Ortak Girişim İşbirliği Sözleşmesi (joint venture) imzalandı.

Irresco'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, söz konusu sözleşmeye, Irresco Grubu adına yönetim kurulu üyesi Işık Şahinoğlu ile Alpa Omega CEO'su Yanni Vamvakas imza koydu.

Açıklamada, söz konusu anlaşma ile Irresco'nun, dünyanın en ileri teknolojilerinden birine sahip ABD şirketi F3 Energy Group Inc., Urban Green Energ Inc, ve HJ Solar Inc. şirketlerinin Türkiye, Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ile Afrika temsilciliğini münhasıran elde ettiği belirtilerek, "Bu anlaşma çok ihtiyaç duyulan en ileri teknoloji rüzgar türbini ve güneş enerjisi panel taleplerini de karşılayarak piyasayı rahatlatacaktır" denildi.

Kaynak: http://www.dunyagazetesi.com.tr/yenilenebilir-enerjide-turk-yunan-isbirligi_87700_haber.html?

Friday, May 14, 2010

OMÜ'de Rüzgar Enerjisi Santrali Kurulum Çalışması Başladı.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit yerleşkesinde rüzgar enerjisi santrali kurulması planlanan alana...

--------------------------------------------------------------------------------



OMÜ'de rüzgar enerjisi santrali kurulum çalışması başladı


Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit yerleşkesinde rüzgar enerjisi santrali kurulması planlanan alana, rüzgar potansiyelinin belirlenmesi için ölçüm direği yerleştirildi. OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, çalışmaları yerinde inceleyerek, yükseklikteki Dereboğazı Tepesi'ne yerleştirilen ölçüm direği ile uluslararası standartlara uygun olarak en az bir yıl süreyle tepenin rüzgar potansiyelini ölçeceklerini, rüzgarın şiddetine, derecesine göre de gerekli sayıda rüzgar kolektörleri kuracaklarını söyledi.

Üniversitenin her ay 500 bin lirayı bulan elektrik giderini karşılamak ve bu giderin üniversitedeki projelere aktarılabilmesi için rüzgar enerjisi santrali projesini hazırladıklarını belirten Prof. Dr. Akan, Dereboğazı Tepesi'nin çok rüzgar alan bir bölge olduğunu bildirdi.

Santralin de bu tepeye kurulmasının planlandığını, bu nedenle bir yıl boyunca tepede rüzgarın gücünün ölçüleceğini ifade eden Prof. Dr. Akan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu direk üzerinde farklı yükseltilerden hız ve yön tespitleri dışında, enerji hesaplamalarında kullanılan bağıl nem, sıcaklık ve basınç değerleri de ölçülecek. Bu ölçümler sonucu sahanın rüzgar atlası hazırlanarak, kurulacak rüzgar santrallerinin konumları belirlenmiş olacak. Rüzgar potansiyelinin belirlenmesinin ardından lisans başvurusu yapılacak."

Güçlü bir rüzgar türbininin yıllık 5,2 milyon kilovat saat elektrik enerjisi üretip, yaklaşık 600 haneli bir yerleşim biriminin elektrik ihtiyacını karşılayabildiğine işaret eden Prof. Dr. Akan, kuracakları rüzgar enerjisi santrali ile üniversitenin enerji ihtiyacını karşılamayı hedeflediklerini belirtti.

Rüzgar enerjisinin temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer aldığını bildiren Rektör Akan, rüzgar enerjisi santrali projesi için OMÜ Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projesi kapsamında ilk çalışmalar için 130 bin TL para ayrıldığını, ilk test çalışmalarının ardından AB fonlarından sağlanacak kaynaklarla da bütün projenin tamamlanacağını kaydetti.

Ucuz elektrik üretmenin yanı sıra projenin hayata geçirilmesiyle birkaç yıl içinde kendini amorti edeceğini vurgulayan Akan, bu çalışma ile üniversiteler arasında da bir ilki gerçekleştirmiş olacaklarını söyledi.


Kaynak: http://www.gerzeolay.com/haberdetay.asp?ID=147

Elektriğini rüzgar enerjisinden alan ilk mekan

İŞ dünyasının yemekli buluşmalarına ev sahipliği yapan İstanbul Sunset Grill&Bar, tüm elektrik ihtiyacını rüzgar enerjisi ile karşılayarak bir ilke imza atıyor. İstanbul'da 16 yıldır hizmet veren ünlü Sunset'in tüm yıl elektrik ihtiyacını Polat Enerji karşılayacak. Galatasaray Başkanı Adnan Polat ile Fransız yenilenebilir enerji devi EDF-EN'in 50-50 ortaklığındaki Polat Enerji, rüzgar santrallerine yaptığı yatırımlarla tanınıyor. Şirket, şu an faliyetteki 100 MW kurulu gücünü 2011 sonunda 250 MW'a taşıyarak, yılda 700 milyon kWh temiz enerji üretimine ulaşmayı hedefliyor. Ürettiği elektriği tamamen rüzgar tribünlerinden sağlayan Polat Enerji ile anlaşma yapan Sunset, Türkiye'de turizm işletme tesisleri arasında temiz enerjiye başvuran ilk mekan oldu. Sunset'in sahibi Barış Tansever, mekanının yeşil enerjiye geçişi hakkında şunları söyledi:


Menülerine de yazacak
1 Mayıs itibariyle tüm enerji ihtiyacımızı Polat Enerji'nin rüzgar santrallerinden tedarik ediyoruz. Yakıt maliyetinden bağımsız ve olası yakıt zammı riskinden arınmış bu uygulama ile sadece kısa vadede değil uzun vadede de avantajlı konuma geçiyoruz. Böyle bir anlaşma ile aylık elektrik enerjisi faturamızı yüzde 15 oranında daha az ödeyeceğiz. Sunset olarak böyle bir girişimde bulunmak bizim için çok önemli. Bunu sadece ucuz diye tercih etmedik. Serbest tüketeci olarak farklı kaynaklardan daha da ucuza enerji sağlayabilirdik. Türkiye'de çevrecilik ve yeşil enerji üzerine bir farkındalık yaratmak için bu yolu seçtik. Yakında menülerimize de temiz rüzgar enerjisi kullandığımızı yazacağız. Soyut söylemler yerine somut adımları tercih ediyoruz. Biz ihtiyacımız olan elektrik enerjisini tamamen yenilenebilir enerjiden tedarik edeceğimizi taahhüt ettik. Artan çevresel sorunlar ile ilgili toplumsal farkındalığa fazlasıyla ihtiyacımız olduğu böyle bir dönemde, taşın altına gönüllü olarak elimizi koyduk...

Serbest Tüketici olanlar elektriği ucuza alabiliyor
SUNSET'İN elektrik alım sözleşmesi yaptığı Polat Enerji şirketinin CEO'su Zeki Aybar Eriş, 31 Ocak'ta yürürlüğe giren ancak pek bilinmeyen 'Serbest Tüketici' uygulaması hakkında şu bilgileri verdi: Türkiye'de elektrik enerjisi piyasasında, 'Serbest Tüketici' limiti 100 bin kilowat saate düşmüş durumda. Yani yıllık elektrik faturası 25 bin TL civarında olan ticarethane ya da sanayi kuruluşları bu hakkı kazanarak istedikleri enerji şirketi ile ikili anlaşma yapabilir. Bu anlaşma ile yüzde 25'e kadar ucuz elektrik tedarik etmek mümkündür. Bu enerjiyi almak için işletmenize ayrıca bir şebeke çekilmesine ya da bir trafo kurulmasına gerek yok. Mevcut dağıtım şebekesinden elektrik almaya devam ediyorsunuz. Size faturayı anlaşmamıza göre normal elektrik tarifesinden daha ucuza biz kesiyoruz. Yani sizin ulusal şebekeden kullandığınız kadarını biz ulusal elektrik şebekesine veriyoruz. Polat Enerji olarak üretimimizin tamamı yenilenebilir enerji olduğundan, bizden elektrik alan Sunset de, kullandığı elekrikle temiz enerjiye yönelip karbon salınmadan üretilen elektrikten tüketim yaparak doğayı da korumuş oluyor....


Kaynak: http://www.aksam.com.tr/2010/05/14/haber/ekonomi/7091/elektrigini_ruzgar_enerjisinden_alan_ilk_mekan.html

Monday, May 10, 2010

Danimarka, Türkiye'nin rüzgârına yatırım peşinde

Türkiye, ‘Yenilenebilir Enerji Yasası'nda değişiklik için uzun zamandır beklerken Danimarka ise ülkenin rüzgârına yatırım yapmak için bekliyor. Yenilenebilir enerji ve ekipman ihracatı konusunda ileri durumda olan Danimarkalı işadamları, bu kapsamda Türk yatırımcılarla görüşmelere de başladı. Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Lykee Friis, Türkiye'nin kendileri açısından enerji teknolojileri ihracatında büyük potansiyel taşıdığını belirterek Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile sıkı işbirlikleri olduğunu ve gelecek dönemde Türkiye'ye daha çok odaklanılacağını belirtti.
Türkiye fırsat pazarı

Danimarka Dışişleri Bakanlığı ve Danimarka'nın Türkiye Büyükelçiliği'nin ortaklığında düzenlenen yenilenebilir enerji ile ilgili bir dizi toplantı kapsamında, Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Lykke Friis de gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Friis, Türkiye'yi bir fırsat pazarı olarak gördüklerini ifade ederek inşaat, rüzgâr enerjisi sektörünü yakın takibe aldıklarını vurguladı. Bu alanlara yönelik yatırım fırsatlarını ise TÜSİAD ile konuştuklarını ve mevcut işbirliğinin nasıl artırılacağını müzakere ettiklerini kaydetti. Friis, gelecek dönemde Türkiye'ye daha çok odaklanılacağını ifade ederek iki ülke şirketlerinin de enerji teknolojisi alanında işbirliğine gidebileceğini belirtti.
İklim değişikliğine odaklanmalıyız
Friis, Danimarka'nın fosil yakıtlardan tamamıyla bağımsız olması için çalıştıklarını ifade ederek bunun Danimarka için önemli bir hedef olduğunu kaydetti. Friis, bunun kolay bir hedef olmadığını da vurgulayarak "Fosil yakıtların yerini yenilenebilir enerji kaynaklarının alması ve bunu hızlı yapmamız gerekiyor. Bu nedenle rüzgâr ve biomass'a ağırlık veriyoruz" diye konuştu. Friis, sanayide enerji verimliliğinin sağlanması konusunda hassasiyet yaratmak için bazı politikalar da uyguladıklarını ifade ederek enerji üzerindeki verginin artırıldığını ancak istihdam üzerindeki vergi yükünün ise azaltıldığını belirtti. Friis, iklim değişikliği konusuna odaklanılması gerektiğini ifade ederek bu konuda kararlı ve kesin olunmasının önemine dikkat çekti. Kopenhag Zirvesi ile ilgili olarak Friis, Danimarka'nın sürücü koltuğunda yer alarak gündemi yürüttüğünü ve yapabileceği her şeyi de yaptığını ifade etti. Friis, Türkiye gibi ülkelerin enerji tüketimini düşürmesinin önemine de dikkat çekti.
Temiz enerji için fosil yakıtları rafa kaldıracaklar

Danimarka'nın enerjide şu andaki en büyük hedefi yüzde 100 oranında kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlardan bağımsız olmak. Ancak bu hedef henüz politik düzeyde bulunuyor. Danimarka, bu yakıtlar üzerinden 5 milyar euroluk vergi geliri elde ederken bu kaynaklardan vazgeçmesi durumunda bu vergi gelirini ikame edecek ek kaynak da bulması şart olacak. Danimarkalılar enerji fiyatları üzerindeki vergi yükünden ise şikâyetçi. Vergi hariç fiyatların oldukça uygun olduğu ülkede ödenen paraların yarısından fazlası vergiye gidiyor. Fosil kaynaklardan tamamıyla bağımsız olunmaması gerektiğini savunanlar da yok değil. Özellikle kaynak çeşitliliği nedeniyle bu yakıtların da enerji tüketiminde bulunması gerektiği savunuluyor. Danimarka, organik atıklardan elde edilen biogaza da ağırlık veriyor. Danimarka Enerji Ajansı Genel Sekreter Yardımcısı Anne Hojer Simonsen, tüketilen yenilenebilir enerji içinde biogazın payının yüzde 3 olduğunu belirterek "Bunu üretmek pahalı ve çok etkin değil ama genişletilmesi durumunda enerji güvenliğine katkısı olur. Bu nedenle de genişletmeyi düşünüyoruz" dedi. Danimarka 2005-2015 dönemi içinde karbon emisyonlarını yüzde 20 oranında azaltmış olmayı hedeflerken 2025 yılında ise ilk karbon emisyonlarından tamamıyla arınmış ülke konumuna gelmeyi amaçlıyor.

Kaynak: http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=139704&KTG_KOD=480

Sunday, May 9, 2010

Trends in wind turbines technology

Wind turbines grew constantly in size up to beginning of the century, but in the past three or four years there has been a levelling out of wind turbine size for onshore wind turbines.

Many developments and improvements have taken place since the commercialisation of wind power technology in the early 1980s, but the basic architecture of wind turbines has changed little. They nearly all have three blades, upwind rotors and are actively yawed – which means they turn as the wind changes direction.

Modern wind energy technology is available for a range of sites, wind speeds and climates. European wind farms are very reliable – they stand ready to operate 97% of the time (this is known as their “availability”) and are generally well integrated into the environment and accepted by the public.

Wind turbines grew constantly in size up to beginning of the century, but in the past three or four years there has been a levelling out of wind turbine size for onshore wind turbines and a focus on increased supply in the 1.5 - 3 MW range. That said, larger wind turbines are still being developed for the offshore wind power market.

The past exponential growth of turbine size was mainly driven by cost factors. Larger wind turbines are more cost-effective as they allow an optimised use of the land available, and the maintenance cost per kW installed is lower. All these factors, together with the psychology of “bigger is better” contributed to the growth of unit size through the 1990s.

The key factor in maintaining design development into the multi-megawatt range has been the development of an offshore market. For offshore wind farm applications, economics requires larger wind turbines in order to limit the proportionally higher costs of infrastructure (foundations, electricity collection and sub-sea transmission) and lower the number of turbines to access and maintain per kW of installed capacity.

Technology trends evolve around various different factors:

Rotor diameters: the industry always works towards larger diameters. The world’s largest wind turbine is currently the Enercon E-126 with a capacity of 6 MW and a diameter of 126 m.

Tip speed: for turbines on land, restrictions on acoustic noise emission often limit how fast the tip can go. These restrictions don’t exist offshore, which gives a clear potential benefit in higher tip speeds.

Pitch versus stall: there are now about four times as many pitch-regulated turbine designs (in which a monitor immediately turns the rotor blades slightly out of the wind if power is too high) on the market as stall-regulated (in which the rotor blades are bolted onto the hub but the blade design counters the lifting force from high winds).

Speed variation: this offers the possibility of increased ‘grid friendliness’, load reduction and some minor energy benefits.

Drive train trends: here the aim is to reduce the mass or keep the right balance between weight and size.

Hub height: when wind turbines were designed exclusively for land use, hub heights increased more or less directly in proportion to diameter. However, hub heights are now growing less than the diameter. This trend has come about because the largest machines are for offshore, where there is reduced wind shear.

Rotor and nacelle mass: manufacturers are continually introducing new concepts and materials in drive train layout, structure and components to reduce mass and cost.

Transport and installation: crane manufacturers now produce designs specially suited to wind farm installation. Often complete hubs are lifted onto nacelles and sometimes hub and blades are lifted individually.

Top Wind Turbines in 2009 (BTM):

1) Vestas Denmark 12.5
2) GE U.S. 12.4
3) Sinovel China 9.2
4) Enercon Germany 8.5
5) Goldwind China 7.2
6) Gamesa Spain 6.7
7) Dongfang China 6.5
8) Suzlon India 6.4
9) Siemens Germany 5.9
10) RePower Germany 3.4
Others 18.5

Reference:http://evwind.es/noticias.php?id_not=5542

Akuo aus Frankreich investiert 2,2 Mrd. US-Dollar in türkische Windkraftprojekte

27.04.2010
Sabah – Das französische Unternehmen Akuo Energy hat die benötigten Windturbinen für seinen Windpark in der zentralanatolischen Provinz Kirsehir der Türkei bestellt und damit den offiziellen Startschuss für die erste Phase eines fünfjährigen Investitionsvorhabens im Wert von 2,2 Mrd. US-Dollar gegeben. Lieferant der Windturbinen für das Kraftwerk Geycek in Kirsehir, bei dem es sich um das bisher größte Windenergie-Projekt der Türkei handelt, ist der deutsche Anlagenbauer REpower.
Akuo Energy hat sich auf Anwendungen im Bereich erneuerbare Energie spezialisiert und unterhält zwei Gesellschaften in der Türkei: Perfect Wind und Al-Yel Energy. Das Unternehmen ist in der Türkei seit 2005 mit Investitionen in Biomasse, Biogas, Sonnenenergie, Wind- und Wasserkraftparks aktiv. Das Kraftwerk Geycek wird nach seiner Inbetriebnahme 2011 148 MW Strom erzeugen.

Quelle: http://www.invest.gov.tr/de-DE/infocenter/news/Pages/akuo.wind.energy.investment.turkey.aspx

Friday, May 7, 2010

Rüzgar Enerji Santralleri Samandağlıları isyan ettiriyor

Samandağ ilçesinde “Yaşam Alanlarına Sahip Çık” adı altında faaliyet gösteren platform üyeleri dün Antakya Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı düzenleyerek, Samandağ ilçesinde muhtelif noktalarında kurulan ve kurulmak istenen Rüzgâr Enerji santralleri ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Yaşam, tarım, sit ve turizm alanlarının içine konulmasına karşıyız

“Yaşam Alanlarına Sahip Çık” Üyeleri adına açıklama yapan Adil Nuran, “Bölgemizin rüzgâr potansiyelinin yadsınamaz düzeyde yüksek oluşu bilimsel bir gerçekliktir. Bizler, Rüzgâr enerjisinin yenilenebilir, temiz olması dolayısıyla tercih edilmesinden yanayız. Sürekli vurguladığımız gibi; Rüzgâr enerji santrallerinin yaşam, tarım, sit ve turizm alanlarının içine konumlandırılmasına karşıyız. İnsanın en temel hakkı olan yaşam hakkının sağlıklı sürdürülebilmesi anlamı taşıyan yaşam alanlarının her türlü kirlilikten arındırılmasının önemini ifade etmeğe gerek yokken, turizm haftası etkinlikleri çerçevesinde kutlamaların sürdüğü, coğrafyamızın bu anlamda zenginliklerinin tanıtılması, korunması her anlamda bu denli önemliyken; ilimizin başlıca tarihi miraslarından biri sayılan ve dünyanın gözde hac merkezi olabilecek düzeydeki 20.000 metre kare alan üzerine kurulu st. simon manastırı nın 150 metre yakınına türbin kurulmasının turizm haftası çerçevesindeki kutlamalarla ne denli örtüştüğünü merak etmekteyiz. Binlerce yıllık kültürel ve tarihi mirasın tahrip edilmesi, sit alanlarımızın bağrına kadar böylesi yapıların sokulması kabul edilemez. Turizm alanında istihdam yaratılması konusu, bölgemizde yaşayan genç nüfusun Afrika çöllerine mahkûmiyetinden kurtulması anlamına gelişini önemser bir yerde olunması gerektiğinin kanaatindeniz” dedi.

Türbinlerin tarım arazilerinin üzerine konmasına karşıyız

Dünyada organik tarımın desteklendiği ve bu düzeyde tarımın yapıldığı toprakların gün geçtikçe önemsendiği bir gerçeklikken, bölgenin en verimli ve zengin bir biyo çeşitliliğe sahip tarım arazilerinin bulunduğu yerleşkede yaşatılmaya çalışılan organik tarımın bir adım öne taşınması gerekirken türbinlerin tarım arazilerinin üzerine konumlandırılmasına elbette karşıyız. Türbinlerin konumlandırılması ve yapım aşamalarını devletin hangi kurum ve/veya kurumları tarafından denetlenmektedir? Enerji piyasası denetleme kurumunun(E.P.D.K) bu konuyla ilgili yasal çerçevesi ve düzenlemeleri nelerdir? Ayrıca Kurulum aşamasında da yapılan tahribat bizleri endişelendirmektedir. Yolculuğunun, başlangıcından, denize kavuştuğu noktaya kadar, topraklarına can katan Asi’nin oluşturduğu verimli arazilerin her bir santimetrekaresinin bu denli değer taşıdığı bir yerde, iki dağın arasında yer alan nadide yerleşkemizin, enerji üretim tarlaları haline getirilip hem görüntü hem de elektromanyetik kirlilik batağına çevrilmesine karşıyız. İlçemiz mahalle belde ve köylerinde kurulan R.E.S lerin dışında, onlarca şirketin yüzlerce türbin kurmak için başvuruda bulunduğu, bunlardan bir kısmının türbin inşa işlemlerine başladığı, bir kısmının inşa işlemleri için vize aldığı, bir kısmınınsa E.P.D.K tarafından vize işlemlerinin bekletildiği bilinmektedir. Eldeki geçici resmi verilere göre belde ve köyler dâhil ilçemizde yaklaşık 2.100 R.E.S türbini kurulması için başvuru yapıldığı bilinmektedir. Enerji şirketlerinin kendilerine ait haritalarına baktığımızda kurulacak türbinlerin % 95′nin verimli tarım arazileri ile Turizm geleceği olan elverişli yerlerde konulması planlandığı görülmektedir. R.E.S’lerden elde edilecek elektriğin nakil hatlarının yayacağı elektromanyetik dalgaların insan ve çevre üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, yaşamı vahim boyutlarda olumsuz yönde etkilediği bilimsel olarak aşikârdır. Bu yüzden yaşam alanlarımızın, turizm ve tarım değeri olan arazilerimizi mahvedecek olan enerji tekellerinin, ilçemizi pervane çöplüğüne getirmesine, izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: http://www.hataygazetesi.com/ruzgar-enerji-santralleri-samandaglilari-isyan-ettiriyor

Nükleer santral yerine rüzgar devrede

Ağaoğlu Enerji Grubu'nun Mut İlçesi Özlü Köyü Magaras Dağı'nda inşa ettiği 33 MW gücündeki santral üretime başladı.

11 tribünün bulunduğu Mersin Rüzgar Enerjisi Santralı, toplam 90 milyon TL yatırım maliyeti ile 8 ayda tamamlandı. Santralin, yılda asgari 120 milyon kWh enerji üretmesi bekleniyor. Bu üretim miktarının yılda 12 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayacağı belirtiliyor.

Ağaoğlu Grubu'na bağlı Akdeniz Elektrik Üretim A.Ş.'nin rüzgar enerjisi santrali sorumlusu Erman Korutürk, Mut'ta yapımı tamamlanan proje sonrasında farklı illerde rüzgar ve güneş enerjisi santralleriyle hizmet vermeyi amaçladıklarını söyledi. Güvenli gözükse de sivil toplum kuruluşlarının ve halkın tepkisini de göz önüne alarak rüzgar enerjisi santrali inşa ettiklerini bildiren, "Nükleer enerji her ne kadar güvenli gözükse de, sivil toplum açısından bir takım problemler öngörülüyor. Bu noktada biz de çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Şu an hem çevre dostu olduğundan dolayı, hem de projelerin tabiat noktasında, çevre düzenlemeleri noktasında şantiye bazında tabiata zarar vermemesini amaçladığımızdan dolayı ilk projelerimizi rüzgar ve güneş enerjisi olarak tercih ettik" dedi.

Enerji grubuyla ilgili çalışmaları rüzgar ve güneş enerjisi ağırlıklı olarak devam ettirmeyi düşündüklerini belirten Korutürk, "Mersin'de nükleer enerji santraliyle ilgili olarak özellikle sivil toplum örgütleriyle ilgili bir takım problemler yaşanıyor. Bize kalırsa da çevre ve ekolojik dengeyi bozma noktasında en problemsiz enerji türü rüzgar enerjisi olduğundan dolayı ilk çalışmamızı ve bundan sonraki birkaç çalışmamızı rüzgar enerjisi olarak değerlendirmeyi düşünüyoruz. Mersin'de farklı yerlerde nükleer enerji santralleri projeleri düşünülmekteyken Mut'ta yapmış olduğumuz ilk projemiz rüzgar enerji santrali oldu. Bu santralleri hayata geçirmemizdeki amacımız da zaten nükleer enerjiye karşı olmamızdandır" diye konuştu.

40 dönüm arazide inşa edilen rüzgar enerji santralinin yıllık 72 bin tonluk karbondioksit emisyonunu engelleyeceği ifade ediliyor. Bu yatırım sayesinde, ithal edilen fosil yakıtlar için her yıl ödenen 10 milyon TL'nin ülke dışına çıkışının da önüne geçileceği bildirildi.

Kaynak: http://www.gazete5.com/haber/nukleer-santral-yerine-ruzgar-devrede-12523.htm

Fransızlar Rüzgar Enerjisi İçin Kırşehir'e Geliyor

Fransızlar Rüzgar Enerjisi İçin Kırşehir'e Geliyor

2.2 milyar dolarlık yatırım hedefleyen Fransız Akuo firmasının Kırşehir'de rüzgar enerjisine 308 milyon dolarlık yatırım yapacağını söyledi.

Milletvekilleri Abdullah Çalışkan ve Mikail Arslan, Kırşehir'de 148 megavatlık rüzgar enerjisi yatırımı için sipariş veren Fransız Akuo firmasının hedefinin Türkiye'de 5 yılda 2.2 milyar dolarlık yatırım olduğunu söyledi. Kırşehir Mucur ilçesi Geycek köyüne yapılacak olan rüzgar enerji santrali için Fransız yenilenebilir enerji şirketi Akuo Enerjinin, Türkiye'de 5 yılda yapmayı planladığı 1,5 milyar avro (2.2 milyar dolar) enerji yatırımının ilk parçası olan 210 milyon avro (308 milyon dolar) kısmı için sipariş verdiğini belirtti. Vekiller, yapılmakta olan yatırımla, Kırşehir Mucur ilçesi Geycek köyünde kurulması planlanan toplam 148.28 megavatlık Geycek Santralı için Alman rüzgar türbini üreticisi Repower şirketine 44 türbinlik sipariş verildiği bilgisini verdi.

Kaynak:
http://www.beyazgazete.com/haber/2010/05/05/fransizlar-ruzgar-enerjisi-icin-kirsehir-e-geliyor.html

Mağaracıkta Rüzgar Enerjisi Toplantısı

Mağaracık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği başkanı Ayhan Dumanın organize ettiği Rüzgar türbinleri ile ilgili toplantıya çok sayıda Belde halkı katılarak büyü ilgi gördü.

Mağaracık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği başkanı Ayhan Duman’ın organize ettiği Rüzgar türbinleri ile ilgili toplantıya çok sayıda Belde halkı katılarak büyü ilgi gördü.

Dernek Salonunun sığmaması üzerine toplantı Soğuksu Düğün Salonunda yapıldı. Toplantıya HAS Şirketi sahibi Mehmet Selim Kara, Milletvekili adayı Ayhan Kara, Eski belediye başkan adayı Fevzi Sakallı ,muhtar Saim Arslan, konuşmacılar Av. Çetin Sakallı , Ecz. Orhan Cabir ve Meclis üyesi Behzat Can katıldılar.

Toplantıda Mağaracık belde halkının ileri gelenleri söz alarak , Mağaracık ve Meydan yerleşim alanı içinde kurulmasına karşı geldiklerini ve rüzgar enerji santrallerinin yerleşim alanı dışında kurulmasını isteyerek yetkililerin halkın isteğine kulak vermeleri gerektiğini söylediler. Ayrıca yerleşim alanı içinde kurulmaması yönünde sonuna kadar direneceklerini söylediler. Toplantıda söz alan Ecz. Orhan Cabir şunları söyledi: “Yaşam alanlarına ve geleceğimize sahip çıkalım. İlçemizde kurulması planlanan Rüzgar Enerji Santralleri (RES) ilçemizin jeofizik konumunun kaldırabileceği düzeyin kat kat üstündedir. Şöyle ki; Çevlik mıntıkasından Asi boğazına ve Meydan Köyüne kadar sahilimiz çift kordon şeklinde 115 türbinle donatılmaktadır. Kordonlardan ilki kumsalın 200 m, diğeri ise 800 m doğusundadır. GAZİ RES ELK. ÜR. SAN ve TİC.A. Ş.’nin planladığı RES çiftliği şüphesiz ki ilçemizin tarım ve turizm değeri olan alanlarımızı felç edecektir.İlçemiz mahalle, belde ve köylerinde kurulan RES lerin dışında onlarca şirketin yüzlerce türbin kurmak için başvuruda bulunduğu, bunlardan bir kısmının türbin inşa işlemlerine başladığı, bir kısmının inşa işlemleri için vize aldığı, bir kısmının da EPDK tarafından vize işlemlerinin bekletildiği bilinmektedir. Eldeki gayri resmi verilere göre belde ve köyler dahil, ilçemizde yaklaşık 2100 RES türbini kurulması için başvuru yapıldığı bilinmektedir. Enerji şirketlerinin kendilerine ait haritalarına baktığımızda kurulacak tribünlerin %95’nin verimli tarım arazileri ile turizm geleceği olan elverişli yerlerde kurulması planlandığı görülmektedir.RES lerden elde edilecek elektriğin nakil hatlarının yayacağı elektromanyetik dalgaların insan ve çevre üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, yaşamı vahim boyutlarda olumsuz yönde etkilediği bilimsel olarak aşikardır. Ayrıca bölgemizin birinci derece deprem bölgesi olduğu göz önünde bulundurulmadan, yerin 20 m derinliklerine inilerek dikilecek olan pervane direklerinin taban suyunu nasıl etkileyeceği hakkında herhangi bir araştırmanın,tetkikin olmayışı, içilebilecek temiz su kaynaklarının bu denli önem arz ettiği bir dönemde kaygı verici bir durumdur.

Bizler temiz ve yenilenebilir enerji konumunda olan RES’lere karşı değiliz. Her zaman belirttiğimiz gibi tarım alanlarına konulması, organik tarım gibi gün geçtikçe önem arz eden değerlerin yeryüzünde desteklendiği, sit alanlarının dünyanın her yerinde koruma altına alındığı bir süreçte RESlerin yaşam, tarım, turizm ve sit alanlarında kurulmasını istemiyoruz”(haber merkezi)

Kaynak: http://www.hataydenge.com/haber_detay.asp?haberID=407

Thursday, May 6, 2010

Wind power in Turkey

In 2009, 343 MW of new wind energy capacity were added in Turkey, bringing the total up to 801 MW. This represents a year-on-year growth rate of 75%.

Turkey is facing serious challenges in satisfying its growing energy demand. To fuel a rapidly growing economy, the country’s electricity consumption is increasing by an average of 8-9% every year, and significant investments are needed in generation, transmission and distribution facilities to balance the power system’s supply and demand.

With very very limited oil and gas reserves, Turkey is increasingly turning to renewable energy sources as a means to improve its energy security and curb dependence on imported gas from Russia and Iran.

In addition, fuelled by preparations for joining the European Union and the ratification of the Kyoto Protocol as an Annex I country, policy makers increasingly recognize the potential role of wind power as part of the country’s future energy mix.

A Wind Atlas of Turkey published by the Turkish Energy Market Regulatory Agency (EMRA) in May 2002 indicates that the regions with the highest potential for wind speeds at heights of 50 m are the Aegean, Marmara, and Eastern Mediterranean Regions of Turkey, as well as some mountainous regions of central Anatolia.

In 2009, 343 MW of new wind energy capacity were added in Turkey, bringing the total up to 801 MW. This represents a year-on-year growth rate of 75%. Taking into account the wind farm projects currenly under construction, it can be expected that some 500 MW of wind projects will be added in 2010.

Recent years have seen the start of a wind energy boom in Turkey. Before the famous tender on 1 November 2007, EMRA had received applications for more than 6,300 MW worth of wind turbines projects, more than half of which are still under evaluation today.

Following the call for tender in November 2007, additional applications for 751 projects were received by EMRA in one day, totaling 78 GW.

To date, close to 3,000 MW of Turkish wind power projects have been licensed by EMRA, out of which 822.90 MW were operational at the end of February 2010, and a further 490.4 MW are under construction.

It is expected that the remaining applications received before November 2007 will be licensed in the very near future. Following this, licenses are scheduled to be granted for 10,000 MW in the coming five years, 15,000 within 10 years and 20,000 MW in the long term.

However, experts caution that Turkey’s transmission infrastructure needs substantial upgrades in order to allow such large scale developments to be connected to the power grid.

The policy environment for wind power in Turkey

Since the introduction of Turkey’s Electricity Market Law in March 2001, Turkey has taken substantial steps towards creating a competitive and functioning electricity market, restructuring public institutions operating in the sector, and implementing the market rules that will ensure liberalisation of the sector.

Turkey has a target of increasing the country’s installed wind power capacity to 20,000 MW by the year 2023. In order to boost the uptake of renewable energy, the Turkish government in May 2005 enacted its first Renewable Energy Law, which introduced tariff support for electricity produced by renewable sources.

In May 2007 a revision of the law increased the tariff slightly to 5 – 5.5 Euro ct/kWh for a period of 10 years. While the level of support is low in comparison with other European countries, wind power producers are free to sell to the national power pool or engage directly with eligible customers in bilateral agreements where prices are generally higher than the guaranteed price.

A number of additional policy measures have helped to increase renewable energy production in Turkey in recent years. These include the obligation of the national transmission company to provide grid connection to all renewable power projects and improved transmission links with the EU to stabilize the power system.

Furthermore, most restrictions on foreign investment in the Turkish power sector have been lifted. In addition, a law has been enacted to exempt wind power installations of less than 500 kW from the obligation to receive a generation license from the EMRA. It is expected that this limit will soon be significantly increased to include larger installations.

A record of 756 wind power plant applications totaling 78,000 megawatts of energy – about twice the existing total energy supply in Turkey, are waiting to be approved by the government since their initial applications in November 2007.

The lack of government support had already hindered wind power development in the country in the past. In 2000, about 25 potential sites for wind power projects had been identified and were undergoing evaluation, but none of 17 wind power projects that had received their approvals have proceeded because of an absence of sovereign guarantees.

Surrounded by the Black Sea to the north, the Marmara and the Aegean Sea to the west and the Mediterranean Sea to the south, Turkey has huge potential for wind power generation. A study carried out in 2002 concluded that Turkey has a theoretical wind energy potential of nearly 90,000 megawatts.

Turkey, in contrast, relies heavily on imported energy. Only around 30 percent of the total energy demand is met by domestic sources. The European Wind Energy Association has estimated that Turkey could meet 20 percent of its electricity demand from wind power with a target capacity of 20,000 megawatts, even assuming an average 8 percent annual growth in power consumption.

Turkey’s carbon emissions increased by 136 percent between 1996 and 2007, but since there is no requirement for Turkey in the Kyoto Protocol, the government did not have enough incentive to reduce carbon footprints.

According to statistics by the European Wind Energy Association, more new wind power capacity was installed in the EU in 2009 than any other electricity-generating technology. Some 39 percent of all new capacity installed last year was wind power.

The next World Wind Energy Conference & Exhibition will be held in Istanbul from June 15 to 17 with a special focus on large-scale energy integration.

Wind power projects in operation

Name - MW

ARES (Rüz-Alaçati)-7.2
BORES (Rüz-Bozcaada)-10.2
SUNJÜT (Rüzgar-Hadimköy)-1.2
AKBÜK RES (Akbük)-31.5
ALiZE ENERJi RES (Alaçati)-1.5
AYYILDIZ RES(Bandirma-2)-15.0
BARES (Bandirma-3)-30.0
ÇAMSEKi RES(Çanakkale)-20.8
DATÇA RES (Datça)-28.8
DÜZOVA RES (Bergam-Ayvalik)-15.0
iNTEPE (Çanakkale-Anemon)-30.4
KARAKURT RES (Akhisar)-10.8
KELTEPE RES (Göbel)-18.9
KORES (Urla-Mare)-15.0
MARE-RES (Alaçati)-39.2
MAZI-RES (Alaçati)-22.5
SAYALAR RES(Akhisar)-34.2
SOMA RES(Soma)-45.0
ÞAMLI RES(Balillesir-1)-90.0
YUNT DAÐI RES (Alosbi)-42.5
BURGAZ RES (Gelibolu)-14.9
ÇATALCA RES (B.Çekmece)-60.0
ERTÜRK TEPE RES (Gelibolu)-0.9
SARIKAYA RES-28.8
LODOSRES (Taþoluk)-24.0
BELEN RES (iskenderun)-30.0
ROTOR OSMANiYE RES (Bahçe)-77.5
SEBENOBA RES (Antakya-3)-31.2
BANDIRMA RES(Akçalar)-45.0
Total-822.90 MW

Reference: http://evwind.es/noticias.php?id_not=5508

Tuesday, May 4, 2010

Aksa Enerji gücünü 4 yılda 3 kat artıracak

Türkiye’nin en büyük serbest elektrik üreticilerinden Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Kazancı, halka arz sürecini başlattıkları şirketin 2014’e kadar 1500 megavatlık (MW) kurulu gücünü 4200 MW’ye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Kazancı, bunun için 3 milyar dolarlık yatırım planladıklarını da belirtti. Şirketin halka arzıyla ilgili düzenlenen toplantıda Kazancı, hisse satışından elde edecekleri kaynakla yatırımlarını öne almayı planladıklarını açıkladı.

Halka arz geliri

Aksa Enerji’nin 13-14 Mayıs tarihlerindeki halka arzında fiyat aralığı 4.90-7.20 lira olarak belirlendi. Şirketin sermayesinin yüzde 13.5’i halka arz edilecek. Aksa Enerji’nin halka arzdan elde edeceği gelirin 421.4-619.2 milyon lira aralığında olması bekleniyor. Halka arzın koordinasyonunu yürüten TSKB’nin Genel Müdür Yardımcısı Şeniz Yarcan, halka arz tarihinin ertelenmesinde önerilen ilk hisse fiyatının yüksek bulunması gibi bir durum olmadığını söyledi.

Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/aksa-enerji-gucunu-4-yilda-3-kat-artiracak/ekonomi/haberdetay/04.05.2010/1233341/default.htm

Boydak enerji işine girecek

Boydak enerji işine girecek

Boydak Holding Üst Yöneticisi (CEO) Memduh Boydak, yenilenebilir enerji alanında 1 milyar dolarlık yatırımı 2 yıl içinde gerçekleştirmeyi ve bu yatırımı yüzde 40'lara varan oranda özkaynak kullanarak yapmayı planladıklarını bildirdi.

Memduh Boydak, Holdingin Yıllık Bilgilendirme Toplantısında, halka açık olmadıklarını ancak ürettikleri ürünlerle halkla beraber olduklarını düşündüklerini belirterek, “En büyük ortağımız devletimiz. Ödediğimiz vergilerle halka açığız. Bundan dolayı böylesine büyük bir yapıya gelmiş şirketin paylaşım toplantısının gerekli olduğunu ve yapmayı uygun bulduk” diye konuştu.

Holdingin 7 farklı alanda 27 şirketi ile faaliyet gösterdiğini ifade eden Boydak, holdingin 2009'da net karının 319 milyon 883 bin lira olduğunu, Ar-Ge ve çevre konusunda geçen yıl 15 milyon lira yatırım yaptıklarını, 406 milyon dolar civarında ihracat gerçekleştirdiklerini bildirdi. Memduh Boydak, 2010 hedeflerine ilişkin olarak da şunları kaydetti:

“Ar-Ge ve tasarıma 15 milyon lira kaynak ayırdık. Tekstil alanında yeni yatırımlar yapacağız. Türkiye'de her ne kadar 'tekstil treni kaçıyor' gibi bir intiba oluşsa da rekabet edebilecek güçte, inovasyonun gündemde olduğu tekstil alanlarında hala Türkiye'de fırsatların olduğuna inanıyoruz. Bu bağlamda tekstil alanında yatırımlarımız devam ediyor. Yine bu yıl içerisinde tekstil alanında yaklaşık 50 milyon lira mertebesinde bir yatırım da öngörüyoruz.”
Tekstilde öngördükleri 50 milyon liralık yatırıma halı sektörünün de dahil olduğunu belirten Boydak, “Esas itibariyle yatırımın büyük kısmı burada olacak diye düşünüyoruz” dedi.

Memduh Boydak, yatırımlarda teşvikin bir yıl daha uzatılması durumunda bunun, Türkiye için morallerin düzeldiği bir ortamda yatırıma ve istihdama katkı sağlayacağını vurguladı.

İhracat pazarlarındaki gelişmelerin sorulması üzerine ise Boydak, “100'ü aşkın ülkeye ihracat yapıyoruz. Bazılarının sorunları, bazıları için fırsat doğurabiliyor. Küresel krizin tavan yaptığı dönemde ABD'ye satışlarımızı yüzde 5 de olsa artırdık. Geçtiğimiz yıl Almanya'daki faaliyetlerimizde yüzde 25 satışlarımızı artırdık. Oradaki şirketlerin sorunları Türkiye için belki fırsat oluyor. İtalya'da faaliyetlerimiz yüzde 30'un üzerinde arttı. Bazı yerlerde ufak tefek düşüşler oldu ama dengeyi sağladık” diye konuştu.

“ANA İLGİMİZ ÜRETİM, DAĞITIMLA DA İLGİLENİYORUZ”

Memduh Boydak, enerji yatırımıyla ilgili bir soruyu da “Ana ilgimiz üretim sahasında olmakla birlikte, burada önümüzdeki zamanda ne şekilde yatırım yapacağımızı paylaşacağız. Kaynakları değerlendiriyoruz. Bu kadar büyük bütçeyi ayıran grup, fırsatları tabii ki kollar. Üretim ana alan olmakla birlikte dağıtımlar da ilgimiz dahilindedir” şeklinde yanıtladı.

Enerjide 1 milyar dolarlık yatırımı ne sürede yapacakları yönündeki soru üzerine ise Boydak, “2 yıl içinde bu yatırımı yapmış olacağız. 1 milyar dolarlık kaynağımızı burada değerlendirmiş olacağız. Büyük oranda, yüzde 40'lara varan oranda özkaynaklarımızı kullanarak bu yatırımı yapmayı planlıyoruz” dedi.
Mobilya sektörünün, ana iş alanı olmaya devam edeceğinin altını çizen Boydak, “Mobilya, aslında duygusal bağlarla bağlı olduğumuz sektörlerden biri. Burada yurtiçi ve yurtdışında büyümeye devam edeceğiz. Diğer taraftan enerji, stratejik olarak büyümek istediğimiz alanlardan birini oluşturuyor” şeklinde konuştu.
Karlılığa ilişkin bir soru üzerine de Memduh Boydak, 2010 yılında 2009 yılındaki karlılığı muhafaza etmeyi planladıklarını bildirdi.

“AYRIMA KARŞIYIZ, HEPİMİZ TÜRKİYE'NİN FİRMALARIYIZ”

Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Boydak da, halka arzı düşünüp düşünmediklerine ilişkin bir soru üzerine, “2010 yılı içinde inşallah 27 şirket içinden bir tanesini İMKB'de göreceğiz. Bu 2010 yılının sonunda ancak gerçekleşebilir. Üretim şirketlerinden bir tanesi...” diye konuştu.

Mustafa Boydak, bir gazetecinin “Siz iş dünyasında Anadolu kaplanlarının önde gelenleri olarak görülüyorsunuz” değerlendirmesi üzerine ise “Biz bu ayırıma karşıyız. Biz hepimiz Türkiye'nin firmalarıyız. Hepimiz Türkiye'nin bir bütünüyüz” dedi.

Aile şirketleri ve kurumsallaşma konusuna ilişkin bir soru üzerine de Boydak, kurumsallaşma konusunda son 10 yıllık süreçte aslında büyük bir yol aldıklarını, yönetim kurulunda aileyi temsilen 6 kişi bulunduğunu söyledi.

Bu konuda sindire sindire gitmenin yararlı olduğunu düşündüğünü ifade eden Boydak, “Biz aile şirketi hüviyetini kurumsallaşsak dahi sürdürmeyi istiyoruz. Karma yapıdan yanayız. Tüm şirketlerimizin yönetim kurullarında bağımsız yönetim kurulu üyeleri var. Önümüzdeki yıllarda Boydak ailesinden kişilerin işin icra işinden denetim kısmına geçmesini görebiliriz” diye konuştu.

“BAŞKASININ PARASIYLA BÜYÜK YATIRIMLARA GİRMEK İSTEMEDİK”

Enerji işinde geç kalıp kalmadıkları sorusuna ise Boydak, “Hayır, geç kalmadık. Enerji işinde hala çok büyük fırsatlar, imkanlar var. Biraz özkaynağımızı biriktirmeden başkasının parasıyla çok büyük yatırımlara girmek istemedik. Birçok iş takibimiz var. Bunları noktaladıkça paylaşacağız” karşılığını verdi.
Türkiye Finans'a ilişkin bir soru üzerine de Boydak, buradaki ortaklıktan memnun olduklarını ve devam etmesini istediklerini, kısa vadede bankacılıktan çıkma gibi bir düşüncelerinin olmadığını söyledi.

Mustafa Boydak, Türkiye'de istihdamla ilgili rakamların çok kısa vadede bir anda rahatlamayacağını ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TOBB'un her üyesinin bir kişi alması durumunda bunun işsizliğin azaltılmasına ciddi katkı sağlayacağı yönündeki açıklamasının ardından bazı TOBB üyelerinden gelen tepkiler nedeniyle TOBB ile Başbakan arasında bir küskünlüğün söz konusu olmadığını, Başbakanın toplantıda temennisini dile getirdiğini, her başbakanın ülkesinde işsiz olmamasını isteyeceğini ifade etti. Boydak, “Türkiye'de herkesin yumuşamaya ihtiyacı var” dedi.

“2010'DA 500 KİŞİ DAHA İSTİHDAM ETMEYİ PLANLIYORUZ”

Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak da, 2009'da işçi çıkarmadıkları gibi 600'ün üzerinde istihdam sağladıklarını bildirdi.

Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şükrü Boydak ise 2010 yılında yeni yatırımlarla birlikte 500 kişi daha istihdam etmeyi planladıklarını kaydetti.
Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak da, Enerji Üretim A.Ş'nin ihaleye çıkardığı 11 projenin 7'sine teklif verdiklerini ayrıca, enerji dağıtım ihalelerinde de yeni projelerin dosyalarını aldıklarını ve incelediklerini söyledi.

Toplantıya, Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Boydak'ın da aralarında bulunduğu Boydak ailesinden 6 kişi katıldı.


Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/14616345.asp?gid=254

The art of moving windturbines around the world

Monday, May 3, 2010

German firm boosts Turkey investments

As Germany’s EnBW increases domestic and global operations, Turkey gets its share from the expansion strategy. Germany’s third largest energy company, which wants to generate around 20 percent of its electricity from renewable sources within 10 years, expands its first wind farm project in Turkey, and builds another power station

Building on current investments, Germany’s third largest energy company, EnBW Energie Baden-Württemberg AG, has plans to construct a new power station to produce renewable energy in Turkey.

EnBW plans to build a power station in Turkey by the end of the year following a wind power project in Turkey. The electrical power stations are the first projects of a joint venture founded around one year ago with the Turkish industrial company, Borusan Holding.

The firm is expanding its first wind farm in Turkey, according to an April 29 release on the EnBW website. With a total output of 45 MW, the onshore wind farm would be connected to the grid in the coming weeks with an additional 15 MW. EnBW is building a second run-of-the-river, hydroelectric power station in Turkey with a planned output of 50 MW. The total investments come to around 77 million euros.

Strengthening position

In the last few months EnBW has increased the ability to generate electricity in Germany by around 2,000 MW. "We will further strengthen our power station park in future. Our new construction project RDK 8 is progressing well and is expected to start generating power by New Year 2012. This year, we will generate the first electricity at our newly constructed hydroelectric power station in Rheinfelden and in our EnBW Windpark Baltic 1, in the German Baltic Sea," said Hans-Peter Villis, chairman of EnBW.

In no less than 10 years, EnBW wants to generate 20 percent of its electricity, or more than 14 billion kilowatt-hours, from renewable sources. "In 10 years, we calculate we will be able to supply around 5 million households with electricity from renewable energies. This roughly corresponds to the number of households in all of Baden-Württemberg," said Villis.

EnBW is setting the course for long-term and sustainable growth, relying on a broad energy mix, which includes atomic energy, conventional energy generation and renewable energy sources, according to the statement. The company plans to invest a total of 7.9 billion euros in energy between 2010 and 2012. In 2009, EnBW invested around 4.4 billion euros, the largest yearly amount in company's history, the statement read.

According to the group’s results for 2009, EnBW was able to keep constant its earnings before revenue taxes and interest compared to the previous year at 1.8 billion euros. The operating cash flow rose compared to the previous year by 60.3 percent to 2.4 billion euros. In view of the increased operating cash flow, the free cash flow in 2009 also surpassed the previous year's level by 888 million euros and reached 1.3 billion euros.

"In view of the fact that the economic crisis has impacted the overall result by around 250 million euros, EnBW overall successfully survived the economic crisis in 2009 and has been able to achieve a satisfactory overall results," said Villis. "In the past, we have concentrated strategically on our core business. This was an important requirement for being able to react decisively and successfully to the economically-related fall in demand."

EnBW, which focuses on the segments of electricity and gas as well as energy and environmental services, also operates in the markets of Central and Eastern Europe.

Reference:
http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=german-firm-boosts-turkey-investments-2010-05-03