Enerji ithalatına 2013 rakamlarıyla yılda 56 milyar dolar fatura ödeyen Türkiye, sahip olduğu potansiyele rağmen yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminde istenilen seviyenin henüz çok uzağında. Uygulamada kimi sorunlar yaşanmakla birlikte, sektör temsilcilerine göre, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynakların etkin olarak devreye sokulamamasında asıl sorun mevzuattan kaynaklanıyor. Yatırımcıların beklentisi, bu sorunun aşılmasını sağlayacak adımların bir an önce atılması. DÜNYA’ya konuşan Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, mevcut koşullarda 2023 yılı için hedefl enen 20 bin MW’lık kurulu güce ulaşmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Ülkemizin rüzgâr potansiyeli yüksek. Bu potansiyeli değerlendirebilecek her türlü altyapıya sahibiz. Sadece sektördeki hızlı ilerleyişi sağlayabilmek adına mevzuat değişikliklerine ihtiyacımız var. Bunu sağladığımızda hedefe rahatlıkla ulaşabiliriz.”
Rüzgarın önünü açarsanız hedefi 12'den vurabiliriz
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜ- REB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, rüzgâr yatırımlarının durumunu, önündeki engelleri ve çözüm önerilerine ilişkin sorularımızı cevapladı.
Rüzgâr yatırımları ne durumda?
2013 yılı sonu itibariyle baktığımızda (henüz 2014’ün ilk yarıyıl verileri hazırlanıyor) çeşitli illerde 75 rüzgâr santraliyle 2.958 MW kurulu gücümüz mevcut. İşletmedeki santraller yaklaşık 70’e yakın firma tarafından işletiliyor.
Yatırım sürecindekiler?
Lisanslamalara baktığımızda 5.776 MW’lık lisanslanmış RES projesi söz konusu... İnşaa halindekiler 980 MW civarında. İşletmedeki RES’lerin yüzde 41’e yakını Ege Bölgesi'nde, yüzde 36’ya yakını da Marmara bölgesinde bulunuyor.
Yeni projeler hangi hızla hayata geçiriliyor?
İnşa halindeki projelere baktığımızda, rüzgâr enerjisi alanında bu yılın sonuna kadar toplam kurulu gücümüzün 3.800-4.000 MW düzeyine çıkacağını öngörüyoruz. Bu arada, 2015 yılının Nisan ayında yeni rüzgâr lisansı başvuruları da kabul edilecek.
2023 yılı için belirlenen 20 bin MW'lik rüzgâr kurulu gücü hedefi gerçekçi mi?
TÜREB’in hazırladığı yol haritasında da belirttik. Yaptığımız projeksiyona göre, mevcut koşullar devam ederse, 2023 yılında 10.620 MW civarında kurulu güce ulaşabiliyoruz. Ancak farklı düzenlemeler ve mevzuat değişiklikleri yapılırsa 20.000 MW’lık hedefi gerçekleştirebiliriz.
Bunu sağlayacak şartlar var mı?
Ülkemizin rüzgâr potansiyeli yüksek. Bu potansiyeli değerlendirebilecek her türlü altyapıya sahibiz. Sadece sektördeki hızlı ilerleyişi sağlayabilmek adına mevzuat değişikliklerine ihtiyacımız var. Bunu sağladığımızda hedefe rahatlıkla ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.
Rüzgârın önündeki engeller ve çözüm önerileriniz?
Orman izinleri geçen yıldan beri yatırımcılara zor günler yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. Bazı bölgeler RES yatırımlarına kapatılmış durumda. Bu konuda proje bazlı inceleme yapılmasını istiyoruz. Mağduriyet hâlâ devam ediyor. Bir kısım RES projeleri de inşaat izin süreçlerine takılmış durumda. Belge ve izin eksiklerini tamamlayamadığı için lisans iptaliyle karşı karşıya kalan projelerin durumunu 2 Mayıs sendromu olarak nitelendiriyoruz. Bunlarla ilgili bir çözüm süreci başladı ama Meclis'ten henüz düzenleme çıkmış değil.
İnşaat ve izin süreçleri?
İnşaat ruhsatıyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan alınan harçlar çok yüksek, bu da proje fizibilitelerini etkiliyor. Şu anda sektörün önündeki en büyük sıkıntılar bunlar. 2 Mayıs sendromuyla ilgili çıkacak düzenlemenin geçmişe yönelik uygulanacağını ve izinlerle ilgili ek süreler verileceğini düşünüyoruz.
Girişimciler neden rüzgâra yatırım yapmalı?
Rüzgâr enerjisinde yatırımcıya destek vermek için hükümet tarafından sunulan birçok teşvik var. Mesela 7.3 dolar/centten 10 yıl boyunca alım garantisi var. EPDK tarafından verilen lisans bedellerinin sadece yüzde 1’i alınıyor. Yatırım teşvik belgesi alındığında KDV muafiyeti sağlanıyor. Uzun vadede kazançlı bir yatırımdır. Kaynağına para ödemediğimiz bir enerjidir. Ayrıca yapılan yatırımla ülkenin enerji ihtiyacını temiz ve yerli bir kaynaktan karşılamanın verdiği haz da ayrı.
Dünyanın rüzgârcıları Türkiye'de buluşacak
TÜREB Türkiye'yi bu alanda uluslararası platformda da temsil ediyor. Başkan Mustafa Serdar Ataseven, önümüzdeki dönemde yapacakları faaliyetlerle ilgili şu bilgileri verdi: "10 Haziran’da Londra’da Avrupa Rüzgâr Enerjisi Başkanları ile bir araya geleceğiz. Amaç rüzgârdaki gelişmeler hakkında bilgileri karşılıklı güncellemek. Bir sonraki toplantı 4 Kasım’da İstanbul’da TÜREB’in evsahipliğinde yapılacak. Avrupa ülkelerinin Rüzgâr Enerjisi Birliği Başkanları gelecek. Ayrıca 5-6 Kasım tarihlerinde İstanbul’da 3. kez düzenleyeceğimiz TÜREK 2014 Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi de var. Hem Türkiye’den hem de yurtdışından çok sayıda katılımcımız ve ziyaretçimiz oluyor. Kıtalararası Rüzgâr Enerjisi Kongresi (IWPC 2015) 30 Mart- 2 Nisan 2015 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde ilk defa gerçekleştirilecek. Kıtalararası rüzgâr potansiyelini konuşmak, Türkiye rüzgârını dünyaya tanıtmak ve Türkiye’nin gelecek dönemdeki rüzgârdaki rolünü değerlendirmek üzere yapılacak bu kongreyi çok önemsiyoruz."
Resyad Başkanı Selahattin Baysal: Potansiyelin sadece 16'da biri devrede
Türkiye'nin elektrik üretiminde kullanılabilir rüzgar potansiyeli 48 bin MW olarak hesaplanıyor. Türkiye Rüzgar Enerji Santrali Yatırımcıları Derneği (RESYAD) Başkanı Salahattin Baysal, 15 yıldan bu yana devam eden yatırımlarda bu potansiyelin ancak 3000 MW'lik kısmının, yani 16'da birinin değerlendirilebildiğini vurguladı.
Rüzgar yatırımı yapmak isteyenlerin ilgili kurumlardan izin almada ciddi sıkıntılar yaşadığını belirten Baysal "İzin için başvurulan önemli kurumlardan biri TÜBİTAK-RAPSİM. Buraya yapılan başvurular daha sonra Genelkurmay'a, buradan da Kara, Hava, Deniz, Jandarma, Sahil Güvenlik Komutanlıkları’na gidiyor. Elde edilen sonuçlar Enerji Bakanlığı aracılığıyla yatırımcıya ve EPDK’ya bildiriliyor. Bu işlemler uygulamada aşırı derecede zaman kaybına yol açıyor. TEA olumlu sonucu alınmadan da hiçbir yatırımcı inşaat dönemi öncesi işlere başlayamıyor" dedi.
Baysal'ın bu sürecin kısaltılması için çözüm önerisi şöyle: TÜBİTAK, Genelkurmay ve benzeri kurumlar rüzgar santrali yapılamayacak yerleri önceden EPDK'ya bildirsin, EPDK da daha en başından buralara lisans vermesin. Kurumlar arası yazışmalar da en fazla 1 aylık cevaplama süresi verilerek hızlandırılsın. Bu sürede cevap verilmemişse olumlu görüş alındığı kabul edilsin.
Rüzgar yatırımları için (ÇED Gerekli Değildir) belgesi istenmesine rağmen tatbikatta talep edilenin ÇED Raporu'ndan hiçbir farkı olmadığını vurgulayan Selahattin Baysal, bu sorunun yasal düzenlemeyle ortadan kaldırılmasını istedi.
RESYAD Başkanı Baysal'a göre özellikle tarım ve mera alanlarında enerji yatırım izinleri de giderek imkansız hale eliyor. Rüzgar yatırımlarının gerek tarım gerekse mera alanlarına olası zararlarının asgari seviyede olduğunun tüm dünyaca kabul edildiğini kaydeden Baysal, "Yasal düzenlemelerin yanı sıra EPDK ve Enerji Bakanlığı'nın Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı RES projeleri konusunda bilgilendirip yönlendirmesi uygun olur" diye konuştu.
Ceyhan Saldanlı: Bereket ilk RES'i açtı diğerleri yolda
Bereket Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı, doğal kaynaklarını kullanamayan ulusların ileri gitme şansları bulunmadığını söyledi. Yerli kaynakları yeterince değerlendirilemezken, dışarıdan enerji ithalatına her yıl ödenen milyarlarca doların Türkiye ekonomisini tehdit ettiğini kaydeden Saldanlı, "Bu bakımdan Bereket Enerji yerli kaynaklarımızı değerlendirmekle ülke ekonomisine önemli bir katkı sağladığına inanmaktadır" dedi. Saldanlı, bu kapsamda şirketin rüzgar yatırımları hakkında şu bilgileri verdi:
54 MW kapasiteli Uşak RES projesi 23 Mayıs 2014 tarihinde yapılan bakanlık kabulüyle işletmeye açıldı. 54 MW kapasiteli Yalova RES projesinin inşaatına Aralık 2013’te başlandı, 2014 yılı sonunda bitirilmesi hedefl eniyor. 45 MW Kapasiteli Söke RES projelerinin başlayabilmesi için gerekli izinler tamamlandı, bu ay sonunda sahadaki çalışmalara başlanacak, hedef Mart 2015'te bitirmek. Ceylan Saldanlı, rüzgar yatırımları için yeni lisanslar alabilmek alabilmek adına, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde rüzgar ölçüm faaliyetlerinin de devam ettiğini, verimli buldukları bölgelerde lisans başvuruları yapacaklarını kaydetti.
Düşük rüzgarda bile %13'lük üretim artışı
1980'lerde Türkiye pazarına giren rüzgar türbini üreticisi Vestas, pazardaki etkin oyunculardan biri. 2008 yılından itibaren Türkiye pazarındaki büyüme potansiyelini değerlendirmek üzere İstanbul’da satış ofisi açan Vestas, bugün 100 kişinin üzerinde çalışanı, İstanbul, Balıkesir ve Hatay olmak üzere 3 noktada bulunan servis ve bakım merkezleriyle hizmet sunuyor. Vestas Türkiye Genel Müdürü Olcayto Yiğit, sorularımızı cevapladı:
Vestas Türkiye'ye ne zaman geldi, neler yaptı, neler hedefliyor?
Vestas, Türkiye rüzgar enerjisi pazarına ilk kez 1984 yılında Çeşme'ye kurulan V15-55 kW rüzgar türbiniyle girdi. İzeyen yıllarda çok sayıda projeye türbin tedarik etti. Halen Vestas’ın Türkiye’deki kurulu gücü 730 MW’a yakın. Sözleşmesi imzalanmış ve inşa halindeki tesisleri de göz önünde bulundurursak kurulu gücümüz 1 GW’ı geçiyor. Vestas Türkiye olarak pazardaki konumumuzu koruyacağız ve yeni anlaşmalara imza atmaya devam edeceğiz.
Türbin teknolojisinde Vestas'ın geldiği nokta?
35 yılı aşkın süredir sadece sektöre hizmet eden bir firma olarak Vestas, 73 ülkede 60 GW’ı aşkın kurulu güce sahip. 25 bin 500’ün üzerinde rüzgar türbinimizi gözlemleyerek geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ürün gamında yer alan türbinlerin rotor büyüklükleri 80-164 metre arasında değişirken, nominal güçleri 1.8 MW ile 8.0 MW arasında değişiyor. Müşterilerimize en iyi teknolojik çözümleri sunmak için çalışıyoruz.
Yeni türbin çeşitleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Geçen yıl, 2 ve 3 MW platformlarımıza yeni ürünler ekledik. V112-3.3 MW, V117-3.3 MW ve V126-3.3 MW türbinleri düşük, orta ve yüksek seviye rüzgar hızına sahip sahalarda yıllık enerji üretiminde artış sağlıyor. Bunun yanı sıra, daha fazla güvenirlik ve etkili servis ve yedek parça çözümleri sunuyor. V100- 2.0 MW ve V110-2.0 MW türbinlerimiz ise düşük ve orta seviye rüzgar hızlı sahalarda minimum yüzde 13 yıllık enerji üretim artışı sunuyor.
Türkiye'ye özel türbin modeli çalışmanız var mı?
Vestas olarak 2 önemli platformumuz bulunuyor. 2 ve 3 MW platformları adını verdiğimiz bu platformlar, düşük seviye rüzgar hızına sahip sahalardan yüksek seviye rüzgâr hızına sahip sahalara kadar çeşitli sahalara hitap ediyor. Türkiye’nin iklim koşulları göz önünde bulundurulduğunda, bu platformumuzda yer alan çeşitli rüzgar türbin modellerimizin her birinin Türkiye’de kullanıma uygun olduğunu görüyoruz. Düşük seviye rüzgar hızına sahip sahalar için V126-3.3 MW ve V110-2.0 MW rüzgar türbinlerimizi, yüksek hızlı sahalar için V112-3.3 MW ve V117-3.3 MW rüzgar türbinlerimizi, klasik sahalar içinse V100-2.0 MW rüzgar türbinimizi öneriyoruz.
Borusan EnBW: Yatırımdan caydırmayan mekanizma şart
Borusan EnBW Genel Müdürü Mehmet Acarla, rüzgar enerjisinde lider enerji üreticisi olmayı hedeflediklerini belirterek "Bu nedenle son yıllarda yatırım yoğunluğumuz rüzgar enerjisine odaklanmış durumda. Yenilenebilir enerji alanında yaklaşık 1,3 milyar ABD doları düzeyinde yatırım yapıyoruz" dedi.
Acarla'nın verdiğ bilgiye göre Borusan EnBW Enerji'nin ilk operasyonel santrali olan Balıkesir’deki Bandırma Rüzgâr Enerjisi Santrali 2009 yılında devreye alındı. İlk iki fazını devreye alınan Tekirdağ’daki Balabanlı Rüzgâr Enerjisi Santrali’nin tam kapasite devreye girmesiyle Borusan EnBW'nin işletmedeki rüzgar kurulu gücü 110 MW’a toplam kapasitesi ise 160 MW’a ulaşacak.
Şirketçi 27 MW Bandırma kapasite artışıyla birlikte bu yıl içerisinde 4 tane RES projesinin yatırımına başladı. Bu santrallerden 3'ü 50 MW (Mut RES, Harmanlık RES ve Koru RES), bir tanesi de 30 MW (Fuatres RES) kurulu gücünde olacak. Mehmet Acarla, bu bilgileri verdikten sonra "Başka bir deyişle bu sene toplam 207 MW'lık bir yatırım sürecini başlatmış bulunuyoruz" diye konuştu.
Borusan EnBW Enerji, Borusan Holding ve Almanya'nın üçüncü büyük enerji şirketi EnBW Energie Baden Württemberg AG'nin yaptıkları ortaklıkla 2009 yılında kurulduğunu hatırlatan Acarla, şunları söyledi:
"Oluşturduğumuz bu güçlü ortaklığın hedefi ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunacak gerekliliklerinden biri olan yenilenebilir enerji santrallerinin ekonomimize kazandırılmasıdır. Portföyümüzün %62’sini (455 MW) rüzgar projeleri %38’ini (280 MW) ise hidroelektrik santral projeleri oluşturuyor."
Rüzgar yatırımlarının istikrarlı bir şekilde devamını sağlayacak unsurların başında şeff af, etkin ve yeknesak uygulanan mevzuatla çerçevesi belirlenen bir piyasa düzeninin geldiğini belirten Borusan EnBW Genel Müdürü Mehmet Acarla, "Devletin sadeleştirilmiş mekanizmaları oluşturması elzem. RES projelerinin yatırım sürecine ilişkin izin süreçleri birbirinden bağımsız birçok kurum/kuruluş tarafından yürütülüyor" dedi. "
Mehmet Acarla, rüzgar santrallerinde özel sektör tarafından kurulacak trafo merkezleri ve enerji nakil hatları için yatırımcıyı caydırmayacak, hızlı ve etkin bir geri ödeme mekanizması oluşturulması gerektiğini vurguladı. Acarla, "Trafo merkezleri ve enerji nakil hatlarının TEİAŞ tarafından ihale edilip, yatırımcı tarafından karşılanacak bedelin ihale sonucuna göre belirlenmesi ve geri ödemelerin bu bedel üzerinden yapılması doğru olacaktır" diye konuştu.
Siemens: Türkiye'de rüzgarın bir numarası olmak istiyoruz
Simens Rüzgâr Enerjisi Bölüm Müdürü Hakan Yıldırım, rüzgâr enerjisi alanında dünyanın en iyi markası haline gelmeyi hedefl eyen Siemens'in, Türkiye'de de rüzgârın bir numarası olmayı hedefl ediğini söyledi.
Siemens Rüzgâr Enerjisi Bölüm Müdürü Hakan Yıldırım, Türkiye’de halen toplam rüzgâr enerjisi kurulu gücü içinde Siemens markası taşıyan toplam kurulu gücün 234 MW düzeyinde olduğunu belirtti. İşletmedeki bu kurulu gücün yanında inşa halinde 220 MW santral projeleri de bulunduğunu kaydeden Yıldırım "Bunlar da devreye girdiğinde Siemens’in toplam kurulu güç içerisindeki payı belirgin bir şekilde artacak ve 454MW’a ulaşacak. Rüzgâr enerjisi alanında en iyi olmayı hedefl eyen bir şirketiz. Rüzgâr enerjisi mühendisliği yaparak Türkiye’de en iyi ürün, en iyi hizmet, en iyi ekip ve en verimli ürünleri sunmayı sürdürerek bir numara olmak istiyoruz" dedi.
Yıldırım, türbin teknolojisinde Siemens'in geldiği noktaya ilişkin şunları söyledi: "Siemens olarak dişli kutulu türbinler ve ‘DirectDrive’ olarak adlandırdığımız dişli kutusuz türbinler olmak üzere iki ayrı platformumuz var. Siemens, DirectDrive teknolojisinde 'permanent magnet' adı verilen, yani jeneratörün içinde mıknatıslar kullanarak manyetizma sağlayan bir yenilik getirdi. DirectDrive, rüzgâr türbinleri için çok avantajlı bir teknoloji. Çünkü yaklaşık 80-100 metre yükseklikte, sürekli yön değiştiren rüzgârlarla karşı karşıya kalan rüzgâr türbinleri yıpranmaya çok açık makineler. Dişli kutusuz türbinlerin dişli kutuluya kıyasla avantajı, dönen ekipmanların yüzde 50’sinin kaldırılmış olması, yani türbin içinde yıpranmaya en açık nokta olan parçalar bu yeni tasarımda yer almıyor. Bu da türbinin dayanıklılığını önemli ölçüde artırıyor."
Siemens rüzgâr türbinlerinin kanat uzunlukları ayarlanarak farklı şartlarda kullanılabildiğini ifade eden Hakan Yıldırım "Örneğin, IEC- 1 denen, rüzgârın çok yoğun olduğu sahalarda 2.3 MW’lık türbinlerimiz için 82 metre çapında kanat kullanırken, IEC-2A alanlarında 93 metre kullanılabiliyor. 2.3 MW’lık türbinlerimizde 101 ve 108 metre kanat çapı da sunuyoruz" diye konuştu.
Dişli kutusuz ürünler arasında 3.2 MW kapasiteli türbinlerin yer aldığını kaydeden Yıldırım, "IEC1 sahalarda 101 ve 108 metre kanat çapı kullanırken diğer sahalarda 113 m’lik kanat çapını kullanabiliyoruz" dedi.
Irenec: Yüzde 100 yenilenebilir enerji için konferans
IRENEC 2014 4. Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansı 26- 28 Haziran 2014 tarihleri arasında İstanbul Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. IRENEC Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansları EUROSOLAR Türkiye organizatörlüğünde bu yıl 26-28 Haziran tarihleri arasında İstanbul Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirecek. Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği’nin Türkiye Bölümü EUROSOLAR Türkiye, birliğin vizyonu doğrultusunda %100 yenilenebilir enerjilere dönüşümün teknik, ekonomik, siyasi boyutlarının ve sanayide, mimaride, ulaşımda ve eğitimde hayata geçme yollarının tartışılacağı uluslararası bir platform yaratmak için her yıl, IRENEC Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji Konferansları düzenliyor.
Mevcut enerji ağını gelecekte tümüyle %100 Yenilenebilir Enerjilere dönüştürme küresel hedefi, IRENEC2013 Konferansı’nın sonuçlarının ortaya koyduğu yolları da takip ederek IRENEC 2014’ün konularının da ana teması olacak. Konferansta tartışılacak konular şu ana başlıklar altında toplanıyor: Enerjide ekonomi, çevre ve politika konuları; Yenilenebilir enerji sistem ve teknolojileri; Sektörde %100 yenilenebilir enerjiye geçiş; Enerji verimliliği “Sıfır Enerji” konsepti; %100 geçişte yerel ve küresel seviyede eylemler ve Enerjide geçiş.
Limak Enerji 400 MW'lik RES için 2015'i bekliyor
Limak Enerji Genel Müdürü Birol Ergüven, rüzgar enerjisine büyük önem verdiklerini belirterek "Hem Türkiye hem de yurtdışındaki yatırım olanaklarıyla aktif şekilde ilgileniyoruz. Halihazırda geliştirilmiş veya devredilmesi düşünülen pek çok lisanslı rüzgar projesi inceledik ve çeşitli projelerin satın alınması veya ortak yatırım yapılması için görüşmelerimiz devam ediyor" dedi.
400 MW'lik proje geliştirdi
Limak Enerji'nin rüzgardaki asıl önceliğinin, yurtiçinde kendi geliştirdiği rüzgar projelerini hayata geçirmek olduğunu vurgulayan Birol Ergüven şöyle dedi:
"Bu amaçla orta ve yüksek seviyede rüzgar potansiyeli olan bölgelerde kendi projelerimizi geliştirdik ve rüzgar ölçümlerine başladık. Hedefimiz 2015 yılında ölçümleri tamamlayarak toplamda 400 MW’ın üzerinde proje için ön-lisans başvurularını yapmak."
Limak Enerji olarak yönetilen rüzgar enerjisi portföyü bakımından Türkiye’nin en büyük üç portföyünden birine sahip olduklarını kaydeden Ergüven şu bilgileri verdi: "Yapmış olduğumuz anlaşmalar çerçevesinde 250 MW’ın üzerinde bir rüzgar portföyünün üretim yönetimini ve aynı zamanda dengesizlik yönetimini gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda rüzgar konusunda çok ciddi bir tecrübeye sahibiz. Kendi santrallerimizin de devreye girmesiyle birlikte yönetilen portföy açısından Türkiye’nin en büyüğü olmayı hedefl iyoruz."
Katkı payları yüksek
11 bin MW’ın üzerinde lisanslanmış rüzgar enerjisi kapasitesi bulunsa da mevcut kurulu gücün 3 bin MW seviyesinde olduğuna dikkat çeken Birol Ergüven, "Kapasite ile kurulu güç arasındaki bu farkın asıl nedeni fizibiliteleri hiç dikkate alınmadan verilmiş olan lisanslar ve taahhüt edilen katkı paylarının yüksekliği" diye konuştu. Bu durumun birçok yatırımın gerçekleşmesini engellediğini, ciddi miktarda kapasiteyi boş yere işgal ettiğini vurgulayan Ergüven, yeni düzenlemelerin ise bu sorunu çözeceğinden umutlu:
"Bu durumun önüne geçmek için lisans yönetmeliği değiştirilerek, katkı payları kurulu güç üzerinden hesaplanmaya başlandı. Ayrıca lisans ticaretinin önünü kesmek için de önlisans sürecinde projenin dahil olduğu şirketin satılması ve ortaklık yapısının değiştirilmesi yasaklandı. Son olarak katkı payının tamamı santralin devreye girmesini takiben üç yıl içinde tahsil ediliyor. Bu düzenlemeler, gerçek anlamda yatırımcı olan şirketlerin, doğru fizibilite çalışmaları yaparak ihalelere girmesini sağlayacaktır."
Enerjisa rüzgarda 1000 MW'yi hedefliyor
Enerjisa CEO'su Yetik Mert, 212 MW kurulu gücüyle işletmedeki RES'ler bakımından Türkiye’nin en büyük 4. yatırımcısı olduklarını belirtti. İşletmede 3 rüzgar santralleri (Çanakkale RES - 30 MW, Mersin Dağpazarı RES - 39 MW) ve Balıkesir RES - 143 MW) bulunduğunu belirten Mert, bunlardan Dağpazarı için 21 MW’lık, Balıkesir RES için de 30 MW’lık kapasite artışları planlandığı bilgisini verdi. Şirket'in yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasına büyük önem verdiğini vurgulayan Mert "Enerjisa’nın 2020 sonrası stratejik planlamasında da yenilenebilir enerjinin portföy içinde koruduğu önem devam edecek. Bu kapsamda Enerjisa özellikle de rüzgar yatırımlarını arttıracak" dedi.
Türkiye'nin hedefleriyle uyumluyuz
Mayıs 2009 tarihli Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesinde Türkiye’nin 2023 yılı için en az 20 bin MW rüzgara dayalı kurulu güç hedefl ediğini hatırlatan Yetik Mert, "Enerjisa da bu hedefe paralel şekilde 2020 yılı sonrasında rüzgar enerjisi kurulu gücünü 1.000 MW seviyesine çıkarmayı hedefl iyor. Enerjisa bu amaçla ülkemizin pek çok bölgesinde rüzgar projesi geliştirme çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca, önümüzdeki dönemde enerji piyasasında lisans ya da çalışan tesis olarak oluşabilecek satınalma fırsatlarını da değerlendirmek yönünde çalışmalarımız sürmektedir" diye konuştu.
Yetik Mert, şirketin hissedarlık yapısı konusunda da bilgi verirken, "Sabancı Holding dünyanın en büyük özel elektrik ve doğal gaz şirketlerinden biri olan E.ON ile güçlerini geçen sene Enerjisa’da birleştirdi" dedi. Yetik Mert bu güçlü ortaklık yapısıyla E.ON ve Sabancı Holding’in eşit hisse yapısı bozulmadan Enerjisa hisselerinin Borsa İstanbul aracılığıyla yerli ve yabancı yatırımcılara arz edilmesinin de 2016 yılı sonrası için planları arasında yer aldığını kaydetti.
İş ortaklıklarına açık
Halka arz süreci dışında tedarikçileri ve hizmet veren danışmanlık şirketleriyle yaptığımız iş ortaklıklarının da Enerjisa açısından büyük önem arzettiğinin altını çizen Yetik Mert, şunları söyledi: "Önümüzdeki dönemde de rüzgar ve diğer alanlardaki projelerimiz için proje geliştirme, uygulama ve işletme alanlarında deneyimli yerli ve uluslararası iş ortaklarımız ile uzun dönemli işbirlikleri kurulması ve Enerjisa’nın gelişmekte olan enerji sektöründe her zaman liderliğini sürdürmesi yönünde çalışmalarımız mutlaka devam edecek."
Rüzgar yatırım hızı başarılı ama...
Yetik Mert, Türkiye'de rüzgar yatırımcıları için mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan engellerle bunların çözümüne yönelik önerilerini de paylaştı. Türkiye'nin 2009'dan beri beri her sene ortalama 500 MW'lik rüzgar santralini devreye aldığını hatırlatarak "2009 öncesi rüzgar sektörünün durum ile bazı AB ülkelerinin bulunduğu zor durum mukayese edildiğinde Türkiye’nin ulaştığı bu seviye başarılı" dedi. Buna rağmen Türkiye’nin 2023 yılında 20 GW’lık kurulu güce ulaşma hedefl eri göz önüne alındığında daha atılması gereken çok adım olduğuna dikkat çeken Enerjisa CEO'su Yetik Mert, yatırımların hedefl enen seviyeye ulaşmamasının çeşitli nedenleri olup, bunlar arasında en önemli engelleri şöyle sıraladı:
• Rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji projeleri için istenen seviyede şebeke bağlantısı sunulmaması
• Rüzgar projelerinin şebekeye bağlantı hakkı almak için bir ihale sürecinden geçerek oldukça yüksek bağlantı bedelleri ödemek durumunda kalmaları
• Yatırım süreçlerinde karşılaşılan bürokratik ve idari engeller
GE'den türbin tedarik zinciri
GE Türkiye Genel Müdürü Mete Maltepe, Türkiye rüzgar enerjisi sektörü ve GE'nin bu pazardaki hedefl erine ilişkin sorularımızı cevapladı:
GE Türkiye'nin rüzgarına nasıl bakıyor?
Elektrik talebi artış gösterirken, GE de buna paralel olarak, Türk halkının ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olacak yenilikçi teknoloji, ürün ve hizmetleri müşterilerimiz için geliştirmeye devam ediyor. Ortaklarımızla birlikte Türkiye elektrik enerjisi kapasitesini yenilenebilir enerjiler ile artırmak için çalışıyoruz. GE uzmanlığı ve teknolojideki yenilikçiliği sayesinde günümüz Türkiye’sinde enerji üretimine katkıda bulunuyoruz.
Pazarda GE türbinlerinin yeri?
GE türbinleri, Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Osmaniye ve Hatay illerinde 190 rüzgar türbini ile 8 değişik sahada 500 megavatt kadar bir kurulu güçte üretimde. Bunların içinde Türkiye’nin en büyük rüzgar enerji santralleri mevcut. Zorlu Enerji’nin 135 MW'lik Osmaniye Rotor santralinde 54 adet GE 2.5-100 rüzgar türbini, Enerjisa’nın ise 143 MW Balıkesir Bares santralinde 52 adet GE 2.75-103 rüzgar türbini bulunuyor. Ayrıca 63 adet rüzgar türbini ile 7 değişik sahada 150 MW kadar kurulu güç için inşaat faaliyetleri sürüyor. 75MW kadar kurulu güce tekabül eden 48 adet rüzgar türbini için de sözleşmeler imzalandı, inşaat faaliyetleri başlamak üzere...
Türbin teknolojisinde GE'nin geldiği nokta?
GE’nin yeni 2.75-120 model rüzgar türbini, Almanya gibi orta ve düşük rüzgar hızlı sahalar için mükemmel uyan bir türbin ve 2.75- 103 modelimize göre yüzde 15 daha fazla elektrik üreten güçlü bir ürün. 85-139 metre arasında değişen kule yüksekliği seçenekleriyle rüzgar yatırımlarını yeni lokasyonlara taşımaya yardımcı oluyor. Opsiyonel enerji saklama çözümleri sayesinde GE 2.75-120, rüzgarı tahmin edilebilir hale getiriyor.
Türkiye'ye özel türbin çalışmanız?
GE, Türkiye’nin orta ve yüksek rüzgar hızlı projeleri için 3.2-103 rüzgar türbini modelini geliştirdi. 2.5 MW platformunun üstün performansına dayanarak geliştirilen GE 3.2-103, 2.75-103 modeline göre yüzde 6 daha fazla enerji üretiyor ve aynı güvenilirliği sunuyor. GE’nin ileri teknoloji ürünü güç dönüşüm, güç saklama ve Endüstriyel Internet çözümlerini kullanan GE 3.2-103, şebeke dostu rüzgar santralleri oluşturuyor.
Türkiye türbin sektöründe başka projeleriniz var mı?
Türkiye’de rüzgar türbini tedarik zinciri kurulması için de çalışmalarımız oldu ve devam ediyor. Kanat ve kule komponentleri konularında küresel iki tedarikçimizin Türkiye’de fabrika kurmasını teşvik ettik. Bu girişim sayesinde daha şimdiden İzmir ve Bandırma’da yaklaşık 400 kişi için iş olanağı yaratıldı.
Gama yeni proje ve satın alma peşinde
Gama Enerji işletmedeki üç rüzgar santraliyle sektördeki oyuncular arasında yer alıyor. Bu tesisler İzmir, Aliağa’da 2012'de ticari işletmeye geçen 10 MW Karadağ RES; Çanakkale, Ezine’deki 2011'de ticari işletmeye alınan 27,5 MW Sares RES... Gama önümüzdeki ay devreye alacağı 36 MW Gök II RES ile birlikte işletmedeki RES kurulu gücünü 73,5 MW’a yükseltecek. Gama Enerji Genel Müdürü Arif Özozan, temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık vererek elektrik üretiminin her alanında var olan bir yatırımcı olmayı hedefl etdiklerini kaydetti. Özozan, "GAMA Enerji, toplam kurulu gücünü 2016 yılı itibariyle 2 bin 500 MW’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor. Bu kapsamda, RES yatırımlarına önümüzdeki dönemde 45 MW kurulu gücündeki Kırkağaç RES ve 10 MW kurulu gücündeki Marmara RES ile devam edilecek" diye konuştu. Gama Enerji Genel Müdürü Özozan ayrıca, devralmalar ve birleşmeler yoluyla da hedefleri doğrultusunda büyümek için çeşitli potansiyel projeleri değerlendirdiklerini söyedi.
Güriş rüzgar elektriğinde yüzde 7 paya sahip
Güriş Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Müşfik Yamantürk, Türkiye'de rüzgardan elektrik üretiminde yüzde 7 paya sahip olduklarını söyledi. Yamantürk, bu konumlarını daha da güçlendirmek için yeni yatırımların hızla devam ettirildiğini belirtti. Yamantürk, mevcut yatırımları ve hedefl eriyle ilgili sorularımızı cevapladı:
Rüzgar yatırımlarındaki konumunuz?
Hâli hazırda Hatay-Belen (48 MW), Hatay-Şenköy (36 MW) ve Afyon-Dinar (115 MW) rüzgar santrallerimiz işletmede. Bunların toplam kurulu gücü 199 MW. Rüzgar alanında yatırımlarımız hızla devam ediyor. 170 MW kurulu güce sahip olacak Edirne, Kırklareli ve Muğla'daki RES'lerimizi 2015'in ilk çeyreğinde devreye almayı planlıyoruz. Ayrıca Kırım'da yatırımına başladığımız RES, 250 MW kurulu güce sahip olacak.
Gelecek hedefleriniz?
Rüzgârdan üretilen elektrik enerjisinin yüzde 7’ini gerçekleştiren ve dolayısıyla bu konudaki en büyük ilk 5 üreticiden biri konumundayız. Şirketimizin amacı sektördeki yerini daha da güçlendirmek.
Yeni işbirliği ve ortaklıklar gibi planlarınız var mı? Sektörde lisans halinde ve işletmedeki santraller çok sık el değiştiriyor. Bu konumdaki santralleri inceleyip değerlendiriyoruz. Yurtdışıyla ilgiliyiz. Romanya, Ukrayna ve Beyaz Rusya'da araştırma halindeyiz.
MEHMET KARA / DÜNYA
Kaynak: http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=150786
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.