Bu 'köşeyi' sürekli okuyanlar son dönemde enerji ve çevre sorunlarına eğildiğimi fark etmişlerdir. 'Başka köşelerde' vurgulanan cari denge felaketi, kriz, çöküş, ülkeyi yabancılara satış konularından benim gibi sıkılanlar olduğunu da düşünüyorum. Bu nedenle her kişiyi ilgilendireceğini düşündüğüm çevre ve enerji konularına eğilmeyi de uygun buluyorum. Bugün yenilenebilir enerji türlerinden 'rüzgar enerjisi' konusuna eğileceğim.
Yenilenebilir enerji türleri içerisinde en ilginci ve bugün dünyada hızla yatırım yapılan enerji türü 'rüzgar enerjisi'dir. 1997 yılında dünyada kullanılan elektrik enerjisinin ancak 7.475 MW'ını oluşturan rüzgar enerjisi, 2006 yılında 73.904 MW'a yükselmiştir. Her ne kadar dünyada üretilen elektrik enerjisinin ancak % 1 kadarı bu yolla üretiliyorsa da, Danimarka elektriğin % 18'ini, İspanya % 9'unu ve Almanya % 7'sini rüzgardan sağlamaktadır.
Rüzgar enerjisi bol, yenilenebilir, temiz ve sera etkisini azaltma özelliklerine sahip olması dolasıyla fosil esaslı yakıtlardan sağlanan enerjinin yerini almaktadır. Rüzgar enerjisinin kullanılması dünyanın fosil yakıt rezervlerinin daha geç tüketilmesini sağlayacağı gibi, karbondioksit, kükürtdioksit ve diğer havayı kirletici maddeler yaymadığı için, diğer enerji kaynakları gibi çevreyi de kirletmeyecektir. Ayrıca, örneğin 2004 yılında ABD'deki maliyeti, dış faktörlerin maliyetteki etkilerini dikkate almadan dahi, yakıttan üretilen elektrik gücünden daha ucuzdu. Rüzgar gücü için yapılan yatırım sermaye yoğun olmasına rağmen, işletme ve bakım masraflarının düşük olması bu tür yatırımı ilginç hale getirmektedir.
Rüzgar enerjisi genelde ortalama rüzgar hızının 16 km/saat veya daha fazla olduğu alanlarda kurulmaktadır. Rüzgar türbini, normal durumda kesitinin sağlayacağı enerjinin teorik olarak en fazla % 59'unu üretir. Rüzgar hızı sabit olmadığı için türbinin kapasite faktörü yaklaşık % 35'tir. Bu oran nükleer tesislerde % 90, kömürlü tesislerde % 70 ve petrolle işleyen tesislerde % 30'dur. Pek çok sayıda türbinin kurulduğu rüzgar parklarındaki türbinler arasında, ek bir enerji kaybını engellemek amacıyla, belirli mesafe bırakılır. Bu sebeple rüzgar parkları büyük alanları kapsar. Rüzgar gücünün her an değişiklik göstereceği düşünülürse, elde edilen elektrik enerjisi de saatlik, günlük ve mevsimlik olarak değişecektir. Bu sebeple rüzgar gücünün kullanıldığı elektrik şebekesinin diğer üretim kaynaklarıyla yedeklenmesi ve çok dikkatle yönetilmesi gerekir.2010 yılına kadar dünya rüzgar gücü üretiminin 160.000 MW'a y
Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİE) tespitlerine göre Avrupa'da rüzgar enerjisi bakımından en zengin ülkelerden biri Türkiye'dir. O kadar ki, rüzgar enerjisi kaynakları Türkiye'nin elektrik ihtiyacının tümünü karşılayacak düzeydedir (kullanılabilir potansiyel 20.000 MW). Türkiye Rüzgar Atlası 2002 yılında tamamlanmıştır. Buna göre, rüzgar enerjisi temini açısından en uygun bölgeler, Bandırma, Antakya, Kumköy, Mardin, Sinop, Gökçeada, Çorlu ve Çanakkale'dir. Planlamaya göre Türkiye'de rüzgardan 2007 yılında 1.413, 2010 yılında 1.788 ve 2013 yılında 2.163 MW gücünde elektrik enerjisi üretilecektir.
Önemli rüzgar gücü üreten ülkeler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Son devreye giren rüzgar enerjisi santralı Bandırma'dır. Eylül 2006 tarihinde açılışı yapılan bu santralın yıllık kapasitesi 120 milyon kwh'tır ve 100.000 kişi için yeterli elektrik üretecektir. Bu konunun ihmal edilmemesi gerekir!
Kaynak:
No comments:
Post a Comment
Note: Only a member of this blog may post a comment.