Tuesday, April 10, 2012

Dünyayı kurtarmak için yenilenebilir enerji şart

Sındır: Dünyayı kurtarmak için yenilenebilir enerji şart

 Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda halkı bilinçlendirmek için tüm imkanlarını kullandıklarını belirterek, “Böyle devam ederse dünyamız 20 yıl sonra bugünkü halinden çok daha kötü durumda olacak. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek kötü gidişi durdurabiliriz” dedi.

Avrupa’nın en büyük yerel yönetim organizasyonları arasında yer alan Enerji Kentleri Ağı (Energycities) içinde yürütülen Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne (Covenan Of Mayors) imza atan Bornova Belediyesi, 2020 yılına kadar karbondioksit (CO2) salınımını yüzde 20 oranında düşürmeyi taahhüt etti. Bu sözün gereklerini yerine getiren Bornova Belediyesi çevre değerlerinin korunması konusunda öncülük ediyor. Bu anlayışla Bornova Belediyesi’nin KALDER işbirliğiyle düzenlediği 8. Temiz Çevre Günleri Toplantısı’nda, ‘yenilenebilir enerji’ konunun uzmanları tarafından ele alındı. Bilim adamlarının yenilenebilir enerji ve karbon ayak izi konusunda sunumlar yaptığı toplantıda, çevreyi korumanın yolları anlatıldı.

Temiz Çevre Günleri toplantısında yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji kaynakları konusunda halkı bilinçlendirmesi ve bu konuda öncü olması gerektiğini dile getiren Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, “Dünyamızı kurtarmak için hala umudumuz var. Ancak çevreyi ve doğayı kirletmeye devam edersek onu kaybederiz. Önlem alırsak bu kirlenme duraksar. Bunun için yerel yönetimlerin de halkı bilinçlendirmede öncü olması gerekiyor” dedi.
Ekonomik kaygıların ekolojik kaygıların önüne asla geçmemesi gerektiğini vurgulayan Başkan Sındır, sürdürülebilir yaşam konusunda devletin ve kurumların yapması gereken işler olduğunu belirterek, “Fosil yakıtlardan vazgeçilmeli. Rüzgar, güneş, ve jeotermal enerjilerin kullanımı yaygınlaştırılmalı. Kyoto Protokolü derhal imzalanmalı. Sanayide çöp teknolojilerinden vazgeçmeli ve daha az enerji harcayan teknolojiler kullanılmalı. Ormanlar ise her geçen gün arttırılmalı. Çünkü başka bir dünya yok.”

Başkan Sındır, şunları söyledi: “Daha yaşanılabilir bir çevre yaratmak için tüketim tercihlerimize dikkat edelim. Elektrikli ev aletlerimizi az elektrik tüketen A sınıfı cinsinden alalım. Gereksiz ışıkları kapatalım. Tasarruflu ampuller kullanalım. Daha çok toplu taşım araçlarını tercih edelim. Merkezi ısıtma sistemlerini kullanalım.”

Türkiye’de tüketilen enerjinin %75’inin fosil kaynaklı enerjiden sağlandığını belirten Demirer Holding Enerji Koordinatörü Ahmet Araçman, “Artık insan iklimi, iklim de insanı kötü bir şekilde etkilemektedir. Avrupa Birliği’ne girme çalışmaları yaptığımız ve uyum kanunları hazırladığımız bu süreçte rüzgar enerji santrallerine Türkiye olarak gereken önemi vermeliyiz. Rüzgar enerjisi kullanan toplumlar; kendileri, çocukları, torunları ve gelecek nesiller için temiz ve sağlıklı bir çevre sağlamaktadır. Ülkemizde şu ana kadar kurulmuş olan Rüzgar Elektrik Santralleri (RES) yaklaşık 1770 MW, 2012 de kurulacak olan RES’ler yaklaşık 135 MW. Bunun sonucunda Türkiye’de toplam 1900 MW’lık Rüzgar Enerji Santralı kurulumu ile yılda yaklaşık 6 milyar kWh elektrik üretilecek. Türkiye’nin ise elektrik üretimi yılda yaklaşık 225 milyar kWh’dir. Rüzgar enerjisi, diğer enerji türlerini destekleyerek doğal kaynakların tüketilmesini geciktirecek ve yeni teknolojilerin gelişmesi için zaman sağlayacaktır ” diye konuştu.
Türkiye’nin yıllık 1.5 milyon metrekareyi aşan kurulum kapasitesi ile güneş ısıl sektöründe dünyada Çin’den sonra ikinci sırada geldiğini belirten Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Günnur Koçar, “Türkiye’de 100’ün üzerinde güneş ısıl üreticisi bulunuyor. Yıllık 315 bin metrekare toplayıcı ihracatı yapılıyor Türkiye, Foto Voltaik (Güneş enerjisinden elektrik üretme) güç sistemlerinde, 1400-2000 kWh/m2 toplam ışıtım ve 1050-1500 kWh yıllık elektrik enerji hasadı potansiyeline sahiptir. Türkiye’de foto voltaik kurulu güç kapasitesi yaklaşık 7 MW’tır. Türkiye elinde bulunan potansiyeli daha fazla değerlendirmelidir” diye konuştu.

2023 yılı için elektrik üretiminin en az %30’unun hidroelektrik, rüzgâr, jeotermal ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmasının hedeflendiğini ifade eden Beykent Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Pınar Bal da, “Ülkemizde Teknik ve hidrolik potansiyelimizin tamamı değerlendirilecek, rüzgarda 20.000 MW ve jeotermalde 600 MW elektrik üretim kapasitesine ulaşılacaktır. Güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde edilmesi özendirilecektir. Enerji sektöründe 2020 yılına kadar referans senaryoya göre %7 karbon dioksit sınırlaması potansiyeli hedeflenmektedir. Türkiye’de şirketler hala konuya sadece sosyal sorumluluk kapsamında yaklaşıyor. Halbuki, durum değişti. 2020’de piyasada mevcut başarılı bir aktör olabilmek için şimdiden harekete geçmeleri gerekiyor. Yenilenebilir enerji küresel ölçekte uygulanması gereken zorunlu bir politika haline geliyor ve dünya bu yönde ilerliyor” dedi.
      

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.