Blog Archive

Sunday, May 4, 2014

Yıldız: Hataları mutlaka görmemiz lazım

Yıldız: Hataları mutlaka görmemiz lazım

Bakan Taner Yıldız, ''Biz her bir puanın hesabını kayıp kaçakta özel sektöre soruyorsak, 7,8,10 puanlık hataları mutlaka görmemiz lazım.'' dedi.


Yıldız: Hataları mutlaka görmemiz lazım

 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Biz her bir puanın hesabını kayıp kaçakta özel sektöre soruyorsak, 7, 8, 10 puanlık hataları mutlaka görmemiz lazım. Böyle bir gerçek karşısında kamu 'Ben girmem arkadaş, bu rakamlar ortadaydı' diyemez. Bunu açıkça söylüyorum. 'Empati yapacağız' dedik, ister kamu, ister özel sektör. Bu sistemin işliyor olması kamunun en büyük karıdır" dedi.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneğinin (ELDER) 7. Olağan Genel Kurulunun açılışında konuşan Yıldız, derneğin kurucu üyelerinden biri olduğunu söyledi.

Türkiye'nin bir değişim ve dönüşüm yaşadığına işaret eden Yıldız, ELDER'in taleplerini değerlendirerek makul olanları çözüme ulaştırdıklarını, bazı konularda ise çalışmalarının devam ettiğini anlattı.

Kayıp ve kaçakların en önemli başlıkları olduğuna dikkati çeken Yıldız, şöyle konuştu:

"Bu iletişimi şeffaf şekilde götürmeliyiz. Kayıp kaçakların özel şirketlere devri ile alakalı konularda bazı fiili rakamların daha ötesinde rakamların aktarıldığını hep beraber biliyoruz. Tamamen olanı izah etmek problemi çözmek anlamına gelmiyor. 'Orada siz görmüştünüz bunları, gördüyseniz bunun üzerinden devam edin.' Ama orada görülmeyen bazı konular olduğunda son toplantımızda mutabık kaldık. Abonenet'te görülmüyor, bilanço muhasebe ve kayıtlarında görünüyor. O zaman bunun mutlaka çözülmesi lazım. Biz her bir puanın hesabını kayıp kaçakta özel sektöre soruyorsak, 7, 8, 10 puanlık hataları mutlaka görmemiz lazım."
Elektrik dağıtım şirketlerinin faizlerin affedilmesine yönelik farklı uygulamalar ortaya koyduklarını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:
"Bir şeyi itiraf etmem lazım. Kamudayken 2008 yılındaki yapılandırmada faizlerin affedilmesi halinde dahi yüzde 100 bir tahsilatın yapılamadığını gördük. Bu bir gerçek. İlk başta insan iyi niyetle diyor ki 'Biz faizleri affedelim, mutlaka çok ciddi bir rağbet olacaktır.' Zaman zaman faizin arkasına, zaman zaman da başka gerekçelerin arkasına sığınan, ne yazık ki istismar eden bir yapının da olduğunu söylemem lazım. Vatandaşımız son derece iyi niyetli, dokusu yapısı sağlam bir yapımız var. Bunu mutlaka bir sistemle beraber çözmemiz gerekiyor."
- "Bazı arkadaşlar da elektrik direklerinin arkasına sığınmak istediler"
Doğu Anadolu Bölgesindeki elektrik tüketiminin yüzde 4,9 civarında büyüdüğünü belirten Yıldız, "Bunun bir ekonomik büyümeye dayalı olmadığını her birimiz biliyoruz. Böyle bir gerçek karşısında kamu 'Ben girmem arkadaş, bu rakamlar ortadaydı' diyemez. Bunu açıkça söylüyorum. 'Empati yapacağız' dedik, ister kamu, ister özel sektör. Bu sistemin işliyor olması kamunun en büyük karıdır" dedi.
Yerel seçimlere yönelik değerlendirmede bulunan Yıldız, şunları kaydetti:
"Türkiye istikrarını 30 Mart seçimleriyle beraber vurgulamıştır, altını kalın çizgilerle çizmiştir. Bazı arkadaşlar da elektrik direklerinin arkasına sığınmak istediler. 'Soruşturma açacak mısınız dağıtım şirketleriyle alakalı' dediler. Ben burada soruşturma yerine teşekkür edeceğim ELDER bünyesinde. 8 bin arkadaş 48 saatte 2 saat uyumak kaydıyla mesai yaptılar. Rüzgar eserken seçim var mı, yok mu diye bakmıyor. Rüzgar 75 kilometre hızla direk deviriyor, hat deviriyor. Don olur, kış olur, fırtına olur. Ağustosun 22'sinde bu ülkede direk devrildi fırtınadan dolayı. Direk devrildiğinde elektrik kesilir. 16 milyon direkten bahsediyoruz."
-
"Putin Başbakanımıza mektup yazdı"

Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bugün Kemerköy ve Yeniköy santralleri ihalesini gerçekleştireceğini anımsatan Yıldız, "İşçi kardeşlerimizden dün bazı şeyler duydum, 'Burası dursun, kalksın' gibi. Bu tür konulara girmeden, onları da mağdur etmeden, biz çözümlerimizi üretiriz. Çatalağzı önümüzdeki hafta inşallah aynı şekilde bu sürece gelecek. Aynı şekilde Yatağan Santrali bu süreçten geçecek" ifadelerini kullandı.
Bu sektörün en önemli konusunun öngörüler olduğunu ve zamanla değişmeyen öngörülerin başarının altını çizeceğini ifade eden Yıldız, "Ukrayna krizi oldu, kriz devam ediyor, henüz bitmiş değil. Sayın Putin AB ülkeleri devlet başkanlarına ve sayın Başbakanımıza bir mektup yazdı. Şunu söylüyor: 'Ukrayna ile aramızda bir sıkıntı var, doğal gaz paralarını ödeyemiyorlar, bununla alakalı mutlaka sizler bir çözüm üretirsiniz. Toplanın, konuşun, söylemedi' demeyin. 'Üç dört ay öncesinden söylüyorum' dedi mektupta" diye konuştu.
Bu durum üzerine AB üyesi ülkelerin enerji bakanlarının farklı kaynaklara yönelme konusunda öngörülerde bulunduklarını belirten Yıldız, Türkiye'nin de nükleer ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda çalışmalar yaptığını ifade etti.

Rüzgar enerjisi konusuna değinen Yıldız, "Bu konuda '2 Mayıs Sendromu' dediğimiz bir sendrom var. O manada Mustafa bey ve arkadaşları çok hassas. Vereceğimiz mesaj şudur orada: Yatırım yapmış gerçek yatırımcının önü açılacaktır. Ama bizi oyalayan ve bunun üzerinden para kazanmaya çalışanların önü kesilecektir. Artık 'çantacı' tabirini de kullanmak istemiyorum ama onlar, ne EPDK'dan ne de Enerji Bakanlığından böyle bir beklentiye girsinler. Yatırım yapacaklar beri gelsin, diğerleri ne kamuyu ne de kendilerini oyalasınlar" değerlendirmesinde bulundu

Kaynak: http://www.sentezhaber.com/ekonomi/yildiz-hatalari-mutlaka-gormemiz-lazim-h168299.html

Enerji fiyatlarında ithalat baskısı

Enerji fiyatlarında ithalat baskısı

Birincil enerji kaynaklarında ithal bağımlılığı bir yana elektrik enerjisindeki ithal bağımlığının da ortaya çıkmasının ciddi bir tehlike olarak belirdiği bildirildi

Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Birimi Koordinatörü Olgun Sakarya, kuraklık nedeniyle elektrik ithalatının, iç piyasada fiyatın yükselmesine neden olacağını öne sürdü.

Sakarya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ocak ayında elektrik üretimin yüzde 63'nün, şubat ve martta ise yüzde 61'nin başta doğal gaz, ithal kömür olmak üzere fuel-oil, motorin, asfaltit, LPG ve nafta gibi ithal kaynaklardan elde edildiğini söyledi. Sakarya, yüzde 60'ları aşan bu ithal kaynak bağımlılığına elektriğin kendisinin de ithal edilmesinin eklendiğine işaret etti. 

Ocak 2014'te 604,9 milyon kilovatsaatlik dış alımın yanında 208,5 milyon kilovatsaatlik dış satım yapıldığını, alım-satım arasındaki farkın 396,3 milyon kilovatsaat olduğunu ifade eden Sakarya, aynı şekilde hesaplanınca şubatta 409,7 milyon, martta ise 322.8 milyon kilovatsaatlik net ithalatın söz konusu olduğunu belirtti. Sakarya, "Net ithalat rakamlarının da hesaplamaya katılması ile Ocak 2014'teki ithal kaynak ve ithal elektrik kulanım oranı yüzde 65,3'e, şubatta ise yüzde 63,2'ye, martta ise yüzde 62,3'ye yükselmektedir. Yılın ilk üç ayında gerçekleşen bu oranların yüksekliği kendi başına kaygı verici iken, barajlarda su kalmadığına yönelik açıklamalar, yaz aylarda ithal bağımlığının daha yüksek seviyelere ulaşacağına işaret ediyor" diye konuştu.

İstatistiklerin, aralıkta yaşanan doğal gaz krizi sırasında, enerji yönetiminin daha pahalı kaynaklardansa ağırlıklı olarak kamunun işlettiği barajlı santrallere yüklendiğini ortaya koyduğuna ve fiyatlara bir zammın önlendiğine dikkati çeken Sakarya, barajlı santrallerin kullanımının artması ve yaşanan kuraklık nedeniyle su seviyelerinin azalmasının yaz aylarında enerji üretimi ve tarımsal sulamada yeni sıkıntıları gündeme getirdiği söyledi.


- Enerjide dışa bağımlılık sorunu

Bu yılın ilk üç ayında da barajlı santrallerin su gelirlerinde ciddi bir eksiklik olduğunu ifade eden Sakarya, programda 13 milyar 627,6 milyon metreküp su geliri öngörülmesine karşın, bu miktarın 8 milyar 543,3 milyon metreküp olarak gerçekleştiğini söyledi. Sakarya, şunları kaydetti:

"Sistemin rüzgar, güneş, biyokütle gibi alternatif yenilenebilir kaynaklarla desteklenmediği sürece bu tür sıkıntılarda sorun yaşanması da kaçınılmazdır.

Bugün Türkiye'nin en temel sorunlarından biri enerjide dışa bağımlılık sorunundur. Birincil enerji kaynaklarında ithal bağımlılığı bir yana elektrik enerjisindeki ithal bağımlığının da ortaya çıkması ciddi bir tehlike olarak belirmektedir. Sorunun çözümü bir yana dışa bağımlılığı artıracak adımlar atılmaya devam edilmektedir. Hem teknoloji hem de yakıt acısından dışa bağımlı nükleer enerji santrale doğru yönelim oldukça dikkat çekicidir. Türkiye'de bir başka ülkenin inşa ettiği ve işleteceği bir nükleer santralden elektrik satın almasının, o ülkeden elektrik ithal edilmesinden tek farkı, nükleer enerji santrallerinden kaynaklı risklerinde Türkiye'ye taşınmasıdır."


- Yaz aylarında güneş çözümü

Türkiye'nin ithal bağımlılığına mevcut lisans alan ve yapımı süren santralle tamamlanması ile de çözümlenemeyeceğini dile getiren Sakarya, Türkiye'nin, hidrolik, rüzgar ve güneş potansiyelinin iyi değerlendirilmesi, doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılması ile enerji güvenliğini sağlayabileceğini vurguladı.

Sakarya, "Hem Orta Doğu'da hem de Kafkasya'da yaşanan gerilimler ve çatışma ortamları, ithal kaynaklara dayalı enerji modelinin ağır riskler barındırdığı bugün daha fazla açığa çıkarmaktadır. AB ülkelerinde rüzgar ve güneşin payının giderek artığı göz önüne alınarak, Türkiye'nin bu iki kaynağı ön plana çıkaracak adımları acil atması gereklidir. Yoğun klima kullanımı nedeni ile elektrik tüketiminin artacağı yaz aylarında neden güneşten yeterince yararlanamadığımızı sorgulamak gerekir" değerlendirmesinde bulundu.


- "Piyasalaştırma kırılgan bir yapı oluşturdu"

Yaşanan gelişmeler sonrasında Türkiye'nin hemen hemen aynı iklim koşullarını yaşayan komşularından elektrik enerjisi satın almak zorunda kalmasının dikkati çekici olduğuna işaret eden Sakarya, şöyle konuştu:

"Enerji alanında yürütülen piyasalaştırma ve özelleştirme uygulamaları beklenenin aksine arz güvenliğini sağlayamamış, tam tersine eskisinden daha kırılgan bir yapı oluşmuştur. İthalat yapılacağına ilişkin açıklamalar hem bu açıdan itiraf niteliğindedir hem de Türkiye açısından elektriğin karaborsaya düşeceğinin ve enerji borsasında birim fiyatların tavan yapacağının göstergesidir. İç piyasada, fiyatın yükseleceğini öngörmek yanlış olmayacaktır."

İthal elektriğin fiyatının ne olacağının henüz kestirilemediğini ancak vatandaşın elektrik faturasının kabaracağını savunan Sakarya, "Elektrik 'azlığının' bedeli Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinden siyasi nedenlerle faturalara yansıtılmasa bile kamu şirketlerinin görev zararları üzerinden biz yurttaşların ödeyeceği açıktır" ifadesini kullandı.

AA

Kaynak: http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1547449-enerji-fiyatlarinda-ithalat-baskisi

Elektrik üretiminin tamamını özelleştirmek istiyoruz

ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, elektrik dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesiyle önemli bir kazanç sağlandığını belirterek, "1 yıla kadar elektrik üretiminin tamamını özelleştirmek istiyoruz" dedi.

Şimşek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yüksek Koordinasyon Kurulu & Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu Müşterek Toplantısında yaptığı konuşmada mali reformlar konusundaki çalışmalarını anlattı.

Türkiye'nin geçmişteki en temel sorunlarından birinin vermiş olduğu yüksek cari açıklar olduğuna dikkati çeken Şimşek, bu problemin önemli ölçüde çözüldüğünü söyledi. Şimşek, buradaki iyileşmenin neticesinde bütçeden faize ayrılan miktarında önemli ölçüde azaldığının altını çizdi.

Kamunun bütçe açığını bu sene yüzde 1,1 olarak öngördüklerini belirten Şimşek, söz konusu oranın OECD ve AB ülkeleri ortalamasının altında olduğunu vurguladı.

Şimşek, ülkenin kamu borç stoğunu ciddi şekilde azalttığını kaydederek, ancak gelinen nokta itibariyle bir miktar daha düşüşün gerekli olduğunu ifade etti. Söz konusu tabloda mali disiplinin önemli bir rol oynadığını söyleyen Şimşek, "Bugün Türkiye, içerideki bu tartışmalara, dışarıdaki parasal kısmi sıkılaştırmalara rağmen enflasyon yüzde 8'in üzerindeyken hala yüzde 2,2-5 civarında reel faizle bu işi götürebiliyorsa bu mali disiplinle yakın ilişkilidir" diye konuştu. Şimşek, aksi kanıya rağmen Türkiye'de vergi yükünün yüzde 27,7 olduğunu belirterek, bu oranında OECD ortalamasının altında olduğunu dile getirdi. Şimşek, asgari ücretli üzerindeki vergi yükünü de azalttıklarının altını çizdi.

Tecil faizinde taksit sayısını maksimum 36'ya çıkardıklarını hatırlatan Şimşek, "Aslında aflara ve yapılandırmaya gerek yok. Ben yapılandırmaları vergi uyumu ve adaleti açısından doğru bulmuyorum" dedi. Şimşek, Türkiye'nin katma değer vergisi (KDV) oranları bakımından da AB'ye göre iyi durumda olduğunu kaydederek, "AB'de KDV oranları ortalama yüzde 22, bizde en yüksek yüzde 18. Yüzde 1 ve 8 olan ürünlerde var. Bizdeki efektif KDV oranı da yüzde 14" ifadelerini kullandı.

Tasarruflar için  önemli teşvikler verdiklerini kaydeden Şimşek, Ar-Ge noktasında da önemli teşvik imkanları sunduklarını vurguladı. Bakan Şimşek, Ar-Ge noktasında çok önemli bir adım attıklarını belirterek, "Patent elde ettiyseniz, faydalı bir model ya da tasarımınız var ve bunu ticarileştirirseniz, o patentten elde edeceğiniz gelirin yüzde 50'sini gelir ve kurumlar vergisinden düşebiliyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Tasarrufları artırma noktasında bireysel emekliliğe de teşvikleri verdiklerini ifade eden Şimşek, sisteme son teşvikle katılanların sayısının 1,3 milyon olduğunu, fon miktarında da 7,1 milyar liralık bir artış yaşandığını bildirdi. Şimşek, Türkiye'de vergi yükünün yüksek olduğu anlayışının dolaylı vergilerden kaynaklandığını vurgulayarak, bu algının bira, sigara, motorlu taşıtlar, mobil internet gibi kalemlerden kaynaklandığını dile getirdi.

Yurt dışından normal telefon üzerinden evi fazla aramadığını anlatan Şimşek, bazı uygulamalarla kablosuz internet bağlantısının (wifi) olduğu yerlerden bedava arama yaparak evle konuştuğunu söyledi.

"Hiçbir mükellefi daireye uğratmamayı hedefliyoruz"

Maliye Bakanı Şimşek, işlemleri hızlandırmak için de önemli çalışmalar yaptıklarını kaydederek, vergi dairelerinin performansını ölçeceklerini kaydetti.

Şimşek, hangi memurun işini iyi yapıp yapmadığını tespit edeceklerini, buna göre standartlar belirleyeceklerini vurgulayarak, "Aslında keşke buna göre de ücret ödeyebilsek ama maalesef böyle bir imkan yok. İdealı bu. Biz o zaman özel sektörden daha kaliteli hizmet sunabiliriz. Bir tek o eksik şuanda" değerlendirmesinde bulundu.

İnternete dayalı elektronik birçok sistemi vatandaşın hizmetine sunduklarını belirten Şimşek, "Bugün Türkiye elektronik beyannamede yüzde 99'un üzerinde bir oranı yakalamış durumda. Benim hedefim, hiçbir mükellefin kendisini vergi dairesine gelmek zorunda hissetmemesi, her konudaki işini elektronik ortamda görebilmesi. O zaman biz başarılı olmuş oluruz. Maliye için performans kriteri, hiçbir mükellefin vergi dairesine uğramadığı bir daire modeli. O zaman belki o binalara da gerek kalmayacak" ifadelerini kullandı.

Şimşek, mükellefin işinin en iyi şekilde yapması için ne gerekiyorsa yaptıklarının altını çizerek, eksiklikleri de tamamlayacaklarını söyledi.

Kira beyanname sisteminde de büyük başarı yakaladıklarını anlatan Şimşek, mükellef sayısını 3 kattan fazla artırdıklarını bildirdi.


"Uzlaşma müessesesinin kaldırılmasından yanayım"

Bakan Şimşek, denetim ayağında yaptıkları birçok şeyin siyasi olarak değerlendirildiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Bazı basın-yayın organlarında 'yandaş'ın vergisi silindi deniliyor. Biz herkesi denetlemeye çalışıyoruz. Bazen denetim raporlarında çok ciddi yanlışlıklar olabiliyor. Bize geliyorlar ve hataları gösteriyorlar. Maliye de diyor ki eğer hakikaten mahkemeye gitse kazanır, gitmesin ben gitmeden yüzde 10-20 de alsam kardır diyor. Bu şekilde bir uzlaşma müessesesi 1960'tan beri var. Şahsen ben uzlaşma müessesesinin kaldırılmasından yanayım. Eğer doğru rapor yazılmadıysa buna mahkemeler karar versin. Ama sizi temin ederim hiçbir uzlaşma noktasında benim müdahalem yok."

"Gezi Olayları"nın ardından inceleme raporlarının ortaya çıktığı yönündeki iddiaları da yalanlayan Şimşek, söz konusu incelemelerin 1,5 yıl önce başladığını, bazen kendilerinin de şaşırdığını ifade etti. 

Şimşek, kayıtdışılığın ülkenin en büyük problemlerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Bu noktada iki eylem planını başarıyla uyguladık. Üçüncüsünü de hazırlıyoruz. Hedefimiz vergi oranlarıyla oynamadan, yeni vergi getirmeden kaynakları artırmaktır" dedi.

"1 yıla kadar elektrik üretiminin tamamını özelleştirmek istiyoruz"

Bakan Şimşek, siyasi istikrarın tehlikede olmadığı anlaşılınca piyasaların rahatladığını dile getirdi. Türkiye'nin son dönemde her açıdan gelirini en hızlı arttıran ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Şimşek, ülkenin gelişmiş ülkelerle farkı kapattığın söyledi.

Birçok alanda eksikliklerinin de bulunduğunu belirten Şimşek, "Türkiye'de bir iyileşme olmuştur ki küresel sermayeli şirket sayısı 3 bin 200'den 38 binlere yükselmiş. Ben inanıyorum ki bu 150 binlere de bulacak" diye konuştu.

Şimşek, eğitimde kaliteyi artırmak gerektiğinin önemine de işaret ederek, bunun başarılabilmesi durumunda 20 yıl sonra Türkiye'nin çok farklı bir noktada olacağını söyledi.

Eğitimde özel sektörün payının artırılması gerektiğini belirten Şimşek, "Dershanelerin özel koleje dönüşmesi bu noktada çok önemli. Milli Eğitim Bakanı bana özel sektörün önünü açacak şekilde bir model getirirse ben bugünkü masrafın daha fazlasını yapmaya hazırım" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin önünün açık olduğunu kaydeden Şimşek, "Birçok alanda yeni bir endüstriyel devrimden geçiyoruz. Enerjide bir devrim yaşanacak. Şuanda en büyük darboğazımız enerji. 2017-18 yılında güneş enerjisinden elde edeceğimiz enerjinin maliyeti kömürün çok altında olacak. Panellerin verimi artıyor, kendisi ucuzluyor. Bir iki yıla kalmaz bu teknoloji çok yaygınlaşacak, sanayicimiz de enerji maliyetleri konusunda rahat bir nefes alacak" değerlendirmesinde bulundu.

Elektrik dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesiyle önemli bir kazanç sağlandığını anlatan Şimşek, "Eskiden yüzde 85 ödememe prensipken, şimdi yüzde 90 ödeme prensibine dönüştü. 1 yıla kadar elektrik üretiminin tamamını özelleştirmek istiyoruz. İstediğiniz kişiden ucuza elektrik alın. Çünkü enerji rekabet gücünü belirleyen en önemli faktör" diye konuştu.

Şimşek, Körfez Bölgesinde Türkiye'ye olan ilginin de sürdüğünü kaydederek, ülkeye fon akışının devam edeceğini belirtti.

Kaynak: http://www.dunya.com/elektrik-uretiminin-tamamini-ozellestirmek-istiyoruz-227005h-p2.htm

DİZİLER VE MAÇLAR ELEKTRİĞİ ÇARPIYOR

DİZİLER VE MAÇLAR ELEKTRİĞİ ÇARPIYOR


Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Gediz Üniversitesi Enerji Çalıştayı’nda ilginç bilgiler verdi. Kurtlar Vadisi, Muhteşem Yüzyıl gibi dizilerin olduğu akşamlar elektrik tüketiminin fırladığını belirten Sanlı, “Şampiyonlar Ligi maçları varsa kullanım gece yarısı bile düşmüyor. Cuma namazı vaktinde azalan tüketim en az dini bayramlarda geriliyor” dedi.
Gediz Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Enerji Çalıştayı düzenledi. Sektör temsilcilerini bir araya getiren, enerji zirvesine dönüşen etkinlikte Türkiye’nin enerji karnesi, yatırım planları ile rüzgar ve güneş gibi çevreci kaynakların kullanımı ele alındı. Konuşmacı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Borusan EnBW Enerji Operasyon Direktörü Tuna Güven, Erke Sürdürülebilir Bina Tasarım Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Cemil Yaman, Wago Elektroteknik Otomasyon Proje Müdürü Başak Hatipoğlu, Bereket Enerji Güneş Enerjisi Teknolojileri ve Ar-Ge Müdürü Ahmet Öztepe, Fina Enerji Proje Lojistik ve Servis Müdürü Çağdaş Duran, Aydem ve Gediz Elektrik Yatırım Müdürü Ahmet Bayramoğlu, Hacettepe Üniversitesi’nden Yrd.Doç. Dr. Mithat Can Kısacıklıoğlu ile Gediz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ümit Çalı katıldı, çalışma alanlarıyla ilgili sunumlar yaptı. Enerji Bakanlığı’nın yatırımlardan sorumlu yöneticilerinden Barış Sanlı, ülkemizin elektrik tüketimini anı anına takip ettiklerini dile getirdi. Sanlı, istatistiklerden ilginç sonuçlar çıktığına dikkat çekerek Kurtlar Vadisi, Muhteşem Yüzyıl gibi sevilen dizilerle futbol maçlarında elektrik tüketiminin fırladığını söyledi.

Secilen diziler ekrana geldiği akşamlar TV kullanımından kaynaklı olarak tüketimin ortalamanın epey üstüne çıktığını dile getiren Sanlı, şöyle konuştu: “Hele Şampiyonlar Ligi karşılaşmaları varsa maç sonrası yorumlar bile izleniyor, sabahın ilk saatlerine kadar elektrik kullanımı azalmıyor. Şebeke yükünü artıran bu durumlara karşı deneyimlerimiz ışığında önceden hazırlıklı olduğumuz için herhangi bir sorun yaşanmıyor.”
Fabrikaların çay molalarında tüketimin düştüğü bilgisini veren Sanlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cuma namazı vaktinde de tüketim iki bin megavat gibi ciddi miktarda azalıyor. Elektrik tüketiminin en aza indiği dönemse dini bayramlar, 36 bin megavattan 15 bin megavata kadar geriliyor. Çünkü insanlar bir araya gelince kullanım azalıyor. Sürekli yenilediğimiz bu istatistikler ve sahip olduğumuz bilgiler sayesinde ülkemizin enerjideki nabzını tutuyor, gerekli tedbirleri alabiliyoruz. Ölçmeden yönetme şansımız yok.”

100 MİLYAR DOLAR YATIRIM

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Barış Sanlı, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda 100 milyar dolara yakın enerji yatırımı alacağına da işaret etti. Avrupa ve Ortadoğu’ya elektrik satmak isteyenlerin santraller kuracağını vurgulayan Sanlı, şu ifadelere yer verdi: “Jeopolitik konumumuz, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardaki potansiyelimiz ile şeffaf enerji politikalarımız elimizi güçlendiriyor. Yabancılar bunun farkında, biz de yurtdışına gidip Türkiye’nin stratejik konumunu anlatıyoruz. En son Hindistan’da temaslarımız oldu, Hintliler Avrupa’ya erişmek için Türkiye’yi yatırım planlarına aldı. Her sene 8-10 milyar dolar yatırım yapılacağını öngörüyoruz.”

Kaynak: http://www.medyafaresi.com/haber/DIZILER-VE-MACLAR-ELEKTRIGI-CARPIYOR_256159.html

GAMA Enerji, Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı’nın yapımına Manisa’da başladı

GAMA Enerji, dünyanın en gelişmiş rüzgar türbinlerinin kullanılacağı 35 MW kapasiteli Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı’nın yapımına Manisa’da başladı.

GAMA Holding - GE Energy Financial Services ortaklığı olan GAMA Enerji A.Ş. tarafından Manisa, Akhisar’da kurulacak 35 MW kapasiteli Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı’nın kredi sözleşmesi Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ile İstanbul’da imzalandı.
Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı’nde, GE’nin etkinlik, dayanıklılık ve şebeke bağlantısı özellikleri bakımından dünyanın en gelişmiş rüzgar türbinlerinden olan 2,75 MW kurulu gücünde 13 adet GE 2,75-103 türbini kullanılacak.

İzmir, Aliağa’da bulunan ve 2012 yılında ticari işletmeye geçen 10 MW Karadağ RES ve Çanakkale, Ezine’de bulunan ve 2011 yılında ticari işletmeye alınan 22,5 MW Sares RES’in de yatırımcısı ve işletmecisi olan GAMA Enerji; Gök II RES’in tamamlanmasıyla işletmede olan RES kurulu gücü 67,5 MW’a yükselecek. GAMA Enerji, toplam kurulu gücünü 2016 yılı itibariyle 2 bin 500 MW’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor.

2014 yılında işletmeye geçecek Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı’nın da eklenmesiyle GAMA Enerji, tüm rüzgar enerji santralı projeleri ile Türkiye’de ortalama 115.000 ev için yeterli elektrik üretecek ve yılda yaklaşık 162.000 ton sera gazı salımını önleyecek.

Kaynak: http://t24.com.tr/haber/elektrigi-ruzgardan-uretmek-icin-buyuk-adim,236909

"Rüzgar santralleri doğalgaz ithalatını azalttı"

"Rüzgar santralleri doğalgaz ithalatını azalttı" 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'deki rüzgar santrallerinin ürettiği elektrik enerjisi sayesinde 2013 yılında doğal gaz ithalatının 600 milyon dolar azaldığını açıkladı. 03.05.2014 15:54

(İHA) - Yıldız, Türkiye'deki rüzgar santrallerinin dörtte birinin Balıkesir'de bulunduğunu, Balıkesir'in tükettiğinin iki buçuk katını üretebilen bir il olduğunu söyledi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Balıkesir'e gelen Yıldız, Bandırma'da Vali Ahmet Turhan ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur tarafından karşılandı. Bakan Yıldız, Bandırma ilçesindeki Eti Maden Tesislerini inceledikten sonra Balıkesir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti. Yıldız, Balıkesir'in kamu yatırımlarından en fazla pay alan iller arasında olduğunu, AK Parti hükümetleri zamanında bu ile 10 katrilyondan fazla yatırım yapıldığını, bunun 890 milyon TL'sinin enerji sektörüyle alakalı yatırımlar olduğunu söyledi.

Balıkesir'e 2014 yılında da yaklaşık 90 milyon TL'lik elektrik iletim ve dağıtımı yatırımı yapılacağını anlatan Yıldız, "Balıkesir bizim açımızdan farklı öneme sahip bir il. Tükettiğinin tam iki buçuk katını üretebiliyor. Bizim yerli, yenilenebilir enerji kaynaklarımızın, Türkiye'deki bütün rüzgar santrallerimizin dörtte biri Balıkesir'de. 740 megavatlık rüzgar santralimiz var burada. Bunların her birisini önemsiyoruz çünkü Türkiye'deki rüzgar santrallerinin 2013 yılındaki ürettiği enerji, 600 milyon dolarlık daha az doğal gaz ithalatına sebep oldu. Bu çok önemli bir değer. Bulunduğu coğrafyaya zenginlik, modernlik katan önemli bir gösterge. O açıdan Balıkesir, havası, suyu, rüzgarı, yağmuruyla enerjiye dönüşebilen bir ilimiz" dedi.


Kaynak: http://www.haberx.com/ruzgar_santralleri_dogalgaz_ithalatini_azaltti(17,n,11566521,100).aspx

Saturday, May 3, 2014

Türkiye’nin ilk enerji meslek lisesi eylülde açılacak

ANKARA (AA) – ERDAL ÇELİKEL – Türkiye’nin yenilenebilir enerji üzerine eğitim verecek ilk meslek lisesi bu yılın eylül ayında açılacak. 

İvedik Organize Sanayi Bölgesinde (İvedik OSB) faaliyet gösterecek okul hakkında AA muhabirine bilgi veren Akıllı Okul Koleji Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Böğürcü, Türkiye’nin 2023 hedefleri çerçevesinde Türkiye’de alternatif enerjinin payının yüzde 1′den yüzde 30′a çıkarılmasının öngörüldüğünü söyledi. 

Böğürcü, bu açıdan bakıldığında yenilenebilir enerji alanında istihdam edilecek ara elemana ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, açılacak meslek lisesinin ara eleman ihtiyacını karşılama noktasında sektöre önemli katkı sağlayacağını kaydetti. Yenilenebilir enerji dışında otomotiv ile elektrik-elektronik bölümlerinde de eğitim verileceğini kaydeden Böğürcü, “Toplam kontenjanımız 800 olacak. Ancak biz 2 bin - 2 bin 500 civarında başvuru bekliyoruz. Kriterlerimize göre öğrencileri seçeceğiz. OSB’deki ailelerin çocuklarına öncelik tanıyacağız. Rüzgar enerjisi bölümüne 200, güneş enerjisi 200 olmak üzere 400 öğrenci alacağız” dedi. 
Enerji sektörünün yıllık bin ile iki bin arasında ara eleman ihtiyacı olduğunu tespit ettiklerini kaydeden Böğürcü, bugüne kadar 500 firmanın güneş enerjisi lisansı için başvuru yaptığını söyledi. Bu firmaların lisans alabilmesi için en az 1 megavattlık yatırım yapması gerektiğinin altını çizen Böğürcü, 1 megavattlık yatırımın değerinin de 1 milyon dolar civarında olduğuna işaret etti. 

Anılan firmaların gerek işletme gerekse üretim anlamında ara eleman arayışı içinde bulunduğunu anlatan Böğürcü, “Rüzgar enerjisi açısından değerlendirildiğinde şu anda 3 bin megavattlık kurulu gücümüz var. Çok sayıda firma güneş enerjisi alanına yönelmeden önce rüzgar santralı kurdu. Sanayi firmaları da rüzgar santrallerinin üretimi, işletme ve altyapıları ile ilgili üretime geçti. Burada da 1000′in üzerinde personel ihtiyacı ortaya çıktı” ifadesini kullandı. 
- Devlet desteği ile ücretsiz eğitim imkanı -
Öğrencileri seçerken SBS puanı şartı aramadıklarını ve sosyal kriterlere öncelik verdiklerinin altını çizen Böğürcü, “Özel okula gitme imkanı olmayan öğrencilere de öncelik veriyoruz. Devletin OSB’lerde açılan meslek liselerinde okuyan öğrenciler için verdiği destekler sayesinde ücretsiz eğitim imkanı sağlıyoruz” diye konuştu. 
Okulun 4 bin metrekarelik kapalı alana sahip olduğunu belirten Böğürcü, okulda 22 dersliğin yanı sıra 9 atölye ve laboratuvarın da yer alacağını bildirdi. Teras katında ise rüzgar ve güneş panellerinin bulunacağını dile getiren Böğürcü, enerji panellerinin imalatı noktasında İvedik OSB’deki firmaların da rol alacağını söyledi. 
Öğrencilerin bir yandan ara eleman olarak yetişirken bir yandan da akademik anlamda kendilerini geliştirmelerini önemsediklerini anlatan Böğürcü, bu anlayış çerçevesinde OSB alanındaki içerisindeki teknokentte öğrencilerin de bulunacağını ifade etti. 
İvedik OSB’de yaklaşık 7 bin esnaf ve 100 binin üzerinde de çalışan bulunduğunu anlatan Böğürcü, “Böylesi büyük bir OSB bünyesinde enerji yatırımı düşünen birçok firma var. Enerji üzerine okul açma nedenlerimizden biri de bu” ifadesini  kullandı. 
- Yabancı öğretmenler de eğitim verecek -
Eğitimci kadrosu hakkında da bilgi veren Böğürcü, yeni okulda 65 kişiyi istihdam edeceklerini bunun 15′inin meslek dersi öğretmeni olacağını söyledi. 
5′i yabancı olmak üzere 40 kişinin akademik eğitim vereceğini anlatan Böğürcü, özellikle yabancı eğitmenlerin mesleki İngilizce dersi vereceğini ifade etti. Böğürcü, mesleki derslerin yüzde 80′ini Türkçe olarak vereceklerini anlattı. 
Öğretmen alımlarında özel sektör tecrübesi olan ve ilgili alandan mezun kişileri istihdam edeceklerini kaydeden Böğürcü, bugüne kadar 35 bin civarında başvuru aldıklarını kaydetti. 
- Öğrenciler sanal şirket kurabilecek -
Öğrencilere 130 ülkede geçerli mesleki yeterlilik belgesi verileceğini belirten Böğürcü, öğrencilerin ABD’deki 400 üniversiteye sınavsız geçiş olanağına kavuşacağını bildirdi. 
Öğrencilerin J1 ve F1 vizeleriyle dönem kaybetmeden ABD’ye gidebileceklerine işaret eden Böğürcü, “Öğrenciler ‘dual skills’ dediğimiz çift diploma programına dahil olacaklar. Buna 130 ülkede geçerli denklik diploması da denilebilir” diye konuştu. 
Tüm öğrencilerimize Lider ve Girişimci Yetiştirme Programı (t-MBA) kapsamında 100 bin lira sanal para ile şirket kurma imkanı tanıdıklarını kaydeden Böğürcü, şöyle devam etti:
“Sanal şirket ve işletme simülasyonumuz var. Öğrenciye iş yeri kurduruyoruz. Öğrenci bu sanal para ile işletme kuruyor, borsaya giriyor, kredi çekiyor, iş yerini batırıyor, yeniden kuruyor. Simülasyon ortamında iş yeri kurmak için ne yapacak? Ticaret odasına gidecek, belgelerini alacak paranın bir kısmını orada harcayacak. 20 personel çalışacak, personel ve işletme gideri olacak. 2 bin metrekare kapalı alanı olacak. Hammadde alacak ve üretim yapacak. Yani bir anlamda öğrenciye işletmecilik ve girişimcilik eğitimi veriyoruz. ” 
Böğürcü, öğrencinin yabancı dilinin belli bir seviyeye ulaşması gerektiği için sanal şirket uygulamasına 1. sınıfın ortalarından itibaren başlayacaklarını bildirdi.

Kaynak: http://www.haberahval.com/turkiyenin-ilk-enerji-meslek-lisesi-eylulde-acilacak-04061028.html

"Sendrom" Rüzgarda Beklentiye Dönüştü

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Ataseven:- "Hazırladığımız raporun (2 Mayıs Sendromunun Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektörüne Etkileri) sonucu olarak sektörün önünü açacak kararların çıkmasını bekliyoruz. Geriye dönük bir düzenleme yapılacağını öngörüyoruz"- "Yeni bir düzenleme olursa muhtemelen gerçek yatırımcılarla bu konuya ciddi bakmayan yatırımcılar ayrışacak. Yeni düzenleme gelirse '2 Mayıs Sendromu' olumsuz bir etki yaratmayacak"

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, hazırladıkları "2 Mayıs Sendromunun Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektörüne Etkileri" başlıklı raporun sonucu olarak sektörün önünü açacak kararların çıkmasını beklediklerini, geriye dönük bir düzenleme yapılacağını öngördüklerini belirtti.

Ataseven, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yatırımcıların santrallerin inşaat öncesi döneme ilişkin işlemlerini sonuçlandırmaları gereken sürenin dün itibarıyla dolduğunu, bu süreci tamamlayamayanların lisans iptali riskiyle karşı karşıya kaldıklarını kaydetti..

Bu konuya ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına gönderdikleri raporun sonucu olarak sektörün önünü açacak kararların çıkmasını beklediklerini bildiren Ataseven, "Geriye dönük bir düzenleme yapılacağını öngörüyoruz" diye konuştu.

17 Aralık sonrası bir takım sorunlar yaşadıklarını anlatan Ataseven, "Yeni bir düzenleme olursa muhtemelen gerçek yatırımcılarla bu konuya ciddi bakmayan yatırımcılar ayrışacak. Çünkü gerçek yatırımcılar bazı izin süreçlerini zamanında gerçekleştirmişti ancak 17 Aralık sonrası bir takım süreçler uzadı. Gerçek yatırımcı istediği sürede istediği sonucu alamadı. Ancak rapor doğrultusunda yeni düzenleme gelirse '2 Mayıs Sendromu' olumsuz bir etki yaratmayacak" değerlendirmelerinde bulundu.

Rapor

TÜREB, "2 Mayıs Sendromunun Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektörüne Etkileri" başlıklı raporu hazırlayarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlara göndermişti. Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre lisans aşamasındaki rüzgar enerjisi santrallerinin 2 Mayıs 2014'e kadar inşaat izinlerini alamaması durumunda sektöre etkileri değerlendirilen raporda, kanunda ve yönetmelikte belirtilen süreler içinde tüm başvuruların yatırımcılar tarafından yapılmış olmasına ve şartların tamamlanmasına rağmen inşaat öncesi döneme ilişkin işlemlerin sonuçlandırılamadığı ve lisansların iptal edilme riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulanmıştı.

"2 Mayıs sendromu" olarak adlandırılan bu sorunla, 160'ın üzerinde 5 bin 300 megavat kurulu gücü aşan, lisans aşamasında inşaat izinleri almak için uğraşan projenin bulunduğu tahminine yer verilen raporda, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Kanununda düzenlemeye gidilmesi yönünde talepte bulunulmuştu.

Kaynak: AA

Ekleme Tarihi: 03.05.2014 11:11, Son Güncelleme: 03.05.2014 11:12

Vestas signs 30 MW order as part of a 207 MW framework agreement in Turkey

Vestas has signed a framework agreement to deliver 207 MW across five locations in Turkey to a joint venture between the German utility EnBW and the Turkish holding company Borusan, with the first 30  MW order firm and unconditional. 

The deal represents the largest customer framework agreement in the Turkish wind power market ever. 

As part of the framework agreement, Vestas will supply nine V112-3.3 MW turbines for the extension of the Bandirma wind power plant located in the Balikesir Province, south of Marmara Sea, Turkey. Deliveries are expected to occur in the fourth quarter of 2014 with commissioning in the first quarter of 2015. 

The 30 MW contract includes supply, installation and commissioning of the wind turbines, a 
VestasOnline® Business SCADA system, as well as a five-year full-scope service agreement (AOM 4000), extendable to 10 years. 

The Bandirma project today consists of 15 V90-3.0 MW turbines, installed in 2008. 

Once completed, the Bandirma wind power plant will have a total estimated annual production of more than 292,000 MWh per year, which will save the environment from over 130,000 tons of CO2 emissions on an annual basis. Furthermore, it will provide enough electricity to cover the residential electricity consumption of more than 485,000 people in Turkey. 

“We have taken the decision to realise one of the largest onshore wind farm portfolios in Europe. To achieve our goal of being the leader in wind generation in Turkey, we have chosen one of the world's foremost wind turbine manufacturers, based on Vestas’ capability of ensuring business case certainty for our long-term plan, together with superior new technology which we look forward installing across the country,” states Mehmet Acarla, General Manager of Borusan EnBW Enerji. 

“This agreement and order is an indication of Vestas’ focus on building solid partnerships with customers to meet their business needs,” comments Marco Graziano, President of Vestas Mediterranean, who continues, “our goal is to ensure them the best return on the investment, while supporting further development of wind energy in Turkey where we have a solid presence and a cumulative market share of 22 per cent.” 

Reference: http://www.vestas.com/~/media/vestas/media/news%20and%20announcements/news/2014/140307_nr_uk_med.pdf

Sancak Enerji, Nordex ile anlaşma imzaladı

Sancak Enerji, Nordex ile anlaşma imzaladı

Sancak Enerji, Nordex Energy GmbH ile 89 milyon Euro’luk türbin tedarik ve servis çerçeve anlaşmasını imzaladı.

Toplamda 133,5 MW Rüzgar Enerjisi lisansı bulunan Sancak Enerji, projeleri için Alman Nordex Energy GmbH ile türbin tedarik ve servis çerçeve anlaşmasını imzaladı.

2007 yılında kurulan ve enerji portföyünü çeşitlendirerek enerjinin tüm alanlarında var olmayı hedefleyen Sancak Enerji, İzmir – Urla RES, Kayseri – Yahyalı RES ve İstanbul – Çatalca Yamaçtepe RES için türbin tedarik firmalarıyla görüşmelerinin ardından Alman firması Nordex Energy GmbH ile 89 milyon Euroluk çerçeve anlaşması yaptı.

18 MW kurulu gücü bulunan Urla RES projesi için 6 adet N117 3.0 MW türbin seçimi yaptıklarını dile getiren Sancak Enerji Grup Başkanı Necat Sancak, projenin inşasına en geç Temmuz ayında başlayacaklarını, 2015 yılının ilk çeyreğinde ise üretime geçmeyi planladıklarını belirtti. Sancak, Urla projesinden 6 ay sonra inşasına başlanacak olan 52,5 MW kurulu gücü bulunan Kayseri – Yahyalı projesi için de avans ödemesini gerçekleştirildiğini ve projeyi 2015 sonunda tamamlamayı hedeflediklerini ekledi.

Nordex Enerji A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Özarslan ise Sancak Enerji gibi bir yatırımcıyı kazanmaktan ve Nordex Enerji’nin portföyünü genişletmekten büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Özarslan, yeni N117 türbinlerin Türkiye pazarı için çok uygun olduğunu ve bu türbinlerin satışını gerçekleştirdikleri için de çok memnun olduklarını belirtti.

Rüzgar enerjisi yatırımının yanı sıra lisansa tabi olmayan güneş enerjisi yatırımı da bulunan Sancak Enerji, farklı enerji alanlarıyla ilgili görüşmelerini sürdürmektedir. Fırsatları değerlendirerek enerji sektörünün farklı alanlarına da yatırım yapmayı planlayarak 2025 yılında en az 1000 MW kurulu güce ulaşmayı hedeflemektedir.

Sancak Enerji, sağlık, inşaat, gayrimenkul geliştirme, tarım ve hayvancılık sektörlerinde yatırımları bulunan Sancak Group’un enerji alanlarındaki iştirakidir.

Kaynak : http://enerjigunlugu.net/sancak-enerji-nordex-ile-anlasma-imzaladi_8285.html