Blog Archive

Saturday, November 24, 2012

Konya enerji üssü olacak

Konya enerji üssü olacak

 Konya Ovası Projeleri (KOP) bölgesinde, 100 bin hektarlık alanda kurulacak güneş enerji santralleri ile Türkiye'nin mevcut kurulu güç kapasitesi olan yaklaşık 55 bin megawata eşit elektrik üretilebileceği bildirildi.
KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Mehmet Babaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enerji ve gıda güvenliğinin Türkiye'nin ve dünyanın iki temel konusu olduğunu söyledi.

KOP Bölge Kalkınma İdaresi'nin, bölgenin tarım ve gıda sektöründe rekabetçi üretim yapabilmesi ve suyu akılcı kullanan bir bölge olabilmesi için planlamalar yaptığını belirten Babaoğlu, Türkiye'nin en büyük sorunlarından olan enerji konusunda da çalışma yaptıklarını dile getirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın daha önce Türkiye'deki rüzgar ve güneş enerjisi haritalarını yayınladığını anımsatan Babaoğlu, ''Bu raporlara baktığımız zaman KOP bölgesindeki illerimiz olan Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde'nin güneş enerjisi etkinliği ile düz, ekonomik ve atıl alan mevcudiyeti bakımından Türkiye'nin en iyi güneş enerjisi üretim alanları olduğu yönündeki bilgileri görebilirsiniz'' diye konuştu.


TARIM DIŞI ARAZİ 3,5 MİLYON HEKTAR
Babaoğlu, KOP bölgesinin, 6,5 milyon hektarlık alandan oluştuğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Bölgede toplam 6,5 milyon hektarlık yani 65 bin kilometrekarelik alanda 3 milyon hektarlık tarım arazisi var. Büyük kısmı güneş enerjisi santralleri kurulumuna uygun nitelikte olan 3,5 milyon hektarlık tarım dışı arazi mevcut. Bu alanlar güneş enerjisi santrallerinin ekonomik olarak kurulabilmesine uygun nitelikte.''

Özel şirketlerin meralarda güneş enerjisi santralleri kurma eğilimleri olduğunu ifade eden Babaoğlu, mera veya tarım arazisi olarak kullanılmayan ve güneş enerjisi santrallerinin kurulabilmesine uygun geniş araziler mevcutken, santral kurulumu için meraların kullanılmasının yanlış olacağını söyledi.

Babaoğlu, bu konuda rapor hazırladıklarına dikkati çekerek, ''Bu rapor, KOP bölgesinin tarımsal arazi üretimi, mera üretimi ve güneş enerjisi üretimiyle ilgili arazinin planlanmasına yönelik bir makro Türkiye projesidir'' dedi.


RAPOR, İLGİLİ BAKANLIKLARA SUNULDU
Söz konusu raporu ilgili bakanlıklara sunduklarını aktaran Babaoğlu, şunları kaydetti:

''Hazine arazileri ile meraların da toplulaştırmasını yapalım ve tarıma uygun alanları ayıralım, tarıma uygun olmayan alanları da güneş enerjisi üretimine uygun organize bölgeler olarak ilan edilmesini sağlayacak bir model ortaya koyalım' önerisini getirdik. Bilindiği gibi Konya'nın Karapınar ilçesinde tarıma elverişli olmayan 6 bin hektar alan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi ilan edildi. Bu çok olumlu bir gelişmedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na teşekkür ediyoruz. Türkiye'de 2013 yılı sonuna kadar tahsis edilen 600 megawat kurulu güç lisans izninin 5 katı sadece bu alandan karşılanabilir.''


55 BİN MEGAWATA EŞİT ELEKTRİK ÜRETİLEBİLİR
KOP bölgesinde, 100 bin hektarlık alanda organize bölgeler halinde kurulacak güneş enerjisi elektrik üretim santralleriyle, Türkiye'nin mevcut kurulu güç kapasitesi olan yaklaşık 55 bin megawata eşit elektrik üretilebileceğini vurgulayan Babaoğlu, şunları söyledi:

''Eğer tarıma hiç uygun olmayan 100 bin hektarlık alanı bu çerçevede belirleyip, yatırımcıları bu bölgelerde güneş enerjisi santralleri kurmaya teşvik edersek güneş enerjisi santrallerinin kurulu güç kapasitesi, Türkiye'de mevcut olan kurulu güç kapasitesi kadar bir kapasiteye ulaşıyor. İlgili bakanlıklara sunduğumuz raporda yer alan öneriler hayata geçirildiği takdirde, daha önce salt enerji tüketen bir bölge olan KOP bölgesi, enerji üreten bir bölge haline geldiği gibi, Türkiye'ye mevcut kurulu güç kapasitesi kadar ek bir kapasite sunacaktır.''


Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/11/09/konya-enerji-ussu-olacak

Eski Bakan Güler: Enerji İhtiyacını Rüzgardan Karşılamamız Mümkün

Eski Bakan Güler: Enerji İhtiyacını Rüzgardan Karşılamamız Mümkün

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, mevcut kaynakların zamanında değerlendirilememesi sebebiyle doğalgaza mahkum olduğumuzu söyledi. Güler, Türkiye'nin enerji ihtiyacının önemli bir kısmının rüzgarla karşılanabileceğini belirterek, " "Türkiye'de 17 MW'lık rüzgar tribünü var. Şuanda 2 bin 400 MW'ya ulaştı. Potansiyel ise 46 bin MW'tır. Türkiye'nin kullandığı enerji ise 50-55 bin MW'tır. Enerji ihtiyacının önemli bir kısmını aslında rüzgarla karşılayabiliriz." dedi.

Yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine dikkat çekmek amacıyla ENVERDER tarafından düzenlenen 'Uluslararası Biyogaz Üretim Çalıştayı', Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Osmangazi Batı Salonu'nda yapıldı. Bursa Teknik Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi işbirliğiyle Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde, Bursa Kent Konseyi bünyesinde düzenlenen çalıştaya, Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Vali Yardımcısı Hüseyin Demirciler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Abdullah Karadağ, Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala, üniversitelerin, özel ve kamu sektör yetkilileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Bursa'nın önemli bir teknik potansiyele sahip olduğunu belirtti. Türkiye'nin ciddi oranda tabii kaynağa sahip olmasına rağmen yıllarca fazla üzerinde durulmadığını kaydeden Güler, "Türkiye'de 17 MW'lık rüzgar tribünü var. Şuanda 2 bin 400 MW'ya ulaştı. Potansiyel ise 46 bin MW'tır. Türkiye'nin kullandığı enerji ise 50-55 bin MW'tır. Enerji ihtiyacının önemli bir kısmını aslında rüzgarla karşılayabiliriz." dedi.

Deprem bölgesinde bulunan Türkiye'nin jeotermal zengini olduğunu da dile getiren Güler, en çok potansiyelinde Marmara Bölgesi'nde olduğunu söyledi. Yapılacak sondajlarla yeni jeotermal kaynakların bulunabileceğini anlatan Güler, şunları söyledi: "Jeotermal kaynaklar tertemizdir. Vali Şahabettin Harput'la beraber çalışarak Bursa'da sondajlar yapıldı. Bursa'da hala yeni kaynakların bulunma imkanı var. 24 saat çalıştırıp, daha sonra soğuyan suyu tekrar yer altına basarak devir daim yapmak mümkündür. Kutuplara en yakın ülkelerden olan İzlanda'ya gittiğimde her yerin jeotermalle ısındığını gördüm. Kaynaklarımız varken, zamanında değerlendirmediğimiz için doğalgaza mahkum olduk. Dünyayı durdurup yeniden planlama yapacak olsak enerji kaynaklarımızın çoğunu değerlendirebilirdik."

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Abdullah Karadağ ise dünyanın ve Türkiye'nin gelişimine paralel olarak Bursa'nın da hızla geliştiğini söyledi. Bursa'nın nimetleri bol olan bir bölge olduğunu belirten Karadağ, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin en büyük harcama kalemlerinden birisinin temizlik ve çöp olduğunu ifade etti. Termik santrallerden birkaç kat daha fazla üretim yapabilecek tesislerin Bursa'da kurulmasını temenni eden Karadağ, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin her zaman şehrin menfaatine olan yatırımların yanında olduğunu söyledi.

ENVERDER Bursa Şube Başkanı Dr. Mustafa Uysal, biyogaz diye bilinen geri dönüşüm yöntemiyle yüzde 60-80 metan içerikli yanıcı bir üretildiğini söyledi. Atıklardan enerji dönüşümüne yönelik Türkiye'de çok önemli potansiyel olmasına rağmen değerlendirilmediğini belirten Uysal, Avrupa'da katı atıkların biyogaza dönüştürülmesinin zorunlu olduğunu hatırlattı. Türkiye'de sadece bazı belediyelerin ve işletmelerin biyogaz tesisi kurarak enerjiden faydalandığını anlatan Uysal, şöyle konuştu: "Tahminen potansiyelin yüzde 1'i bile kullanılmıyor. Biyo atıkların dönüştürülmesinde istenilen performansı gösteremedik. Sadece belediyelerimizde katı atıkların geri dönüşümü ile 700 mw elektrik elde edebilirdik. Bu rakam, Keles'te yapılması düşünülen termik santralin 3 katına yakındır. Çöpten enerji üretilmesi ülkemizde ilk defa Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Hamitler Çöp Depolama alanında 8 mw gücünde biyogaz üretim tesisi bu yıl devreye alındı. Gelecekte buradan 24 mw elektrik üretilerek 15 bin kişilik bir şehri aydınlatacak enerji elde edilecek. Eğer Hamitler çöp alanındaki atıkları bundan sonra depolamadan doğrudan bertaraf etse idik üretime 60 mw daha ilave gelecekti."

Bursa'da ciddi miktarda yemek, yem, hayvansal ve sebze atıkları bulunduğunu ifade eden Uysal, yakın zamanda Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye'ye örnek bir biyogaz elde etme tesisi için çalışmaların başlatılacağını dile getirdi.

Vali Yardımcısı Hüseyin Demirciler, Türkiye'nin çok zengin enerji yataklarının üzerinde oturduğunu vurguladı. Buna rağmen enerji yatırımlarının genelde engellerle karşılaştığını anlatan Demirciler, santral yapımına karşı duranların enerjinin nereden üretileceğini de göstermesi gerektiğini ifade etti.

Kaynak: http://www.haberler.com/eski-bakan-guler-enerji-ihtiyacini-ruzgardan-4084588-haberi/

Kaporta tamam motor yolda

Kaporta tamam motor yolda

AMERİKAN General Electric’in (GE) Türkiye Genel Müdürü Mete Maltepe, ilk yerli rüzgâr türbini projesi konusunda, “İlk kuleler ve kanatlar Türkiye’de projelere verilmeye başlandı. Niyetimiz, Türkiye’de üretilmiş parçaların, Türkiye’deki fabrikada montajının yapılması; çoğunluğu Türk parçalardan oluşan bir rüzgâr türbini. Şimdi biz orada değiliz. Biz rüzgâr türbini ekipmanının yarısı diyebileceğimiz kule ve kanatları Türkiye’den tedarik ediyoruz. Geriye nacelle (türbinin kule üstündeki motor kısmı) kalıyor” diye konuştu.

YERLİ ÜRETİME TEŞVİK

GE gibi bir dünya devinin Türkiye’de rüzgâr türbini üretme fikri aslında şaşırtıcı değil. Türkiye’de hızla artan elektrik talebi, büyüyen bir pazar var. Ayrıca yenilenebilir enerjide yerli üretime teşvikler sağlanıyor. Yenilenebilir Enerji Kanunu’nda (YEK) rüzgâr enerjisine 7.3 dolarcent alım garantisi veriliyor, bu rakam Türkiye’den ekipman alınırsa daha da yüksek oluyor. Buna karşın Türkiye’de yerli parça üretimi hala düşük. GE Energy Türkiye Genel Müdürü Mete Maltepe, merakla beklenen ‘ilk yerli rüzgâr türbini’ hakkında son gelişmeleri değerlendirdi.

TEŞVİK SÜRESİ UZATILMALI

YEK’te yerli üretime verilen teşviklerin “2015 sonuna kadar kurulan santraller” için geçerli olduğunu hatırlatan Maltepe, bu sürenin uzatılmasını istediklerini şöyle anlattı: “2015’te santral kuracak olan bir yatırımcı, kontratları 2013’te imzalamıştır. Zaten bir fabrika kurmak iki yıl sürüyor. Devlet bunu görüyor ve değişiklik yapmayı düşünüyor ama bugünkü şartlara bakarsanız, önünüzü göremiyorsunuz. Yurtdışında birine gittiğinizde, niyet var dediğinizde yetmiyor. Özellikle kanat konusunda teşvik olmadan bunu yapalım dedik, çünkü kanatlar Brezilya’dan geliyordu. Biz bu bölgede kanat tedarikçisi olarak Türkiye’yi seçtik.”

TÜRKİYE DÜNYA ZİNCİRİNE GİRDİ

Bu yıl, rüzgâr türbininin yarısını oluşturan kule ve kanat bölümlerini Türkiye’den tedarik etmeye başladıklarını belirten Maltepe, şunları söyledi: “İlk kuleler, kanatlar Türkiye’de projelere verilmeye başlandı. Biz rüzgâr türbinlerinin sistem dizaynını yaparız, ana parçaların tasarımını yaparız. Ana parçalar için dünyanın çeşitli yerlerinde tedarik zinciri ortaklarımız var. Az sayıda ama büyük çapta GE adına üretim yapan firmalar var. Biz onlardan alırız ondan sonra fabrikalarımızdan birin parçaların montajını yapar, sahaya sevk ederiz. Kanat ve kulede çeşitli fabrikalardan direkt sahaya gider, sahada hepsi monte edilir. Türkiye’de özellikle kanat ve kuleyi GE’nin tedarik zincirine sokmuş olduk.”

Türkiye kanatta dünyada ilk beşte

METE Maltepe, şu anda Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa, Çin ve Türkiye olmak üzere beş değişik yerden, dünyadaki projelere kanat tedarik ettiklerini söyleyerek, “Türkiye kanatta ilk beşe girdi. Kulede tedarikçimiz biraz daha fazla. Nacelle’i kendi fabrikalarımızda üretiyoruz, bunlar da ABD, Kanada, Brezilya, Çin, Hindistan ve Almanya’da var. Türkiye’de üretilirse, yedinci ülke olacak.”

Türkiye’ye fabrika en son gelecek

YERLİ rüzgâr türbini konusunda bundan sonra nacelle (motor yeri) başta olmak üzere elektrik ve mekanik parçalar için çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Maltepe, bir tedarikçiyi kalifiye etmelerinin en az bir buçuk yıl sürdüğünü dile getirdi. Türkiye’nin üretim için iyi bir bölge olduğunu belirten Maltepe, “Ayrıca yerli katkının yatırımcılara ekonomik avantajı olacağı için, yerli parça sayısını artırırsak, GE ekipmanının bir rekabet avantajı olacağını düşünüyoruz. Çalışmalarımız devam edecek. Fabrika en son gelecek. Parçalar olsun, ondan sonra burada montaj düşünülüyor. Onun için ben bugün ben bir rüzgâr türbini fabrikası kuracağız diyemiyorum. Amaç oraya gelmek ama şu an tedarik zincirinde parça tedarikçileri üzerinde çalışıyoruz” dedi.

YATIRIM GÖRÜŞMELERİ VAR

Mete Maltepe, “Neden en son fabrika geliyor” sorusunu şöyle yanıtladı: “Şu an bir fabrika kursak, yurtdışından getirmiş olduğumuz parçaların montajını yapmış olacağız. Niyet o değil. Niyet Türkiye’de üretilmiş parçaların, Türkiye’deki fabrikada montajının yapılması. Şimdi biz orada değiliz. Biz rüzgâr türbinin parçalarının yarısı diyebileceğimiz kule ve kanatları Türkiye’den tedarik ediyoruz. Değerin öteki yarısı da kulenin tepesindeki nacelle ile içindeki elektrik ve mekanik cihazlar.O noktada kaliteden ödün vermek istemediğimiz için tüm bu tedarikçilerimizi ciddi bir kalifikasyon sürecinden geçiriyoruz. Tercihimiz aslında tecrübemiz olduğu firmaların gelip, fabrika kurup, ortaklıklar kurup, teknoloji transferi yapıp o ülkede bunu üretebilmesi. Tedarikçilerimizle, Türkiye’de yatırım yapılabilir mi diye görüşmeler var.”

Kapasite boşken yenisi nasıl kurulacak

BATI Avrupa ve Amerika’da teşviklerin azalmasından dolayı dünya rüzgâr tedarik zincirinde bir yavaşlama olduğunu belirten Maltepe, “Herkesin fabrikasında ciddi bir boş kapasite var, orada boş kapasite varken, gidip başka bir yerde fabrika açmak zor. Onun için insanları ikna etmek zor. Bunu geliştirmek için en hızlı yöntem, zaten güvendiğimiz birinin bunu Türkiye’de yapması, belki bir Türk ortakla yapması. ”

Yerlileştirmek finansman sıkıntısı doğurabiliyor

MALTEPE, finansal açıdan farklı sorunların da ortaya çıkabildiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Yerlileştirdikçe bazen kendinize finansman sıkıntısı yaratabiliyorsunuz. Türk bankalarda bir finansman limiti var. Genelde Türkiye’deki ticari bankalardan alabileceğiniz finansmanın şartları daha kötü: daha yüksek faizler, daha kısa vadelerle uğraşıyorsunuz. O zaman yerlileştirdiğinizde bir yerli katkı avantajı olabiliyor ama tersi olarak finansmanda dezavantaj olabiliyor. Onu da hesaba katmak durumundayız. Her şeyi burada yapmanın finansman açısından sıkıntıları da olabileceğini düşünüyoruz.”

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21966410.asp

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı"nı Koruma Platformu Kararlı

Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda (Alibey) Adasında, Balıkesir’li bir firmanın rüzgar enerjisi santrali (RES) kurmasına ilişkin 2. kez başvurusuyla ilgili bakanlıktan gerekli yasal iznin çıkmasının ardından ilçede sular bir türlü durulmuyor.

Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen’in bakanlık tarafından, Tabiat Parkının içine RES kurulmasına ilişkin verilen izin için sert tepki göstermesinin ardından, Alibey (Cunda) Adası Koruma ve Kalkınma Derneği’nin de ilçe genelinde başlattığı imza kampanyasının ardından, ilçedeki 27 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri tarafından oluşturulan Ayvalık Adaları Tabiat Parkını Koruma Platformu’da konuyla ilgili hararetli tepkilerini sürdürüyor. Tabiat Parkında tahribata yol açabilecek her türlü yapılanmanın karşısında gerek hukuki gerekse tepkisel eylemlerle sık sık kamuoyunun gündemine oturan platform üyeleri konuyla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı.

‘Cunda ve Tabiat Parkında RES İstemiyoruz’ başlığını taşıyan yazılı açıklamada, doğa dostlarına seslenilerek, “Türkiye’nin en güzel doğa ve turizm alanlarından Cunda Adası, rüzgâr enerjisi için feda edilmek isteniyor. Türkiye’nin en büyük tabiat parkı, rüzgâr enerjisi için yok edilmek isteniyor. Aslında yok edilen Cunda’nın doğası, kültürü, turizmi ve görsel zenginliğidir” ifadeleri yer aldı. ‘Yok edilmek istenilen Cundalıların ve bizim geleceğimizdir’ denilen açıklamada, “Daha önce Cunda Adasındaki tepelere RES (Rüzgâr Elektrik Santrali) için başvuran şirketin talebi, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Ayvalık Belediyesi tarafından reddedilmişti. Yırcalı şirketler grubuna ait Balres adlı firma, AKP tarafından, Milli Parklar, Tabiat Parkları ve benzeri alanlarda madencilerin, HES ve RES’lerin önünü açmak için yapılan yeni düzenlemeler sonucu tekrar RES için başvurdu. 2008 yılında kabul edilmeyen başvuruları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Balıkesir Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunun 25 Eylül 2012 tarih ve 19 sayılı kararı ile kabul edildi. Böylece tamamı 1. Derece Doğal SİT alanı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkının en güzel noktasına ve mutlak koruma alanına, yani Cunda Adası’nın tepesine 24 adet rüzgâr türbini kurulacak” ifadeleri yer aldı.



“RES’E DEĞİL, TABİAT PARKI İÇİNDE YAPILMASINA KARŞIYIZ”

Yapılan açıklamada, platform olarak yenilenebilir enerjiye karşı olmadıkları vurgulanarak, “Güneş enerjisi, Dalga Enerjisi, Rüzgâr Enerjisi bizim kabul ettiğimiz ve savunduğumuz enerji kaynaklarıdır. Ülkemiz rüzgâr, güneş ve dalga enerjisi açısından inanılmaz olanak ve geniş alanlara sahiptir. Bu nedenle bu tür enerji kaynakları için çok fazla alan mevcuttur. Bizler RES adı altında kültür ve doğa katliamına karşıyız. Bizler Cunda halkının geleceğini ve ekonomisini etkileyecek olumsuzluklara karşıyız. Cunda Adasına RES (Rüzgâr Elektrik Santrali) yapılmasına karşıyız. Çünkü: 1. RES yapılacak alan Türkiye'nin en büyük tabiat parkı ve 1. Derece Doğal SİT alanıdır. Çok farklı ekosistemleri içeren Tabiat Parkımız, deniz, deniz altı ve karasal açıdan inanılmaz tür zenginliğine sahip bir bölgedir. Bu nedenle parka sahip çıkılmalıdır. 2. RES yapılacak yerler Parkın en güzel seyir ve teras noktalarından birisidir. En az Şeytan Sofrası kadar değerli ve güzel bir panoramik alandır. RES’le birlikte parkın önemli bir görünüm değeri ortadan kalkacaktır. Bu da Cunda’nın siluetini tamamen bozacak ve inanılmaz bir görüntü kirliliği oluşturacaktır. 3. RES yapılacak alan tamamen ormanlık bir alandır. 24 adet türbinin oturtulacağı temelle birlikte; ara yollar, nakil hatları, ulaşım vb. eklendiğinde önemli oranda ormanlık alan tahrip edilecektir. Böylece binlerce ağaç kesilerek bir yeşil katliam oluşacaktır. Bunun sonucunda da Cunda’nın değeri yok olmaya başlayacaktır. 4. Cunda Adası, turizm açısından çok önemli bir markadır. Turizm geliri Cunda ve Ayvalık açısından önemli bir girdi oluşturmaktadır. Cunda’nın tahrip edilmesiyle bir turizm markası yok olabilir, esnafın ve halkın tek gelir kaynağı eriyebilir. Bu da zincirleme olarak bir yıkım demektir. 5. Cunda Adası v e Tabiat Parkı UNESCO tarafından Türkiye'de belirlenen 6 Önemli Kıyı Koruma Alanlarından biri seçilmiştir. Bu alan korunmalıdır. Elde edilecek enerjinin deniz altından taşınmasıyla deniz tahrip edilecek, zaten azalan balık üretimi olumsuz etkilenecektir. Bu da balıkçılıkla geçinen çok sayıda ailenin durumunu olumsuz etkileyeceği gibi aynı zamanda deniz altı canlı yaşamını da bozacaktır. 6. Cunda Adasına bir kez rüzgâr türbinleri kurulursa bunun devamı gelecek ve adanın birçok noktasına yeni türbinler kurulacaktır. Bu da yeni doğa katliamları demektir. Bundan sonra oluşacak yeni katliamlara şimdiden dur demek ve emsal oluşturmasına engel olmak için Cunda ve tabiat parkında RES’e hayır diyoruz. Cunda’yı, parkımızı, doğamızı korumak için tek ses, tek yürek olmalıyız. Aksi takdirde tek tek yem olup gideceğiz. Birlikte hareket edersek başarabiliriz.

Çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere karşı sorumluluklarımız var. Borcumuz var. Yarın vicdanlarımız rahat bir şekilde yataklarımıza uzanmak istiyorsak ve torunlarımıza karşı yüzümüzü yere eğmeden konuşmak istiyorsak; bugün bunun gereklerini yerine getirme günüdür. Belki yarın artık çok, ama çok geç olabilir. Ayvalık Tabiat Parkını Vermeyeceğiz RES’e değil, Cunda ve Tabiat Parkında yapılmasına karşıyız” ifadeleri yer aldı.

Kaynak: http://www.haberfx.net/ayvalik-adalari-tabiat-parkini-koruma-platformu-kararli-haberi-642384/

Rüzgar enerjisi 3`e katlanabilir

Yeni yayımlanan Rüzgâr Enerjisi Görünümü raporuna göre rüzgâr 2020 yılına dek dünya elektrik ihtiyacının %12’sini karşılayabilir. Türkiye’de de rüzgârın toplam elektrik ihtiyacının %20’sini karşılama potansiyeli var.


Pekin   Greenpeace Uluslararası ve Dünya Rüzgâr Enerjisi Konseyi, rüzgâr endüstrisinin geleceği üzerine yeni raporunu bugün Çin’in Pekin kentinde yayımladı. Dünya Rüzgâr Enerjisi Görünümü adlı raporun bu dördüncü sayısında, 2020 yılına dek rüzgârın dünya elektrik ihtiyacının %12’sini karşılayabileceği öngörülüyor. Bu gerçekleşirse, 1,4 milyon yeni iş yaratılacağı gibi, karbon salımlarında da yıllık 1,5 milyar tonluk bir azalma olacak.  2030 yılında ise rüzgâr enerjisi dünya çapında elektrik talebinin %20’sini karşılayabilir.

Raporda Türkiye’de rüzgr endüstrisinin durumuna ilişkin de aşağıdaki ifadelere yer veriliyor:  “Türkiye`de rüzgâr sektöründeki kurulu güç 2007’deki 30 MW’tan, 2011 yılında 1800 MW`a çıkarak hızlı bir ilerleme kaydetti. Türkiye`de toplam rüzgâr enerjisi potansiyeli 47 GW ve bu potansiyel önümüzdeki yıllarda da rüzgâr pazarında hızlı bir ilerlemeye olanak tanıyor. 2015 yılına kadar kurulu rüzgâr kapasitesinin yılda 500 ila 1000 MW büyüyerek 5 GW`ı aşması bekleniyor. Hükümet 2023 yılına kadar kurulu rüzgâr gücünü 20 GW`a kadar çıkarmayı planlıyor. Ancak Türkiye`de rüzgâr enerjisindeki gelişmelerin önündeki en büyük engel karmaşık ve bürokratik idari süreçler. Yeni yerel mevzuatların uygulanması ile ilgili durumun daha net hale gelmesi ve bu konu netlik kazandıktan sonra 2020 yılına kadar sürecin uzatılması gerekiyor. Türkiye`de rüzgâr enerjisi toplam elektrik ihtiyacının %20`sini rahatlıkla karşılayabilir ve şebekede yapılacak iyileştirmelerle bu daha bile fazla olabilir.”

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, konuyla ilgili olarak “Raporda da belirtildiği gibi, hükümetin bundan sonra belirleyeceği politikalar ve idari düzenlemelerle, sahip olduğumuz rüzgâr enerjisi potansiyeli Türkiye`nin elektrik ihtiyacının %20`sini karşılayabiliyor. Yerel yenilenebilir enerji kaynaklarımız bu kadar zenginken, Hükümet hala Türkiye`nin elektrik ihtiyacının sadece %4`ünü karşılayacak nükleer gibi tehlikeli ve pahalı bir enerji türü ve kömür gibi iklim değişikliğinin en büyük nedeni olan enerjiyle vakit kaybediyor.  Yenilenebilir enerjilere yönelmek beraberinde hem enerji bağımsızlığını hem de pek çok yeni iş sahasını getirecektir."


Kaynak: http://www.haberortak.com/Haber/Enerji/14112012/Ruzgar-enerjisi-3e-katlanabilir.php

İç Anadolu Bölgesi'nin "ilk rüzgar gülleri"

KAYSERİ Musa Özyürek - Kayseri'nin Yahyalı ilçesine kurulan İç Anadolu Bölgesi'nin ilk rüzgar enerji santrali, 36 rüzgar gülüyle ayda yaklaşık 400 bin kişiye yetecek kapasitede 19,5 milyon kilovat-saat elektrik üretiyor.

Ayan Enerji tarafından ilçedeki 1500 rakımlı vadiye kurulan Aksu Rüzgar Enerji Santrali, rüzgarı elektrik enerjisine çeviriyor.

Yahyalı Belediye Başkanı Mehmet Araç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avlağa, Dikmen, Karaköy, Sazak ve Taşhan köylerinin bulunduğu bölgede, 295 megavatlık kurulu güç lisansı alındığını belirterek, Yahyalı'nın rüzgar enerjisi merkezi olmaya aday olduğunu söyledi.

Bölgede 72 megavat gücünde 36 rüzgar gülünün yer aldığı bir santral kurulduğunu ve enerji üretimine başlandığını ifade eden Araç, "223 megavat gücündeki santralin de kurulmasıyla birlikte bölgede 150'ye yakın rüzgar gülü olacak ve Yahyalı rüzgar enerjisi merkezi haline gelecek" dedi.

Yahyalı'nın rüzgar enerjisi açısından verimli bir bölge olduğuna dikkati çeken Araç, enerji santrallerinin kurulmasıyla birlikte ilçe ekonomisinde de hareketlilik yaşandığını vurguladı.

Bu tür yatırımları her zaman desteklediklerini kaydeden Araç, kurulan santrallerin bölge istihdamına da katkı sağladığını belirtti.

-800 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak-

Aksu Rüzgar Enerji Santrali Müdürü Abdullah Kürşat Aktar da, bölgedeki 36 rüzgar gülünün her birinin 2'şer megavat olmak üzere toplamda 72 megavat elektrik enerjisi üretebilme kapasitesine sahip olduğunu söyledi.

Rüzgar santrallerinin Türkiye'de özellikle son dönemde yaygınlaştığını, kuruluşlarının bu alanda İç Anadolu Bölgesi'nde tek olduğunu vurgulayan Aktar, şunları kaydetti:

"Her biri 2'şer megavattan oluşan 36 rüzgar tribününden aylık 19,5 milyon kilovat/saat elektrik üreterek yaklaşık 400 bin kişinin enerji ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Santral tam kapasiteyle çalıştığı takdirde 800 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Ancak rüzgarın hızına göre ortalama 19,5 milyon kilovat/saat elektrik enerjisi üretiyoruz. Bu da 400 bin kişinin enerji ihtiyacını karşılayabiliyor. Santralimiz, Kayseri'de olduğu gibi İç Anadolu Bölgesi'nde faaliyete geçen ilk rüzgar enerji santrali."

Yaklaşık 10 yıl boyunca alt yapı çalışması ve rüzgar ölçümleri yapıldıktan sonra 100 metre çapındaki alanı tarama özelliği bulunan 80 metre boyundaki rüzgar güllerinin oluşturduğu santralin kurulduğunu anlatan Aktar, rüzgar güllerinde üretilen elektriğin enerji salt sahasındaki güç trafoları vasıtasıyla yüksek gerilime dönüştürüldüğünü bildirdi.

Üretilen elektriğin 70 kilometre uzunluğundaki enerji nakil hatları aracılığıyla trafo merkezine ulaştırıldığını belirten Aktar, elektriğin buradan ulusal şebekeye verilerek evlerde kullanıldığını ifade etti.

Tesisin, ürettiği elektrikle 5-8 yılda kendini amorti edeceğini kaydeden Aktar, rüzgar enerjisinin çevreye hiç bir zararının olmaması, üretilen elektriğin devlet tarafından alım garantisi olması gibi nedenlerden dolayı son yıllarda yatırımcıların bu alana ilgi göstermeye başladığını dile getirdi.

Rüzgar güllerinin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olduğunu, özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde de ciddi manada rüzgar enerjisi potansiyeli bulunduğuna dikkati çeken Aktar, "Türkiye'nin enerji ihtiyacı sürekli artıyor. Türkiye'yi enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtarabilmek için bu alandaki yatırımların desteklenerek artırılması gerekir. Çünkü rüzgar gülleri, doğalgaz, hidro elektrik ve termik santrallere göre hem çok daha ucuz, hem de daha verimli. Uzun vadede daha kazançlı ve daha temiz enerji olması nedeniyle tercih edilmesi gerekiyor" dedi.

Yayıncı: Tevfik Işık
Anadolu Ajansı

Kaynak : http://www.haber3.com/ic-anadolu-bolgesinin-ilk-ruzgar-gulleri-kayserinin-yahyali-ilcesinde-kurulan-ru-1616328h.htm#ixzz2D9TY2ocg


Doğuş Otomotiv’in merkezinde rüzgar enerjisi kullanılıyor

2009’dan beri her yıl Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar’dan hazırladıkları Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raporu’nu dinliyoruz. Uluslararası GRI standartlarında hazırlanan bu raporla kurumda her yıl yaşanan dönüşüm ve değişimi izleme şansımız oluyor. Çevre ve sürdürülebilirlik, verimlilik konuları malum uzun zamandan beri büyük şirketlerin gündeminde. Doğuş Grubu da bu anlamda ilkleri yapan bir şirket. Doğuş Otomotiv ise grup şirketleri arasında da bu konuda öncü adımlar atıyor bir süredir. Ve bu konu yalnızca şirketi ilgilendirmiyor, hepimizin hayatına dokunuyor.

Aclan Acar, geçen yıla göre bu yıl çevre dostu düşük emisyonlu araç satışlarında Türkiye’de alınan yolu özetlerken, “Araç başına karbon emisyonu bir önceki yıla göre yüzde 7.7 azaldı” diyor.

Doğuş Otomotiv bir zamanlar Maslak’taydı. Bir süredir şirketin merkezi Şekerpınar’a taşındı. O bina “akıllı bina” özelliklerine sahip. Yatay bir bina. Asansör yerine merdiven tercih edilmiş örneğin. Bu merkezde rüzgar enerjisi kullanımına da geçilmiş.

8 bin 300 ağaç kurtarıldı

Çalışanların yaptığı çalışmalar ve üretilen projelerle 8 bin 300 ağaç ‘geri dönüşüm’ sayesinde kurtarılmış.

Doğuş Otomotiv bu çalışmaları yalnızca genel merkezinde çalışanlar için yapmıyor. Aynı zamanda bayi, servis ağı ve servis sonrası hizmetler de tüm bu çalışmanın içine katılıyor.

Ayrıca Doğuş Grubu çalışanına yönelik güvenli sürüş ve ilk yardım eğitimleri verilmiş. 53 bin müşteriye de araç teslimlerinde trafikte güvenli araç kullanmakla ilgili bilgiler aktarılmış.

Aclan Acar, tüm bu eğitim çalışmalarının bir bütün olduğunu anlatıyor. “Şirkette sizi karşılayan güvenlik görevlisinden tutun da aracınızla ilgilenen personele kadar herkes bu konunun bir parçası” diyor.

Doğuş Otomotiv, GRI raporuna imza attığından beri ilk önce kendi içinde temizlik yaptı, daha verimli bir hale geldi. Kuşkusuz büyümenin ön koşullarından biri sürdürülebilir olmak.

Araç pazarlamakla işin bitmediğini bu sunumla daha net anlıyoruz. Tüm bu çalışmaların sonucunda geliyor başarı. Doğuş Otomotiv satışlarını 3 kat artırmış.

Aclan Acar, bu yıl yaptıkları bir ilki de sözlerine ekliyor: “Doğuş Otomotiv çalışanları için etik kod yayınladık. Bu sektörün ilk etik kodu bizim için önemli.”

Etik kod çalışanların kariyerleri için bundan sonra çok daha önemli olacak.


Kaynak: http://haber.gazetevatan.com/Haber/489400/1/Gundem

Rüzgar tersine döndü, 3 bin işçiyi çıkarıyor

Avrupa ve ABD’deki talep düşüşü ve Çinle rekabet dünyanın en büyük rüzgar türbini üreticisi Vestas’ın başını ağrıtıyor. Şirket üçüncü çeyrekte 225 milyon dolar zarar edince 2013’te 3 bin çalışanının işine son vermeye kararı aldı.

CİRO bazında dünyanın en büyük rüzgar türbini üreticisi olan Danimarkalı Vestas firması, 2013 yılında üç bin çalışanın işine son verecek. İşten çıkarmaların temel sebepleri olarak Avrupa ve ABD’deki talep düşüşü ile Çin rekabeti gösteriliyor.
Talep düşüşü nedeniyle şirket, üçüncü çeyrekte 225 milyon dolar zarar etti. Şirketin hisseleri de yüzde 14 değer kaybederek, son üç ayın en düşük seviyesine indi. Sektördeki fazla kapasite nedeniyle 2005’ten bu yana geçtiğimiz yıl ilk defa zarar açıklayan Vestas’ın Mitsubishi ile ‘stratejik işbirliği’ yapabileceği de belirtiliyor.

ABD’DE TEŞVİK BİTİYOR

Vestas’ın CEO’su Ditlev Engel, geçtiğimiz hafta Bloomberg televizyonuna verdiği röportajda, ABD’nin rüzgar enerjisi yatırımlarında yerli üretim için sağladığı vergi indirimi desteğinin 2012 sonunda biteceğini hatırlatarak, “2011’in kasım ayında, zor bir 2012 ve daha da zor bir 2013 yılı ile karşı karşıya olduğumuzu söylemiştik. Biz buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. ABD piyasalarında 2013 çok zorlu geçecek” dedi.

UMUDUMUZ OBAMA

ABD’de rüzgar enerjisine kilovat saat başına 2.2 cent destek veriliyor. 2003 yılında rüzgara verilen destekler sonlandırıldığında, ABD’de kurulan rüzgar enerjisi santrallerinin büyüklüğü bin 670 megavattan (MW) 397 MW’a düşmüştü. ABD Başkanı Barack Obama, ikinci kez seçilmeden önce vergi indiriminlerini uzatmayı desteklediğini açıklamıştı. Engel, “Umarız Obama’nın dediği gerçekleşir. Ümidimiz gerçekleşmesi yönünde” dedi.

İyi günler bitti mi?

Vestas, 2011’de 22 bin 721 olan çalışan sayısını yılsonunda 18 bin, 2013 yılsonunda ise 16 bine düşürmeyi hedefliyor. Rüzgar, güneş ve dalga enerjisi gibi yenilenebilir enerji türlerine devlet sübvansiyonları verilmesine yönelik eleştiriler de var. Örneğin ABD’de, yenilenebilir enerji sektörünün artık ‘çocukluk’ dönemini geride bıraktığı ve vergi indirimlerini hak etmediği savunuluyor. Temiz enerjiye öncelik veren Obama ise 2035 yılına kadar elektrik üretiminin yüzde 80’inin yenilenebilir enerjiden elde edilmesini hedefliyor.

Türkiye’de önde

Temmuz 2012’de yayımlanan “Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu”na göre, Türkiye’de işletmede olan rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç bakımından türbin markalarına göre dağılımında Vestas yüzde 28 pazar payı lider konumda bulunuyor. Toplam kurulu gücü 2 bini aşan rüzgar santrallerinin türbin markalarına göre kurulu güç sıralaması şöyle: 1) Vestas: 575 MW, 2) Nordex: 552 MW, 3) Enercon: 471 MW, 4) GE: 285 MW, 5) Siemens 68 MW.


Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21898483.asp

Enerjinin kalbi kongrelerde atıyor

Çin'den sonra enerji talebinin en fazla arttığı ülke olan Türkiye, son dönemde enerji sektörüyle ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası kongreye de ev sahipliği yapıyor.

Geçtiğimiz ay Ankara'da “Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı”, Kayseri'de  “Türkiye Enerji Zirvesi” düzenlenirken, bu ay İstanbul'da “Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi”, Ankara'da ise “Türkiye Enerji Kongresi ve Sergisi” düzenlenecek.

Elektrik alanlarındaki özelleştirmeler, nükleer güç santralleriyle ilgili projeler, yenilenebilir enerji konusundaki teşvikler ve artan enerji talebiyle yabancı yatırımcıların her geçen daha fazla dikkatini çeken Türkiye'de, enerji sektörünün sorunları ve geleceği düzenlenen çok sayıda kongrelerde masaya yatırılıyor.

Geçtiğimiz ay Global Enerji Derneği tarafından Ankara'da düzenlenen “Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı”na aralarında Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali İbrahim Al-Naimi, ABD Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Doğal Kaynaklar Bakanı Ashti Hawrami'nin de olduğu çok sayıda önemli isim katılmış, başta “Enerji ve Dış Politika, Türkiye'nin Bölgedeki Rolü”, “Yenilenebilir Enerji Yatırımlarının Finansmanı” ile “Türkiye'nin Yurtdışı Petrol ve Doğalgaz Yatırımları” olmak üzere çeşitli konuları tartışılmıştı.

Daha sonra Gas&Power Dergisi tarafından Kayseri düzenlenen 3. Türkiye Enerji Zirvesi'ne Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, EPDK Başkanı Hasan Köktaş ve TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır ile çok sayıda sektör aktörü konuk olmuştu.

Kasım ayı boyuncada devam edecek enerji kongrelerinden “Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi” Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliğince (TÜREB) 7-8 Kasım'da İstanbul'da, “Türkiye Enerji Kongresi ve Sergisi” ise Dünya Enerji Konseyi Türkiye Milli Komitesince 14, 15 ve 16 Kasım tarihlerinde Ankara düzenlenecek.

“Ticari kaygılarla kongre düzenlendiğini görmek üzücü”

Dünya Enerji Konseyi Türkiye Milli Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden, düzenleyecekleri “Türkiye Enerji Kongresi ve Sergisi”yle ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yılda bir düzenlenen etkinliğin bu yıl 12'ncisinin düzenleneceğini söyledi.

Kongrenin ana temasının “Türkiye'nin artan enerji ihtiyacında seçenekler ve yatırımlar” olduğunu belirten Özden, etkinlikte ele alınacak konuların sektördeki eksiklikler, enerji ithalatının cari açığa etkisi, yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji sektöründeki global gelişmeler olduğunu bildirdi.

Son dönemde enerji sektörüyle ilgili düzenlenen kongrelerin ilginç bir hal almaya başladığını ifade eden Özden, şöyle konuştu:

“Enerji yatırımlarında özel sektörün payının artmasıyla buradaki üreticilerin çıkarlarını savunmak ve sorunlarını dile getirmek için birçok dernek ve organizasyon kuruldu. Bu derneklerinde etkisiyle enerji kongrelerinin sayısı son dönemde arttı. Bunu sektörün gelişimi için olumlu görüyoruz ama bazı kongrelerin ticari kaygılarla düzenlendiğini fark edince de üzülüyoruz. Dünya Enerji Konseyi Türkiye Milli Komitesi olarak bizim kongrelerimizde bağımsızlık ve yansızlık esas olmakla birlikte, sorunların çözümüne yönelik niyette ön planda.”

Süreyya Yücel Özden, “Türkiye Enerji Kongresi ve Sergisi”nde ele alınması için akademik çevrelerden başta olmak üzere 60'a yakın bildirinin sunulduğunu belirterek, ilgili komitenin bu bildirilerden uygun bulunanları kongrenin gündemine taşıyacağını kaydetti.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21861074.asp

Rüzgar enerjisinin vizesi de MİT’e verildi

Ev ve işyerinin ihtiyacını karşılamak için rüzgar santrali kurmak isteyen küçük yatırımcılar da tıpkı dev sanayi kuruluşları gibi gizli servisten izin almak için MİT’in kapısını çalacak. Evde ve işyerinde 500 kwh elektrik üretmek üreticiler Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) kapısını çalacak. Lisanssız Elektrik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Kıroğlu, “Bu düzenleme normalde büyük ölçekli rüzgar projelerini kapsıyor. Güçlü rüzgar türbinleri ve yüksek kulelerin radar alanları ile dinleme tesislerini olumsuz etkilemesinden endişe edildiği için böyle bir izin aranıyor. Ancak bizim yatırımcılarımızın kuleleri ve rüzgar türbinleri daha küçük ebatlarda. Bu nedenle normal şartlarda izin almamamız gerekiyor” dedi ve ekledi: “Burada yaşanan sorunu aşmak için bazı hükümlerin açıklık kazanması gerekiyor. Bu konuda Enerji Bakanlığı, Tedaş ve ilgili kurumlarla görüşüyoruz”

500 Kwh’a kadar

Enerji Bakanlığı’nın 2011’de güncellenen “Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliği” ine göre elektrik üretimi için rüzgar santrali kurmak isteyen yatırımcıların ilgili güvenlik kurumlarından izin alması gerekiyor. Daha önce bu izin Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınıyordu. Ancak Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren GES komutanlığı MİT’e devredilince izin için gizli servisin de onayı aranmaya başladı. Kanunda “Lisanssız Elektrik Üreticileri” olarak tanımlanan küçük yatırımcılar rüzgâr, güneş, hidroelektrik ve biyokütle kullanarak 500 Kwh’ye kadar elektriği EPDK’dan lisans almadan üretebiliyor.


kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/habergoster.php?haber=75303

Kırşehir'e Rüzgar Türbini Yatırımı

Türkiye’nin tek noktada kurulu en büyük rüzgar enerji santrali, Polat Enerji tarafından Kırşehir'de kuruluyor. 2013 yılında tamamlanması hedeflenen santralin temeli törenle atıldı.

Mucur ilçesine bağlı Geycek köyünde, Polat Enerji tarafından yapımına başlanan rüzgar türbininin temel atma törenine katılan heyeti, Galatasaray eski Başkanı ve Polat Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat karşıladı. Polat Enerji tarafından yapılacak olan rüzgar türbüninin temel atma törenine Kırşehir Valisi Özdemir Çakacak, Kırşehir Milletvekili Muzaffer Aslan, Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, Mucur Belediye Başkanı Ali Şahin katıldı.

Rüzgar türbini projesinin ülkemizde her yönden örnek teşkil edeceğini belirten, ilk rüzgar türbininin temelini birlikte atmanın mutluluğunu yaşadığını ve açılışını da hep birlikte yapmanın nasip olmasını dileyen Başkan Bahçeci, ayrıca sistemle ilgili bilgilerde vererek, rüzgâr türbinlerinin genel olarak kule, jeneratör, hız dönüştürücüleri, elektrik-elektronik elemanlar ve pervaneden oluştuğunu, rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrildiğini, jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırıldığını ve bu gibi sistemlerin ülke ekonomisine katkı sağlayacak sistemler olduğunu söyledi.

Şehrimize yakın bir alanda yapılan rüzgar türbini Türkiye’nin tek noktada kurulu en büyük rüzgâr enerji santrali olma özelliğine sahip. 150 megavat güce sahip olacak ve aynı zamanda toplam 70 adet rüzgâr türbini kurulacak santralin 200 bin nüfusun elektrik ihtiyacını karşılayacağını söyleyen Bahçeci, "2013 yılında bitmesi planlanan bu santralin kurulmasında emeği geçen herkese ve özellikle Adnan Polat Bey’e teşekkür ediyor, şimdiden bu tesisin şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.


Kaynak: http://yurthaber.mynet.com/detay/kirsehir-haberleri/kirsehire-ruzgar-turbini-yatirimi/540784#

Dinar'a rüzgar türbinlerin yapımı devam ediyor

Afyonkarahisarin Dinar ilçesinde bir firma tarafından yapılan rüzgar enerji türbinlerinin yapımının devam ettiği bildirildi.

Firmanın şantiye şefi Arda Şeker ,kurulacak rüzgar santralinde, 34 adet türbininin kurulumunun gerçekleştirileceğini belirtti.

Gerçekleştirilen yatırımla birlikte bölgenin enerji ihtiyacının karşılanacağını ifade eden Şeker, yıl sonuna tesisin kurulumunun tamamlanmasının hedeflendiğini söyledi.

Santralin tamamlandığında, yıllık 95 bin ton karbon emisyon azaltımı değeriyle hava kalitesinin artışında da önemli bir rol üstleneceğine dikkati çeken Şeker, mayıs ayında yolların iyileştirilmesiyle işe başladıklarını daha sonra türbin temellerinin yerlerini açtıklarını aktardı.

Şu an itibariyle 22 adet türbinin temel betonlarının atıldığını dile getiren Şeker, şöyle konuştu:

"İki adet türbinin yapımı bitmiş durumda. Yıl başına kadar 10 adet türbin montajının tamamlanarak, üretime geçilecek. Diğer 10 adet türbinin ise 2013'ün şubat ya da mart aylarında tamamlanacak. Son parti 12 adet türbini ise 2013'ün bahar ayında yapacağız. 160 personelimizle çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Rüzgar enerjisi projelerinin üçüncüsünü Dinar'a yapıyoruz. Bundan önce 2 proje Hatay Bölgesi'ne yapılmıştı. Dinar için toplam türbin sayımız Bülücalan köyü mevkisi olmak üzere toplamda 34 adet rüzgar türbini kurulacak."

Kurulacak kulelerin 82 metre uzunluğunda yaklaşık 274 ton ağırlığında olacağını anlatan Şeker, 800 ton kapasiteli vinçlerle montajın Danimarka ve Portekiz'den gelen ekipler tarafından gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi. (VİK)

Kaynak: http://www.akisgazetesi.com.tr/dinara-ruzgar-turbinlerin-yapimi-devam-ediyor_212415

Merkel rüzgar enerjisine ağırlık veriyor

Alman Başbakan Merkel, yenilenebilir enerji sağlanması için kuzeyde daha çok rüzgar değirmenleri kurulması gerektiğini savundu.



Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Alman Başbakan Angela Merkel, enerji dönüşümünde rüzgar enerjisi ile elektrik üretimine daha çok ağırlık verilmesi gerektiğini belirterek, kuzeyde rüzgarın güneyden daha iyi estiğini söyledi. Merkel, partisinin (CDU) kuzey Almanya'daki Schwerin kentinde yapılan bölgesel bir konferansında yaptığı konuşmada, enerji dönüşümünde toplam konseptin önemli olduğunu, konunun bu hafta Berlin'de biraraya gelecek eyalet yönetimleriyle birlikte masaya yatıralacağını bildirdi.

Alman Başbakan, 'en makul ve en ucuz olan yol'a başvurmak gerektiğini vurgulayarak, bencilliklerin bu konuda çok gerilere atılmasını taleb etti. Merkel konuşmasında, eyaletlerle Federal yönetimin enerji dönüşümü konusunda tek bir çizgiyi takip etmediklerinden yakındı.


Kaynak: http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=232900