Yenilenebilir enerji yatırımları için alınan lisanslar ikinci el piyasada satılıyor. Çoğu yatırıma dönüşmeyen lisansların maliyetinin çok üzerinde yüksek bedellerle devredildiği belirtiliyor. EPDK’nın (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) lisans başvurularını 2007 yılında sona erdirmesi nedeniyle, daha sonra enerji piyasasına girmek isteyen yatırımcılar da küçük üreticilerin elindeki lisansları almayı tercih ediyor. Bu da lisans sahibi şirketlerin pazarlık gücünü artırıyor.
Halen ikinci el piyasada, HES (hidroelektrik santrali) lisansları MW başına 100-250 bin, RES (rüzgar enerjisi santrali) lisansları ise 45-75 bin euro arasında alıcı buluyor. Bu devir bedelleri, lisans maliyetiyle karşılaştırıldığında oldukça cazip görünüyor. Keza EPDK verilerine göre, HES projelerinde MW başına bin 100 TL lisans bedeli ve 10 bin TL de teminat mektubu alınıyor.
Enerji çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre, örneğin 7.5 milyon dolara satılan bir HES projesinde maksimum maliyet 100 bin dolar. 2 milyon euro’ya devredilen bir proje için teminat mektubuyla birlikte EPDK’ya ödenecek bedel 600 bin dolar civarında. Lisanslar bazen 6 aylık ya da 1 yıllık elektrik üretim karşılığı da devrediliyor. Bunu tamamen yatırımın kurulu gücü belirliyor. 20 MW kurulu güçten büyük projeler bu açıdan daha cazip.
EPDK’dan alınan lisansların yatırıma dönüşme oranı da lisans ticaretini akla getiriyor. Hidroelektrik ve rüzgar enerjisi için EPDK’dan alınan lisansların sadece küçük bir bölümünün yatırıma dönüştüğü dikkat çekiyor. Yine EPDK verilerine göre, 13 Nisan 2009 itibariyle HES kurulması için özel sektör şirketlerine 523 tane lisans verildi. Bu lisansların kurulu güç toplamı 14 bin 167 MW. Ancak bu lisanslardan sadece bin 394 MW’ye karşılık gelen 55 tanesi işletmeye alındı.
Rüzgar enerjisi için de benzer durum söz konusu. Yine aynı tarih itibariyle rüzgara dayalı elektrik üretim santrali kurulması için kurulu güç toplamı 3 bin 503 MW olan 98 lisans verildi. Oysa sadece 440 MW’lik 17 lisans işletmeye alınabildi.
Enerji yatırımı yapmak isteyen şirketlere danışmanlık yapan Atilla Yıldırım, lisans devrinde özellikle HES projelerinin ilgi gördüğünü belirtiyor. Yıldırım, debisi yüksek olan nehir santrallerinin 6-8 aylık elektrik üretim bedeli karşılığında devredildiğine dikkat çekiyor. Özellikle kriz sonrasında satışa çıkarılan proje sayısındaki artış dikkat çekiyor. Yıldırım, “Krizden önce 10 projeden 2’si satılıyordu. Şimdi bu sayı 8’e çıktı” diyor.
Attila Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, lisanslı HES projeleri MW başına 100 bin ila 250 bin euro arasında devredilebiliyor. Rüzgar lisansları da MW başına 45-75 bin euro arasında alıcı buluyor. Fiyatı ise suyun debisi ya da rüzgarın gücü belirliyor.
Yıldırım, lisans devrinde iki tarafın da karlı çıktığını vurguluyor: “7.5 milyon dolara satılan bir projede maksimum maliyet 100 bin dolardır. Alan 49 yıl çalıştıracak ve buradan para kazanacak. Satan da maliyet ve devir bedeli arasındaki marjdan dolayı kar edecek.”
LİSANSLAR BÜYÜKLERDE TOPLANIYOR
Atilla Yıldırım’ın dikkat çektiği bir diğer nokta ise enerji sektöründeki lisansların giderek büyük şirketlerin elinde toplanması. Sektörün tamamen devlerin tekeline doğru gittiğini savunan Yıldırım, bu konuda şu örnekleri veriyor: “Enerjisa, Avusturyalı Verbund’u ortak aldı ve 1 milyar euro kredi sağladı. Ak Enerji, Çek Cumhuriyeti’nden CEZ’le evlendi ve 300 milyon dolar kaynak sağladı. Bu şirketler bu paralarla küçüklerin elindeki lisansları alarak mevcut yatırımlarını büyütme yoluna gidiyor.”
Enreji lisansını büyük gruplara devredenler arasında ise Ere Enerji dikkat çekiyor. Bu şirket, 7 lisansını 450 milyon dolara Enerjisa’ya devretti. Ere Enerji, Ceyhan Nehri üzerinde bulunan ve 4 tesisten oluşan Kandil Enerji Grubu projeleri ile Suçatı HES, Birkapılı HES ve Gazipaşa HES projelerini 2007 yılının mayıs ayında Enerjisa’ya devretti.
Ere Enerji Genel Koordinatörü Eyüp Koçak, bu projeleri devrettikleri dönemde lisans yönetmeliğinin henüz değişmemiş olduğunu hatırlatıyor. Koçak’a göre, Mayıs 2008’de lisans yönetmeliğinde değişiklik çıkınca artık firmalar kendi ellerindeki lisansları aynı tüzel kişilikte başka bir firma kurarak o lisanslarını yeni kurdukları firmaya devredebiliyor. Böylece sadece o firmanın devrini yapıp projelerini teker teker satabiliyorlar. Koçak, kendilerininse eski yönetmelik gereği bütün lisansları devretmek zorunda kaldıklarına dikkat çekiyor.
Ere Enerji şimdi da küçük çaplı projeler için HES lisansı arıyor. Eyüp Koçak, “Gazete ilanlarıyla HES lisansı arıyoruz” diyor. Koçak’a göre, piyasada “çantacı” diye tabir edilen kişiler lisans satışına aracılık ediyor. 1 MW için 50 bin dolar isteyen de, 100 bin dolar da isteyen oluyormuş. Hatta 1 yıllık elektrik üretimi için talepte bulunanlar bile varmış.
Piyasada birçok aracı firma ve kişinin bulunduğuna dikkat çeken Koçak, sektöre girmeyi planlayan bazı şirketlerin de hazır lisansları almayı tercih ettiğinin altını çiziyor. Koçak, zaten Ekim 2007’den bu yana lisans başvurularının yapılamadığını hatırlatıyor.
Para Dergisi
Kaynak: http://www.patronturk.com/yenilenebilir-enerji-yatirim-lisanlari-ikinci-el-piyasasinda
Halen ikinci el piyasada, HES (hidroelektrik santrali) lisansları MW başına 100-250 bin, RES (rüzgar enerjisi santrali) lisansları ise 45-75 bin euro arasında alıcı buluyor. Bu devir bedelleri, lisans maliyetiyle karşılaştırıldığında oldukça cazip görünüyor. Keza EPDK verilerine göre, HES projelerinde MW başına bin 100 TL lisans bedeli ve 10 bin TL de teminat mektubu alınıyor.
Enerji çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre, örneğin 7.5 milyon dolara satılan bir HES projesinde maksimum maliyet 100 bin dolar. 2 milyon euro’ya devredilen bir proje için teminat mektubuyla birlikte EPDK’ya ödenecek bedel 600 bin dolar civarında. Lisanslar bazen 6 aylık ya da 1 yıllık elektrik üretim karşılığı da devrediliyor. Bunu tamamen yatırımın kurulu gücü belirliyor. 20 MW kurulu güçten büyük projeler bu açıdan daha cazip.
EPDK’dan alınan lisansların yatırıma dönüşme oranı da lisans ticaretini akla getiriyor. Hidroelektrik ve rüzgar enerjisi için EPDK’dan alınan lisansların sadece küçük bir bölümünün yatırıma dönüştüğü dikkat çekiyor. Yine EPDK verilerine göre, 13 Nisan 2009 itibariyle HES kurulması için özel sektör şirketlerine 523 tane lisans verildi. Bu lisansların kurulu güç toplamı 14 bin 167 MW. Ancak bu lisanslardan sadece bin 394 MW’ye karşılık gelen 55 tanesi işletmeye alındı.
Rüzgar enerjisi için de benzer durum söz konusu. Yine aynı tarih itibariyle rüzgara dayalı elektrik üretim santrali kurulması için kurulu güç toplamı 3 bin 503 MW olan 98 lisans verildi. Oysa sadece 440 MW’lik 17 lisans işletmeye alınabildi.
Enerji yatırımı yapmak isteyen şirketlere danışmanlık yapan Atilla Yıldırım, lisans devrinde özellikle HES projelerinin ilgi gördüğünü belirtiyor. Yıldırım, debisi yüksek olan nehir santrallerinin 6-8 aylık elektrik üretim bedeli karşılığında devredildiğine dikkat çekiyor. Özellikle kriz sonrasında satışa çıkarılan proje sayısındaki artış dikkat çekiyor. Yıldırım, “Krizden önce 10 projeden 2’si satılıyordu. Şimdi bu sayı 8’e çıktı” diyor.
Attila Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, lisanslı HES projeleri MW başına 100 bin ila 250 bin euro arasında devredilebiliyor. Rüzgar lisansları da MW başına 45-75 bin euro arasında alıcı buluyor. Fiyatı ise suyun debisi ya da rüzgarın gücü belirliyor.
Yıldırım, lisans devrinde iki tarafın da karlı çıktığını vurguluyor: “7.5 milyon dolara satılan bir projede maksimum maliyet 100 bin dolardır. Alan 49 yıl çalıştıracak ve buradan para kazanacak. Satan da maliyet ve devir bedeli arasındaki marjdan dolayı kar edecek.”
LİSANSLAR BÜYÜKLERDE TOPLANIYOR
Atilla Yıldırım’ın dikkat çektiği bir diğer nokta ise enerji sektöründeki lisansların giderek büyük şirketlerin elinde toplanması. Sektörün tamamen devlerin tekeline doğru gittiğini savunan Yıldırım, bu konuda şu örnekleri veriyor: “Enerjisa, Avusturyalı Verbund’u ortak aldı ve 1 milyar euro kredi sağladı. Ak Enerji, Çek Cumhuriyeti’nden CEZ’le evlendi ve 300 milyon dolar kaynak sağladı. Bu şirketler bu paralarla küçüklerin elindeki lisansları alarak mevcut yatırımlarını büyütme yoluna gidiyor.”
Enreji lisansını büyük gruplara devredenler arasında ise Ere Enerji dikkat çekiyor. Bu şirket, 7 lisansını 450 milyon dolara Enerjisa’ya devretti. Ere Enerji, Ceyhan Nehri üzerinde bulunan ve 4 tesisten oluşan Kandil Enerji Grubu projeleri ile Suçatı HES, Birkapılı HES ve Gazipaşa HES projelerini 2007 yılının mayıs ayında Enerjisa’ya devretti.
Ere Enerji Genel Koordinatörü Eyüp Koçak, bu projeleri devrettikleri dönemde lisans yönetmeliğinin henüz değişmemiş olduğunu hatırlatıyor. Koçak’a göre, Mayıs 2008’de lisans yönetmeliğinde değişiklik çıkınca artık firmalar kendi ellerindeki lisansları aynı tüzel kişilikte başka bir firma kurarak o lisanslarını yeni kurdukları firmaya devredebiliyor. Böylece sadece o firmanın devrini yapıp projelerini teker teker satabiliyorlar. Koçak, kendilerininse eski yönetmelik gereği bütün lisansları devretmek zorunda kaldıklarına dikkat çekiyor.
Ere Enerji şimdi da küçük çaplı projeler için HES lisansı arıyor. Eyüp Koçak, “Gazete ilanlarıyla HES lisansı arıyoruz” diyor. Koçak’a göre, piyasada “çantacı” diye tabir edilen kişiler lisans satışına aracılık ediyor. 1 MW için 50 bin dolar isteyen de, 100 bin dolar da isteyen oluyormuş. Hatta 1 yıllık elektrik üretimi için talepte bulunanlar bile varmış.
Piyasada birçok aracı firma ve kişinin bulunduğuna dikkat çeken Koçak, sektöre girmeyi planlayan bazı şirketlerin de hazır lisansları almayı tercih ettiğinin altını çiziyor. Koçak, zaten Ekim 2007’den bu yana lisans başvurularının yapılamadığını hatırlatıyor.
Para Dergisi
Kaynak: http://www.patronturk.com/yenilenebilir-enerji-yatirim-lisanlari-ikinci-el-piyasasinda
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.