Blog Archive

Saturday, September 13, 2014

Borusan'dan dev enerji atağı

12.09.2014 - Borusan EnBW Enerji, rüzgâr enerjisinde 257 MW’lık ilave kurulu gücü Türkiye’ye kazandıracak 330 milyon dolar tutarında bir yatırım gerçekleştirdi.

Bu yenilenebilir enerji yatırımı Mersin, İzmir, Bursa ve Çanakkale’de 4 RES’in temellerinin atılması, Tekirdağ Balabanlı RES’in hizmete girmesi ve Balıkesir Bandırma RES’te kapasitenin artırılmasını kapsıyor.

12 Eylül 2014, İstanbul. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek ve bu alandaki portföyünü güçlendirmek vizyonu ile yola çıkan Borusan EnBW Enerji yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor.

Tekirdağ Balabanlı Rüzgâr Enerji Santrali’nin (RES) hizmete girmesi, Mut RES (Mersin/Karaman), Fuatres RES (Kemalpaşa, İzmir), Harmanlık RES (Karacabey, Bursa) ve Koru RES (Lapseki, Çanakkale) tesislerinin temellerinin atılması ve Bandırma RES (Bandırma, Balıkesir) kapasite artışı dolayısıyla bir tören düzenlendi.

Gerçekleşen törene Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Almanya Baden Württemberg Eyaleti Finans ve Ekonomi Bakanı Dr. Nils Schmid, Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, EnBW A.G. CEO’su Dr. Frank Mastiaux ve Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.

Devreye giren 50 MW’lık kurulu güce sahip olan Tekirdağ Balabanlı RES’te, 22 adet Siemens SWT 2,3-108 türbin bulunuyor. Kule yüksekliği 90 metre ve türbin kanat çapı 108 metre olan Balabanlı RES’in inşaat işlerine 2013 yılının Ağustos ayında başlandı ve 8 ay gibi rekor bir sürede tesisin ilk fazı devreye alındı. Yatırım sürecinde yerel istihdama öncelik verilerek toplam 105 kişinin görev alması sağlandı. 4 RES’in kurulması ve Bandırma RES kapasite artışı nedeni ile Borusan EnBW Enerji yaklaşık 330 milyon ABD doları yatırım yapacak. Avrupa’nın en büyük karasal rüzgâr enerji yatırımlarından birini oluşturan bu projeler tamamlandığında Borusan EnBW Enerji, kurulu rüzgâr gücü açısından Türkiye’nin lider rüzgar enerjisi üreticilerinden biri olacak. Hizmete giren Tekirdağ Balabanlı RES ve temeli atılan yeni yatırımlarla birlikte Borusan EnBW Enerji Türkiye’ye toplam 257 MW ilave kurulu rüzgâr enerjisi gücü kazandırmış olacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız: “RES’lerin toplam kurulu güç içerisindeki payını 3.600 MW’tan 11 bin MW’a çıkarmalıyız” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız törende yaptığı konuşmada “Saygın ve seçkin bir kuruluş olan Borusan’ın hemen hemen yaptığı tüm projelerde yanındayız, Türkiye’nin büyümesine, ilerlemesine, gelişmesine ciddi katkı yapıyor” dedi. Bakan Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü: “2013 yılı içerisinde hizmete aldığımız santrallerin sayısı 180 adet ve toplam 7.100 MW. 12 yıl önce özel sektörün toplam kurulu güç içerisindeki payı %32’ydi. Şimdi özel sektör ve kamu yer değiştirdi ve kamunun payı %32 oldu. Serbest piyasa koşullarını sağlamak adına özel sektörün minimum %75 pay alacağını söyleyebiliriz.

2014 yılında ilk defa rüzgar enerjisinin toplam kurulu güç içerisindeki payı %5’e ulaştı. Toplam 3.600 MW. Bunu 11 bin MW’a çıkartmamız gerekiyor.”

Kocabıyık: 70 yıllık tecrübemizle ülkemize yatırım yapmaya devam ediyoruz

Törende konuşan Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık, 70 yıllık zengin bir tarihe sahip olan Borusan’ın bütün faaliyet alanlarında ülkesine, paydaşlarına değer yaratmak ve pazar lideri olmak için çalıştığını ve 7 yıldır faaliyet gösterdiği enerji sektörüne de bu yaklaşımını taşıdığını kaydetti. Kocabıyık şunları söyledi: “Yenilenebilir enerji kaynaklarında, özellikle de rüzgâr enerjisinde bizi liderliğe taşıyacak bir adım atıyoruz. Bu adım ülkemizin yenilenebilir enerji alanındaki potansiyelinin değerlendirilmesinde önemli bir katkı oluşturuyor. Bu katkıyı yapmaktan, bu büyük yatırımı başlatmaktan gurur duyuyoruz. Borusan, Türkiye’nin kalkınmasında, uluslararası rekabet gücünün artmasında ve enerji potansiyelinin hayata geçirilmesinde üstüne düşeni yapmaya devam edecektir.”

Uğur: Enerji sektörüne toplamda 550 milyon doların üzerinde yatırım yaptık

Borusan Holding CEO’su ve Borusan EnBW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Agah Uğur ise konuşmasında Türkiye’nin enerjide 2023 hedeflerini özetledikten sonra şunları söyledi: “Ülkemizin sürdürülebilir enerji kaynaklarını geliştirmek ve enerjide dışa bağımlılığın azalmasını desteklemek vizyonu ile çalışıyoruz. Türkiye’nin enerjide 2023 hedeflerine ulaşması için payımıza düşeni yapıyor, sürece katkıda bulunuyoruz. 2007 yılında giriş yaptığımız enerji sektöründe bugüne kadar 550 milyon doların üzerinde yatırım gerçekleştirdik.”

Acarla: Ülkemizin enerji ihtiyacına çevreci çözüm yaratıyoruz

Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla ise yapılan yatırımla ilgili bilgiler vererek şöyle konuştu: “Bugün resmen hizmete açtığımız Balabanlı Rüzgâr Enerjisi Santralimiz, kapasitesini arttıracağımız Bandırma Rüzgâr Enerjisi Santrali ve kurulacak dört yeni santralimiz ile Türkiye’nin rüzgâr enerjisi alanındaki potansiyelinin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adım atıyoruz. Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynaklarının hayata geçmesini desteklemekten büyük mutluluk duyuyoruz.”


Kaynak: 

http://www.milliyet.com.tr/borusan-dan-dev-enerji-atagi/ekonomi/detay/1939327/default.htm

Sunday, September 7, 2014

Hükümet`in enerjiye bakışında ne eksik?

62. Hükümet Programı açıklandı, biz öncelikle 148-152 sayfalarda açıklanan "Enerji" konularına bakalım, neler anlatılmış- hedeflenmiş iyi okuyalım.

Enerji günümüz dünyasının en stratejik alanlarından birisidir. Son yıllarda yeterli seviyede elektrik enerjisi üretim kapasitesinin oluşturulmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesine önem verdik.

Bu doğrultuda, 2002 yılında yaklaşık 31.000 MW olan elektrik kurulu gücünü 2014 yılı Temmuz ayı itibarıyla 67.431 MW’a, 2002 yılında 129 milyar kwh saat olan elektrik üretimimizi de, 2013 yılında 242 milyar kwh’e yükselttik.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini teşvik etmeye başladık; enerji verimliliği stratejisini hazırlayarak uygulamaya koyduk.

Bu çerçevede önümüzdeki dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendireceğiz. Özellikle hidroelektrik santraller kapsamında, 2003 yılından bugüne kadar devreye alınan HES projeleri ile 2003 yılında 26 milyar kilowattsaat olan yıllık hidroelektrik enerji üretim kapa- sitesini 79 milyar kilowattsaate yükselttik. Son üç yılda 6.450 MW gücünde santralı devreye aldık; 2015 yılına kadar yeni santralları devreye alacağız. 

Yerli linyit sahalarımızın termik santral amaçlı değerlendirilmesine önem veriyoruz. En büyük kömür rezervine sahip sahalarımızdan Afşin Elbistan, Konya Karapınar, Afyon Dinar ve Eskişehir Alpu sahalarında elektrik üretimi amaçlı girişimler üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca, kömür istihracı yatırımları ve termik santral yatırımları, yatırım teşvik sistemindeki öncelikli yatırımlar kapsamına alınmış olup, orta vadede bunun olumlu etkilerini göreceğiz. 

Nükleer santral kurulmasına ilişkin çalışmalarımızı hızlandıracağız. Bu çerçevede elektrik dağıtım şirketlerinin tümünün özelleştirilmesini tamamladık. Elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesine devam ediyoruz. 

Enerjide 2023 hedefimize ulaşarak, ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sürekli, güvenli ve asgari maliyetle temin edebilen, enerji üretiminde kaynak ve teknoloji çeşitliliğini artırarak enerji arz güvenliğimizi sağlayan bir ülke konumuna geleceğiz.

Bu çerçevede nükleer enerjiyi elektrik üretiminde kullanan, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendiren, israfı ve enerjinin çevresel etkilerini asgariye indiren uluslararası enerji ticaretinde stratejik konumunu güçlendirmiş rekabetçi bir enerji sistemi oluşturulacaktır.

Arz güvenliğinin artırılması amacıyla birincil enerji kaynakları bazında dengeli bir kaynak çeşitlendirmesine gidilecektir.

Mersin Akkuyu ve Sinop’ta toplam 9.280 MW gücünde 8 adet nükleer reaktör devreye alınacaktır. Yerli kömür kaynaklarının elektrik enerjisine dönüştürülmesi için 18.500 MW düzeyinde santral tamamlanacaktır.

Hidroelektrik kaynaklarımızın tamamına yakın kısmı kullanılarak 20.000 MW ek güç sağlanacaktır. Bu kapsamda, Ilısu, Yusufeli, Boyabat, Alpaslan-2 gibi önemli projeler tamamlanacaktır.

Ayrıca rüzgâr enerjisi gücümüz 20.000 MW’a çıkartılacak, en az 600 MW gücünde jeotermal santral ve en az 3.000 MW gücünde güneş enerjisi santralı kurularak yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi içindeki payı 2023 yılında yüzde 30’a yükseltilecektir.
Güneş enerjisinde yeni bir döneme giriyoruz. Konya’ya dünyanın en büyük güneş enerjisi santralini yapmak üzere çalışma başlattık. 3.000 MW’lık güneş santrali için yaklaşık 6 milyar ABD doları yatırım yapılacak. Konya’yı güneş enerjisi üssü haline getireceğiz.

2003 yılı öncesinde yalnızca 9 ilimizin doğalgaza erişimi mevcut iken, 2013 yılı itibarıyla 72 ile çıkardık. Kalan 9 ili de, konumları itibarıyla teknik güçlükler ve yüksek yapım maliyetleri içermesine karşın, doğal gaz ile buluşturacağız ve artık ülkemizde doğal gazı olmayan il kalmayacaktır.

Doğalgazda arz güvenliğine büyük önem veriyoruz. Bu doğrultuda, arz kaynaklarını çeşitlendirmeye verdiğimiz önemin yanı sıra, depolama tesislerini de hayata geçiriyoruz. Kuzey Marmara ve Değirmenköy depolama tesislerini faaliyete geçirdik. Tuz Gölü yer altı depolama tesisinin 500 milyon m3’lük ilk aşamasını 2016 yılı itibarıyla tamamlayacağız. Ayrıca, 2002 yılı sonu itibariyle 100 milyon ABD doları olan petrol arama ve üretim yatırımlarımızı, 2012 yılında 910 milyon ABD dolarına çıkardık.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nın inşasını bitirdik. Bakü-Tiflis-Erzurum (Şahdeniz) Doğalgaz Projesi’ni hayata geçirdik. Azerbaycan Şahdeniz II Projesindeki payımızı yaklaşık yüzde 20’ler civarına çıkararak en büyük ikinci hissedar olduk. Azeri doğalgazını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nde (TANAP) Hükümetler arası anlaşmayı imzaladık. Türkiye-Yunanistan Doğalgaz Boru hattı ile Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi’nin ilk ayağını tamamladık ve komşu ülkeye gaz ihraç etmeye başladık. Ceyhan’ın, Avrupa’da ikinci büyük enerji terminaline dönüştürülmesini hedefliyoruz.

Böylece bir yandan enerjide arz güvenliğimizi sağlayacak, diğer yandan enerji geçiş ülkesi olmayı hedefleyen önemli adımlar attık.

Türkiye’nin, gittikçe gelişen büyük enerji piyasası ve Ortadoğu, Kafkasya/Orta Asya ve Güneydoğu Avrupa/Balkanlar bölgelerini birbirine bağlayan uluslararası projeleri ile bölgesel bir enerji ticaret merkezi haline gelmesini ve stratejik konumunu güçlendirmeyi hedefliyoruz.

Hükümetimiz sanayimize ve enerji sektörümüze entegre şekilde madenciliğimizin geliştirilmesine öncelik vermektedir. Ülkemizin 2012 yılı maden üretimi 11,7 milyar dolara ulaşmıştır. 2023 yılı hedefleri kapsamında bu miktarın 20 milyar dolara ulaşması amaçlanmaktadır.

2002 yılında yaklaşık 600 milyon dolar olan maden ihracatımızı, 2013 yılı sonu itibarıyla 5 milyar dolara; 2002 yılında 100 bin metre olan kamu-özel sektör maden arama sondaj miktarını, 2013 yılı itibarıyla 1 milyon 500 bin metre düzeyine ulaştırdık. 2023 yılı itibarıyla maden arama amaçlı sondaj miktarımızın 5 milyon metreye çıkarılması hedeflenmektedir.

Petrol ve doğalgaz yurt içi arama yatırımlarımızı 2002 yılına oranla yaklaşık 9 kat arttırarak 2013 yılında 900 milyon dolara ulaştırdık. 2002 yılında 52 bin metre olan petrol ve doğalgaz sondaj uzunluğu ise, 2013 yılında 305 bin metreye ulaşmıştır. Önümüzdeki dönemde, maden, petrol ve doğalgaz aramalarını arttırmaya ve jeotermal potansiyelimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Ayrıca denizlerimizde kendi gemilerimizle araştırma imkânlarını artıracağız.

Türkiye’nin “kara elmas”ı kömürün enerji portföyümüzde daha ağırlıklı olması için harekete geçtik. Göreve geldiğimizde 8 milyar ton olan kömür rezervine yaptığımız sondajlarla 6,8 milyar ton daha ekledik. Son 11 yılda 11 yeni kömür sahası keşfettik.

62. Hükümet Programında "Enerji" hedefleri çok güzel. Aslında bu hedefler, bir önceki hükümet programı metninden alınmış. Yani program devamlılık arzediyor. Bizce program içinde daha çok yerli mühendislik, yerli tasarım, yerli imalat, yerli işçilik- yerli istihdam vurguları da yapılmalıydı. 

Yıl 2014 ve bu hükümet normalde görevini 2015 seçimine kadar toplam 10 ay sürdürecek. Bu kadar çok hedefi bu kısa süre içinde gerçekleştiremeyeceği gibi; neleri gerçekten gerçekleştireceğini de net yeni programda belirtmemiş. Yeni hükümet, eskinin devamı olsa da kendi hedeflerini ve önceliklerini esas almalı idi. Devam ettireceği enerji politikalarını belirtebilirdi. 

Geçmiş rakamlar çokça bahsedildiği zaman, bu defa bir önceki programlarla kıyaslanması ve gerçekleşmelerin değerlendirilmesi gerekir. Hedef 2023 yılı düşünüldüğünde `Doğalgaz` ve ithal yakıt santrallarına hiç değinilmemesini, siyasi iradenin bu konulardaki gayriresmi yatırım isteksizliği olarak mı algılamak gerekir? 

Cari açığı etkileyen olası "ithal doğal gaz, ve ithal yakıt" fiyat dalgalanmalarından hiçbahsedilmemesi ayrıca dikkat çekiyor. 62. Hükümetimizin Programı hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.

Kaynak: 
http://enerjigunlugu.net/hukumetin-enerjiye-bakisinda-ne-eksik_9929.html

Erdem Holding Nordex`den 20 rüzgar türbini alacak

Nordex, Erdem Holding’in Aydın’daki Bağarası Rüzgar Santrali’ne 20 türbin sağlayacak. 

Alman rüzgar türbini üreticisi Nordex bir açıklama yaparak, Erdem Holding`den Aydın Bağarası rüzgar çiftliği için toplam kapasitesi 48 MW olan N117/2400 tipi 20 türbin siparişi aldıklarını duyurdu.

Beş yıllık olan anlaşma,20 adet N117/2400 rüzgar türbininin temini ve temel bakımını içeriyor.

Bağarası rüzgar çiftliği 2015 yılında 20 türbin faaliyete geçtiğinde, 48 MW kapasiteli rüzgar çiftliği yılda 130.000 MWh elektrik üretecek.

Erdem Holding son dönemde Nordex’ten Ödemiş Rüzgar Santrali için her biri 3 MW kapasitesinde olan 7 adet türbin sipariş etmişti

Kaynak: 
http://enerjigunlugu.net/erdem-holding-nordexden-20-ruzgar-turbini-alacak_9967.html

EPDK lisans iptalinde ayrımcılık yaptı

EPDK, 16 şirketin elektrik üretim projesini iptal etti. Bunun için yatırılan 30 milyon liranın üzerindeki teminat da yandı. Kurum, iptallere gerekli prosedürlerin verilen tarihte tamamlanmamasını gerekçe gösterdi. Sektörde lisans iptallerinde çifte standart uygulandığı öne sürülürken ayrımcılık tartışmaları başladı.


17 ve 25 Aralık sonrası iktidarın sopası haline gelen bağımsız üst kurullar, keyfi uygulamalara devam ediyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), geçtiğimiz günlerde 16 şirketin elektrik üretim projesini iptal etti. Toplam 343 MW’lık kurulu güce sahip projeler için yatırılan 30 milyon liranın üzerindeki teminat da yandı. Lisans iptaline konu projelerden 6’sını rüzgâr, 9’unu ise hidroelektrik santrali, birini de biyogaza dayalı elektrik üretim projeleri oluşturuyor. Kurum, iptallere gerekli prosedürlerin verilen takvim içinde tamamlanamamasını gerekçe gösterdi. Ancak lisans iptallerinde çifte standart uygulandığı ve ayrımcılık yapıldığı iddiaları ortaya atıldı. Mayıs ayında eksikliklerini tamamlamayan şirketlerin lisanslarını iptal eden EPDK, İzmir’de yatırım süresi dolan 25 projeyi iptal etmedi. Bunlar arasında hükümete yakınlığıyla bilinen şirketler ön plana çıkıyor. Yolsuzluk soruşturmasında ismi geçen işadamı Abdullah Tivnikli, Sancak Grubu, Çalık Holding’e ait projelerin yatırım süreleri dolmasına rağmen iptal edilmedi. İsmini açıklamayan bir kaynak, lisans iptallerinde ayrımcılık yapıldığını söyledi.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Sancak Grubu’na ait Hassas Teknik Enerji Elektrik Üretim AŞ’nin İzmir’in Urla ilçesinde yatırım süresi 3 yıl önce dolan tesisin lisansını iptal etmedi. Aynı şekilde Çalık Holding’e bağlı Çalık Rüzgâr Enerjisi Üretim Ltd. Şti.’nin İzmir Urla ve Karaburun ilçelerinde yatırım süresi 3,5 yıl önce sona eren tesisin lisansına da dokunmadı.  Hükümete yakınlığıyla bilinen ve yolsuzluk soruşturmasında ismi geçen işadamı Abdullah Tivnikli’ye ait Eksim Yatırım Holding’in de Seferihisar ve Çeşme’de lisans süresi dolan iki projesiyle ilgili işlem yapılmadı.   

Sancak Enerji Hizmetleri AŞ ve Şınlak Holding AŞ’nin ortaklığındaki, Hassas Teknik Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ’ye de aynı kanun ve mevzuat çerçevesinde 29 Mayıs 2008 tarihinden geçerli olmak üzere 49 yıllığına İzmir’in Urla ilçesi Ovacık mevkiinde lisans verildi. Toplam 15 MW kurulu gücünde 12 üniteden oluşan rüzgâr santralinin tamamlanma süresi, 16 ayı inşaat dönemi için, 12 ayı da inşaat aşaması olmak üzere 28 aylık bir zaman dilimini içeriyordu. Ancak bu süre 29 Eylül 2010 tarihinde doldu. Şirket, EPDK’dan bir yıl ek süre istedi. Başkanlık oluru ile santralin inşaat dönemi 24 ay, tamamlanma süresi de 40 ay olarak değiştirildi. Bu süre de 29 Eylül 2011 tarihinde doldu. Tamamlanma süresi yaklaşık 3 yıl önce dolan tesis, EPDK’nın lisansını iptal ettiği tesislerin arasında yer almadı.   

TİVNİKLİ’YE DE İŞLEM YAPILMADI

Eksim Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tivnikli’nin de ortak olduğu Aktepe Enerji AŞ ve Baltepe Enerji AŞ’nin Seferihisar ve Çeşme’de Temmuz 2008’de rüzgâr enerjisi üretim lisansı aldı. İki bölgede toplam 34 MW kurulu güce sahip 20 üniteden oluşan üretim tesisi belirlenen sürede tamamlanamadı. 40 ayda bitmesi gereken üretim tesisinin süresi Eylül 2010’da doldu. Şirkete verilen 15 aylık ek süre de 24 Kasım 2011’de bitti. Yatırım süresinin dolmasının üzerinden 2,5 yıl geçmesine rağmen EPDK’nın lisansını iptal ettiği tesisler arasında yer almadı. Güral Porselen’in Urla’daki, Karadeniz Holding’in Ödemiş’teki ve MV Holding’in Çeşme’deki projeleri de verilen süre içinde bitirilmemesine rağmen lisansı iptal edilmedi. İzmirli işadamlarının kurduğu Enda Enerji Holding’e ait İzmir’in çeşitli yerlerinde bulunan 4 projenin süresi dolmasına rağmen lisansı iptal edilmedi.

Kaynak: 

http://www.zaman.com.tr/ekonomi_epdk-lisans-iptalinde-ayrimcilik-yapti_2238277.html

Çeşme’de, inşaatı süren rüzgâr santralı projesi tepkilere neden oldu

Çeşmede yapılan rüzgar santralı için ÇED onayı olmadan yapılan yatırımlar, sivil toplum örgütleri ve bölge sakinlerinin tepkisini çekiyor.
İZMİR-Enerjisinin yüzde 70’ten fazlasını ithal eden Türkiye, son yıllarda dışa bağımlılığını azaltmak için yerli kaynaklara yöneliyor. Ancak alınan acele kamulaştırma kararları ve ÇED onayı olmadan yapılan yatırımlar, bazı sivil toplum örgütleri ve bölge sakinlerinin tepkisini çekiyor.

Türkiye, büyük oranda dışa bağımlı olduğu enerjide bir yandan yerli kaynaklara yönelmeye çalışıyor. Fakat enerji yatırımlarındaki yanlış uygulamalar, dışa bağımlılıktan daha büyük sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Karadeniz bölgesinde, özellikle derelerin üzerinde inşa edilen küçük ölçekli hidrolik santraller (HES) son yıllarda tartışılırken, HES’lere karşı kitlesel bir tepki oluştu demek yanlış olmaz. Bazı bölgelerden rüzgâr enerjisi santralleriyle (RES) ilgili şikâyetler de yükseliyor. Son olarak Türkiye’nin turizm merkezlerinden biri olan Çeşme’de, inşası devam eden RES’ler tepkilere neden oldu.

ACELE KAMULAŞTIRMA

Reuters’ın Evrim Ergin imzası taşıyan haberinde, yaklaşık 80 megavatlık (MW) beş farklı rüzgâr santrali projesi yürütülen Çeşme’de yaşanan sıkıntılar gündeme getiriliyor. Çeşme Sürdürülebilir Yaşam Platformu Sözcüsü Esen Fatma Kabadayı, şunları söylüyor: “Bu bölgede yapılacak santrallerle ilgili 2000’li yıllardan bu yana çalışma yapılmasına rağmen, geçtiğimiz yıl toprak sahiplerine ‘acele kamulaştırma’ ile ilgili tebligatlar ulaştırılınca halkın haberi oldu. Yapılacak projelerle ilgili halk yeterince bilgilendirilmedi. Bu projeler tek bir proje gibi gözükmediği için ÇED raporu alınmasına gerek görülmüyor. Ancak çevreye etkileri bir bütün olarak değerlendirilmeli ve ortak bir ÇED raporu alınmalı. Urla ve Karaburun’da da aynı sorunlar yaşanıyor.”

ONLARA 13 YIL, BİZE 60 GÜN

Kabadayı, sürecin 2000 yılında rüzgâr ölçüm direklerinin kurulmasıyla başladığını, 2008’de de üretim lisansları verildiğini hatırlatarak, şöyle devam ediyor: “Ancak 2013’te acele kamulaştırma kararı gelene kadar kimse halka bir şey söylemiyor. Acele kamulaştırma tebligatı gelince, 60 gün dava açma süreniz var, tüm hakkınız bu. Onlar 13 yıl çalışıyorlar, size tanınan süre 60 gün. Bir acele kamulaştırma kararıyla ilgili yürütmeyi durdurma da aldık. Geçen hafta yeni kamulaştırma kararları çıktı. Gerçekten insanların kafasının üstünde, yerleşimin ortasında santraller var. Bu konuda bin kişinin imzaladığı bir dilekçe hazırladık. Fakat yetkililer dilekçenin şikâyet unsurları taşıdığını ve tek tek verilmesi gerektiğini belirterek kabul etmedi.”

PROJELER TURIZMI ETKILEMEZ

EPDK yetkilileri ise geçtiğimiz yıl Çeşme’de incelemelerde bulunduklarını belirterek, “Burası yerleşim alanımız diyorlar ama aslında orası bir tepe. Konut yapılması zor bir alan. Projeler turizm bölgesiyle alakalı bir yerde değil. Yine de iktidar partisinin ilçe başkanı bile karşı çıkıyor. Lisansları önceden verdik fakat trafo merkezi yeni yapıldığı için işlemler yeni yapılıyor. Çeşme’de santral sayısı az. Ayrıca ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilirken bile tüm ilgili kuruluşların görüşü alınıyor. Bazı HES projelerinde sonradan SİT alanı ilan edilen oldu, bu projeler hayata geçmedi” şeklinde konuştu.

“ÇED gerekli değildir” belgesi

ÇEŞME’de 16 MW’lık rüzgâr enerjisi yatırımı yapan ABK Çeşme Rüzgar Enerji’nin avukatı Arsin Demir de ÇED Yönetmeliği çerçevesinde türbin sayısı 20 ve üzeri olan RES’ler için ÇED belgesi alınması gerektiği hatırlatması yaparak, proje için ‘ÇED gerekli değildir’ belgeleri bulunduğunu söyledi. Bölgenin 1. ve 2. derece doğal SİT alanı olması nedeniyle de doğal hayatı korumak için çalışmalar yaptıklarını belirten Demir, “Çeşme’de yapılmakta olan veya yapılacak projelerin tamamı tek bir proje olarak değerlendirilemez”  dedi.

Aslında en temiz kaynaklardan biri…

DİĞER yandan, fosil yakıt tüketimini azaltan rüzgâr enerjisine Türkiye’nin ihtiyacı var. Enerji uzmanları, yenilenebilir bir enerji kaynağı olması nedeniyle RES’leri savunduklarını ancak diğer taraftan şikâyetlere dikkat edilmesi gerektiğini savunuyor. Uzmanlara göre, sera gazı etkisi yapmayan, hammadde ihtiyacı olmayan, ömrü dolduğunda türbinlerin sökülüp kaldırılabildiği RES’lerin inşasında türbinlerin nerede ve ne sıklıkta kurulduğu önem taşıyor. Bir enerji uzmanı “Temiz bir enerji türü de olsa, yaşam alanlarını etkilememeli” diyor. Rüzgar enerjisinde Türkiye’de bugüne kadar yaklaşık 3 bin MW’lık kurulu güç inşa edilirken, bu rakam Çin’de 91 bin MW, Almanya’da 35 bin MW, İspanya’da 22 bin MW, Hindistan’da 20 bin MW, İtalya’da 8 bin MW’ın üzerinde.

Kaynak: 

http://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=46736&uniq_id=1410418119#.VAyzhfl_uZ4

Ethem Sancak'a SİT alanında santral kıyağı

BMC ve Akşam gazetesini tartışmalı ihaleyle alan Ethem Sancak ailesine ait rüzgâr santraline Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan imar onayı çıktı. İzmir’in Urla ilçesi, Ovacık köyü ve Seferihisar ilçesi sınırlarını kapsayan bölge 1. derece doğal sit alanı içerisinde bulunuyor.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Sancak Grubu’nun İzmir’in Urla ve Seferihisar ilçelerinde kuracağı 15 megavat gücündeki rüzgâr enerji santraline, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan imar onayı çıktı. Bakanlık, İzmir’in Urla ilçesi Kuşçular, Ovacık köyü ve Seferihisar ilçesi İhsaniye köyü sınırları içerisinde, 1. derece doğal sit alanında yer alan Urla Rüzgâr Enerji Santrali kurulmasına ilişkin imar planını onayladı. İmar planları, 28 Ağustos-29 Eylül 2014 tarihleri arasında Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü ilan panosunda ve internet sayfasında ilan edilecek.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), iki hafta önce gerekli prosedürleri verilen takvim içinde tamamlamadığı gerekçesiyle 6’sı rüzgâr santrali olmak üzere 16 şirketin elektrik üretim projesini iptal etmişti. Kurum, İzmir’de yatırım süresi dolan aralarında Sancak Grubu’na ait Hassas Teknik Enerji Elektrik Üretim AŞ’nin de bulunduğu 25 proje hakkında işlem yapmamıştı.

YATIRIM SÜRESİ 3 YIL ÖNCE DOLDU

Sancak Enerji Hizmetleri AŞ ve Şınlak Holding AŞ’nin ortaklığındaki, Hassas Teknik Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ’ye 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından 29 Mayıs 2008 tarihinden geçerli olmak üzere 49 yıllığına İzmir’in Urla ilçesi Ovacık mevkiinde lisans verildi. Toplam 15 MW kurulu gücünde 12 üniteden oluşan rüzgâr santralinin tamamlanma süresi, 16 ayı inşaat dönemi için, 12 ayı da inşaat aşaması olmak üzere 28 aylık bir zaman dilimini içeriyordu. Ancak bu süre 29 Eylül 2010 tarihinde doldu. Şirket, EPDK’dan bir yıl ek süre istedi. Başkanlık oluru ile santralin inşaat dönemi 24 ay, tamamlanma süresi de 40 ay olarak değiştirildi. Bu süre de 29 Eylül 2011 tarihinde doldu. Tamamlanma süresi yaklaşık 3 yıl önce dolmasına rağmen EPDK, lisansını iptal etmedi.

Havuz medyası olarak anılan Akşam ve Star gazetelerinin sahiplerinden işadamı Ethem Sancak’ın kardeşi olan Haydar Sancak’ın Yönetim Kurulu başkanı olduğu Sancak Group, birçok alanda faaliyet gösteriyor. Grubun bünyesinde Medical Park Hastanesi, Denizli Acıpayam’daki Ata Sancak Çiğ Süt İşleme Tesisi, inşaat projeleri ve çok sayıda rüzgâr lisansı bulunuyor. Grup, Urla’nın yanı sıra İstanbul Çatalca, Kayseri Yahyalı, Afyon Sultandağı’nda toplam 133,5 megavat rüzgâr enerjisi lisansına sahip.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ekonomi_ethem-sancaka-sit-alaninda-santral-kiyagi_2241537.html

Seferihisar'da Rüzgar Enerjisi Santralleri tartışması

Sakin şehir (Citta Slow) Seferihisar çevre açısından tartışma yaratan bazı Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) ile ne yapacağını bilemiyor.

İlçede 2007 yılından beri devam eden Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) yapım süreci gelinen noktada artık SİT alanı olarak tanımlanan bölgelere de sıçramış durumda. Pek çok noktada inşaatlara dönüşmüş olan RES projeleri ile ilgili yerel belediye (y)etkisizlikten yakınırken, bölge halkı ise bilgilendirilmemekten şikayetçi. Üstelik pek çok enerji projesine göre çevre dostu kategorisinde değerlendirilen RES’lerin bile insan sağlığı üzerinde önemli olumsuz etkilerinin olabileceği uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Dokuz8haber’den Fırat Yumuşak ve Yasemin Ergül Seferihisar’da Rüzgar Enerji Santralleri kurulması sürecini mercek altına aldı:

TARTIŞMANIN GELİŞİMİ

Seferihisar’da Rüzgar Enerji Santralleri projeleri ve inşaatlarıyla ilgili gelişmeler 2007 yılında başlamış. Buna göre ilk olarak 2009 yılında, Ayen İnşaat 12 adet, Üçgen Enerji 7 adet RES türbini için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDM) ndan 49 yıllık işletim hakkı satın almış. 2012 yılındaysa Üçgen Enerji, yapılması planlanan türbinlerin sayısını 10’a çıkarmış. 

Sığacık-Korkmazdağı-Kılıçpınar-Çiftlik Dağı Mevkiini kapsayan bölge SİT alanı kapsamında olmasına rağmen, 2013 yılında acele kamulaştırılınca tartışmalar daha alevlenmiş. Üstelik kamulaştırılan bu alan, RES’ler ile Urla Trafo Merkezi’nin arasında bulunan enerji nakil hattı yapımı için bazı taşınmazları kapsıyor.



Foto: Ayen Enerji Rüzgâr Türbinleri- Azmak üstü Mevkii

HER TAŞIN ALTINDA AĞAOĞLU

Santrallerin yapımını üstlenen şirketlerden özellikle birisi oldukça tanıdık: Ağaoğlu Şirketler Grubu. Ağaoğlu Şirketler Grubuna bağlı “Üçgen Enerji”, “Ayen Enerji” şirketiyle birlikte santrallerin hızla yapımını sürdüren şirketler durumunda.

Rüzgar Enerjisi Santrallerinin (RES) yapım izinleri ve çevreye zarar verip vermediği konusu ilçede tartışma konusu. dokuz8haber olarak; santral yapımında görev alan şirketlere, bölge halkına ve kamu yetkililerine aynı soruyu ilettik: “RES’ler gerçekten faydalı mı, şu ana kadar bölgedeki yaşamı nasıl etkiledi ve neler bekleniyor?”

SİT alanı olarak tanımlanan bölgeler de sıçrayan RES inşaatları kamu kuruluşlarına göre doğa koruma kanunlarına uygun yapılıyor. Ancak bölge halkı, Seferihisar Çevre Derneği ve Seferihisar Belediyesi aynı fikirde değil.



“BELEDİYE’NİN RES PLANLARINA ETKİ İMKANI YOK”

Seferihisar Belediyesi’ne göre, 2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararıyla acele kamulaştırma kapsamına alınan RES inşaatının başlayacağı bölge, Ağaoğlu Şirketler grubuna tahsis edilmiş durumda. Valilik ve bakanlığın keyfi uygulamalarda bulunduğunu söyleyen Seferihisar Belediyesi İmar İşleri Müdürü ve Şehir Plancısı Nilay Eşin ile Belediye Başkan Yardımcısı Av. Nilgün Durmazer, ilçedeki santrallerin kamu yararı gözetmeden yapıldığını söylüyor. 

“SİT ALANLARIYLA İLGİLİ BELEDİYELERİN BÜTÜN YETKİLERİ ALINDI”

“SİT alanlarıyla ilgili belediyelerin bütün yetkileri alındı. Karar yetkisi, 644 ve 648 sayılı kanun hükmünde kararnamelerle doğrudan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredildi” diyen Nilay Eşin, bu nedenle belediye olarak Rüzgâr Türbini yapımlarında hiçbir rol oynayamadıklarından şikayet ediyor ve şöyle devam ediyor: “Yapabildiğimiz sadece, bu alanlardaki bekçi kulübesi, santral ya da trafo gibi binalara ruhsat vermek oluyor. Bunlar dışındaki kararların imar planları onaylandıktan sonra bize geliyor”

Belediyenin RES yapımına yönelik resmi herhangi bir itirazı olup olmadığını sorduğumuz Belediye Başkan Yardımcısı Av.bNilgün Durmazer ise itiraz hakları olduğunu, ancak ellerinden alınan yetkilerden sonra sonuca etki edemeyeceklerini ifade ederek “Bu nedenle, herhangi bir girişimde bulunmadık” dedi.

ÜÇGEN İNŞAAT: “RES PLANIMIZ YASALARA UYGUN”

Seferihisar Belediyesi yetkililerinin dokuz8haber’e verdiği bilgiye göre Seferihisar’da biri tamamlanmak üzere ve diğeri inşaatı başlamak üzere olan iki ayrı RES projesi var.

Biz de ilk olarak, santral inşaatı tamamlamak üzere olan Ayen İnşaat yetkililerine ulaşmak istedik. Ancak tüm girişimlerimize rağmen herhangi bir yetkiliden geri dönüş alamadık.

Ayen İnşaatın aksine Üçgen Enerji İş Geliştirme Müdürü Berk Erişen, henüz imar planı onaylanmayan RES inşaatları ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

ÜÇGEN ENERJİ “HER HANGİ BİR İNŞAAT ÇALIŞMAMIZ YOK” DİYOR AMA DOKUZ8HABER MUHABİRLERİ’NİN GÖZLEMLERİ AKSİNİ GÖSTERİYOR

Şu anda imar planlarına izin çıkmasını beklediklerini belirten Erişen “Bürokratik yoğunluktan dolayı 2012 Mayıs ayından bu yana başvurumuza yanıt bekliyoruz. Herhangi bir inşaat çalışmamız yok.” açıklamasında bulundu. Ancak bölgede yaptığımız araştırma ve gözlemlerimiz Üçgen Enerji yetkilisi Berk Erişen’in anlattıklarının aksini gösterdi: Üçgen Enerji 5 yıl boyunca Rüzgâr ölçümü yapacak sistemi geçtiğimiz aylarda Düzce Köyü- Tepecik mevkiine inşa etmiş bile.

image

Foto: Üçgen Enerji Rüzgar Ölçüm Direği- Düzce Köyü/Tepecik Mevkii

RES yapılacak bölge SİT alanı olarak tanımlanmasına rağmen, imara herhangi yasal bir engel bulunmadığını belirten Erişen, kamu kuruluşlarının ve bakanlığın belirttiği tüm kıstasları yerine getirdiklerini iddia etti. Erişen’e göre ekosistem ve teknik değerlendirme raporları da eksiksiz olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na (EPDK) teslim edilmiş. 

"KUŞ GÖÇ NÜFUSUNUN YOĞUNLAŞMASINI DİKKATE ALACAĞIZ"

Erişen sözlerine şöyle devam etti: “Doğal yaşama herhangi bir zararımız olmayacak. Örneğin, kuş göç nüfusunun yoğunlaştığı dönemlerde, Enerji Bakanlığı’nı bilgilendireceğimize dair taahhütler verdik. Bakanlık yetkilileri de yıllık temelde tesisleri denetleyecek.” 

EMO: RES’LER TEMİZ ENERJİ KAYNAKLARINDAN BİRİSİ

Seferihisar’da devam eden RES’leri, SİT alanı itirazları ve kanuna uygunluk tartışmalarının dışında doğaya olası faydaları ve zararları açısından da araştırdık. Buna göre Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) 2010 yılında hazırladığı bir rapor rüzgâr santrallerini temiz enerji kaynakları arasında sayıyor ve çevreye ancak kısıtlı düzeyde zarar verdiğinin altını çiziyor. Rapor ayrıca, santraller çalıştığında dahi çevrede tarımsal faaliyetlerin sürdürülebildiğine dikkat çekiyor. 

RES’LERİN DEZAVANTAJLARI DA VAR

Ancak EMO raporunda RES’lerin dezavantajlarına da değiniliyor. Gürültü seviyesinin fazlalığından dolayı çevrede yaşayan hayvanların ölümüne neden olabilmesi ve insanlarda ortaya çıkan psikoloji bozuklukları tetiklemesi en önemli eksileri. Hatta rüzgar tribünlerinin yaptığı gürültü psikoloji literatürüne Rüzgâr türbini sendromu” adıyla giren bir rahatsızlığa neden oluyor.

Bu konuda görüşüne başvurduğumuz Klinik Psikolog Dr.Serap Altekin RES’lerin insan sağlığı üzerindeki olası zararlı etkileri içinde öne çıkan bu sendroma ilişkin ayrıntılar verdi. 



DR.SERAP ALTEKİN: “RÜZGAR TÜRBİNİ SENDROMU” PSİKOLOJİ LİTERATÜRÜNDE VAR

"Gözlemler ve literatür verileri, rüzgar enerjisi türbinlerinin yarattığı sesin, gerekli düzenleyici tedbirler alınmadığı takdirde, insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına, dolaylı olarak da yaşam kalitesine olumsuz etkilerine işaret ediyor" diyen Dr.Serap Altekin, Literatürde “Rüzgar Türbini Sendromu” olarak adlandırılan bu durumun, rüzgar türbinlerinin yakınlarında yaşayan insanlarda sıkça görülebildiği gibi, pilotlarda, uçuş ekiplerinde ve kabin görevlilerinde de benzer belirtilerle tanımlandığını, hatta günümüz hayat koşullarında büyük şehirlerdeki arka plandaki şehir gürültüsünün de benzer etkileri tetiklediği yönünde görüşlerin olduğunu ifade ediyor.

UYKU BOZUKLUKLARINDAN, DEPRESYONA

Rüzgar Türbini Sendromu ile ilgili dokuz8haber’e yaptığı açıklamada “Literatür, özellikle gece uykusu süresince maruz kalınan gürültünün ve her tür rahatsız edici sesin, uzun vadede insanın fiziksel sağlığı için önemli bir risk faktörü olduğu noktasında birleşir; hipertansiyon ve kalp krizi gibi rahatsızlıkların riskini arttırdığına işaret eder.” diyen Dr.Serap Altekin’in şöyle devam ediyor: “Rüzgar türbinlerinin neden olduğu en yaygın psikolojik etkilerin başında ise uyku bozuklukları gelir. Rüzgar enerjisi türbinlerinin yarattığı düşük frekanslı gürültü, insan için duyulabilir aralıkta olmamasına karşın, beyinde bir tepkime yaratır. Diğer bir ifadeyle, biz bir ses duyduğumuzun ve bedenimizin ona tepki verdiğinin farkında olmayız ama aslında beynimiz o düşük frekanslı sesi algılar, denge sistemi ve sinir sistemi aktive olur.

"ÇOCUKLARIN SAĞLIKLI GELİŞİMİNİ DE SEKTEYE UĞRATABİLİR…"

Bu algı, bedende stres tepkisini tetikler, özellikle de boyun kaslarında kasılmalar meydana gelir. Tekrarlanan bu kas kasılmalarına ve uyku bozukluklarına bağlı olarak da yorgunluk, isteksizlik, gerginlik ve sinirlilik kronik bir hal almaya başlar, bu da depresyona ve kaygı bozukluklarına zemin hazırlar. Bu etkilerin yanı sıra, düşünme, muhakeme etme gibi bilişsel işlevlerde gerilemeler görülebilir; dikkat, konsantrasyon ve performansta bozulmalar gözlenebilir. Bu unsurlar göz önüne alındığında, çocukların sağlıklı gelişimini de sekteye uğratabilecek bir risk taşıdığına da işaret etmek gerekir.”

MUSTAFA BAŞTÜRK: TÜRBİNLER KUŞLARIN GÖÇ YOLLARINI TIKIYOR

RES’lerin etkilerini, Seferihisar’da bulunan Çevre Derneği’ne de sorduğumuzda bir başka olumsuz etkisi hakkında iddialar dile getirildi. 

Dernek Başkanı Mustafa Baştürk, santrallerin özellikle kuşların göç yollarını tıkadığından söz etti ve “Sadece Seferihisar’da değil, Türkiye genelinde bu tip zararlara dikkat edilmiyor” dedi.

"ENERJİ BAKANLIĞI’NIN KONUYLA İLGİLİ KRİTERLERİ BELİRSİZ"

Enerji Bakanlığı’nın, konuyla ilgili kriterleri belirsiz olduğunu ifade eden Baştürk “Santral yapılması planlanan bölgelerde yalnızca rüzgârın sürekliliği ve hızı dikkate alınıyor ve buna göre direkt RES yerleştiriliyor. Doğal yaşam alanları hiçe sayılıyor.” diyor. 

Peki uzmanların ve yetkililerin dışında bölge halkı RES’ler hakkında ne düşünüyor? Konu hakkında yeterli bilgilendirme söz konusu mu?

Bunları da bölge halkına sorduk.

BÖLGE HALKI BİLGİLENDİRİLMEMEKTEN ŞİKAYETÇİ

Santrallerin yapılacağı alanlara yakın Turgut ve Düzce köylerinde muhtarlar ve halkla yaptığımız görüşmeler yerel halkın konuyla ilgili sınırlı bilgiye sahip olduğunu gösterdi. Turgutlu Köyü’nde, Ağaoğlu’nun bölgede arazi satın aldığı söylentileri dolaşırken, Düzce Köyü Muhtarı Halil Sever, Üçgen İnşaat’ın kendilerini bilgilendirmediğinden şikayet ediyor. “Biz inşaatın yapılacağını, arazinin satın alındığını sonradan öğrendik.” diyen Muhtar Sever, şöyle devam etti: “RES alanı, köyümüz sınırlarında olduğundan şirketten bilgi almak istedik. Bize vereceği zararlar hakkında fikrimiz yoktu ve bilgi sahibi olmak istedik.”

MUHTAR: NE ARAYAN VAR NE SORAN

Bu nedenle şirketle 2013 Nisan’ında bir görüşme yaptıklarını aktaran Muhtar Halil Sever, bu görüşmede şirketin kendilerine “köy halkıyla buluşularak projenin anlatılacağı” sözünü vermiş olmasına rağmen aradan geçen bunca zamanda ne arayanın ne de soranın olduğunu vurguladı.

Dokuz8haber Seferihisar / Yasemin Ergül - Fırat Yumuşak

Kaynak: 

http://www.demokrathaber.net/cevre/seferihisarda-ruzgar-enerjisi-santralleri-tartismasi-h37063.html

Gama Enerji'nin Gök II 35 MW lik Rüzgar Enerjisi Santralı elektrik üretmeye başladı

Gama Enerji'nin Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı elektrik üretmeye başladı

21-08-2014 06:51:46  

İSTANBUL (AA) - Gama Enerji'nin hem yatırımcısı hem de işletmecisi olduğu 35 megavat (MW) kapasiteli Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı elektrik üretmeye başladı.

Gama Enerji'den yapılan açıklamaya göre, Manisa Akhisar'da bulunan 35 MW kapasiteli Gök II Rüzgar Enerjisi Santralı'nın da eklenmesiyle Gama Enerji’nin rüzgar enerjisine dayalı varlıklarının toplam kurulu gücü 70 MW'ı aştı.

Gama Enerji'nin tüm rüzgar enerji santralı projeleriyle çevreye yaklaşık 710 bin ağacın sağladığı temiz havaya eş değer katkıda bulunması ve yılda yaklaşık 142 bin ton sera gazı salımını önlemesi bekleniyor.

Temelleri Türkiye'nin ilk yap-işlet-devret enerji ve su altyapı projelerine dayanan Gama Enerji, hidroelektrik ve rüzgar enerjisi yatırımlarının yanı sıra çeşitli güç santrallarının geliştirilmesine ve yurt içi ile yurt dışında su temini projelerine de yatırım yapmaya devam ediyor.

Enerji ve su altyapı yatırımlarına ait iştiraklerinin toplam kurulu gücü 2 bin 19 MW ve toplam su temini kapasitesi ise 100 milyon metreküp/yıl olan GAMA Enerji, temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık vererek elektrik üretiminin her alanında bulunan bir yatırımcı olmayı ve toplam kurulu gücünü 2016 yılı itibariyle 2 bin 500 MW’ın üzerine çıkarmayı hedefliyor.

Kaynak: http://www.aa.com.tr/tr/sirket-haberleri/gundem/3093604

Yerli rüzgar türbini İstanbul'da dönecek

Yerli rüzgar türbini İstanbul'da dönecek

TÜBİTAK öncülüğünde geliştirilen 41 milyon lira bütçeli MİLRES Projesi kapsamında ilk türbin kasım ayında İstanbul'da elektrik üretmeye başlayacak.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) öncülüğünde geliştirilen 41 milyon lira bütçeli Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) Projesi kapsamında ilk türbin kasım ayında İstanbul'da elektrik üretmeye başlayacak.

Rüzgar enerjisi sistemlerinin yerli imkanlarla geliştirilmesi amacıyla 2011 yılında başlatılan MİLRES Projesi'nde sona yaklaşıldı. Projede Sabancı Üniversitesi sistemin mekanik kısmını, TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü jeneratör ve elektrik sistemlerini, havacılık endüstrisinden TAI kanat kısmını, İstanbul Ulaşım AŞ, güç elektroniği kısmını, İstanbul Teknik Üniversitesi ise rüzgar analizleri ve kule tasarımını gerçekleştirdi. MİLRES için ayrıca 9 üniversite ve kurumdan yaklaşık 100 araştırmacı çalıştı.

Sistem için gerekli parçaların üretilmesinde de yerli sanayi kuruluşları projeye destek verdi. Elektronik kontrol sistemleri ve yazılımlar dışında kanat, göbek, hub, dişli kutusu, jeneratör, konvertor, kule ve nasel gibi tüm parçalar Türkiye'de üretildi. Projede, yüzde 80'den fazla yerlilik oranı sağlandı.

Bilim, Sanayi Teknoloji Bakanlığı'na bağlı çalışan TÜBİTAK'ın desteğiyle başlatılan MİLRES Projesi'nde rüzgar enerjisinin yerli sistemlerle üretilmesi için ilk prototip türbin, kasım ayında İstanbul'da kurulacak. 

Döviz dışarı gitmeyecek

İlk aşaması 3 yıllık çalışma sonunda geliştirilen türbin, İstanbul Terkos Gölü kıyısına yerleştirilecek. Alt yapısı tamamlanan türbinin kule kısmının kasım ayında dikilmesi planlanıyor. Sistem 500 kilovatsaat elektrik üretecek. Milli türbinin üreteceği elektriği, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi kullanacak.

Deneme amaçlı kullanılacak rüzgar türbininin başarıyla çalışmasının ardından projenin ikinci aşamasında 2,5 megavatlık türbin geliştirilecek. TÜBİTAK tarafından ilk aşaması için 11 milyon lira kaynak ayrılan projenin, İkinci aşamasına da 30 milyon liralık destek sağlanacak.
MİLRES ile 20 yılda 15 milyar dolarlık kaynağın yurt dışına çıkması önlenecek. Üretilecek türbinler yurt dışına da ihraç edilerek enerji harcamaları gelir-gider dengesi iyileştirilecek. 
(AA)

Kaynak: http://www.trtturk.com/haber/yerli-ruzgar-turbini-istanbul-da-donecek-83010.html

EPDK Başkanı: Lisans iptallerine üzülüyoruz

Enerji Günlüğü - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, "En çok üzüldüğümüz şey lisans iptali" dedi. 

Mustafa Yılmaz, Kangal Rüzgar Enerji Santrali`nin açılışına katıldı. Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, santralin sahibi Ecetur Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Taşbaşı`nı, aldığı lisansın gereğini yerine getirip yatırımı tamamladığı için kutladı. 

Aldığı lisans kapsamındaki yatırımlarını gerçekleştiren girişimcilere teşekkür eden Yılmaz konuşmasında, yatırım yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin lisanslarını iptal etmek zorunda kaldıklarını söyledi. 

Lisans vermek üzere faaliyet gösteren bir kurumun başkanı olarak lisans iptallerinden kendilerinin de rahatsız olduğunu dile getirdi. "En çok üzüldüğümüz şey vermiş olduğumuz lisansları iptal etmek zorunda kalmaktır" diyen Yılmaz, bu iptallerin hiç bir ayrım gözetilmeden yapıldığını vurguladı

Kaynak: http://enerjigunlugu.net/epdk-baskani:-lisans-iptallerine-uzuluyoruz_9998.html

Sivas KANGAL 44 MW lik rüzgar enerji santrali açılışı

ANKARA (AA) - Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Enerjide dışarıya bağımlılığı azalttığımız ölçüde tam bağımsız ülke oluruz. Aksi halde tam bağımsızlıktan bahsedebilmek mümkün değildir" dedi.

Sivas'ta, Kangal Rüzgar Enerjisi Santrali'nin açılışını gerçekleştiren Yılmaz, Türkiye'nin en büyük ihtiyacının enerji olduğunu söyledi.

Türkiye'nin öncelikli hedefinin enerjiyi çeşitlendirerek cari açığı düşürmek ve enerjide kendi kendine yeterli hale gelmek olduğunu ifade eden Yılmaz, gelişen Türkiye'nin en fazla enerjiye ihtiyaç duyduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Enerji yoksa üretim yok, üretim yoksa büyüme yok. Enerji olmazsa hiçbir şey olmaz. Enerji günümüz dünyasının en stratejik alanlarından birisidir. Ortadoğu ateş çemberine dönmüşse her yerde kavga varsa Ortadoğu'nun enerji kaynağı olmasındandır. Eğer Ortadoğu enerji kaynağı olmasaydı bu kavgaların hiçbirisi yapılmazdı."

Yılmaz, yeterli seviyede elektrik enerjisi üretim kapasitesinin oluşturulmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine, yenilenebilir enerji kaynaklarına, üretimin ve dağıtımın verimlilik içinde yapılmasına büyük önem verdiklerini söyledi.

Özelleştirilen Kangal Termik Santrali'ne ilişkin Yılmaz, özelleştirirken itirazlar olduğunu ancak termik santralin özelleştikten sonra kapasitesinin arttığını, insanların daha huzurlu çalıştığını ve yatırımların arttığını belirtti.

Yılmaz, Türkiye'de 2002 yılında yaklaşık 31 bin megavat olan elektrik kurulu gücün 2014'ün temmuz ayı itibarıyla 67 bin 431 megavata çıktığını, 2002 yılında 129 milyar kilovatsaat olan elektrik üretiminin de 2013 yılında 242 milyar kilovatsaate yükseldiğine dikkati çekti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun büyük bir gayretle çalıştığını söyleyen Yılmaz, "Türkiye'yi  dünyanın 10'uncu büyük ekonomisi yapmak için enerjide güçlü ve kendine yeterli hale gelmemiz, dışa bağımlılığı azaltmamız lazım" diye konuştu.

Yılmaz, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendirmek için, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini teşvik etmeye başladıklarını ve enerji verimliliği stratejisini hazırlayarak uygulamaya koyduklarını ifade etti.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için enerji kaynaklarında çeşitliliği arttırmanın en büyük öncelikleri olduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:

"Enerjide dışarıya bağımlılığı azalttığımız ölçüde tam bağımsız ülke oluruz. Aksi halde tam bağımsızlıktan bahsedebilmek mümkün değildir. Özel sektörümüz kendi üstüne düşeni yapmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma için enerji arz güvenliğini sağlamız gerekmektedir.”

Türkiye'de fosil enerji kaynaklarının sınırlı olduğunu bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarından azami faydalanılması gerektiğini bildiren Yılmaz, Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük bölümün petrol ve doğalgaz ithalatı ile karşılandığını, kaynakları çeşitlendirmek istediklerini söyledi.

Yılmaz, rüzgar enerji santralleri sayesinde 2013 yılında 600 milyon dolar daha az doğalgaz ithal edildiğine dikkati çekti.

Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payının artırılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, "En pahalı enerji olmayan enerjidir. Bir gün karanlıkta kalınırsa enerjinin değeri anlaşılır. O zaman ne HES'lere, ne rüzgar enerjisine nede nükleer enerjiye karşı çıkan olur" diye konuştu.

Yılmaz, nükleer santrallerin kullanılmasına yönelik çalışmaları sürdürdüklerini, gelişmiş ülkelerden Almanya'nın, Fransa'nın, ABD'nin, Japonya'nın, Çin'in, Rusya'nın nükleer nükleer santralinin olduğu gibi Türkiye'nin de nükleer santrali olması gerektiğini ifade etti.

Yerli linyit sahalarının termik santral amaçlı değerlendirilmesine özel bir önem verdiklerinin altını çizen Yılmaz, Türkiye'nin enerjiyi sürekli, güvenli ve asgari maliyetle temin edebilen bir ülke olacağını anlattı.

Yılmaz, Türkiye'yi bir enerji ağının kesişme noktası yaptıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Eğer Türkiye'nin mevcut değerini arttırmak istiyorsak üzerinden enerji hatlarının geçmesi gerekir. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hattı, İran'dan gelen doğalgaz hattı, TANAP projesi de imzalandı ve Azeri gazını Avrupa'ya inşallah taşıyacağız.”

Yılmaz, açılışı yapılan Ece Kangal Rüzgar Enerji Santrali'nin yaklaşık 180 milyon avro yatırımla gerçekleşeceğini, tamamlandığında 128 megavatlık elektrik üretim kapasitesi olacağını bildirdi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da göreve başladığından bu yana yaptığı ilk rüzgar enerji santrali açılışı olduğunu ve büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Kurulan tesisin Türkiye'nin 3'üncü büyük rüzgar enerji santrali olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Rüzgarın önüne düşmeyen adem yorulur. Rüzgarı arkamıza alarak son sürat yolculuğa çıktık" dedi.

Yılmaz, yatırımın ülkeye ve bölgeye hayırlı olmasını diledi.

EPDK'nın iptal ettiği lisanslara ilişkinse Yılmaz, şunları söyledi:

"Kurumumuz kanuni hükümlülüklerini yerine getirmekteyken lisans sahipleri arasında hiçbir ayrım yapmamaktadır. Sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin lisansını iptal etmek zorunda kalıyoruz. Biz iptal ederken sevinç duymamaktayız. Yatırımcılarımız yükümlülüklerini zamanında yerine getirdiği sürece böyle hadise vuku bulmayacaktır."

Projeyi gerçekleştiren Ece Tur Yönetim Kurulu Bakanı İbrahim Taşbaşı da Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde projeler hayata geçirdiklerini, Sivas'ta halk ve devletten aldıkları destekle bölgeye yapılan yatırımın kısa sürede ilk aşamasını tamamladıklarını belirtti.

Taşbaşı, Kangal Rüzgar Enerji Santrali'nin birinci aşamasını oluşturan 22 türbinin ürettiği elektriğin 150 bin kişilik bir şehrin tüm enerji ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu ifade etti. Ayrıca bu enerji yatırımının yılda yaklaşık 55 bin ton karbon salınımını önleyerek çevrenin korunmasına katkı sağlayacağı için mutluluk duyduğunu söyledi.



Kaynak: http://www.malatyaguncel.com/sivasta-ruzgar-enerji-santrali-acilisi-245904h.htm