Blog Archive

Friday, December 28, 2012

EWEA 2015 İstanbul’da Yapılacak

EWEA 2015 İstanbul’da Yapılacak

Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği’nin her yıl farklı bir ülkede yaptığı Avrupa Rüzgar Enerjisi Kongresi (EWEA 2015) 2015 yılı mart ayında İstanbul’da yapılacak.

Uzun zamandır uğraş verilen Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Kongresi adaylık süreci ile ilgili çalışmalar sonuç verdi. Brüksel Belçika’da 12.12.2012 yapılan, EWEA Yönetim Kurulu toplantısında EWEA 2015’ in İstanbul, Türkiye de yapılması yönünde karar çıktı.
Önümüzdeki yıl 4-7 Şubat 2013’te Avusturya’da gerçekleşecek kongre, 2014 yılında İspanya’da ve 2015 yılında ülkemizde gerçekleşecek.

Rüzgar enerjisi sektörü ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak bu kararın sektöre hız katacağını vurgulayan TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, başvuru sürecinden sonra tüm yönetim kurulu üyeleriyle birlikte süreci takip altına alarak her fırsatta Türkiye’nin rüzgar potansiyelini anlatmaya çalıştıklarını belirtti. TÜREB Başkanı Ataseven, Kasım ayındaki TÜREK 2012 kongresinin başarılı geçmesinin de sürece katkısı olduğuna dikkat çekerek, başta Bakanlığımız olmak üzere emeği geçen herkese ve tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz şeklinde konuştu.
Bu kararın yanında sevindirici başka bir gelişmenin de olduğunu sözlerine ekleyen Ataseven, İlk defa başka bir ülkenin Bakanı kendi ülkesinin dışındaki bir kongrede açılış konuşmalarında yer alacak. Enerji Bakanımız 2013 yılındaki Avusturya kongresinde açılış konuşması yaparak, bir ilke imza atmış olacak” dedi.

Rüzgar ile 500 milyon euro büyüme

Rüzgar ile 500 milyon euro büyüme

Artan enerji yatırımları, özellikle de rüzgar enerji santrallerine yönelik yatırımlar, enerjide proje taşımacılığının her geçen daha da büyümesini sağlıyor.

Türkiye’de rüzgar enerjisinde mevcut kurulu gücün 2 bin MW, lisans verilen gücün ise 8 bin MW civarında olduğuna değinen Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği Genel Müdürü Engin Kuzucu, bu rakamın 2015`te 15 bin MW`a; 2020`de ise 20 bin MW`a yükselmesi beklendiğinin altını çiziyor. Kuzucu, özellikle rüzgar enerjisi santrallerine yapılacak yatırımların taşımacılık sektöründe en az 500 milyon Euro büyüme yaratacağının altını çiziyor.
Enerji lojistiği alanında Türkiye’deki Pazar payının büyük bir kısmına sahip olan ve 2012 yılında taşımacılık sektörünün Oscar’ı sayılan ESTA 2012 Mükemmeliyet Ödülü`nü alan Hareket’in bugüne kadar Türkiye`de taşıma ve montajını gerçekleştirdiği rüzgar enerjisi yatırımları 947 MW`a ulaşıyor. Yüzde 45 pazar payına sahip Hareket, rüzgar enerjisi projelerinin büyük çoğunluğunu Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde gerçekleştiriyor. Son 3 yıl içinde ekipman ve çalışan kadrosuna 25 milyon euroluk yatırım yapan Hareket, mevcut projelerinin de tamamlanmasıyla bu rakamı 1000 MW’ ın üzerine a çıkartacak.

Rüzgâr enerjisiyle mayını imha ediyor

Rüzgâr enerjisiyle mayını imha ediyor

Afganistan’dan 14 yaşındayken ailesi ile Hollanda’ya göç eden 29 yaşındaki Mesut Hassani, her yıl binlerce kişinin ölümüne veya sakat kalmasına neden olan kara mayınlarını etkisiz hale getirmek için rüzgâr enerjisi ile hareket edebilen, her tarafında zemini kapsayan yuvarlak bir cisim geliştirdi.

Tasarım Akademisi’nde hazırladığı projesinin kara mayınları ile mücadelede önemli sonuç vereceğini belirten Mesut Hassani, bugüne kadar yapılan denemelerden olumlu sonuç alınan, her bir yuvarlak cismin 4 mayına kadar etkili olduğu bu tasarımın önümüzdeki şubat ve mart ayında Avrupa ve Amerika’da tanıtılarak uluslararası destek isteneceği ifade edildi. İnsan ağırlığında olan ve döndükçe zemine ayak ile basılmış gibi toprak altındaki mayını patlatan bu çalışmanın kısa sürede olumlu sonuçlar verebileceği kaydedildi.

Limak Enerji ve Karesi Enerji Elektrik Satış Anlaşması İmzaladı

Limak Enerji ve Karesi Enerji Elektrik Satış Anlaşması İmzaladı

Limak Enerji ile Yırcalı Grubuna ait Karesi Enerji, Manisa'da kurulu olan 45MW gücündeki Akhisar Rüzgar Enerjisi Santrali'nin 2013 yılı boyunca üreteceği tüm elektriğin satışına ilişkin anlaşma imzaladı Limak Enerji ile Yırcalı Grubuna ait...

Limak Enerji ile Yırcalı Grubuna ait Karesi Enerji, Manisa'da kurulu olan 45MW gücündeki Akhisar Rüzgar Enerjisi Santrali'nin 2013 yılı boyunca üreteceği tüm elektriğin satışına ilişkin anlaşma imzaladı Limak Enerji ile Yırcalı Grubuna ait Karesi Enerji, Manisa'da kurulu olan 45MW gücündeki Akhisar Rüzgar Enerjisi Santrali'nin 2013 yılı boyunca üreteceği tüm elektriğin satışına ilişkin anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla birlikte rüzgar enerjisi tedarik portföyünü 96 MW'a çıkardıklarını belirten Limak Enerji Ticareti A.Ş. CEO'su Birol Ergüven, elektrik enerji piyasasında bu tarz anlaşmaların önemine dikkat çekerek, "Enerji piyasasının serbestleşmesi ile toptan satış şirketlerinin devreye girmesi tüketicilere daha ucuz enerji temini fırsatı olarak yansıyor" dedi.

Limak Enerji, Karesi Enerji ile Akhisar Rüzgar Enerjisi Santrali için elektrik satış anlaşması imzaladı. Limak Enerji, Manisa'da kurulu olan 45 MW gücündeki santralin yıl boyunca üreteceği tüm elektriğin satışını yapacak. Limak Enerji'nin Karesi Enerji ile yapmış olduğu bu anlaşma sayesinde rüzgar enerjisi tedarik portföyünü 96 MW'a çıkartarak, 100 MW seviyesine yaklaştığını belirten Limak Enerji Ticareti A.Ş. CEO'su Birol Ergüven, elektrik enerji piyasasında, istikrarlı büyüme ve kaynak çeşitliliği sağlamak için yaptıkları bu anlaşmanın sadece Limak Enerji için değil sektör için de büyük önem taşıdığını söyledi. Enerji piyasasının serbestleşmesinin tüketicilere daha ucuz tedarik fırsatı olarak yansıdığını kaydeden Ergüven, bu imkanın toptan satış şirketleri sayesinde nihai tüketiciye ulaştığını belirtti. Ergüven, "Toptan satış şirketleri ne kadar çok ve çeşitli alım anlaşmaları yapabilirse, bu anlaşmaları serbest tüketicilere daha uygun koşullarda daha fazla enerji sağlamak için kullanabileceklerdir" dedi.

Sektörün daha sağlıklı ve hızlı gelişebilmesi için, farklı kaynaklara yatırım yapmış enerji üreticileri ile toptan satış şirketleri arasında çok daha fazla sayıda ve uzun vadeli elektrik alım anlaşmalarının yapılmasının bir zorunluluk olduğunu belirten Ergüven, şöyle devam etti:
"Toptan satış şirketleri çok farklı üretim kaynaklarını ve tüketicileri tek portföy altında toplayarak, genel anlamda sistemin dengelenmesine ve maliyetlerin düşürülmesine katkı sağlamaktadır. Üreticiler son derece değişken ve öngörüsü zor olan bir alanda, maliyet açısından dengesizliklere maruz kalmadan uzun vadeli ve öngörülebilir gelir imkanına kavuşmaktadır. Yatırımcılar da daha kolay ve avantajlı şekilde finansman bulmaktadır."
-"YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN ELEKTRİK ÜRETİMİ, TÜRKİYE'NİN ENERJİ İTHALATINDA OLUŞAN CARİ AÇIĞININ AZALMASI YÖNÜNDE KATKI SAĞLIYOR"

Karesi Enerji Genel Müdürü Orhan Kurt ise "Rüzgar santrallerinin değişken bir üretim profiline sahip olması nedeniyle, son tüketiciye elektrik satışı yapmak yerine santralimizin bir yıllık elektrik üretimini ikili anlaşma ile bir toptan satış şirketine satarak, üretim ve gelir tarafındaki risklerimizi yönetmeyi tercih ettik. İkili anlaşmaların, sektörün üretim ve ticaret tarafında yer alan şirketlerin ortak çıkarlarının buluştuğu bir piyasa aracı olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına da değinen Orhan Kurt, "Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi, karbon salınımlarını azaltması yanında ülkemizin enerji ithalatında oluşan cari açığının azalması yönünde de katkı sağlamaktadır. Grubumuz, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı projeler geliştirerek bu yönde katkı koymaya çalışmaktadır. Her biri tek başına küçük kapasiteli olarak görünen bu santrallerin, bir araya geldiğinde ülkemize büyük katkı oluşturduğu gözardı edilmeyerek her birine destek olunması gereklidir. Bu alanda faaliyet gösteren yatırımcılarımız, özellikle çevre konusunda hassasiyeti yüksek vatandaşlarımızdan ve çevre konularında faaliyet gösteren derneklerimizden destek beklemektedir" şeklindeki görüşlerini ekledi. - Ankara

AB yerli enerjiden rahatsız

AB yerli enerjiden rahatsız

Avrupa Birliği, rüzgar ve güneş enerjisinde yerli üretimi geliştirmeyi amaçlayan yeni teşvik sisteminin Gümrük Birliğine aykırı olduğu gerekçesiyle Türkiye’den savunma istedi. Türkiye verilen teşviklerin AB bütçesinden gelmediğini belirterek, soruşturmanın kapsam dışına çıkarılması gerektiğini savundu.

Türkiye'deki elektrik santrallerinin toplam kurulu gücü 56 bin MW seviyesinde. Bu santrallerin 2000 MW'lık bölümü rüzgâr santrallerinden oluşuyor. Yani Türkiye'de üretilen her 100 birim elektriğin yüzde 4'ü rüzgâr santrallerinden geliyor. Önümüzdeki on yıl içinde rüzgâr santrallerinin toplam büyüklüğünün 20 bin MW'e çıkarılması planlanıyor. Yani Türkiye'de üretilen her 100 birim elektriğin 20 birimi rüzgâr enerjisinden karşılanacak. Uzmanların verdiği bilgilere göre sadece rüzgar santralleri için 30 milyar dolarlık ekipman ihtiyacı söz konusu. Buna güneş ve jeotermal de eklendiğinde ortaya 50 milyar dolarlık büyük bir pasta çıkıyor.

Vatan gazetesinden Ufuk Şanlı'nın haberine göre; Enerji Bakanlığı, cari açığın büyümemesi ve Türkiye'de yenilenebilir enerji alanında güçlü bir endüstriyel altyapı oluşması için yerli üretimi öne çıkaran bir teşvik sistemi hazırladı. Buna göre rüzgar enerjisinde kilowatt başına 7.3 dolar/cent olan alım garantisi yerli ekipmana dayalı üretim sistemleri kullanılması halinde yüzde 50 artışla 11 cente kadar çıkıyor. Aynı şekilde güneş enerjisinde 13.3 dolar/cent olan tarife fiyatı yüzde 45 artışla 19.2 cente yükseliyor.
İşte bu adım Avrupa Birliği'nde (AB) büyük bir rahatsızlığa neden oldu. AB, Türk hükümetinin uygulamaya koyduğu yeni teşvik paketinin yatırımcılar arasında ayrıma neden olduğu ve bu durumun Gümrük Birliği Anlaşmasına aykırı olduğunu savunarak, Türkiye'den savunma istedi. Bu gelişmeler üzerine Ankara harekete geçti ve Türkiye'nin gerekçelerini anlatmak üzere Brüksel'e bir heyet gönderdi.

Gelişmeleri doğrulayan Enerji Bakanlığı kaynakları, "Türkiye, Dünya Ticaret Örgütü ve AB gibi kuruluşlarla bugüne kadar son derece uyumlu hareket etti. Yatırımcılar arasında ayrıma neden olduğu gerekçesiyle açılan bu soruşturmanın ana gerekçesi yerli üretime olduğundan daha fazla teşvik verilmesi. Türkiye'nin bu konuda attığı adımların tek bir amacı var; o da yenilenebilir enerji alanında güçlü bir endüstri kurulması. Rüzgar türbini veya güneş paneli üretmeyen bir ülke bu alanda nasıl iddialı olabilir ki?" bilgisini verdi.

ORTAK ÜRETİM OLABİLİR
Lisanssız Elektrik Üreticileri Derneği (LİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Kıroğlu, sorunun çözümü için AB ve Türk şirketlerinin işbirliğine gitmesi gerektiğini söyledi. Kıroğlu, "Avrupalı üreticilerin üretimlerini burada hayata geçirebilmeleri için bu destekler büyük bir fırsattır. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltması için de, yerli üretimin gelişmesi şarttır. Kendi enerji üretim sistemlerimizi, kendi maliyetlerimiz ile ülkemizde üreterek, bu konuda ciddi ve kalıcı çözümlere ulaşabiliriz" diye konuştu

Ağaoğlu proje geliştirerek büyüyecek

Ağaoğlu proje geliştirerek büyüyecek

Ağaoğlu Şirketler Grubu, 2012 yılının genel değerlendirmesini ve 2013 yılı stratejilerini düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı.
22 Aralık 2012 Cumartesi günü Ağaoğlu My Mountain Uludağ Otel’de yapılan basın toplantısına Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, CEO Hasan Rahvalı, Genel Müdür Yardımcısı Levent Kutulu,  Bütçe ve Raporlama Müdürü Ceyda Topbaş ve Proje Geliştirme Grup Müdürü Gökhan Kanpalta katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, ülke ekonomisinin 2012 sonunda yüzde 3-4 arasında bir büyüme kaydedeceğini belirterek inşaat sektörünün yılın son çeyreğinde yeniden yükseliş trendine girdiğini söyledi. Ağaoğlu, “Maslak 1453 projesinin yılın son çeyreğinde başlayan satışlarıyla, 1 ayda 2.200 konutun satışını gerçekleştirdik ve soğuma eğilimindeki ekonomiyi yeniden ısıtarak sektöre hareket getirdik. 2012 yılında özellikle inşaat başta olmak üzere enerji ve turizm alanlarında çok önemli yatırımlar yaptık ve 2013 yılında bunlara yenilerini ekleyeceğiz.”dedi.

Çevreye duyarlı projeler hayata geçirdiklerini vurgulayan Ali Ağaoğlu, Grup olarak yeşile ve doğaya aşık olduklarını, projelerinde enerji verimli uygulamaların yanı sıra çok ciddi ağaçlandırma çalışmaları da yaptıklarını, hatta bunun için Bodrum’da 10 milyon metrekarelik çok özel bir seraya sahip olduklarını da söyledi.

Ülke ekonomisinin önümüzdeki yıllarda minumum yüzde 5 seviyesinde büyümesi gerektiğini de vurgulayan Ağaoğlu, bunun için kaynak yaratılması gerektiğini ve bunun da yolunun yabancıya mülk satışından geçtiğini belirtti.

 “Ağaoğlu Proje Fabrikası gibi çalışıyor”

Toplantıda Grubun gelişimi ve yatırımları hakkında bilgi veren Hasan Rahvalı,  2012 yılında grup olarak satışta yüzde 130, aktifinde ise yüzde 50 büyüdüğünü söyledi. 2012 yılında özellikle inşaat alanında büyük atılım gerçekleştirdiklerini ifade eden Rahvalı; “2012 yılında yabancıya mülk satışında mütekabiliyet yasasının çıkmasıyla sektör yeni bir vizyon kazandı. Biz de Ağaoğlu Şirketler Grubu olarak bu dönemde yabancıya satışta 350 Milyon Dolar gibi kayda değer bir satış rakamına ulaştık. Önümüzdeki yıl için hedefleri daha da yükselttik. 2013’te 1 Milyar Dolarlık satış gerçekleştirerek sektöre öncülük etmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Ağaoğlu’nun en büyük gücünün proje üretebilme yeteneği olduğunu vurgulayan Rahvalı, bir tür fabrika gibi çalışarak sürekli proje geliştirdiklerini ve büyüme stratejilerinin temelinde proje üretimi olduğunu belirtti. Önümüzdeki yıl içerisinde Avrupa yakasında sürpriz bir projeye daha imza atacaklarına da değinen Rahvalı, mevcut ve gelecek dört yıllık dönemle birlikte toplamda 22 milyar TL’lik proje stokuna sahip olduklarını söyledi.

“Ağaoğlu Enerji ve Turizm’de de büyüyecek”

Basın toplantısında söz alan Ağaoğlu Şirketler Grubu Bütçe ve Raporlama Direktörü Ceyda Topbaş ise konuşmasında, inşaat ve turizm sektöründe olduğu gibi enerji sektöründe de sektörün öncülerinden olduklarını ve Ağaoğlu Enerji Grubu bünyesinde 8 adet Rüzgar Enerji Santrali projesi, 6 adet Hidroelektrik Santrali Projesi, 3 adet Kojenerasyon Projesinin yer aldığını söyledi.

Enerji ve turizm dışında Grubun inşaat faaliyetlerine ilişkin rakamları da paylaşan Topbaş, “Ağaoğlu olarak 2012 yılında toplam 2.924 adet bağımsız bölümün satışını gerçekleştirerek 1,6 milyar TL ciro elde ettik” dedi. Ağaoğlu Şirketler Grubu”nun istihdam politikasıyla ilgili bilgiler de veren Topbaş, Aralık 2012 itibariyle 9.856 kişiye istihdam sağladıklarını belirterek, özellikle uluslararası deneyime sahip güçlü ve iyi eğitimli bir çalışan kadrosuna sahip olduklarını vurguladı.

“Maslak 1453’te 540 Bin Saat Emek”

Ağaoğlu Şirketler Grubu Proje Geliştirme Grup Müdürü Gökhan Kanpalta da 1,5 yıl boyunca hazırlanan ve halen uygulama projesi devam eden, yaklaşık 100 mimar, mühendis ve uzmanın çalıştığı Maslak 1453 Projesinde, 540 Bin saat emek harcandığını söyledi. Kanpalta, sürekli hedef büyüten bir proje grubuna sahip olduklarını, her yıl hedeflerin katlanarak büyüdüğünü, Ağaoğlu başarısının arkasında da bu çaba ve ekibin olduğunu belirtti.

 “İstanbul Uluslararası Finans Merkezi 2023 Vizyonuna Hizmet Edecek”

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi hakkında bilgi veren Ağaoğlu Şirketler Grubu Genel Müdür Yardımcısı Levent Kutulu ise “Finans Merkezi’ni 1300 günde bitireceğiz. Bu projenin hayata geçmesiyle Türkiye’nin 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması yolundaki hedefine yaklaşılmış olacaktır” dedi. Kutulu, ihale sürecinin tamamlanması nedeniyle Ocak ayında hafriyat çalışmalarına başlayacaklarını, sözleşmede hafriyat için 500 gün öngörüldüğünü ama 365 günde tamamlamayı planladıklarını söyledi.

“2016’nın ilk yarısında Finans Merkezini bitirip teslim etmeyi planlıyoruz” diyen Kutulu, kazanılan ihale şartnamesine göre minimum 1 milyar 460 milyon TL gelir taahhüdü öngörüldüğünü, Uluslararası Finans Merkezi’ndeki konut ve ofis alanlarının satışına ise 2014’ün ilk çeyreğinde başlayacaklarını, projedeki konut ve ofis alanlarının satışıyla da toplamda 2.040.000.000 TL’lik bir ciro gerçekleştireceklerini belirtti.

Sabancı'ya Alman devi ortak oldu

Sabancı'ya Alman devi ortak oldu

Alman enerji şirketi E.ON'un Üst Yöneticisi (CEO) Johannes Teyssen, Sabancı ve E.ON ortaklığının çok iyi bir stratejik uyumu yansıttığını belirterek, ''Birlikte çalışarak daha güçlü ve daha verimli olacağız. Ortaklığımız, E.ON'un uluslararası büyüme stratejisi için heyecan verici bir fırsat'' dedi.
EnerjiSA'da yüzde 50 ortaklığı olan Verbund'un, hisselerini elektrik ve doğalgaz şirketi E.ON'a devretmesi ile ilgili olarak Sabancı Center'da düzenlenen toplantıda konuşan Teyssen, ''Ortaklık EnerjiSA ve bizim için de son derece önemli bir adım. Özel bir enerji şirketi olarak enerji sektöründeki yerimizi güçlendirecektir. Sabancı ve Verbund zaten bugüne dek oldukça güzel bir ortaklık içerisindeydi. Sabancı'nın yeni ortağı olarak biz de yenilenebilir ve konvansiyonel üretim, enerji tedariki, ek üretim konuları, enerji satışı konularındaki beceri ve yetkinliklerimizi ekleyeceğiz'' ifadelerini kullandı.
Teyssen, ''Güçlerimizi birleştirerek şirketlerimizi, Türkiye ekonomisi ve enerji müşterileri için kazan kazan önermesini oluşturacağız. Sabancı ve E.ON ortaklığı çok iyi bir stratejik uyumu yansıtıyor. Birlikte çalışarak daha güçlü ve daha verimli olacağız. Sabancı ile olan ortaklığımız, E.ON'un uluslararası büyüme stratejisi için heyecan verici bir fırsat'' şeklinde konuştu.
Sabancı ile kurdukları yeni ortaklığa inandıklarını belirten Teyssen, ''Türkiye enerji piyasasını çekici kılan birçok neden bulunmaktadır. Türkiye çok büyük bir pazar ve pazar bu hızlı ekonomik büyüme sayesinde daha da büyümektedir. Avantajlı arz-talep dinamikleri mevcut. 2015 yılına daha liberal bir pazar olma yolunda ilerliyor ve daha fazla üretim kapasitesi yaratmak için inanılmaz derecede büyük bir talep potansiyeline sahip. Bu nedenlerin hepsi birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye yatırım yapmak için mükemmel bir lokasyon haline gelmektedir'' dedi.
Teyssen, 15 Kasım'da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Almanya Ekonomi Bakanı Philipp Rösler'in enerji arz güvenliğini iyileştirmek için bir deklarasyon imzaladıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''E.ON dört kıtada sürdürdüğü operasyonları ile ve elektrik ve doğalgaz değer zinciri için kanıtlanmış tecrübe ve uzmanlığı ile oldukça profesyonel Avrupalı bir enerji şirketi konumunda. Sabancı'nın Türkiye'de ve çevre ülkelerdeki enerji piyasalarında ve dağıtım ağında çok büyük hakimiyeti bulunmakta. Kararlılık ve iş becerisi ile geçtiğimiz 15 yılda ve Verbund'la olan beş yıllık ortaklıkları boyunca Sabancı, EnerjiSA'yı farklılaşan coğrafya ve kaynaklara dayalı üretim portföyü ile profesyonel bir şirket olarak kurdu. Sabancı ve E.ON ortaklığı çok iyi bir stratejik uyumu yansıtıyor. Birlikte çalışarak daha güçlü ve daha verimli olacağız. Sabancı ile olan ortaklığımız, E.ON'un uluslararası büyüme stratejisi için heyecan verici bir fırsat. Ortak vizyonumuz Türkiye'de genel olarak yenilenebilir ve konvansiyonel kaynaklara dayalı dağıtım ve perakende işleri ile desteklenen ve tamamlanan entegre bir elektrik enerjisi sistemi kurmaktır.
Ortaklığımızın Türkiye açısından da son derece yararlı olacağına inanıyoruz. Sabancı, E.ON için ideal bir ortaktır. Türkiye'nin lider özel enerji şirketi olarak, tarihte de büyük ortaklıklarla başarılı adımlar atması nedeniyle biz bu yeni ortaklıktan son derece umutluyuz. Türk pazarına ilişkin büyük deneyimleri var. EnerjiSA'nın mevcut portföyü ve inşa halindeki projeleri, lisanlama, proje geliştirme ve üretim kapasitesi inşasındaki uzmanlığının kanıtlarıdır. E.ON gibi Sabancı da enerji işini büyütmek istiyor. E.ON gibi Sabancı da kurumsal yönetime,iyi paydaş ilişkilerine ve sosyal sorumluluğa çok önem veriyor. Sayın Güler Sabancı, şirketinizi yönetim anlayışınıza hayran kaldık.''
E.ON'un küresel bilgi, deneyim ve uzmanlığı ile Türkiye'nin enerji konusundaki hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacağını belirten Teyssen, ''Bu ortaklığa çok şey kazandırdığımıza inanıyoruz. Proje geliştirme, işletme, mühendislik ve konvansiyonel yenilenebilir kaynakların hizmete geçirilmesinde derin bir uzmanlığımız var. Operasyon tarafında kömür, gaz, hidro, nükleer ve yenilenebilir olmak üzere temek üretim kapasiteleri teknolojilerinde 15 ülkede 70 gigavat enerji üretim kapasitesinin sağladığı derin bilgi birikimimizle sofistike bir yönetim kadromuz var'' dedi.
Johannes Teyssen, şirketinin son yıllarda Rusya ve Brezilya gibi gelişmekte olan pazarlara giriş yaparak son derece başarılı olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:
''Son 5 yılda 8 milyar avroluk bir yatırım yaptık ve büyük bir enerji oyuncusu olarak, tedarik ve optimizasyon tecrübemizle de bu pazara katma değer sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. İki şirketin de mükemmel bir stratejik uygunluğa sahip olduğu aşikardır. 5 yıl önce Rusya pazarına girdik. Rusya'da santraller kurduk ve Rusya'nın en etkin operatörü olduk. Son 3 yılda, ABD'de 2000 megavatlık rüzgar santralleri kurduk. Geçen yıl Brezilya pazarına girdik ve orada bir inşaat projemiz devam etmekte. Ortak bir girişim. Bugün itibariyle Türkiye'yi de yeni bir ortağımız, yeni bir vatanımız olarak atfetmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye yeni pazarlarda ve bütün iş kollarında bu deneyimden son derece istifade edecektir. Sabancı ile EnerjSA'da birlikte çalışarak, daha iyi bir enerji şirketi haline geleceğimizi düşünüyoruz.

Güneş ve rüzgar da yetmeyecek, gelecek hidrojenin

Güneş ve rüzgar da yetmeyecek, gelecek hidrojenin
Siemens Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, enerji ihtiyacını karşılamada alternatif kaynaklar arasında yer alan güneş ve rüzgarın da yeterli olmayacağını söyledi.
Dünyanın hidrojen teknolojisine yöneleceği tahmininde bulunan Ersoy, "Muhtemelen çocuklarımız elektrikli araçlardan ziyade hidrojenle çalışan araçlara binecek." dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD)'nin, yılın son olağan toplantısının konuğu olan Ali Rıza Ersoy, 'Yeşil Teknolojiler ile Yeşil İş Hayatı' konusunda konuştu. Dünya çapında 300 bin çalışana ve yıllık 80 milyar Euro ciroya sahip Siemens'in 2011 cirosunun 30 milyar Euro'sunu yeşil teknoloji satışının oluşturduğunu anlatan Ersoy, 2014 hedeflerinin, bu rakamı 40 milyar Euro'ya çıkarmak olduğunu söyledi. Siemens ürünü kullanan müşterilerinin 2011 yılı içinde çevreye 317 milyon ton daha az karbondioksit saldığını ifade eden Ersoy, "New York, Londra, Hong Kong, Singapur, Roma, Tokyo, Berlin'in bir yılda atmosfere saldığı karbondioksite eşit bir miktardan bahsediyoruz." dedi. Siemens'in, ürünleri kadar binalarını da yeşil teknolojiye göre dönüştürdüğünü işaret eden Ersoy, "Münih'teki merkez binamız tarihi bölüm hariç tamamen yenileniyor. Halka açık şirket binası haline getiriliyor. İnsanlar şirketin içinde yürüyebilecek. Bugüne kadar dünyanın gördüğü en yeşil bina haline dönüşecek. Ona göre inşa ediliyor." diye konuştu.
İnsanoğlunun enerji ihtiyacını karşılamaya güneş ve rüzgarın da yeterli olmayacağını ileri süren Ersoy, şu an teknolojisi 'ilkel düzeyde' olsa da yakın gelecekte hidrojenin ön plana çıkacağını savundu. Hidrojeni elde etmenin nispeten kolay olmasına karşın işin zor kısmının, depolama ve verimli çalışacak motorlar yapma olduğuna işaret eden Ersoy, "Eminim her konuda olduğu gibi 5 ile 10 yıl içinde burada da çok ciddi gelişmeler olacak. Önce bol miktarda elektrikli otomobillerimiz daha sonra da bol miktarda hidrojenle çalışan otomobillerimiz olacak." şeklinde konuştu.
Fosil yakıtlarla çalışan araçların, yerini önce elektriğe ardından hidrojene bırakacağını kaydeden Ersoy, "Gelecek orada. Muhtemelen bizim çocuklarımız elektrikli araçlardan ziyade hidrojenle çalışan araçlara binecek." ifadesini kullandı.
AVRUPA ENERJİSİNİ SAHRA ÇÖLÜ'NDEN KARŞILAYACAK
Güneşten ısı yoluyla enerji elde etme konusunda en çarpıcı örneğin Sahra Çölü'nde yaşandığı bilgisini paylaşan Ersoy, 'Sahra Çölü' adı verilen projeyle 15 sene sonra Avrupa enerjisinin yüzde 30'undan fazlasının, Türkiye üzerinden de geçen nakil hatlarıyla Sahra Çölü'nden elde edileceğini anlattı.
DÜNYA ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK
Geleceğin dünyasının şehirlerden oluşacağına değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Şu an 7 milyar olan dünya nüfusu 2050'ye varmadan 9 milyar olacak. Şu an şehirler, dünya coğrafyasının sadece coğrafi olarak yüzde 1'ini kaplamaktayken, enerjinin yüzde 75'ini harcıyor ve karbondioksitin yüzde 80'ini çıkarıyor. Saniyede iki kişi kırsaldan şehre gidiyor. 2050'de dünya nüfusunun yüzde 70'i şehirlerde yaşamaya başlayacak. Türkiye'de bu oran bugün için yüzde 70'in üzerinde. Biz dünya ortalamasının üstünde şehirleşmişiz. Türkiye'de yüzde 80-85'te bu oranın duracağı varsayılıyor. Çin, 2020'ye kadar birer milyon nüfuslu 200 şehir kuruyor şu anda. Böyle bir değişim, baş döndüren bir dönüşümün içindeyiz. 2035 yılına geldiğimizde karbondioksit emisyonu iki katı olacak. Dünyanın ısısının 1,5 ile 4,5 derece arasında artması bekleniyor. Bunun olmaması için her şeyin yapılması gerekiyor."

Sunday, December 2, 2012

GE, Fina Enerji fuel wind energy growth in western Turkey

GE (NYSE: GE) will provide 43 wind turbines to Turkish energy developer Fina Enerji for four new projects in western Turkey, the two companies announced at the first annual Turkish Wind Energy Congress. All four wind farms will contribute to Turkey’s energy independence while supporting the country’s investment in domestic renewable energy.

The four Fina Enerji projects will add 97 megawatts of capacity to the country’s electricity grid, enough clean energy to power 27,000 Turkish homes. “Using such machines with advanced technology will not only improve the capacity factors and capital productivities but also help to decrease our nation’s dependency on foreign sources of energy,” said Sancar Saracoglu, executive committee member of Fina Enerji.

GE will supply nine 1.6-100 wind turbines for the Kizilcaterzi Wind Farm, 10, 1.6-100 machines for the Karadere Wind Farm, 14, 2.75-100 wind turbines for the Sadilli Wind Farm and 10, 2.75-100 machines for the Salman Wind Farm. Based on proven advanced technology and an evolutionary design, GE’s 1.6-100 wind turbine is the industry’s most efficient wind turbine in its class.

“As these new projects demonstrate, our latest wind turbine technology continues to play a significant role in the development of wind power in Turkey and throughout the region,” said Vic Abate, vice president of GE’s renewable energy business. “We are pleased to work with Fina Enerji to help bring clean, domestic electricity to Turkey.”

The Turkish government plans to increase the country’s wind energy production to 20,000 megawatts by the year 2023. Turkey has one of the most favorable locations in the region for wind energy, with a potential wind power capacity of 48,000 megawatts. Much of that potential remains untapped, as the country’s existing wind farms produce about 1,800 megawatts.


Reference: http://www.pennenergy.com/articles/pennenergy/2012/11/ge-fina-enerji-fuel-wind-energy-growth-in-western-turkey.html

Government Incentives Lead to a Wind Energy Boom in Turkey

Turkish Boom in Wind Power Investments

Wind power boasts the second highest share of renewable energy production in Turkey, and its prospects look brighter each day. According to 2010 data from the Turkish power-generation corporation, electricity generated from renewable resources had a 19.7% share of total power: 18.5% hydroelectric energy, 0.8% wind power and 0.4% for other renewables such as landfill gases, biogas, and biomass. By comparison, 48.6% of total energy was supplied by natural gas and 31.7% by petroleum and coal. Yet by end of 2011 this breakdown had begun shifting in favor of renewable resources, with wind energy now amounting to 2% of total power generation in Turkey.

The November 1st 2007 License Applications

Investments in Turkish wind power have grown steadily over the past few years thanks to governmental incentives. In November 2007, the Turkish Energy Market Regulatory Authority (EMRA) announced that investors weren’t obligated to have a grid connection plan or have conducted long-term wind measurements beforehand in order to apply for a license; these steps could be postponed till after approval. The new setup aimed to cut down on pre-investment costs, encouraging industry players to invest in wind energy.

However this “act of good faith” would result in a surprisingly large number of applications piling up on EMRA’s desk. Turkey’s total predicted technical-economic wind potential was 38,000 MW, yet the 752 power generation license applications submitted by November 1, 2007 would amount to 78,000 MW; it took the EMRA 3 years to screen all of these projects. Due to limited transformer capacity, the Turkish Electricity Transmission Corporation would hold a competition to resolve conflicts arising from multiple applications for the same region. When two or more projects were in conflict for the same region, the ones that added the most value per kWh energy produced would be approved. What were once incentives were now constraints. As a result, some investors held back while others tried to outbid as much as possible, pushing small investors out of the picture. One of the world’s most popular sources of renewable energy, wind energy is not usually accustomed to such “adverse-incentive” schemes.

Strategic Target Plan

In accordance with the Ministry of Energy’s Strategic Plan, Turkey is targeting 20,000 MW installed wind-power capacity by the end of 2023. Today that number is just 1,800 MW, meaning the strategic plan calls for an additional 18,200 MW of installed capacity. Each MW of wind-power installed requires an investment of approximately 1.3 million USD. The turbine bears the lion’s share of this burden, amounting to 70 percent of the total cost. Meanwhile a new project under the name MILRES is gaining momentum, aiming to further develop Turkey’s wind energy sector thanks to the invaluable contributions of 126 professionals from local universities, industrial associations and governmental institutions. This project will allow Turkey to manufacture its own wind turbines instead of importing them from China. Furthermore, the 2011 Law on Utilization of Renewable Resources was amended in favor of domestic production. The government normally pays 7.3 dollar cents per kWh energy produced via wind power, but the law now brought additional incentives for domestic producers: 0.6 dollar cents were added for producers using domestically-manufactured towers, 0.8 dollar cents for domestic blades, 1.3 dollar cents for domestic rotors and nacelles and 1.0 dollar cents for domestic generators and electronics.

Today’s Situation

With plenty of wind power projects on the way, EMRA is no longer accepting license applications. But with the new renewable-energy law enacted this past March steps have been introduced allowing for the generation of electricity without a license, provided the installed capacity does not exceed 500 kW. As a result, the number of companies offering turn-key power plant installation has increased, as has the manufacture of low-capacity turbines as well as related R&D. This new boom in the market makes Turkey an attractive destination for foreign investors and vendors seeking to spread their know-how and technology to new markets. But Turkey’s ambitions aren’t just limited to erecting wind farms on its soil; it also wants to eventually compete with China in the manufacture of wind turbines. To make up for its limited know-how, Turkey is more than willing to open up to the world. In order to promote the Turkish energy market, the sector organizes many trade fairs as well as regular networking events, all in the name of attracting foreign investment. With its advantageous geography, it seems Turkey will soon be strengthening its foothold in the energy sector, all thanks to rising R&D investments and the growing collaboration between universities and the private sector.

By. Sinem Demir

Reference:

http://oilprice.com/Alternative-Energy/Wind-Power/Government-Incentives-Lead-to-a-Wind-Energy-Boom-in-Turkey.html

Boydak'ın enerji yatırımları sürüyor

 Enerji sektörüne 2010 yılında giren Boydak Enerji, Sibel RES Elektrik Üretim’in yüzde 100 hissesini satın aldı. Boydak Holding'e bağlı Boydak Enerji, enerji yatırımlarına tüm hızıyla devam ediyor.

Şirket, en son İzmir ve Manisa il sınırları içerisinde yer alacak 80 MW büyüklüğündeki Sibel RES rüzgar santrali projesinin üretim lisansına sahip Sibel Res Elektrik Üretim'in yüzde 100 hissesini satın alarak bünyesine kattı. Enerji sektörüne 2010 yılında giren ve son iki yıldır önemli yatırımlar yapan Boydak Enerji, bu yeni satınalmayla beraber portföy büyüklüğünü 415 MW'a çıkartmış oldu.

Konuya ilişkin bir açıklama yapan Boydak Enerji Genel Müdürü Gültekin Eranıl, Sibel RES projesi yatırımının kısa sürede tamamlanacağını ve tesisi 2014 yılının ikinci yarısında devreye almayı planladıklarını belirtti. Eranıl, bugüne kadar hidroelektrik, rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi alanlarında önemli yatırımlar yaptıklarını ve bu yatırımla enerji sektörünün önde gelen oyuncularından biri olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

Gelecek döneme ilişkin planlarını da aktaran Eranıl; "Uzun dönemli yatırım planlarımız kapsamında ilk aşamada 2015 yılına kadar 500 MW kurulu güce ulaşma hedefimizi planladığımız tarihte yakalayacağımızı düşünüyoruz. İkinci aşamada ise 1000 MW'lık portföy büyüklüğüne 2017 yılından daha önce ulaşmayı öngörüyoruz" diye konuştu.

İlk olarak özelleştirme ihaleleri kapsamında yer alan 14. Grup hidroelektrik santrallerinin ihalesini alarak Girlevik HES, Bayrat HES ve Çemişgezek HES'i 49 yıllığına işletmek üzere devralan Boydak Enerji, 2010 yılı itibariyle de satınalmalarla enerji sektöründeki büyümesini sürdürdü. Şirket, 2010 yılında 145,11 MW kurulu güç kapasiteli hidroelektrik santral portföyüne sahip Nisan Elektromekanik Enerji'nin yüzde 50'sini ve aynı yıl 41,77 MW kurulu güce sahip Muradiye Ayrancılar Hidroelektrik Santrali'nin haklarını elinde bulunduran Muradiye Elektrik'in yüzde 70 hissesini satın aldı. Boydak Enerji en son, alternatif enerji üretim yatırımlarını artırmak amacıyla geçtiğimiz yılın Temmuz ayında; İstanbul Silivri ilçesi Çanta mevkiinde yer alan 45 MW kurulu güce sahip Çanta RES Rüzgar Enerji üretim santral projesinin sahibi Bora Rüzgar Elektrik'in yüzde 100'ünü satın alarak yatırım çalışmalarını hızlandırdı.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/11/28/boydakin-enerji-yatirimlari-suruyor