Thursday, December 31, 2015

Enerji Piyasalarında 2016 Öngörüleri (Haluk Direskeneli)

Enerji Piyasalarında 2016 Öngörüleri

Her yıl sonu, bir sonraki yıl için öngörüler (tahminler) yaparım. Bu öngörülerin bir kısmı tutar, bir kısmı tutmaz. Yıl içinde enerji piyasalarını etkileyen çok şeyler olur, siyasi iradenin politika tercihleri değişir, iç dış siyaset olaylara farklı yön verir. Yine de öyle- böyle bir tahmin yapmak lazımdır. Siz bir öngörü çizersiniz, yıl içinde gelişen olaylara göre tahminlerde düzeltmeler yaparsınız. Proje finansmanında ciddi bir tıkanma görüyorum. Yatırım yapılabilir ülke konumundan çıktık. Yabancı yatırımcılar ellerindeki malı, mülkü, hisseyi bırakıp gidiyorlar. Buna ABD Fed faizlerinin yükselmesi, 2016 yılında 3er aylık yenilemelerle 25bp artışları eklenince, para dünyadan emilip ABD piyasasına yönlenecek. Petrol varil fiyatı geçtiğimiz yıl içinde 100$'dan 35$'a indi. Daha ne kadar iner belli değil. Bizim gibi petrolü olmayanlar için iyi. Kuzey Irak gazı, Israil gazı konuları henüz daha kağıt üstünde duruyor. Gerçekleşmesi en az 4-5 yıl ister.


Rus doğal gazında uzun süreli anlaşmalardan dolayı bir fyat ucuzlaması henüz görmüyoruz. Alman sınırında Rus gazının fyatı 1-MMBTU için 11$'dan 6$'a indi. Alman yenilenebilir enerji teşviklerinin bunda payı var. Bizde değişen birşey yok. SU-24 uçağının düşürülmesi sonrası ekşiyen ilişkiler henüz doğalgaz fyatlarına yansımadı. Ruslar "Parasını ödediğin sürece gaz alırsın, bizden daha fazlasını bekleme", havasındalar. "Ukrayna boru hatında bir aksama olursa, biz karışmayız", diyorlar. Üstü kapalı bir tehdit. Yeni boru hatları projeleri çoktan rafa kalktı. Rusya'da çalışabilir Türk frmaları çok dikkatle seçilmişler. Aralarında eskiden iş yapmış, ancak işini bitirmiş ayrılmış müteahhitlik firmaları görmüyoruz. Yani özetle
eski işler devam, yeni iş imkanı yok.

Akkuyu nükleer santral çalışmaları durdu. Ankara Bilkent kavşağındaki Akkuyu nükleer şirketinin pencereleri perdelerle örtüldü, kapandı, içerde hareket yok, Rus personel Rusya'ya döndü, Türk personel sayısı hızla azaltılmaya başlandı. Rusların satın aldıkları gaz yakan kombine çevrim santrallerinde de tahliye hazırlıkları başladı. Rus personel hızla azaltılıyor, aileler Rusya'ya geri dönüyor, lojmanlar boşaltılıyor. Körfez sermayesi için çok ucuza alınacak yatırım imkanları ortaya çıktı. Özellikle Saudi, Katar ve diğer körfez ülkelerinin fnans kuruluşları, özelleşen ve ucuzlayan enerji santrallerini satın almak için danışmanlar kullanmaya başladılar. FinansBank, Katar sermayesine satıldı. Yakında enerji piyasamızda el değiştirmeler başlar. Sinop nükleer santralinin Japon-Fransız fizibilite çalışması devam ediyor. Ortak girişim gurubunun pek bir acelesi yok.

Etkb ve Epdk, yeni elektrik üretim santrallerinin devreye girmesinde inanılmaz kolaylıklar göstermeye başladılar. Eskiden test deneme kontrol geçici kabul işlemleri ciddi ve uzun sürede yapılırken, şimdilerde çok hızlı yapılmaya başlandı. Yerli yakıt kullanacak olan Tufanbeyli, Bolu Göynük, Mihalıçcık, Soma, Konya, Afyon, Afsin termik santralleri hızla devreye girsin isteniyor. Devreye giren yeni santrallerde refrakter bozulmaları, ekipman ve i&c sistem senkron arıza duyumları geliyor. Afsin Elbistan -A için, özelleştirmeyi alan şirket rehab, ve yeni 2x300mwe üniteler için mühendislik çalışmasına başladı. Ancak şirketin fnansal durumu, bu büyük projeyi kaldırabilecek durumda mı? Yeteri kadar tecrübeli kadrosu varmı? Afsin Elbistan -B santralinin iki-ünitesi arızalı, rehab hala bitmedi. Çalışan ünitelerin emreamadeliği istenen seviyede değil. Çöllolar, heyelan dolayisiyle kapalı. Kışlaköy kömür sahasından kamyon taşımasıyla gelen yerli açık ocak kömür bu sistemi daha ne kadar götürecek?

Afşin Elbistan'daki diğer yeni termik santral yatırımları için öylesine gelen çok, ortada ciddi yatırımcı yok. Herkes gelip bakıyor. Kore, Çin, Katar firmaları meraklarından gelip geziyorlar ancak ortada net bir durum henüz yok. "Bank of China", eskisi kadar istekli değil. Kore, Japon, Katar, BAE finansman gurupları beklemede, durum değerlendirmesi yapıyorlar, yeni yatırımlar için aceleleri yok. Değeri çok düşmüş eski tesisleri satın almak için durum değerlendiriyorlar. Paris iklim değişikliği COP21 toplantılarından sonra ciddi yaptırımlar gündeme gelebilir. Henüz ortada birşey yok ama bilgilenme, konumlanma devam ediyor.
Çevre ekipmanlarına, temiz kömür teknolojilerine yatırım gerekecek. Kömürden tamamen kaçış söz konusu olabilir. Güneydoğu HES yatırımları bölgedeki olaylardan etkilendi. Güneydoğu elektrik üretmiyor, yatırımlar engelleniyor. Bölge kara delik gibi enerji - elektrik emiyor, kullanıyor, fakat parasını ödemiyor. Güvenlik için daha çok para harcamak yerine
sorunları diyalog ile çözme imkanlarını araştırsak daha akılcı olacak.


Kurulu gücümüz 70Gwe, peak Ağustos çekişimiz 42Gwe oldu. Ortada artan bir elektrik üretim, yatırım, rehab faaliyeti görmüyoruz. Özelleştirme ile özel şirketlere geçen santrallerde yeni yatırım, çevre ekipmanları rehab yatırımları yok, varsa bile çok az, hepsi 2018 sonrasında uzatılacak muafiyete sığınıyorlar. Yekdem uygulaması yenilenebilir enerji piyasasına belli öğretiler getirdi. Şirketler ne yapacaklarını iyi öğrendiler, hidro, güneş, rüzgar yatırımları yoluna girdi. Birim elektrik üretim maliyetleri azalmaya başladı. Bunlar en sevindirici haberler, yerli imalat imkanları da artıyor. Güneş ihtisas bölgelerinin faaliyete geçmesi ile üç haneli GES kurulu güçlerine ulaşılabilir. Bu yılki büyümemiz %3-4 tahmin ediliyor, iyimserler %4, kötümserler %3 diyor. Yılda %3-4 büyüme bizi kurtarmaz. Enerji yatırımlarının yılda %7-8 artması lazım, ama mevcut ortamda bunları telafuz etmek zor, siyasi iradenin denetimsiz harcamalarını karşılayacak gelirleri bulmak kolay değil. 2016 içinde beraber cevaplamak zorunda olduğumuz sorular var. Enerji pazarların durumu ne halde? Belirgin bir toptan fyat oluştumu? ETKB, EPIAŞ, EPDK yatırımcılara ve bankalara yeni yatırım için yeterli güveni verecekler mi ?


Kapasite fiyatlamaya ne zaman geçilecek? TEIAŞ 10 yıllık planları yeni bağlantıları için değişip EPDK'dan tarife izni aldı mı? Hidro ve termik gaz için yeni ulusal planlar var mı, ulusal şebeke (grid) müsait mi ? Ulusal şebekede son durum nedir, "n-1" için güvenlimi ? Hükümet programında rakam, hedef göremedik. Rüzgar ve güneş enerji üretimi artık ucuz, elektrik pazarına güvenle ve belki çok daha fazla yatırım olabilir. Bu yeni maliyeti son tüketici kaldırabilecekmi ? Nükleer için yerli yakıt imkanı nedir, birden fazla ülkeden yakıt import imkanı bulundu mu? Kullanılmış yakıt nereye, ne maliyetle gidecek ? Cevaplar yoksa,
nükleer işinden vazgeçme imkanı nedir ? Vazgeçmenin maliyeti nedir? İleriye dönük üretim ve tüketim tahminleri için en az maliyetli modeller ne zaman yapılacak? COP21 Paris Anlaşmasından sonra termik santral maliyetleri ne olacak. Bu santrallere proje finans nereden gelecek?

Enerji stratejilerinin kritik hedef ekonomik büyüme olurken, talep artışını azaltmak veya sabit tutmak gerek. Yapabilecek miyiz? Nasıl olacak?  Sizin ekleyeceğiniz öngörüler, tahminler, tavsiyeler varsa, yazarsanız çok memnun oluruz. İş hayatı 2015 içinde zor geçti, 2016 daha zor geçecek. İşlerinizi yönetirken, yatırım hesabınızı kendi öngörülerinize uygun yapın. Olumsuz olayların moralinizi bozmasına izin vermeyin, Arkadaş toplantılarını kaçırmayın. Sosyal faaliyetlere katılın. Çocuklarınızın eğitimi için para harcayın. Seyahatlere götürün. Birden fazla yabancı dil öğrenmeleri için imkanlar üretin. Aile fertlerinizin sağlığına önem verin. Sağlıklı beslenin, tatlı, içki, sigara, katı yağlar, kırmızı et kullanmayın. Her sabah sağlam kahvaltı yapın. Her gün en az 1-saat yürüyün. Merdiven çıkın. Borçlanmayın,
nakitte kalın, artan paranız varsa tasarruflarınız ile ABD Doları alın, masraflarınızı azaltın, mevcut işletmenizi yürütün. Reklam, mühendislik, fizibilite çalışmalarınıza devam edin. Zor günler gelir geçer merak etmeyin. Yeni yılınız kutlu olsun, tüm okurlarıma ve gazetemiz çalışanlarına ve onların ailelerine yeni yılda sağlık mutluluk ve işlerinde başarılar diliyorum

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Tuesday, December 29, 2015

İklim anlaşması deyip geçme, her şeyi etkileyecek…

İklim anlaşması deyip geçme, her şeyi etkileyecek…

Biz kendi aramızda Rusya doğalgazını, Irak petrolünü tartışa dururken, aslında bir soluklanıp gözümüzü, kulağımıza Paris’e çevirmeliyiz. Neden mi? Çok basit, çünkü Fransa’nın başkenti Paris’te iki haftadır çetin müzakerelerle devam eden COP21 İklim Zirvesi, anlaşmayla sonuçlandı. Hedef 2 dereceden az bir sıcaklık artışı…

PARİS’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nden (COP21) çıkan sonuca yalnızca çevre için belirlenmiş bir çerçeve gözüyle bakmak yanlış olur, çünkü uzmanlar ekonomiden, günlük yaşantımıza tüm hayatımızı etkileyeceğine dikkat çekiyor. 195 ülkenin onayladığı ortak metin kısmi bağlayıcılık taşıyor. Anlaşma, küresel ısınmayı 2 derecenin altına çekerek, 1.5 derece ile sınırlamayı öngörüyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin alınacak tedbirlerden olumsuz etkilenmemesi için de 2020’ye kadar yıllık 100 milyar dolar kaynak ayırıyor. İki haftadır müzakereleri yakından takip eden Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, “Paris anlaşması tarihi. Dünya enerji sektörü için tarihi bir dönüm noktası olacak” yorumunu yapıyor. 

100 MİLYAR DOLAR
COP21, tarihi bir küresel anlaşmayla sona erdi. 2020 yılında yürürlüğe girmesi beklenen anlaşma, tüm dünya ülkelerini iklim için yeniden bir araya getirmesi açısından oldukça önemli. Anlaşmanın ulaşımdan, inşaata, enerjiden, tarıma tüm sektörlerde uzun vadeli etkileri olacak. IEA Başkanı Fatih Birol, Paris Anlaşmasının dünya enerji sektörü için “tarihi bir dönüm noktası” olacağını söylüyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Bu anlaşmadan sonra dünyadaki yenilenebilir enerji ve diğer temiz enerji teknolojilerindeki artış çok büyük hız kazanacak. Yatırımların ciddi olarak özellikle güneş, rüzgar ve hidrolik santrallere döneceği kesinleşti. Ülkelerin emisyonlarını ne kadar düşüreceklerine yönelik taahhütleri beş yılda bir Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gözden geçirilecek. Taahhütleri ile her yıl attıkları adımlar yakından izlenecek ve saydam bir şekilde tüm dünyaya açıklanacak. Buradaki en büyük sorun gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeleri bir araya getirmekti. Şöyle bir şekilde çözüldü: Gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji teknolojilerine yapacağı yatırımları desteklemek için her yıl 100 milyar dolar yardım yapılacak. O ülkelerin fosil yakıtlardan ziyade, yeni teknolojilere yatırım yapmalarını teşvik edecek.” 

KAYBEDEN KÖMÜR
2 derecenin altının bir hedef olarak uluslararası bir anlaşmayla kararlaştırılmasının enerjideki yatırımlar için bir milat olduğunu dile getiren Birol, “Bundan sonra yatırımcılar yüksek karbonlu ve kirli teknolojilere yatırım yaparken, ‘Acaba zarar edecek miyim’ diye düşünmeye başlayacak. Paris’ten enerji yatırımcılarına çok güçlü bir sinyal geldi. Bu da, bundan sonra yakıtlar birbirleri ile kıyaslandığı zaman, çok önemli bir faktör olarak devreye girecek” diyor. Birol’a, anlaşmanın kazanan ve kaybedenlerini sorduğumuzda da, şu yanıtı veriyor: “Tüm temiz enerji teknolojileri kazandı. Kirliler kaybetti. Temelde üç kazanan, bir kaybeden var. Güneş, rüzgar ve enerji verimliliği kazandı. En önemli kaybeden ise düşük verimli kömür santralleri oldu. Onlar hemen hemen tüm dünyada çok büyük darbe yiyebilir. Kömür şu anda dünya elektrik üretiminde en fazla paya sahip kaynak. Bunun 4-5 yıl içinde düşeceğini düşünüyorum. Özellikle Çin’den başlamak üzere… Dünya kömürünün yarısını tüketen Çin, ABD ile birlikte iklim değişikliği müzakere sağlanmasında en yapıcı rollerden birisini oynadı.”

YENİLENEBİLİR ENERJİDE DÜĞMEYE BASILDI
BİROL, yenilenebilir enerji daha fazla kullanılacağı için maliyetlerinde de ciddi bir düşüş olacağını söyleyerek, “Esasında bu anlaşmanın en önemli ifadelerinden biri de yenilenebilir enerjiyi ucuz enerji haline getirmek için düğmeye basılması. Yenilenebilir enerji ne kadar çok kullanılırsa, ne kadar çok güneş santrali ve rüzgâr türbini yapılırsa, maliyeti daha da düşecek. Enerji verimliliği konusunda da çok önemli değişimler olacak. Mecburi verimlilik kıstasları gelecek. Yepyeni bir enerji dünyasına yelken açıyoruz. Ancak bugünden yarına değişim olmayacak, belli bir süreç gerecek” diyor.

TÜRKİYE YOL AYRIMINDA
TÜRKİYE, dünyada en fazla karbondioksit salınımı olan ülkelerden biri değil ancak dünyadan bağımsız ayrı bir ada da değil. Dolayısıyla Paris anlaşması dünyadaki her ülke gibi Türkiye’yi de etkileyecek. Yenilenebilir enerjide maliyetlerin düşmesi ile Türkiye’de petrol, doğalgaz, kömür ve yenilenebilir denklemi yeni bir boyut kazanacak. WWF-Türkiye’nin uzmanlarla birlikte yaptığı analizlere göre, Türkiye’nin önümüzdeki 15 yıl içerisinde rüzgar ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjiyi öne çıkaran bir enerji politikası izlemesinin maliyeti, kömüre dayalı mevcut politikalarla aynı. WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Mustafa Özgür Berke’ye göre Türkiye bir yol ayrımında. Berke, “Paris Anlaşması ışığında, Türkiye’nin kalkınma ve enerji politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Paris sonrası yeni dönemde özellikle kömür projelerine finansman bulmak giderek zorlaşacak. Türkiye’nin hem iklim değişikliğiyle mücadelede kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmesi, hem de enerjide dışa bağımlığı azaltmak için yenilenebilir enerjiye dair hedeflerini yükseltmesi gerekiyor. Ulaşım, sanayi gibi karbon ayak izi yüksek sektörlerde düşük karbonlu tercihlere doğru dönüşümü başlatmamız gerekiyor” diyor.

MİLYARDERLERDEN ENERJİ KOALİSYONU
ZİRVEDE, Bill Gates ve Mark Zuckerberg’in de aralarında bulunduğu birçok yatırımcı milyarlarca dolarlık bir koalisyon kurduklarını ve kaynaklarını temiz enerji konusundaki teknolojik gelişmelere ayıracaklarını açıklad. Fatih Birol, bunun çok ciddi bir oluşum olduğunu ve enerji sektöründeki inovasyonu hızlandıracağını söylüyor. Bu da bugün pahalı gibi gözüken elektrikli otomobiller veya enerji depolaması gibi bazı yeni teknolojilerdeki fiyatların aşağı düşmesine destek olacak. Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan’in “Breakthrough Energy Coalition” adlı bu koalisyondaki ortakları Bill Gates ile sınırlı değil. Amazon CEO’su Jeff Bezos ve Virgin’in kurucusu Sir Richard Branson organizasyonun diğer üyeleri arasında bulunuyor. Organizasyon, devletlerle birlikte çalışarak, sıfıra yakın karbon salınımı gerçekleştirme ve herkese temiz ve uygun fiyatlı enerji sunma konusunda potansiyel taşıyan yeni enerji şirketlerine yapılacak yatırımlara odaklanacak. Üzerinde uzlaşılan anlaşmanın, dünya çapında enerji politikalarının da gözden geçirilmesine neden olması beklenirken, bugün atmosfere zarar veren kirliliğin temizlenmesi için de büyük yatırımlar gerekiyor. Belirlenen hedefler, IEA’ya göre 2030’a kadar yenilenebilir ve verimlilik alanında 16.5 trilyon dolar yatırım yapılmasını gerektiriyor. Bunun sağlanması için de yenilenebilir enerji üretimine teşvikler verilmesi ve fosil yakıtlara verilen teşviklerin azaltılması gerekirken, ulaşımdan, inşaata tüm sektörlerde değişim yaşanması öngörülüyor.

FİNANSMAN TEMİZ ENERJİYE
KARBON Takip Girişimi’nden Anthony Hobley de “1.5 derecelik karbon bütçesi fosil yakıt çağının gerçekten bittiğini gösteriyor. Fosil yakıt şirketleri bu gerçeği kabul edip, artık hızlıca bir şekilde iş planlarını gözden geçirmeli. Yeni enerji teknolojileri son yıllarda çok ucuzladı. Paris’te yaratılan momentum yenilebilir enerjiye dönüşün giderek daha hızlı bir biçimde artacağını gösteriyor. Finansal pazarların temiz enerjiye dönüşümü kaynak sağlamak için harekete geçmesi gerekiyor” diyor.

Kaynak: http://enerjitr.com/iklim-anlasmasi-deyip-gecme-her-seyi-etkileyecek

Enerjide asıl fakirlik yerli ekipman

Enerjide asıl fakirlik yerli ekipman

Sokaktaki vatandaş da biliyor, Türkiye’nin enerji kaynakları yetersiz. 

Eskiden bu durum “petrolümüz yok” diye özetlenebilirdi... 

Ama son yıllarda Türkiye için enerji denilince akla önce petrol değil doğalgaz geliyor artık. 

Bunun asıl nedeni, doğalgazın salt doğalgaz olarak değil, ana enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlaması. 

Öyle ya eskiden petrol türevlerinin de termik santrallerde yakıt olarak kullanımı söz konusuydu. 

Artık bu türde santral sayımız yok denecek kadar az. Oysa doğalgaza dayalı santral sayımız bir hayli fazla. 

Bu tip santraller toplam içinde hem kurulu güç itibariyle önemlice bir paya sahip hem de üretilen elektrikte yüzde 50’ye yakın bir payın sahibi durumundalar. 

Bu konu son zamanlarda, özellikle de Rusya-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gerilim üzerine gündemde çok fazla yer almaya başladı. 

Türkiye’nin en önemli gaz tedarikçisinin Rusya olması nedeniyle, bu gidişle uzun zaman daha gündemde geniş yer turmayı sürdürecek gibi görünüyor. 

Şimdi Türkiye şapkayı önüne koydu düşünüyor: Enerjide dışa bağımlılığı azaltmalıyız. 

Bunu yaparken şunları göz önünde bulundurmak şart. 

Enerjisiz kalamazsınız. Yani enerji kullanmazsak dışa bağımlılık azalır diye düşünemeyiz. 

Burada bir istisna şu: Enerjiyi verimli kullanırsak talebi aşağı çekebiliriz. Verimlilikten elde edebileceğimiz avantaj küçümsenebilecek gibi de değil. En az yüzde 25-30’luk bir tasarruf potansiyelinden söz ediliyor. 

Buna "yetmez ama evet" deyip devam edelim... 

Peki Türkiye bu enerji bağımlılığını başka nasıl azaltabilir? Tabii ki yerli kaynaklarını daha fazla devreye sokarak. 

Örneğin elektrik üretiminde yerli kömür kullanımını artırarak. Bunun da bir dizi yan maliyeti var ama bir şekilde, temiz yakma teknolojileri kullanıp gerekli önlemleri de alarak yerli kömürden daha fazla yararlanılması bir seçenek... 

Bir diğer önlem de şu: Güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütle gibi yerli kaynakları daha fazla devreye sokmak. 

Evet, hem yerli kömürü hem de yerli yenilenebilir kaynakları devreye sokalım sokmasına da, ortada tüm bu kaynakları ilgilendiren ortak bir sorun var. 

Bunun adı da teknoloji ve ekipman. Yerli kaynakları yerli ekipman ve teknoloji kullanarak devreye sokmazsanız, kaynaktaki dışa bağımlılığı sadece sadece ekipman ve teknoloji alanına taşımış olursunuz... 

Bu yüzden Türkiye, yerli yakma teknolojilerini, yakma kazanlarını, buhar türbinlerini, gaz türbinlerini de geliştirmeli ve üretmeli. 

Aynı şekilde güneş panelleri, rüzgar türbinleri de yerlileştirilmeli. 

Ülkede bu kadar yenilenebilir teknoloji potansiyeli var ama biz bunlardan yararlanmak için yine yabancıların eline bakar durumdayız. 

O yüzden ne yapıp edip bir an önce yerli ya da yabancı özel sektörün Türkiye’de yerli katkıyı en üst düzeyde kullanarak ekipman üretimi yapası sağlanmalı. 

Tamam, biliyoruz. Önümüz kış, havalar soğuk. Bu kış ortasında acil ihtiyaçlarımızı ne yapacağız diyebilirsiniz. Ama zaten hep böyle demiyor muyuz? 

Yumurta kapıya dayanıncaya kadar beklemek kaderimiz mi? Değil... Bir an önce bir şeyler yapmalı... 

Kaynak: http://enerjigunlugu.net/enerjide-asil-fakirlik-yerli-ekipman_16493.html

Türkiye yenilenebilir enerjide fırsatları kaçırmak üzere

Türkiye yenilenebilir enerjide fırsatları kaçırmak üzere

Dünya Rüzgâr Enerji Birliği ve Dünya Biyoenerji Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Paris’teki İklim Zirvesi sonrasında sadece önde gelen çevre örgütlerinin değil, devletlerin de “Yenilenebilir Enerjiyi” çözüm olarak işaret ettiği bir dönemde, Türkiye’nin göz göre göre bir fırsatı kaçırmak üzere olduğunu ifade etti.

Rüzgar ve Güneş Enerjisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerden biri olan Prof. Dr. Uyar, "Türkiye sınırsız kaynaklara sahipken yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusunda birçok ülkenin gerisinde kalıyor. Yüzde 100 yenilenebilir kaynakları kullanan ve kendi enerjisini üreten, ekolojik ve demokratik topluma geçiş ancak bilinçli bir toplum ve enerjide çözümden yana yerel, ulusal karar vericilerce gerçekleşebilecek" dedi. 

Uyar, konuşmasında şunları söyledi:
"30 Kasım’da Paris’te gerçekleşen COP21 İklim Değişikliği Konferansı’nda da yine yenilebilir enerji gündeme geldi ve bu sene yüzde yüz yenilenebilir enerjinin global iklim değişikliği ve enerji kaynaklarının tüketimine çözüm olduğu konuşulmaya başlandı.Türkiye ise yenilenebilir enerji kaynakları konusunda henüz çok yeni bir oyuncu, ülkemizde yenilenebilir enerjiden elde edilen üretim 4.000 megavat. 

Elektrik üretiminin sadece yüzde 4’ü rüzgar enerjisinden elde ediliyor. Amerika ve Çin ise Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının iki mislini yenilenebilir enerjiyle üretiyor, Hindistan da bu yönde planlamalar yapıyor. Türkiye yatırım tercihlerini endüstrileşmiş ülkelerde artık terk edilmeye başlanan enerji teknolojilerine yaparken  diğer ülkeler kaynak maliyeti olmayan ve bu nedenle daha da ucuz olan biyoenerji, rüzgar ve güneş enerjisi kullanımı için çoktan harekete geçmiş durumda. Biyoenerji üretimi ise orman, tarım ve belediye atıklarının değerlendirilmesi ve işe koşulması anlamına geliyor.Oysa Türkiye’de rüzgar, güneş ve biyoenerjiden faydalanmadığımız her gün bu maliyetsiz kaynaklar yabana gidiyor. 

Ülkemizin rüzgârını, güneşini ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını daha aktif bir şekilde nasıl kullanacağız bunu düşünmemiz gerekiyor.Türkiye yenilenebilir enerji kullanımında nasıl daha etkin olur sorusunun yanıtları ise oldukça basit  öncelikle mevcut kullanılan kaynaklarla, yenilenebilir enerji kaynaklarının karşılaştırmalı bir stratejik araştırması hazırlanmalı, enerjinin etkin kullanımına öncelik verilmeli ve Türkiye’nin ekonomi, enerji ve ekoloji karar destek sistemi kurularak geleceğin enerji modellemesi ve uzun vadeli stratejik planlaması yapılmalı. Türkiye’nin her yeri güneşli ve her yerde o kentin elektriğini üretecek kadar kaynak var. Akıllı şebeke altyapıları oluşturarak istenilen yerde, dağıtılmış üretim ve güneşin ulaştığı, rüzgarın ulaştığı her yerde, yerinde tüketim mümkün. Akıllı şebeke sistemiyle üretilen elektrikten, her konut, her kent güneş enerjisinden faydalanabiliyor.Rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrik üretimi  kaynağı ücretsiz en ucuz üretim yöntemi. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımı konusunda acil adımlar alması, doğru bir stratejiyle hareket etmesi gerekiyor. 

Enerjide dış kaynaklara bağlı olmayan bir Türkiye için  yerel ve ulusal yönetimlerin ve toplumun  yüksek yatırım maliyetlerine sahip konvansiyonel enerji üretimini, yani eski teknolojiyi terk edip, çevre ve ekonomi dostu yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekiyor."

Kaynak: http://enerjitr.com/turkiye-yenilenebilir-enerjide-firsatlari-kacirmak-uzere