Blog Archive

Wednesday, July 6, 2011

Aydın’ın Rüzgar Enerjisi Kapasitesi Açıklandı

Aydın’ın Rüzgar Enerjisi Kapasitesi Açıklandı

Aydın İl Genel Meclisi Enerji Doğal Kaynaklar Sanayi ve Ticaret Komisyonu hazırladığı raporda Aydın’ın rüzgar enerjisi kapasitesini açıkladı. Raporda Aydın’da kurulabilecek rüzgar enerjisi kapasitesinin 504.75 kilometrekare alanda 2523.76 M.W olduğu belirtildi.

Aydın İl Genel Meclisi Enerji Doğal Kaynaklar Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanı Halil İbrahim Karaçam hazırladıkları raporu Aydın İl Genel Meclisi toplantısında okudu. Raporda, Aydın sınırları içerisinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nca verilen dört rüzgar enerjisi santrali bulunduğunu söyledi. Lisans sahibi olan şirketlerin adını, bulunduğu yerleri ve güç kapasitelerini açıklayan Karaçam; “Tesis yeri Çine Mardan Baba olan, Sabaş Elektrik Üretim A.Ş’ye ait olan tesisin kuruluş güç kapasitesi 24 M.W’tır. Tesis yeri yine Çine Madran Baba Dağı Topçam Tepe Mardan Baba Tepe Kayalık Tepe’de Kıroba Elektrik Üretim A.Ş’ye ait olan tesisin kuruluş güç kapasitesi 19.5 M.W’tır. Tesis yeri Saplatan Dağı Akbük Didim olan Ayen Enerji A.Ş’ye ait olan tesisin kuruluş güç kapasitesi 31.5 M.W’tır. Tesis yeri Aydın olan ABK Enerji Üretmek Projelerini Geliştirme İnşaat Turizm Nakliyat San. ve Tic. A.Ş’ne ait tesisin kuruluş güç kapasitesi 30 M.W’tır.” dedi.

Konuşmasında rüzgar enerjisi yatırımı yapmadan önce her işte olduğu gibi fizibilitenin çok iyi yapılmış olması gerektiğine dikkat çeken Karaçam rüzgar enerji yatırımlarında şu adımların izlenmesi gerektiğine dikkat çekti: “Saha seçimi, seçilen sahada mevcut başvuru durumunun araştırılması, seçilen sahanın arazi yapısı, arazi mülkiyeti, ulaşım imkanları, trafo merkezlerine uzaklıkları dikkate alınmalıdır. Seçilen sahada en az bir yıl uzman tarafından enerji amaçlı rüzgar ölçümleri yapılmalıdır. Rüzgar ölçümleri ile elde edilen rüzgar verilerinin analiz edilerek yatırım kararının alınması, EPDK’ya lisans başvurusu yapılması ve çalışmalara başlanması”

Aydın İl Genel Meclisi Enerji Doğal Kaynaklar Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanı Halil İbrahim Karaçam Aydın’da yeni Rüzgar Enerji Santrali çalışması yapacak şirket ya da tüzel kişilik bulunmadığını sözlerine ekledi.


Kaynak: http://www.haberciniz.biz/aydinin-ruzgar-enerjisi-kapasitesi-aciklandi-1095321h.htm

Rüzgâr enerjisi, gözde sektör oluyor

Büyüme danışmanlığı ve araştırma kuruluşlarından Frost ve Sullivan'ın küresel çapta gerçekleştirdiği araştırmaya göre, önümüzdeki 10 yıl içinde yenilenebilir enerji pazarında hızlı bir büyüme bekleniyor. Hidroelektrik dışında rüzgâr, güneş, biyokütle ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının 2010 yılında yüzde 3,6 olan küresel payının 2020 yılında yüzde 7,7'ye, 2030 yılında ise yüzde 12,6'ya yükselmesi öngörülüyor.

Avrupa, Kuzey Amerika, Çin, Hindistan ve Türkiye'de rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik, biyokütle ve jeotermal enerji pazarlarının önümüzdeki 10 yılını analiz eden Frost ve Sullivan, çeşitli sonuçlara ulaştı.

Frost ve Sullivan'ın küresel çapta gerçekleştirdiği araştırmaya göre; önümüzdeki 10 yıl içinde yenilenebilir enerji pazarında hızlı bir büyüme bekleniyor. Araştırmaya göre, fosil yakıtların emisyonunu azaltmaya kararlı hükümet politikaları, uluslararası anlaşmaların getirdiği zorunluluklar ve yeşil ekonomiye dayalı yeni endüstrilere destek olma eğiliminin güçlenmesi gibi nedenlerden dolayı yenilenebilir enerjiye olan yatırımlar önümüzdeki dönemde ivme kazanacak.

Frost ve Sullivan'a göre hidroelektrik dışında rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının 2010 yılında yüzde 3,6 olan küresel payının 2020 yılında yüzde 7,7'ye, 2030 yılında ise yüzde 12,6'ya yükselmesi öngörülüyor.

Araştırmanın Türkiye sorumlusu Özge Özeke, Türkiye'de enerji üreticilerinin büyük ölçüde doğalgaz ithalatına bağlı bulunduğ unu ve enerji ihtiyacının neredeyse yarısının bu yoldan karşılandığına dikkati çekerken, bu durumun büyük yatırımcıları alternatif üretim yollarına yönelttiği, nitekim Türkiye'de rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal gibi tüm yenilenebilir enerji alanlarına büyük bir ilgi gösterildiğini kaydetti.

Araştırmaya göre, Türkiye'de yenilenebilir enerji pazarının kısa sayılabilecek geçmişine rağmen, 2023 yılı itibariyle pazarda gözle görülür bir artış kaydedilecek. Gelecek yıllarda Türkiye'de enerji ihtiyacının yüzde 6 ile 8 arası artış göstermesine paralel olarak, siyasetçilerin ülkenin kendi kaynaklarından elde edebilecekleri büyük potansiyele kayıtsız kalmayacakları vurgulandı.

TÜRKİYE GÜNEŞ ENERJİSİ ALANINDA YENİ ÜLKELER ARASINDA

Frost ve Sullivan'a göre, Türkiye güneş enerjisi alanında ise yeni ülkeler arasında gösteriliyor. Düzenlemelerle ilgili eksiklerin yıl içinde tamamlanması ve prosedürlerle teknik detayların da bitirilmesiyle birlikte güneş enerjisi yatırımlarının hız kazanacağına kesin gözüyle bakılırken, bu alanda Türkiye'nin sahip olduğu büyük potansiyel pazarı her açıdan cazip kıldığı ifade ediliyor.

Araştırmada, Türkiye'de diğer yenilenebilir kaynaklara kıyasla rüzgar enerjisi pazarının 2010 yılı itibariyle 1266 MW'lık kapasiteye sahip olmasının, pazarın gelişmiş bir düzeyde olduğunu işaret ettiği vurgulanırken, bu alanda endüstrinin karşılaştığı temel zorluğun, uzun süren lisanslandırma süresi ve buna bağlı olarak uygulamadaki projelerde yapılan değişiklikler olarak gösterildi.

2023 yılını hedefleyen stratejik çalışmaya göre Türkiye'de rüzgar enerjisinde 20 bin MW'lık kapasiteye ulaşılması arzusunun, bürokratik çevrelerde oldukça iyimser bir hedef olarak değerlendirildiği belirtilen araştırmada, şunlar kaydedildi:

"Öte yandan, jeotermal enerjide 600 MW'lık elektrik üretim potansiyeli olan Türkiye, bu alanda AB ülkeleri arasında birinci, dünya ülkeleri arasında yedinci sırada bulunuyor. 2010 yılında yenilenebilir enerjiler için açıklanan tarifelerdeki dönüşle son kanunun çıkmasıyla birlikte, jeotermal enerjinin parlak bir gelecek vaat ettiği ileri sürülüyor. Sürekli bir güç üretim tür ü olmasından dolayı talebin sadece yüksek maliyet ve kaynağın küçüklüğü yüzünden zorluk yaşayabileceği tahmin ediliyor. 2023 yılı itibariyle devletin hedefi ise Türkiye'nin tüm jeotermal enerji potansiyelini tam kapasiteyle değerlendirmeye almaya odaklanıyor."

RÜZGAR YATIRIMI DÜNYA GENELİNDE GELİŞME GÖSTERECEK

Araştırmada, rüzgâr enerjisine yatırımın dünya genelinde önemli gelişme göstereceğine işaret edilirken, Frost ve Sullivan'ın öngörüsüne göre bu yükseliş yalnızca Çin'in 10 yıl içinde kurulu rüzgar enerjisi gücünü neredeyse üç katına çıkarmasından değil, Hindistan ve Avrupa'daki altyapı yatırımlarının katkısıyla da sa ğlanacak.

Kuzey Amerika pazarının ise düzenlemelerle ilgili canlılık yaşasa da kriz döngüsünü aşamayacağı, Avrupa'daki rüzgar enerjisi üreticilerinin ise Asya'dan gelecek rekabetçi baskıyı hissedeceği ve sektörün yapısının ö nümüzdeki beş yılda şirket birleşmeleriyle önemli bir değişim geçireceği ifade edildi.

Frost ve Sullivan'a göre sermaye ve ekipman maliyetleri 2009 ve 2010 yıllarında düşmüş olsa da projelerin karmaşık yapısından dolayı maliyetler yine de yüksek olmaya devam edecek.

Güneş enerjisi pazarının ise uzun dönemde iyi bir büyüme yakaladığı ancak Batılı üreticiler için temel sorunun Avrupa ve Kuzey Amerika pazarını hedefleyen Çinli üreticilerin artan egemenliği olarak gösterildiği anımsatılan araştırmada, silikon bazlı güneş enerjisi teknolojisinin artık standart bir teknoloji olarak görüldüğü ve yatırım marjlarının sürekli düştüğü, maliyet açısından geleneksel enerji teknolojileri ile güneş enerjisi arasındaki mesafe hızla kapandığı ifade edildi.

Halihazırda Çin'de 200'den fazla güneş enerjisi ekipmanı üreten firma bulunduğu, önümüzdeki 10 yılda Çinli üreticilerin Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarını da hedefleyeceğinin tahmin edildiği belirtilen araştırmada, "Nitekim Çin firmaları bugün dünya çapında satılan modüllerin neredeyse yarısına sahip bulunuyor ve gözlerini denizaşırı bölgelere çevirmiş durumdalar" denildi.

HİDROELEKTRİK SANTRALLER ÇEKİCİLİĞİNİ YİTİRİYOR

Frost ve Sullivan'ın araştırmasında, hidroelektrik santrallerin sermaye yoğun olmaları ve geri ödeme süresinin uzunluğu nedeniyle yatırım açısından çekici olmadıklarının altı çizilirken, şunlar ifade edildi:

-"Daha çok kamu teşekküllerinin yatırım planlarına giren hidroelektrik santraller, kimi zaman kamu açısından da çekiciliğini yitiriyor. Çünkü özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika'da söz konusu teşekküllerin hissedarlarının yoğun baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Frost ve Sullivan'a göre önümüzdeki 10 yıl içinde bu alanda gelişim görece düşük olacak. Bunun en önemli nedenlerinden biri de en verimli kullanım alanlarının zaten hizmette olmasından kaynaklanıyor.

Avrupa ve Kuzey Amerika'da birçok hidroelektrik santrali kullanım ömrünün sonuna gelmiş bulunuyor. Yeniden yapılandırılmadıkları takdirde kapatılmak zorunda kalacaklar. Pek çok santralin ise gelişimi, kapasite artırımı ve çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için elden geçirilip seviyeleri yükseltilmiş durumda. Büyük hidroelektrik santraller sebep oldukları büyük zararlar yüzünden çevreci kuruluşların tepkileriyle karşılaşmaya devam ediyor. Önümüzdeki 10 yılda çevreci muhalefetin artarak sürmesine ve çevreci bilincin küresel çapta daha da yaygınlık kazanmasına kesin gözüyle bakılıyor."

Hidroelektrik alanında Çin'in kurulu düzeninin 10 yılda ikiye katlanacağı ve pazara Çin ekipman üreticileri hakim olacağı belirtilirken, Avrupa'da ise Portekiz ve Avusturya'nın yeni hidroelektrik santraller için en iyi fırsatları sunacağı, yeniden yapılandırma alanında Fransa ve Norveç'in öne çıkarken, bu ülkeleri İsveç ve Avusturya takip edeceği bildirildi.

Araştırmaya göre biyokütle projeler sermaye yoğun yapıları nedeniyle 2009 ve 2010 yıllarını zorlu geçirirken, az sayıda fondan yararlanabildi.

Avrupa ve Kuzey Amerika'da 2012 ve 2013 yıllarında işlemeye başlayacak santrallerin sayısının az olacağı, ancak bu pazarın temellerinin sağlam olduğunu, sağlanan teşvikler gözönüne alındığında pazarın 2011 yılı ndan itibaren gelişmeye başlayacağı ifade edildi.


Kaynak: http://www.haber10.com/haber/245774/

YENİLENEBİLİR ENERJİDE YATIRIM FIRSATI

Aydınlı yenilenebilir enerji yatırımcıları için dev fırsat

5 Temmuz 2011 Salı

Dünya’da çok az sayıda bulunan 250 kW’lık rüzgar türbininin üretim ve montajına Alman ortaklığı ile Konya’da başlayacak olan Ayetek Wind, türbinin bazı aksamlarını ise Aydın’da üretmek ve Aydınlı sanayici ve yatırımcılarla irtibata geçmek istiyor.

Hollanda doğumlu Abdullah Özel ve Ekrem Karaçalı’nın kurduğu Ayetek, Wind Technik Nord ismindeki Alman şirketiyle yaptığı ortaklık ile piyasa değeri yaklaşık 1,5 milyon Avro olan ve dünyada çok az sayıda bulunan 250 kW rüzgar türbininin üretim lisansını satın alarak Konya’da üretimine başlayacaklarını açıkladı. AYE 250 ismini verdikleri türbinin bazı aksamlarını ise Aydın’da üretmeyi planlayan şirketin orta vadeli yatırım planları arasında 500 kW’lık türbin üretmek de var.

Ayetek Enerji olarak 2 yıldır bakım onarım sektöründe çalıştıklarını ifade eden Karaçalı, “Türkiye’de 500 kW altı yenilenebilir enerji üretimi yönetmeliğinin çıkması ile şirket olarak rafta beklettiğimiz projeyi yürürlüğe koyduk. Orta ölçekli rüzgar türbini üreticileri arasında dünyada kabul gören ilk 5 firmadan biri olan Wind Technik Nord firması ile ortaklık kurarak işe başladık. Türkiye’de ise bu alanda DNV tarafından sertifikalı olarak 20 yıldan fazla kendini dünyanın birçok yerinde kanıtlanış olan bir rüzgar türbininin üretimini yapan ilk şirket olduk. Bununla birlikte 10 yıldan fazla bakım ve onarım deneyimi olan bir teknik ekip oluşturduk” dedi.

Türkiye orta ölçekli rüzgar türbinlerinde en büyük pazar olacak

Yeni mevzuat değişiklikleri ile Türkiye’nin yakın gelecekte orta ölçekli ‘500 kW ve altındaki’ rüzgar türbinleri için en büyük pazarlardan biri olmasının beklendiğini söyleyen Karaçalı, türbinleri hem iç pazarda değerlendirmek hem de orta ölçekli rüzgar türbinleri için teşvikleri bulunan İngiltere, Kuzey İrlanda ve İtalya gibi Avrupa ülkelerine ihraç etmek istediklerini belirtti. Türkiye’den sonra İtalya’nın ilk etapta değerlendirdikleri ülke olduğunu ifade eden Karaçalı, “İtalya 200 kW rüzgar türbinleri için 30 avro-cent teşvik veriyor, bu da 20 yıl ekonomik ömrü olan türbinlerin 1-2 yıl gibi çok kısa sürede amorti olması demek. Türkiye’de yaklaşık 10 euro-cent mahsuplaşma geliri ile yatırımların amorti süresi 3-4 yıl gibi bir sürede olacaktır. Çok yeni ve Aydınlı yatırımcılar için çok cazip olan bu sektörün daha iyi anlaşılması ve tanıtılmasıyla çok büyük bir taleple karşı karşıya kalacağımızın ilk sinyallerini alıyoruz” dedi.

Yatırımcıların, 500 kW’lık türbin için yaklaşık 800 bin avroluk yatırım ile kendi enerjilerini üretebileceklerini söyleyen Abdullah Özel, “Türkiye’de 500 kW altında olan yatırımlarda rüzgar raporlama ölçümleri, lisans almak gibi maliyetler bulunmadığı için yatırımcılar bir makine alıyor gibi leasing anlaşması ile rüzgar türbinlerini kurabilirler ve kendi enerjilerini üretebilirler” dedi. Özel, 250 kW rüzgar türbinlerinin mevcut şebeke altyapısıyla kolaylıkla uygulanabilir olması, Aydın’ın rüzgar enerjisi açısından Türkiye’nin en cazip bölgelerinden olması ve AYE 250 türbininin lisans başvurularından muaf tutulması göz önünde bulundurulduğunda bu girişimin Aydın için büyük bir fırsat olduğunu vurguladı. Özel, Aydınlı sanayiciler ile görüşmelerini sürdürdüklerini ve info@ayetek.com adresinden sanayici ve yatırımcıların kendilerine ulaşabileceklerini bildirdi.

KAYNAK : http://www.aydinyerel.com/2011/07/04/yenilenebilir-enerjide-yatirim-firsati/

Tokat yıl sonunda Rüzgar enerjisi ile tanışacak

Tokat yıl sonunda Rüzgar enerjisi ile tanışacak. Bugün 01.06.2011 de Biyolojik araştırma yapmak için Enerji rüzgar güllerinin dikildiği bölgede geziye çıkan kent Konseyi ve TEMA vakfı üyeleri Rüzgar enerjisin yaygınlaşmasını istediler.

Enerji bakanlığının Tokat (Rüzgar Elektrik Santralleri) Projesi ve Tesis çalışmaları 2 yıl sürdü. Tokat Merkez Tekneli-Killik-Çayören Köyü arazileri üzerine rüzgar güllerinin kurulma aşamasının sonlarına yaklaşıldı. Yıllık 40 mG elektrik üretecek olan Rüzgar elektrik santrali 2.5 elektrik üreterek Tokat ilinin Yüzde 70 ni karşılayabilecek. Her birinin 85 metre yükseklikte ve kanatlarını 49 metre uzunluğunda olan rüzgâr gülü toplam 16 adet olacak 3 köyün kırsal arazisi üzerine kurulan Rüzgâr elektrik santralinin biyolojik Zaralarını veya faydalarını yerinde görmek için santrali görme ve incelemek için düzenlenen gezide konuşan GOP Üniversitesi Fen Edebiyat biyolojik bölümü öğretim üyesi Y. Dr. Doç Bedrettin Selvi “ İlk gözlemlerimiz çok olumlu oldu. Bir hes le veya nükleer enerjinin verdiği zararlarla rüzgar enercisini karşılaştıracak olursak arada dağlar kadar fark olduğunu gürdük. Tabiî ki rüzgar enerji sininde minimum kadar çevreye bir zararı var. Ama bir hes veya nükleer enerjiye göre zararı çok, çok düşük seviyelerde. Gördüğümüz kadarıyla dikilen rüzgar gülleri direklerinin dikilen yerler de doğaya bir zararı var oda bu kadar önemsenecek bir seviyede değil. Tabii ki bu rüzgar enerjisinin yaygınlaştırılmasını görüyoruz. Bugün Tokat tada bulunan hidra elektrik santralleri kadar enerji üreteceği söyleniyor.” Dedi. Geziye Tokat ve çevreye getireceği faydaları ve zararları anlatan emekli Av Mustafa Yavuz da Rüzgar enerjisine inandığını dile getirerek “ Rüzgar enerjisi çevreye veya doğaya zarar vermeyen temiz bir enerjilerden birdir” dedi. Toplam 3 köyün kırsal tepelerine kurulan Rüzgar enerjisi inşaat sorumlusu Elektrik Mühendisi Salih Gürel de “ kurduğumuz Rüzgar enerjisi 2 yıla yakın bir çalışma sonun bu tepere bize lisanız verildi. Yaptığımız iş ekonomiye katkı sağlayacaktır. Çevreye minimum bir tahribat yaptığımız oluyor. Toplam 16 adet rüzgar gülümüz var. Tokat ta bağlayıp bağlantı noktasında ülke geneline vereceğiz. Elde edilen enerji Tokat ilinin Yüzde 70 ni karşılıyor. Üretim kapasitemiz yıllık 40 Megawatt. Yılsonuna kadar üretime gececeğiz “ dedi



Kaynak: http://tokatraporgazetesi.com/v1/2011/07/tokat-yil-sonunda-ruzgar-enerjisi-ile-tanisacak/

Rüzgar türbinlerini, yerli makine büküyor

Rüzgar türbinlerini, yerli makine büküyor

BURSA (CİHAN)- Bursalı bir firma tarafından ‘AKBEND’ markası ile dünyanın dört bir yanına ihraç edilen silindir bükme makineleri, rüzgar türbinlerini bükecek seviyeye ulaştı. Akyapak Makine tarafından üretilen silindir bükme makineleri, enerji sektörünün de vazgeçilmezi olma yolunda ilerliyor. 1962’den bu yana sac işleme makineleri üreten Akyapak, 1 mm’den 100 mm’e kadar silindir makinesi, 1 mm’den 500 mm çapa kadar boru bükme ve plazma makineleri üretiyor. Harley Davidson’un direksiyonundan Baymak, Demirdöküm, Olimpiyat Stadı, Formula 1 pisti, Mercedes Benz, Mitsubishi ve Rolls Royce’a kadar sac ve borunun büküldüğü tüm alanlarda makineleri kullanılan Akyapak, rüzgâr türbinlerini bükecek makinelerini de enerji sektörünün hizmetine sundu. Rüzgâr enerjisinin sadece Türkiye’de değil, dünyada da gelişen bir alan olduğunu kaydeden Akyapak Makine Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Er, "Yaptığımız AR-GE çalışmaları ile silindir bükme makinelerinde rüzgâr türbini bükecek elektrik, elektronik ve yazılımdan oluşan önemli geliştirmeler yaptık. Şimdi enerji sektörüne yatırım yapan Türk-Alman ortaklı ya da yabancı ortaklı firmalar rüzgâr türbini büküm makinesi için bize geliyor. Bu konuda gelecekte daha da iyi işler yapacağımıza inanıyoruz.”Bükme, delme makinelerinde de yeni ürünlerin yanı sıra mevcut ürünlerin CNC sistemleri ve yazılımlarının geliştirmesine devam ettiklerini belirten Er, şu bilgileri verdi: “Hassas çalışan yüksek kaliteli makineler oluşturduk. Sac işlemede silindir makineleri, basınçlı tanklarda, bor hatlarında kullanılan ve her türlü malzemeyi dairesel büken makineler yapıyoruz. Bunun yanında boru bükme ve plazma kesim makinesi üretimlerimiz devam ediyor. Çelik konstrüksiyon direkler için delik delme makinesinin de Türkiye’de öncüsüyüz.” Yılda iki bin makine üretip 83 ülkeye ihracat yapan Akyapak, her geçen yıl hitap ettiği sektör ve ülke sayısını yukarı çekerek pazar çeşitliliğini artırıyor. Petrol rafinerilerinden, inşaat sektörüne kadar pek çok alanda hizmet verdiklerinin altını çizen Orhan Er, Almanya Fransa, İngiltere başta olmak üzere ağırlıklı olarak Avrupa ile çalıştıklarını, Hindistan, Endonezya, Brezilya, İran gibi ülkelerin de pazarları haline geldiğini kaydetti. 16 bin metrekarelik alanda 200 kişiyle üretim yaptıklarını dile getiren Er, üretimlerinin yüzde 15’ini otomotiv, yüzde 35’ini basınçlı kaplar, yüzde 35’ini inşaat ve çelik konstrüksiyon pazarına, yüzde 15’ini ise mobilya ve diğer sektörlere ayırdıklarını ifade etti. CİHAN

Kaynak: http://www.muhabir.net/ruzgar-turbinlerini-yerli-makine-bukuyor/

Sunday, July 3, 2011

Ruzgar yatırımcıları kredileri geri ödeyemiyor

Ruzgar yatırımcıları kredileri geri ödeyemiyor

Rüzgar Enerjisi ve Su Santralleri İşadamları Derneği (RESSİAD) Başkanı Tolga Bilgin, ''içinde bulunduğumuz elektrik piyasasında oluşan fiyatlar, bırakın yeni yatırımcı çekmeyi, mevcut yatırımcıyı da mağdur ederek, yeni yapılacak enerji yatırımların önünü tıkamaktadır'' dedi.

RESSİAD Başkanı Bilgin A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin en önemli yenilenebilir enerji kaynaklı santrallerinden olan rüzgar enerjisi santralleri ve nehir tipi hidroelektrik santraller enerji havuzu içinde kurulu güç olarak kayda değer bir büyüklüğe ulaşıldığını belirtti.

Bugün serbest üretici statüsündeki rüzgar santrallerinin kurulu gücü 1500 megavat (mw) , nehir tipi su santrallerinin kurulu gücü ise 3500 mw olduğuna işaret eden Bilgin, yenilenebilir enerji kaynaklarının özel sektör marifetiyle bu noktaya gelmesinde eski Piyasa Mali Uzlaştırma Mekanizması (PMUM) sisteminde oluşan 3 zamanlı fiyatların önemli katkısı olduğunu, proje finansmanı yapan bankalar ve yatırıma karar veren yatırımcıların da piyasa fiyatlarının oluşturduğu trendi yeterli görerek bu yatırımları gerçekleştirdiğini kaydetti.

Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) sistemi ile Elektrik Piyasasının daha istikrarlı, daha şeffaf ve daha adil olması hedeflendiğini hatırlatan Bilgin, şöyle devam etti:

''Ancak, DUY'da kuralların açıkça belirtilmesine rağmen, gerçek uygulamada bu kurallara bazen uyulmadığı gözükmektedir. Ayrıca sistemde bazı yapısal hatalar, uygulamaya geçince ortaya çıkmıştır. Bu sebeplerden sistem fiyatları, uygulamanın başlangıcından beri dengesiz ve mevcut üretim maliyetlerinin çok altında oluşmuş ve işletmede bulunan tüm özel sektör santralleri ile yeni yatırım kararı alacak olan yatırımcıları olumsuz etkilemiştir. Bu yüzden sistemdeki gerçek zamanlı arz talep dengesini yansıtan serbest piyasa fiyatları oluşamamakta ve ulusal kaynakların verimli ve optimum kullanılmasını sağlayan ve yatırımcılara yol gösteren sinyaller verilememektedir. Bu durumdan, dengeleme birimi olan doğalgaz, kömür gibi santraller de olumsuz etkilenmektedir. Özellikle bazı dönemler fiyatların 2-3 kuruş/kWh hatta 0 kuruş çıkması, gün öncesi ve gün içi ortalamaların 6-7 kuruş/kWh civarında seyretmesi çoğu dengeleme santrallerinin daha fazla zarar etmemek için üretimlerini durdurmasına yol açmıştır''

''BİR ÇOK YATIRIMCI BANKA KREDİSİ GERİ ÖDEMELERİNDE ZORLANIYOR''

Piyasadaki bu durum rüzgar ve nehir tipi su santralleri için daha vahim noktaya geldiğini savunan Bilgin, rüzgar ve nehir tipi su santrallerinin dengeleme birimi santraller gibi önceden öngörülebilir bir üretim programı olmadığından, gün öncesi yapılan üretim tahminleri çoğunlukla tutmadığına dikkati çekti. Ayrıca, gün öncesi ile gün içinde oluşan fiyatların farklı ve istikrarsız oluşmasından dolayı bu santrallerde üretilen elektrik çok düşük fiyatlara ve hatta bazı günler üretim yapılmasına rağmen para kazanmak yerine üstüne para verilerek sisteme verildiğini ifade eden Bilgin, bunun sonucu olarak ay sonu ortalaması normalde üretim maliyetlerine göre çıkması gereken fiyatların çok altında çıktığı ifade etti.

Bu şekilde yatırım kararı verirken fizibilitelerini minimum 13-14 kuruş/kWh olarak yatırım kararı alan yatırımcıların zarar ettiğini anlatan Bilgin, bir çok üyenin projenin ilk senelerde kendisini geri ödememesi sebebiyle banka kredisi geri ödemelerini kendi öz kaynakları ile desteklediğini söyledi.
Saatlik uzlaştırma ile gün öncesi ve anlık piyasalarda oluşan fiyatların normalde maliyet esaslı gerçek fiyatları yansıtması gerektiğini vurgulayan Bilgin, ayrıca oluşan bu fiyatlar sistemde arz-talep dengesinin bozulmaması için bir sinyal görevi görerek yeni yatırımların yapılmasını sağlaması gerektiğini belirtti.

Bilgin, ''maalesef içinde bulunduğumuz elektrik piyasasında oluşan fiyatlar bırakın yeni yatırımcı çekmeyi mevcut yatırımcıyı da mağdur ederek yeni yapılacak enerji yatırımlarının önünü tıkamaktadır'' dedi.

''BU KADAR LİSANS BAŞVURUSU KİMSEYİ ALDATMAMALI''

Gerek yenilenebilir kaynaklı santraller için, gerekse son dönemde dengeleme santralleri olan kömür, doğalgaz santralleri için yapılan 60.000 MW'a ulaşan lisans başvuruları olduğuna dikkati çeken Bilgin, bu kadar çok lisans başvurusunu bir anlamda ''fırsatçılık'' olarak gördüğünü söyledi.

Aralarında az da olsa bazı yatırımcıların gerçekten yatırımı yapmak için lisans aldığını veya lisans başvurusu yaptığı bilinse de çoğunluğun ileride ya bu santralleri yapamayacağını ya da sistem fiyatları tekrar yatırım sinyali vermeye başlayana kadar bekleyip sonra lisansı devir edeceğini tahmin etmenin hiç de zor olmadığını diye getiren Bilgin, şunları kaydetti:

''O yüzden bu başvurular özellikle piyasayı yöneten değerli yöneticilerimizi ve bürokratlarımızı aldatmamalı. Bu başvurular hem sisteme gerçek yatırımcıların girmesini engelliyor, hem de vakit kaybettiriyor. O yüzden öncelikle yatırım kararı verme de en önemli kriter olan istikrarlı ve adil bir piyasa fiyatının oluşması gerçek yatırımcıların sistemde çoğalmasını sağlayacaktır.''

DENGESİZ VE MALİYETLERİN ALTINDAKİ PİYASA FİYATLARI NASIL DÜZELİR?

Sistemdeki ani fiyat değişimlerinin ve özellikle gün öncesi ve dengeleme güç piyasası arasında aynı saat içinde oluşan büyük fiyat farklarının oluşmaması için yapılması gerekenin anlık dengesizliklerin sistem fiyatına yansıtılması olduğunu ifade eden Bilgin, böylece sistem dengelendikten sonra yapılan her müdahalenin yeni sistem içindeki fiyatlarla oluşacağını ve yapay fiyatların oluşmayacağını söyledi.
Türkiye üretiminin yüzde 73'ünün devlet kurumları olan EÜAŞ ve TETAŞ'ın kontrolünde olmasının da serbest piyasanın genel ruhuyla çeliştiğini belirten Bilgin, Tüketimin karşılanmasında kamudan ve otoprodüktör tesislerden arta kalan sadece yüzde 19'luk bir pay için birbirleriyle yarışan serbest üretim şirketlerinin, maliyetlerini fiyatlara yansıttığında devletle rekabet edemediğini ve bunun sonucu olarak fiyatlar yapay olarak düşürülerek üreticilerin mağdur edildiğini ifade etti.

Bu durumun, EÜAŞ'ın üretim portföyünün, öncelik termik santrallere verilmek kaydıyla, özelleştirilmesi ile önlenebileceğine işaret eden Bilgin, ''Bu özellikle kömür santrallerinde devlet elinde atıl kalmış kapasitenin kullanılmasını ve daha piyasada gerçek maliyetleri yansıtan fiyatların oluşmasını sağlayacaktır.'' dedi.

Tüketim bildiren piyasa katılımcıları ve bazı dengeleme birimleri santrallerinin, gün öncesinde üretmeyi veya tüketmeyi taahhüt ettikleri üretim veya tüketim programına uymadığını anlatan Bilgin, bu durumun yönetmelikler de belirtilen denetimlerin yapılması ve öngörülen yaptırımların uygulanması ile çözülebileceğini ifade etti.

RESSİAD Başkanı, böylece piyasa katılımcıları gerçek üretim ve tüketim değerlerini bildirmek zorunda kalarak sistemin gerçek arz-talebe göre dengelenmesinin sağlanacağını, daha da önemlisi piyasa katılımcılarının arasında adil bir sistem oluşturulacağını sözlerine ekledi.

ELEKTRİK BORSASI KURULMALI

TEİAŞ'ın Üretim Kapasite Projeksiyonuna göre en erken 2016 ve en geç 2019 yılında enerji arz açığı beklendiğine işaret eden Bilgin, bu anlamda yeni üretim tesislerinin yapılmasının önem arz ettiğini vurguladı.

Önümüzdeki 5 yıl içerisinde ortaya çıkabilecek olası bir enerji darboğazının tüm ülkeyi zor durumda bırakabileceğini ifade eden Bilgin, bu duruma çözüm olarak Türkiye'de mutlaka gerçek piyasa fiyatlarını yansıtan ve tüketiciler ile (Dağıtımcılar ve Serbest Tüketiciler) üreticileri çeşitli vadelerde ikili anlaşma yapmak üzere buluşturan bir enerji borsasının kurulması gerektiğini bildirdi.

Bilgin, böylece borsadan gerçek ve istikrarlı fiyat sinyalini alan yatırımcıların bu göstergelere göre yatırım yapma kararı alabileceğini, borsa da oluşan fiyatların ayrıca dağıtımcıların düzenlemeye tabii perakende satış tarifeleri için de bir referans fiyat oluşturacağını kaydetti.

Kaynak: http://www.patronlardunyasi.com/haber/Ruzgar-yatirimcilari-kredileri-geri-odeyemiyor/105802

Rüzgâr santrali için askerden izin alınacak


Rüzgâr santrali için askerden izin alınacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, rüzgâr enerjisi santrali (RES) projelerine, Genelkurmay Başkanlığı'ndan olumlu teknik etkileşim izni alındıktan sonra izin verecek.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 'Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği' Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğin, 'Proje Onayı Müşterek Hükümleri'ni düzenleyen altıncı maddesine eklenen fıkraya göre, RES projeleri, Genelkurmay Başkanlığı'ndan olumlu teknik etkileşim izni alındıktan sonra onaylanacak.



Kaynak: http://www.patronlardunyasi.com/haber/Ruzg%C3%A2r-santrali-icin-askerden-izin-alinacak/105386

Rüzgâr gülüne takviye için 10 barajın suyu dağa çıkarılacak


Rüzgâr gülüne takviye için 10 barajın suyu dağa çıkarılacak


Japon şirketle anlaşılarak geliştirilen proje için Isparta, Kayseri, Bursa, Antalya, Denizli ve Samsun'un da aralarında bulunduğu 10 il belirlendi. Amerika, Almanya ve İtalya'da yaygın olarak bulunan santrallerin 2022'de bitirilmesi planlanıyor.

Son yıllarda artan rüzgâr ve güneş enerjisi yatırımları Enerji Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Bakanlık, Japonlar ile birlikte yeni bir proje geliştirdi. Buna göre, rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yapılan elektrik üretimini dengelemek için dağların tepesine baraj inşa edilecek. Proje kapsamında Samsun, Kayseri, Antalya, Denizli, Osmaniye, Burdur, Isparta, Eskişehir ve Bursa dahil 10 il belirlendi. Barajlardaki suyun belirli bir miktarı daha yüksek tepelere kurulacak küçük barajlara (pompajlı HES) taşınacak. Rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklarda elektrik üretimi durduğunda yüksek tepelere kurulan barajlar devreye sokularak dengeleyici enerji üretecek.

Avrupa ülkelerinde kullanılan uygulama Türkiye'de ilk kez denenmiş olacak. Pompajlı santraller için ortak çalışma yapılan Japonlar, projenin bir an önce başlamasını öneriyor. Gerekçeleri ise 10 PHES barajına şimdi başlansa bile inşaatlar ancak 2022'de tamamlanabilir. Dünya genelinde 120 bin megavat (MW) kurulu gücünde PHES santrali var. ABD, Japonya, İtalya, Almanya, Fransa gibi ülkeler PHES projelerinde ilk sırada yer alıyor. Söz konusu barajlar, gündüz elektrik tüketiminin arttığı saatlerde devreye alınıyor. Ayrıca güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarında elektrik üretimi durduğunda PHES'ler devreye giriyor.

Kurulu güç 20 bin megavat olacak

Enerji Bakanlığı ve TEİAŞ hesaplamalarına göre 2022'de Türkiye'nin sadece rüzgârda kurulu gücü 20 bin MW'lara çıkacak. Buna güneş, jeotermal gibi kaynakların eklenmesiyle kurulu güç daha da artacak. 2030'da toplam enerji üretiminde yenilenebilirin payının yüzde 30'ları bulacağı tahmin ediliyor. Bu dönemde dengeleyici elektriği (frekans düzenleyici) sağlamak için PHES projesi hızlandırıldı. Bu amaçla Enerji Bakanlığı ve Japon yetkililerin yanı sıra Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ), Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) gibi bakanlık birimleri projenin 2025 yılından önce tamamlanabilmesi için mutabakat sağladı. Proje tamamlandığında Türkiye'nin PHES kurulu gücü bin 800 MW olacak. Projenin geliştirilmesinde Türkiye'nin 2018-2030 talep tahminleri dikkate alındı.

İsmail Altunsoy/Zaman


Kaynak: http://www.patronlardunyasi.com/haber/Ruzg%C3%A2r-gulune-takviye-icin-10-barajin-suyu-daga-cikarilacak/106943

Rüzgâr için kimse savaşmaz

Rüzgâr için kimse savaşmaz


9. Dünya Rüzgâr Enerjisi Konferansı ve sergileri 15-17 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 95 ülkeden 150 bildirinin sunulacağı uluslararası konferansta akademisyenler, yatırımcılar, uzmanlar, kamu yetkilileri, rüzgâr enerjisi teknolojileriyle ilgili en son bilgi ve teknolojiyi birbirlerine aktarma olanağını yakalayacaklar.

43 bin megawattlık rüzgâr enerjisi potansiyeline sahip Türkiye’de, 2009 yılı sonu itibarıyla kurulu gücün sadece 803 megawatt olduğu göz önüne alınırsa konferansın, dikkatleri bu alana çekecek olması nedeniyle ayrı bir önemi de bulunuyor. Eurosolar Türkiye ortaklığı ile Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği (WWEC) tarafından bu yıl İstanbul’da düzenlenecek olan konferans ve sergiler, her yıl ayrı bir kıtada ve ülkede gerçekleştiriliyor. Geçen yıl Güney Kore’de Jeju Adası’nda düzenlenen konferansın önümüzdeki yılki durağı ise Mısır olacak. Bu yıl İstanbul’da gerçekleştirilecek konferansın konu başlıkları arasında, “Hibrit sistemler ve küçük rüzgâr türbinleri, rüzgâr çiftliği planlama, rüzgâr enerjisi ve yenilenebilir enerji kaynakları üzerine ulusal politikalar, engeller, teşvikler, bölgesel enerji” bulunuyor.

Konferans hakkında bilgi veren WWEC 2010 Lokal Organizasyon Komitesi Üyesi Enver Şat, bu organizasyonun, rüzgâr enerjisinin Türkiye’de kullanımının hızlanmasına katkı sunacağını belirtti. Şat, bu enerji türünün avantajlarını şöyle sıraladı:

“Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde doğaya en az zarar veren uygulamadır. Rüzgâr santrallarının bulunduğu alanlarda hayvancılık ve tarım da yapılabileceğinden, araziden çok yönü olarak yararlanılmasına olanak tanımaktadır. Temizdir, ekonomiktir, çevrecidir, dışarıya bağımlı değildir, barışçıl bir enerji kaynağıdır. Kimse rüzgâr için birbiriyle savaşmaz.”

Özlem Güvemli/Cumhuriyet


Kaynak: http://www.patronlardunyasi.com/haber/Ruzg%C3%A2r-icin-kimse-savasmaz/84485

Enerjide kazançlı kariyer fırsatları

Kariyer şirketlerine enerji sektöründen iş ilanları akıyor. Enerji şirketlerinde çalışmak için mutlaka elektrik mühendisi olmak gerekmiyor. Satış temsilcisi, santral teknisyeni, konrat uzmanı gibi yeni pozisyonlar da sahiplerini bekliyor...

ENERJİDEKİ yatırım atağı bu sektörü kazançlı bir iş kapısı haline getiriyor. Üretimden dağıtıma, toptan satıştan ekipman üretimine hemen her aşamada yeni iş sahaları doğuyor. Girişimcilerin fırsatları değerlendirmek için yaptığı yatırımlar, bu alanda çalışan sayısını da artırıyor. Yakın zamana kadar sadece birkaç pozisyonda iş imkanı sunan sektörde yelpaze genişliyor.

Evet, enerji sektöründeki iş ilanları son birkaç yıldır yeni yatırımlara paralel ciddi şekilde artış gösteriyor. Önümüzdeki döneme yönelik beklentiler de enerji sektörünün kariyer açısından yükselen bir trend içinde olacağı yönünde. Örneğin Kariyer.net’in verilerine göre, enerji sektöründen gelen iş ilanlarının sayısı geçen yıl 2009’a göre yüzde 35 artış göstermiş. 2009’da enerji sektöründen 2 bin 197 iş ilanı gelirken, bu rakam 2010’da 2 bin 976’ya ulaşmış. Enerji sektörünün toplam iş ilanları içindeki payı ise 2009 ve 2010’da aynı kalarak yüzde 3 seviyesinde oluşmuş.

Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz’a göre enerji, ülkemizde son dönemin en önemli sektörlerinden biri. Bu alanda çok önemli yatırımlar yapılıyor ve dolayısıyla sektörün istihdam potansiyeli ve nitelikli çalışan ihtiyacı da artıyor. Ancak gelişmekte olan her sektörde olduğu gibi, yatırımların istihdama tam yansıması uzun vadeye yayılan bir süreç. Enerji sektöründe bu yansıma kademeli olarak görülmeye başladı. Azoz, 2010 yılında Kariyer.net’te en çok aranan ilk 10 pozisyonu; çağrı merkezi elemanı, satış temsilcisi, muhasebe elemanı, yönetici asistanı, şube müdürü, bölge müdürü, satış mühendisi, elektrik mühendisi, makine mühendisi, inşaat mühendisi ve aktif pazarlama elemanı olarak sıralıyor. Azoz, bu pozisyonların çoğunu enerji sektöründeki yatırımlarla ilişkilendiriyor. Buna göre, enerji sektöründeki büyüme teknik pozisyonların yanı sıra muhasebe, sekreterlik gibi operasyonel birimlerde de çalışanlara ihtiyaç doğuruyor. Örneğin, çağrı merkezi elemanı ilanlarının en üst sırada olması çok önemli bir gösterge. Özellikle son kullanıcıya ulaşan ürünleri olan sektör oyuncularının satış ve müşteri ilişkileri süreçlerine büyük önem vermeye başlaması, istihdam talebinde böyle bir tablo yaratıyor. Şube müdürü ve bölge müdürü ilanlarının fazlalığı da sektörün büyümesine dair önemli bir işaret. Mühendislik alanlarından oluşan teknik pozisyonlar da yine satış, elektrik, makine ve inşaat olarak sıralanıyor. Ki bu da aynı tezi doğruluyor.

Bir başka İnsan Kaynaklar Şirketi My Executive’in verileri de en çok ilanın enerji şirketlerinden gelmeye başladığını ortaya koyuyor. Şirketin yönetici ortağı Müge Yalçın, en fazla iş ilanlarının enerji üretim, dağıtım ve alternatif enerji şirketlerinden geldiğine dikkat çekiyor. Yalçın’ın verdiği bilgiye göre, en çok talep iş geliştirme direktörü, genel müdür, mali işler direktörü ve danışmanlık gibi bazı pozisyonlara geliyor. Yalçın, enerji sektöründen gelen doğrudan pozisyon taleplerini de yenilenebilir enerji danışmanları, çevre avukatları, organik tarım uzmanı, organik kozmetik danışmanı ve atık su uzmanı olarak sıralıyor.

Farklı alanlardaki yeni yatırımlarla istihdam ihtiyacı genişleyen enerji şirketleri, 2011’de çok sayıdaki pozisyon için arayış içinde. Eleman alımı için verdikleri ilanlar dışında, kendi internet sitelerinden de başvuruları kabul ediyorlar.

Bu şirketlerde çalışmak için mutlaka elektrik mühendisi olmanız gerekmiyor. Satış temsilcisi, santral teknisyeni, konrat uzmanı gibi yeni pozisyonlar da sizleri bekliyor. İşte kariyer sitelerinde ilanları en fazla dikkat çeken enerji şirketlerinin 2011 yılına ilişkin istihdam fırsatları...

ENERJİSA
450 kişi alacak

Bünyesinde 4 bin 400 çalışanı bulunan Enerjisa bu yıl yaklaşık 450 kişiyi işe almayı planlıyor. İşe alımlar İstanbul dışında ağırlıklı olarak Seyhan-Ceyhan bölgesi, Bandırma, Erzurum, Trabzon, Ankara, Kırıkkale, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Bartın ve Zonguldak illerinde gerçekleşecek. Enerjisa Stratejik İş Destek Direktörü Berna Öztınaz’ın verdiği bilgiye göre, işe alımların yarıdan fazlası beyaz yaka kadrolar için planlanıyor. Yeni kadroların çoğu üretim ve toptan satış şirketlerinde değerlendirilecek.
Berna Öztınaz, enerji sektörünün çok hızlı büyüdüğünü ve geleceğinin parlak olduğunu belirterek, kariyer yapmak isteyen gençlerin stajlarını bu alanda yapmalarını tavsiye ediyor. Ve bu alanda bilgi birikimlerini artırmalarını istiyor.

POLAT ENERJİ
Rüzgar uzmanları arıyor

Rüzgar enerjisi alanındaki yatırımlarıyla öne çıkan Polat Enerji, bu yıl ağırlıklı olarak işletme teknisyeni ve rüzgar ölçüm ve değerlendirme uzmanı arıyor. Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Eriş’e göre, Türkiye’de santral sayısı arttıkça yetişmiş teknisyen ve rüzgar analiz uzmanı bulmak zorlaşıyor. Özellikle yatırımların devreye alınmaya başladığı 2007 yılından itibaren işe alımların hız kazandığına dikkat çeken Eriş, istihdam yelpazelerinin oldukça geniş olduğunu vurguluyor.

Polat Enerji’de şu pozisyonlar dikkat çekiyor: İnşaat mühendisleri, elektrik mühendisleri, rüzgar ölçüm ve değerlendirme uzmanları, sözleşmeler ve lojistik müdürleri, karbon piyasaları uzmanları, avukatlar, finansal kontrolörler, muhasebe elemanları, sigorta sorumluları, işletme teknisyenleri, işletme müdürleri, inşaat ve harita teknikerleri, yazılım uzmanları, kurumsal iletişim uzmanları ve saha güvenlik elemanları.

Zeki Eriş, enerji alanında yetişmiş eleman azlığı nedeniyle ücret ve diğer sosyal imkanların daha iyi olduğunu vurguluyor.

ZORLU ENERJİ
“Kapımız herkese açık”

2005 yılından bu yana hızlı bir büyüme sergileyen Zorlu Enerji, buna paralel çalışan sayısını 350 kişiden 1.000 kişiye yükseltti. Bu yıl da toplamda 100 kişinin işe alınması planlanıyor. Şirket, mühendislik ve teknikerlikten finansa farklı pozisyonlarda alım yapacak.

GE ENERJİ
Proje bazlı istihdam modeli

Türkiye’de santral kurup ekipman tedarik eden General Electric’in dünya genelinde işletmede bulunan santrallerinde yaklaşık 3 bin 500 kişi çalışıyor. Bu santrallerin bakım, onarım vb işlerinde dışarıdan çalışan kişi sayısı da 3 binden fazla. GE’nin halen ülkemizde kurulu olan 293 adet enerji üretim ekipmanı 72 değişik santralde işletiliyor.

GE Enerji Hizmetleri Türkiye ve İsrail Direktörü Yavuz Aydın’ın verdiği bilgiye göre, GE’nin Türkiye'deki enerji iş kolunda halen 140 kişi çalışıyor. GE Türkiye, çalışan sayısı açısından önümüzdeki 4 yıl içinde yüzde 45 büyüme planlıyor. Bu da 2010-2014 yılları arasında 45-55 ek pozisyonun açılacağı anlamına geliyor. Aydın, “Enerji santralleri kurulum aşamasında yoğun işgücü kullanıyor. Bir örnek vermek gerekirse, ortalama 100 megavatlık (MW) bir santralin kurulum sürecinde yaklaşık 500 kişi kısa veya uzun dönem çalışıyor” diyor.

GE ürünleri ve hizmetleriyle ilgili çok çeşitli pozisyonlar var. Bunlar onarım ve bakım çalışmalarından sorumlu saha mühendisleri, hizmet sözleşmelerini uygulamaktan sorumlu sözleşme performansı müdürleri, proje müdürleri, satış müdürleri, müşteri ilişkileri müdürleri, servis müdürleri ve mali analistlerden oluşuyor.
Yavuz Aydın, gençlere enerjiyle ilgili iş ilanlarını takip etmelerini ve sektörü daha yakından tanıyabilmek için staj başvurularında bu alana öncelik vermelerini tavsiye ediyor.

ANEL ENERJİ
Çalışan sayısını katlayacak

Son olarak rüzgar türbini üretim yatırımıyla adını duyuran Anel Enerji, YEK’in (Yenilenebilir Enerji Kanunu) çıkması sonrasında artan yatırımcı talebine cevap vermeye çalışıyor. Anel Enerji Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ender Çolak, yatırımcı talebine yetişebilmek için mevcut teknik ve idari kadroları yüzde 50 büyüteceklerini söylüyor.

Güneş paneli de üreten Anel Enerji, fotovoltaik güneş modülü üretim tesisinin kapasitesini yıllık 15 MW’den 2011 yılı sonunda 65 MW’ye çıkarmayı planlıyor. Bu da personel sayısını iki katına çıkarmasını sağlayacak. Proje geliştirme ve taahhüt alanında mühendislik eğitimi almış kişiler, üretim alanında ise ağırlıklı olarak teknik lise ve meslek yüksek okulu mezunları tercih ediliyor.

SIEMENS ENERJİ
Önce eğitiyor, sonra işe alıyor

İstanbul Kartal’dakinin ardından Gebze OSB’deki ikinci tesisini devreye alan Siemens Enerji, özellikle yenilenebilir enerjiye odaklanmış durumda. Siemens Enerji Türkiye Direktörü Oğuz Tezel, öncelikli olarak Türkiye’de büyük eksikliği hissedilen yetişmiş personel konusuna yatırım yaptıklarını söylüyor. Bu alandaki teknik kadroyu yurtdışında 1 yıl süreyle eğittiklerini belirten Tezel, kendilerine gelen iş talebini şöyle anlatıyor:
“İş başvurularımızı öncelikle Siemens içerisinde, ardından şirket dışında duyuruyoruz. Dahili organizasyonda bile Gebze tesisimizde çalışmak için talebin ne kadar arttığını çok açık bir şekilde gözlemliyoruz.”
Tezel, enerji sektörü faaliyet alanlarının tamamında yeni iş fırsatlarını adaylara sunduklarını ve buna devam edeceklerini ifade ediyor. Siemens Enerji, adaylara önce bir dizi uyum programı ve eğitim verdikten sonra bünyesinde görevlendiriyor.

RWE TÜRKİYE

600 yeni eleman alacak

Denizli’de 500 milyon euro’ya doğalgaz santrali kurmak için düğmeye basan Alman enerji devi RWE, 600 kişiye istihdam sağlayacak. 2012 yılında devreye alınması planlanan santralin yapımında çalışan sayısı kademeli olarak artacak.
RWE Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Ayşem Bayar’ın verdiği bilgiye göre, şu anda inşaatın kurulum aşamasında yaklaşık 160 kişiye istihdam sağlanıyor. İnşaat çalışmalarının yoğunlaştığı dönemlerde bu sayının 400-600 arasında olması bekleniyor. Santral tamamlandıktan sonra da sahada yaklaşık 40 kişi görev alacak. Bayar, çeşitli alanlarda uzmanlaşmış mekanik mühendisi, elektrik ve elektronik mühendisi ve teknisyenlere ihtiyaç duyduklarını söylüyor.
Ayşem Bayar da kariyer yapmak isteyen gençlere, üniversite yıllarından itibaren konuyla ilgili araştırma içinde olmalarını ve enerji şirketlerinde staj imkanlarını değerlendirmelerini tavsiye ediyor.

Ayşe ÖZTUNA / Odgers Berndtson Türkiye Yönetici Ortağı
“Yurtdışında görev almaya hazır olun”

Önümüzdeki yıllarda ekonomik gelişmeler hangi yönde seyrederse etsin enerji sektöründe birçok iş fırsatının oluşmaya devam etmesi kaçınılmaz. İlk olarak sağlam akademik bir temele sahip olmak, kariyer gelişimi için kritik önem taşıyor. Genç profesyonellere bir sonraki terfilerini düşünmeden önce kendi özelliklerini düşünmelerini öneriyoruz. Ayrıca mobiliteye, en azından bölgesel olarak hareket edebilme olanağına ve yaklaşımına sahip adaylar her geçen gün daha fazla tercih edilecek. Büyük enerji şirketlerinin farklı ülkelerde görev almaya açık ve istekli profesyonellere ihtiyacı var. Dolayısıyla genç profesyonellere, mümkün olduğunca farklı kültürlerle çalışma yetkinliklerini geliştirmelerini, kendilerini bir sonraki adımda yurtdışında olabilmek için özellikle bu tür fırsatlara zihnen hazırlamalarını öneriyoruz.

Para Dergisi


Kaynak: http://www.patronlardunyasi.com/haber/Enerjide-kazancli-kariyer-firsatlari/100820