Blog Archive

Saturday, March 5, 2016

TÜREB Rüzgar Enerjisi İstatistikleri Raporu yayımlandı

Türkiye’nin rüzgar enerjisinde kurulu gücü 2015’te 956 megavatlık santralin işletmeye alınmasıyla toplamda 4 bin 718 megavata ulaştı.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliğinin (TÜREB) 6 ayda bir açıkladığı Rüzgar Enerjisi İstatistikleri Raporu yayımlandı. Rapora göre, işletmedeki rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) kurulu güç bakımından yüzde 74’ü Ege ve Marmara bölgelerinde bulunuyor ve il bazındaki sıralama değişmedi.

Balıkesir’in 923 megavatla birinci olduğu rüzgar enerjisinde, 807 megavatla İzmir ikinci, 574 megavatla Manisa üçüncü sırada yer aldı. Geçen yıl 956 megavatlık santralin işletmeye alınmasıyla kurulu güç 4 bin 718 megavata ulaştı.

İnşatı başlamamış 88 adet lisanslı RES’in toplam kurulu gücü 3 bin 144 megavatı bulurken, bölgelere göre dağılımında bin 412 megavatla Marmara ilk sırada, 780 megavatla Ege ikinci, 352 megavatla da İç Anadolu Bölgesi üçüncü sırada yer aldı.

İnşaatı başlamamış RES’lerin illere göre dağılımında ise 456 megavatla Çanakkale ilk sırada gelirken, onu 369 megavatla İstanbul, 303 megavatla İzmir ve 236 megavatla Konya izledi.

Değerlendirmede olan rüzgar santrallerinin bölgelere göre dağılımında İç Anadolu bölgesine talebin arttığı ve ilk kez Erzurum, Erzincan, Van, Tunceli, Siirt, Mardin gibi illerde RES yatırımı için başvuruda bulunulduğu görüldü.

Kaynak: 

http://enerjienstitusu.com/2016/02/11/tureb-ruzgar-enerjisi-istatistikleri-raporu-yayimlandi/

Rüzgar enerjisi tarihte ilk kez nükleer enerjiyi geride bırakmayı başardı

Rüzgar enerjisi tarihte ilk kez nükleer enerjisini geride bırakmayı başardı. Dünya genelinden gelen raporlar, toplam rüzgar enerjisi kapasitesinin 2015 yılında nükleeri farkla geçtiğini gösteriyor.

Global Wind Energy Council’in geçtiğimiz günlerde yayımladığı rapora göre 2015’deki toplam rüzgar enerji kapasitesi 432.42 gigawatta ulaştı. 2014 yılına oranla %17 daha fazla olan global rüzgar gücü, tam 63.01 gigawatt artış göstererek bu alanda yeni bir rekora daha imza attı.

Nükleer enerjisinin toplam kapasitesi ise 1 Ocak 2016 itibariyle 382.55 gigawatt olarak ölçüldü. Toplam rüzgar gücünden yaklaşık 50 gigawatt daha düşük çıkan nükleer enerjisinin global ölçümleri Londra merkezli Dünya Nükleer Topluluğu tarafından yapıldı.

Rüzgar enerjisinde lider ülke koltuğunda şu an için çok büyük bir farkla Çin oturuyor. 145.10 gigawatt kapasitesiyle Çin, diğer tüm ülkelerin önünde bulunuyor. 2015 yılı içerisinde toplam 30.5 gigawatt gücünde rüzgar türbini kuran Çin, aynı zamanda tüm Avrupa Birliği’nin toplamını da geride bırakmayı başarıyor.

Lider ülke Çin’i bu alanda; 74.47 GW ile ABD, 44.95 GW ile Almanya, 25.09 GW ile Hindistan ve son olarak 23.03 GW ile İspanya takip ediyor.

Kaynak: http://enerjienstitusu.com/2016/02/23/ruzgar-enerjisi-tarihte-ilk-kez-nukleer-enerjiyi-geride-birakmayi-basardi/

Türkiye’nin 48 bin megavatlık rüzgar enerjisi potansiyeli var

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Ataseven “Türkiye’nin mevcut rüzgar potansiyeli, toplamda 72 bin megavatlık kurulu gücün yaklaşık yarısından fazla” diye konuştu.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yarısından daha fazla rüzgar enerjisi potansiyeli olduğunu belirterek, “Bu potansiyelin yaklaşık 38 bin megavatı karada,10 bin megavatı ise denizde bulunuyor. Rüzgarda yatırımların hızlanması için ilgili tüm bakanlıkları kapsayan ‘çatı mevzuat’ ile başvuru süreci kısaltılabilir” dedi.

Ataseven, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeline ilişkin yaptığı değerlendirmede, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürülüğünün daha önceden gerçekleştirdiği ve sınırlı teknolojiye dayanan çalışmalarının, ciddi sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi.

Rüzgar enerjisi potansiyelinin zaman kaybetmeden değerlendirilmesi gereğinin altını çizen Ataseven, “Türkiye’nin mevcut rüzgar potansiyeli, toplamda 72 bin megavatlık kurulu gücün yaklaşık yarısından fazla. Toplamda 48 bin megavat tekno-ekonomik potansiyel var, bunun yaklaşık 10 bin megavatı denizdeki (offshore) rüzgar gücünden oluşuyor. Yüksek teknoloji ve akıllı yatırımlarla bu potansiyeli değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Geçen yıl seçim dönemi olmasına rağmen, rüzgarda 956 megavatlık kurulu güç ilavesi gerçekleştirildiğini hatırlatan Ataseven, şimdiye kadar bir yılda ulaşılan en yüksek değer olduğunu vurguladı. Ataseven, bunun bu yıl aşılmasının hedeflendiğini söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ‘Strateji Belgesi’nde 2023 yılına kadar, kurulu gücün yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan karşılanmasının öngörüldüğünü ifade eden Ataseven, bunun için rüzgardan elektrik üretiminde var olan sıkıntıların iyi yönetilmesi gerektiğini kaydetti.

Ataseven, iletim kapasitesindeki kısıtın sadece Türkiye’ye has bir durum olmadığını aktararak, “Daha fazla rüzgar gücünü sisteme bağlanabilir hale getirmek için iletim hatlarında alt yapı çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini” vurguladı.

Kaynak:

http://enerjienstitusu.com/2016/02/29/turkiyenin-48-bin-megavatlik-ruzgar-potansiyeli-var/

Türkiye yenilebilir enerjide potansiyelini kullanamıyor

İklim değişikliğini önlemek için ülkelerin uzlaştıkları Paris Anlaşması’ndan sonra enerji politikaları enerji politikaları çevreci sivil toplum örgütleri ve devlet temsilcilerinin katılımıyla ele alındı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın çevrecilerin düzenlediği bir toplantıya üst düzey bir yetkili göndermesi Paris’in yansıması olarak değerlendirildi. 
Önde gelen çevreci sivil toplum kuruluşlarından olan TEMA, WWF ve Greenpeace İstanbul’da Paris Anlaşması Sonrası Enerji Politikaları Paneli başlıklı bir panel düzenledi. Yöneticiliğini TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar’ın yaptığı panele Almanya’nın Agora Enerji Dönüşümü Ajansı Direktörü Yardımcısı Markus Steigenberger, GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Bayraktar, TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Nilgün Ş. Açıkalın katıldı.

Panelin yöneticisi TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, Paris Anlaşması’nda ülkelerin beyan ettikleri sera gazı indirimlerinin 3-4 derecelik sıcaklık artışı getireceğini söyledi. Bununla, 1,5 derecelik hedefle niyet arasında büyük bir uçurum olduğuna dikkat çekti. Karapınar, bu ciddi uçurumu kapatmak için hızlıca karbonsuzlaşarak yenilenebilir enerjiye dönülmesi ve fosil yakıtların da önemli bölümünün yer altında bırakılmasının şart olduğunu söyledi.

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven rüzgâr enerjisinde Türkiye ve dünyadaki durumu anlattı. Dünyada 340 gigavat kurulu gücünde rüzgar santrali olduğunu belirten Ataseven, Türkiye’de ise 4800’e megavata ulaştığına dikkat çekti. Türkiye’de kurulu gücün 6 yıldır artmasına rağmen yetersiz olduğuna dikkat çeken Ataseven, Türkiye’nin yüzölçümünün yarısı kadar olan Almanya’daki kurulu gücün 10 kat fazla olduğunu belirtti. Ataseven’in verdiği bilgiye göre Türkiye’de 2015’te 956 megavat santral işletmeye alındı. 2023 hedefi 20 bin megavat. Bu hedefe ulaşmak için her yıl 2 bin megavat işletmeye alınması gerekiyor. Bunun içinde Türkiye’nin daha planlı bir politika geliştirmesi şart.

Panelde dinleyicileri güldüren diyaloglar da yaşandı. GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Bayraktar şuanda Türkiye’nin elektrikteki kurulu gücü 73 bin gigavat olduğunu, güneşte ise bu rakamın sadece 2490 megavatının güneş olduğunu kaydetti. Bayraktar, Anadolu’da üretebilecek güneş enerjisi 500 bin gigawat olduğunu dile getirdi. Bu arada söz alan Markus Steinberger, Almanya’nın yüzölçümünün Türkiye’nin yarısı kadar olmasına, güneş ışınımının da düşük olmasına rağmen toplam güneş potansiyelinin 275 bin gigawat olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin potansiyelinin 500 bin megawattan daha yüksek olması gerektiğine dikkat çekti. Yabancı konuktan gelen uyarı üzerine Bayraktar, devletin rakamlarına güvenmediğini söyledi.

Kaynak:

http://enerjienstitusu.com/2016/03/03/turkiye-yenilebilir-enerjide-potansiyelini-kullanamiyor/


Yapı Kredi 5.900 MW kurulu güce ulaşan yenilenebilir enerji projesine finansman sağladı

Enerji finansmanına önem veren Yapı Kredi, yenilenebilir enerji projeleri başta olmak üzere tüm enerji projelerinin finansmanında yer almayı hedeflediğini açıkladı.

Bankanın bu alandaki pazar payının yüzde 19 olduğunu belirten Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Feza Tan, bankanın proje finansman portföyünün yüzde 75’inin enerji projelerinden oluşturulduğunu söyledi.
5.900 MW kurulu güce ulaşan yenilenebilir enerji projesine Yapı Kredi’nin finansman sağladığını belirtirken Tan, şunları söyledi:
“Arz güvenliği açısından kaynak çeşitliliğinin sağlanması ana hedefi doğrultusunda, termik kapasitenin ve yenilenebilir kaynakların payının artırılması öncelikli hedeflerimiz arasında. Ayrıca Elektrik Üretim A.Ş. bünyesindeki santrallerin devam eden özelleştirme süreci paralelinde enerji projelerinin finansmanında yer almak bizim için ön planda olmaya devam edecek. Enerji sektöründe öncü bir banka olarak, termik ve yenilenebilir enerji başta olmak üzere tüm enerji projelerinde yer almayı hedefliyoruz.”

Kaynak:
http://enerjienstitusu.com/2016/03/04/yapi-kredi-5-900-mw-kurulu-guce-ulasan-yenilenebilir-enerji-projesine-finansman-sagladi/

Monday, January 4, 2016

Türkiye rüzgar sektörü sorunlara rağmen hızla gelişiyor

Türkiye rüzgar sektörü sorunlara rağmen hızla gelişiyor

TÜREB Başkanı Ataseven 2015 sonu için 5 GW, 2016 sonu için ise 6 GW düzeyinde kurulu güç öngördüklerini söyledi

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, yıl sonu dolayısı ile Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün mevcut durumuna dair bir değerlendirme mesajı yayınladı.

Ataseven mesajında Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün bir çok olumsuzluğa rağmen 2015’i 5.000 MW düzeyinde kurulu güç ile tamamlayabileceğini öngördüklerini kaydetti. Türkiye 2015’e 3.762 MW’lık kurulu güç ile girmişti.

Yıl sonu itibari ile toplam kurulu güçleri 1.936 MW olacak 61 RES projesinin de inşa halinde olduğuna dikkat çeken TÜREB Başkanı, gelecek yıl için ise 1.000 MW civarında kurulu güç artışı öngörüsünde bulundu.

Türkiye rüzgar enerjisi sektöründe geçmiş yıllara oranla mevzuatların oturduğunu, sektör paydaşlarının tecrübe kazandığını, sektördeki sorunların azaldığını kaydeden Ataseven, bununla birlikte sektörün önündeki bazı sorunlar olduğuna da dikkat çekti.

TÜREB Başkanı bu sorunları Orman Bakanlığı’nın bazı bölgeleri rüzgar enerjisi yatırımlarına kapatması nedeni ile 1.033 MW gücündeki projenin yatırıma dönüşememesi, rüzgar yatırımcıları ile verilen acele kamulaştırma kararlarına yönelik olarak Danıştay tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararları ile projelerin radar sistemlerine yönelik etkisi için istenen Teknik Etkileşim Analizi (TEA) ve ilgili süreçlerin projelerin uzamasına neden olması olarak sıraladı.

Ataseven bu sorunların yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışını olumsuz etkilediğini, sektöre temkinli yaklaşan yatırımcıların ise yavaş hareket etmesine neden olduğunu söylerken, sektörün radar sistemleri ile olan etkileşimlerin uluslararası kabul görecek düzeyde değerlendirmesini talep ettiğini ve bu analizler ile orman izinleri konusunda proje bazlı inceleme yapılmasının sektör için daha yararlı olacağı görüşünde olduklarını kaydetti.

Açıklamasında Rusya krizinin Türkiye’nin bağımsız bir enerji kaynağına duyduğu ihtiyacın bir kez daha anlaşılmasını sağladığını ifade eden TÜREB Başkanı, enerjide bağımsızlık olmadan siyasi, politik ve ekonomik açıdan bağımsızlık sağlanmayacağını ve Türkiye’nin enerji ile tehdit edilemeyecek bir ülke haline gelmesi gerektiğini kaydederken,  Türkiye’nin olabilecek en kısa sürede yerli ve yenilenebilir kaynaklarını ekonomiye kazandırması gerektiğini savundu.

Türkiye’nin rüzgar enerjisini geliştirebilmek için neler yapılması gerektiği, sorunlar ve çözüm önerilerini içeren bir raporu gelecek günlerde bir araya gelecekleri Enerji Bakanı Berat Albayrak’a sunacakları bilgisini veren Ataseven, aynı bilgileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Orman ve Su işleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı ile de paylaşacaklarını belirtti.

Türkiye rüzgar enerjisi sektöründeki olumlu gelişmelere de dikkat çeken Ataseven şunları kaydetti;

''2015 yılında sektöre bir dinamizm geldi. 7,5 yıl aradan sonra Nisan ayında alınan 3.000 MW’lık başvurular önemlidir. 2016 yılı için de 2.000 MW’lık kapasite açıklandı. Türkiye rüzgar sektörüne 11.000 MW’lık proje stoğunun ardından 5.000 MW’lık yeni bir stok girdi. Bu çok önemli bir dönüm noktasıdır. Artık Türkiye’de sürdürülebilir bir rüzgar enerjisi sektörünün oluştuğunun göstergesidir. Kısa sürede hayata geçeceğini ümit ediyoruz.

Bunun yanında artık ülkemizde rüzgar sanayisinden de bahsetmeye başladık. Kanat ve kulede sıkıntımız yoktu. Jeneratörü, nasel denilen kabin kısmını da üretmek isteyen türbin üreticileri olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik sorunlar çözüldüğünde, gelişen pazarlar olarak o bölgelerde de yatırım yapmak cazip olacaktır. Sanayi üssü için Türkiye çok uygun bir ülke. Türk işçisinden daha fazla verim alıyorlar. Lokasyonumuz iyi. Maliyetler düşük. Rüzgar endüstrisi yatırımcıları oluşmaya başladı. Yurtdışından sertifikasyonu olan Rüzgar sanayicisi ile işbirlikileri kurulsun istiyoruz. Aynı otomotiv sektöründe olduğu gibi, rüzgar sektöründe de üretim üssü haline gelmek hiç zor değil.’'

Kaynak: 

http://yesilekonomi.com/yenilenebilir-enerji/turkiye-ruzgar-sektoru-sorunlara-ragmen-hizla-gelisiyor

Ataseven: 2015`te rüzgar yatırımcısı temkinliydi

Ataseven: 2015`te rüzgar yatırımcısı temkinliydi

Enerji Günlüğü - TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2015 yılında rüzgar yatırımcılarının temkinli ilerlemeyi seçtiklerini ifade etti. 

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, "2015 yılı için rüzgar tahminlerimizi yaparken toplam kurulu gücümüzün 5000 MW düzeyinde olabileceğini söylemiştik. Henüz sene sonu rakamları netleşmesede, 2015 yılını birçok olumsuzluğa rağmen öngördüğümüz 5.000 MW’a yakın bir şekilde tamamlamış olacağız. Aslında bu rakam daha yüksek olabilirdi ama sektörün bazı sorunlarının çözülememesi, ortadoğuda yaşananlar derken yatırımcılar temkinli ilerlemeyi seçti." dedi.

2016 RÜZGAR ÖNGÖRÜSÜ

2015’te inşaa halinde olan santrallerin (61 proje) bir önceki yıla göre daha fazla olduğunu (1.936 MW) bunun da önümüzdeki yıl 1.000 MW’ın üzerinde bir kurulu gücün hayata geçebileceğini gösterdiğini ifade eden Ataseven, 2016 yılı sonunda rüzgar kurulu gücümüzün 6000 MW civarında olacağını öngördüklerini kaydetti.

Bunun yanında artık ülkemizde rüzgar sanayisinden de bahsetmeye başladıklarını ifade eden Ataseven, "Kanat ve kulede sıkıntımız yoktu. Jeneratörü, nasel denilen kabin kısmını da üretmek isteyen türbin üreticileri olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik sorunlar çözüldüğünde, gelişen pazarlar olarak o bölgelerde de yatırım yapmak cazip olacaktır. Sanayi üssü için Türkiye çok uygun bir ülke. Türk işçisinden daha fazla verim alıyorlar. Lokasyonumuz iyi. Maliyetler düşük. Rüzgar endüstrisi yatırımcıları oluşmaya başladı. Yurtdışından sertifikasyonu olan Rüzgar sanayicisi ile işbirlikileri kurulsun istiyoruz. Aynı otomotiv sektöründe olduğu gibi, rüzgar sektöründe de üretim üssü haline gelmek hiç zor değil." dedi.

BAĞIMSIZ BİR ENERJİYE İHTİYACIMIZ VAR

2015’in sonlarında yaşanan Rusya krizinde bağımsız bir enerji kaynağına ihtiyacımız olduğunu bir kez daha anladığımıza dikkat çeken Ataseven, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek zorunda olduğumuzu vurguladı. 

Ataseven, "Olabilecek en kısa sürede bu kaynaklarımızı ekonomiye kazandırmamız lazım. Enerjimiz bağımsız değilse, siyasi, politik ve ekonomik açıdan bağımsız olamayız. Mesela Danimarka 70’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizinde rüzgarı keşfetti. Şu an elektrik ihtiyacının %40’ını kendi karşılıyor. Bizim de çok ciddi bir potansiyelimiz var. Enerji ile tehdit edilemeyecek bir ülke haline gelmeliyiz. Ayrıca çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya, temiz bir çevre bırakmak için rüzgara ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. " dedi.

SEKTÖRDE HALA AŞILMASI GEREKEN SORUNLAR VAR

Sektör sorunlarının azaldığını ama aşılması gereken bazı noktaların olduğunu kaydeden Ataseven, "Bize göre sektörde ilerleyişimizi kesen üç temel noktamız var. Bunlardan bir tanesi Orman Bakanlığınca rüzgara kapatılan bölgeler nedeniyle yatırıma dönüşemeyen 1033 MW’lık projeler. 
İkinci nokta; yasaya uygun olarak yapılan acele kamulaştırmalar karşısında, Danıştaydan gelen yürütmeyi durdurma kararları. Bunlar projelerin uzamasına neden oluyor. Diğer yandan yabancı yatırımcıların ülkemize bakışını olumsuz etkiliyor. Sektöre temkinli yaklaşan yatırımcı yavaş hareket ediyor. 
Üçüncü konu da radarla ilgili. Bazı rüzgar projelerinin Teknik Etkileşim Analizi (TEA) ile ilgili süreçleri uzuyor ve projeler bekliyor. Radarla olan etkileşimlerin uluslar arası düzeyde kabul görecek şekilde değerlendirilmesini talep ediyoruz. Özellikle orman ve TEA’da proje bazlı inceleme yapılırsa sektör için daha yararlı olacağı görüşündeyiz. " ifadesini kullandı.

Kaynak: http://enerjigunlugu.net/ataseven-2015te-ruzgar-yatirimcisi-temkinliydi_16612.html