Blog Archive

Friday, November 27, 2009

Wind Power Turkey Exhibition in December

Wind Power Turkey:

The official event of: The Turkish Wind Energy Association
www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr

Date:
8-9 December 2009
Venue:
Mövenpick Hotel, İstanbul, Turkey
Organised by:
Green Power Conferences

There is huge growth potential for wind power in Turkey and Southeast Europe (SEE). This key regional event will examine the current and future wind power markets in Turkey and the SEE region, with in depth analysis and country case studies. Green Power Conferences and the Turkish Wind Energy Association have collaborated to bring together key players in the wind industry, who are driving the development of wind power generation in Turkey and SEE. TBCCI is a Supporting Organisation of the Conference.

Turkish British Chamber of Commerce and Industry
is a Supporting Organisation Wind Power Turkey Conference

TBCCI members will be eligible to 20% discount*

TO REGISTER,
download the Conference Registration Form.

ABOUT THE CONFERENCE
The conference will be simultaneously translated in English and Turkish.

  • Turkey is the 6th largest electricity market in Europe and one of the fastest growing globally. The Turkish government and authorities have made a strong push for increased electricity production from renewable sources and are increasingly promoting wind power to bolster the country’s power supply
  • Turkey is the emerging market destination for wind power investments and is also a rapidly growing economy
  • This potential room for investment and development appears to be huge and growing, as new wind energy projects, and ideal conditions to harness wind energy are helping Turkey pioneer this sustainable form of energy.
  • Amongst the top five fastest growing wind markets, Turkey and Hungary are on the list
  • Steve Sawyer, Secretary General for the Global Wind Energy Council (GWEC), said he expects to see a boom in Turkey before the other emerging markets in Europe. The country's rapidly-growing economy, tremendous wind resources and a government that's greening up to enhance its bid to join the European Union, has contributed to the speedy growth of wind power in Turkey, he said.

AGENDA ,
Wind Power Turkey and SEE Congress & Exhibition
This exciting, new event will have a case study led agenda of presentations, panels and Q&A, reviewing the current status of the wind power market in this region and addressing the current and future opportunities for driving wind power generation forward: Learn from best practice case studies of wind power projects in the region

For Full Agenda, see Conference Agenda.

NETWORK WITH KEY INDUSTRY DECISION MAKERS

  • Energy and utility companies
  • Wind farm owners/operators
  • Wind project developers
  • Government and regulatory bodies
  • Wind power integrators and installers
  • Wind technology developers and manufacturers - wind turbine
  • manufacturers, wind component manufacturers
  • Transmission system operators, planners, and reliability authorities
  • Finance sector – finance directors and venture capitalists
  • Risk management companies
  • Wind power technology research and development companies
  • Law firms and industry consultants
  • Energy analysts, environmental, engineering consultants and industry press

FOR ALL UPDATES AND THE PROGRAMME OF THE CONFERENCE,
please visit Conference website.

TO REGISTER,
download the Conference Registration Form.

FOR FURTHER INFORMATION:
Contact Laura Brownie
Tel.: +44 (0)20 7099 0600
Fax: +44 (0)20 7900 1853
Email: lenka.smejkalova@greenpowerconferences.com


Kaynak:http://www.tmb.org.tr%2Fpopup%2Ffile.php%3FID%3D5011&rct=j&q=M%C3%B6venpick+Hotel+Istanbul%2C+Turkey%3A+8-9%2C+December+2009&ei=GOYPS8OeCorwmwOFp8XUAg&usg=AFQjCNF3nk4mWLjY-d_2nHnrFer7V9DIgQ&sig2=tXhkxeIZenesHWWApFRlwg



Türkiye’nin rüzgarını VESTAS gordu

Türkiye’nin rüzgarını gördü, tribün parçası üretmeyi planladı

Dünyanın önde gelen rüzgar tribünü üreticilerinden Vestas’ın, Türkiye ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Neyzi, Vestas’ın Türkiye’yi yatırım üssü olarak seçtiğini belirterek, “Bu yıl yeni bir atılıma başlıyoruz. Türkiye rüzgarıyla doğal bir lider. Hem Türkiye’de hem bölgede rüzgar enerjisini hızla artırmayı hedefliyoruz. Rüzgar enerjisine sevdalananlar bir santralla yetinmez. Rüzgar bankanızı kurmanızı tavsiye ediyoruz. Havadan para nasıl kazanılır göreceksiniz” dedi. Neyzi, 2009’da Türkiye’de 300 megavat gücünde rüzgar santralı kurulumuna ulaşmayı hedeflediklerini söyledi.


78 bin megavatlık bekleme

Mehmet Ali Neyzi, 2005’te çıkarılan Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun eksiklikleri olduğunu vurguladı. Rüzgar tribünlerinin kurulacağı alanlar ve bağlantılar nedeni ile lisans konusunda sıkıntı yaşandığını, EPDK’nın ise sorununu çözmek için konuyu TEİAŞ’ye götürdüğünü, TEİAŞ’nin talepleri 7 bin 453 megavat ile sınırladığını belirten Neyzi, “Beklentimiz, rüzgar enrjisi ile ilgili yasanın bir an önce yürürlüğe girmesidir. İki yıldır bekleyen 78 bin megavatlık rüzgar lisanslarının sonuca bağlanmasıdır” dedi.


Türkiye’de üretim olabilir


Vestas’ı teknoloji ve üretim şirketi olduğunu anlatan Mehmet Ali Neyzi, “Türkiye’de üretim yapmayı düşünüyor musunuz” sorusunu şöyle yanıtladı: “Vestas dünyanın dört bir yanında üretim yapan global olduğu kadar yerel bir şirket. 2000’de Türkiye’ye gelerek pazar araştırması yapmış. Biz yeni ekip olarak bu konunun üzerinde duruyoruz. Bazı parçaların Türkiye’den ihraç edilmesi mümkün.”


Rüzgar enerjisi büyüyecek


Vestas Kamu İlişkilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Emmanuelle Raoult ise, 2009’dan sonra rüzgar enerjisinde dev büyüme beklediklerini belirtti. Rüzgarın temiz ve rekabetçi enerji kaynağı olduğuna dikkat çeken Raoult, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rüzgar enerjisi Türkiye’de ciddi istihdam yaratacak bir kaynak. Dünyadaki sera gazı emisyonunun yüzde 25’i elektrik sektöründen geliyor. Fosil yakıtlar alternatif yakıtlarla değiştirildiğinde bu oran azalacak. Rüzgar enerjisi bir çözüm. Şirketler de yatırım yapmak istiyor ancak teşvik ve desteğe ihtiyaç var.”

Her üç saatte bir yeni tribün devreye alıyor

VESTAS’ın dünyada 39 bini aşkın türbinle, 63 ülkede ve 5 kıtada rüzgar enerjisi kapasitesinin 1/3’üne sahip olduğunu vurgulayan Mehmet Ali Neyzi, “Vestas’ın rüzgar türbinlerinin dünya çapında ulaştığı 3 bin MW kapasite Türkiye’de kurulu toplam kapasiteye yakındır. Vestas, dünyada her üç saatte bir yeni türbin devreye almaktadır” diye konuştu. Mehmet Ali Neyzi, Vestas’ın 2015 ciro hedefinin 15 milyar Euro olduğunu da vurgulayarak, “Vestas’ın 2008 yılında 6 milyar Euro’yu aşan cirosu ve 20 bin civarında çalışanı var. Rüzgar enerjisi sektöründe krize rağmen yüzde 20-30 büyümeler sürüyor. Son 25 yılda Vestas’ın tirbün gücü de 100 misli artmıştır. 2009 yılında 7 milyar Euro üzerinde ciro öngörüyoruz. Vestas, 2015 yılında kârlılıkta yüzde 15 artış ve 15 milyar Euro ciroya ulaşmayı öngörüyor” dedi.

5-6 yılda kendini ödüyor 13 yıl kâr sağlıyor

RÜZGAR enerjisinin maliyetli bir yatırım olduğunu da vurgulayan Mehmet Ali Neyzi, “Her bir türbin maliyeti 1 milyon Euro. En azından 5-6 yıllık bir ödeme planı oluyor. Hatta dünyada 10 yıllık banka kredileri örneği de var. Ancak kendini ödedikten sonra kalan 13 yılda hiçbir maliyeti yok. Burada karlılıktan ziyade önemli olan finansman” diye konuştu.

En büyük müşteri Aksa

VESTAS, Türkiye ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Neyzi, 2007’den önce alınan lisanslarla çalıştıkları şirketlere ilişkin şunları söyledi: “Yaşar Grubu 1984’te rüzgar enerjisine merak salmış. Çeşme’de Altınyunus Oteli yanındaki ilk tirbün 1984’te Vestas’tan gelmiş. En büyük müşterimiz Aksa. Üç yerde 130 megavat’lık güce sahip. Diğer müşterimiz Sanko. Borusan’ın santrali çok yeni. Bandırma’da Akenerji ile çalışıyoruz. Ağaoğlu ile Mut’ta 33 megavat’lık Tefirom’la 15 megavat’lık projelerimiz sürüyor.”

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12851062.asp


Rüzgar enerjisinde yeni kararlar

Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantı taleplerinde, talep edilen bağlantı noktasına oranla ekonomik açıdan daha uygun ve daha düşük sistem kaybı sağlayan bağlantı noktası bulunduğu durumlar haricinde olumsuz görüş verilemeyecek.

Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantı taleplerinde, talep edilen bağlantı noktasına oranla ekonomik açıdan daha uygun ve daha düşük sistem kaybı sağlayan bağlantı noktası bulunduğu durumlar haricinde olumsuz görüş verilemeyecek.


Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete’nin son mükerrer sayısında yayınlandı. Buna göre sistem erişim ve sistem kullanım haklarını düzenleyen 38’inci madeninin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere şu ekleme yapıldı: "Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantı taleplerinde; talep edilen bağlantı noktasına oranla ekonomik açıdan daha uygun ve daha düşük sistem kaybı sağlayan bağlantı noktası bulunması durumu" haricinde olumsuz görüş verilemez. (ANKA)

Kaynak: http://www.haberx.com/Ekonomi-Haberleri/Kasim-2009/Ruzgar-enerjisinde-yeni-kararlar.aspx

Hatay'da 27 firma rüzgar lisansı bekliyor

Rüzgar enerji potansiyeli bakımından Türkiye'nin en verimli bölgelerinden biri olan Hatay'da, 27 firmanın 'rüzgar' lisansı almak için beklediği bildirildi.

TEDAŞ İl Müdürü İlhan Karabulut, yaptığı açıklamada, elektrik tüketimi bakımından 8'inci sırada yer alan Hatay'da hizmet veren 2 rüzgar enerji santralinin yanı sıra 7 firmanın daha, kısa süre içerisinde kurulması için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Hatay'da sanayinin her geçen gün geliştiğini, buna bağlı olarak da elektrik tüketiminin giderek arttığını ifade eden Karabulut, kentte yıllık ortalama 4 milyar 595 kilovat saat elektrik tüketiminin bulunduğunu kaydetti.

Elektrik tüketimi bakımından İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ankara, Bursa, Antalya ve Tekirdağ gibi illeri takip eden Hatay'ın kendi tükettiği elektriğin sadece 5'de birini üretebildiğinin altını çizen Karabulut, şöyle devam etti:

''Kentimiz, rüzgar potansiyeli bakımından çok önemli bir konumda yer alıyor. Rüzgar nimetinin değerlendirerek bir an önce üretime geçilmesi lazım. Bu sayede 5 yıl gibi kısa bir sürede, mevcut rüzgar santrali tesislerinin sayısını arttırarak kendi tükettiğimiz elektrikten fazlasını üretebilir duruma gelebiliriz. Şuan ilimizde Samandağ-Yayladağı ilçeleri arası ile Belen'de olmak üzere iki rüzgar enerji santrali faaliyet gösteriyor. Bu santrallerde yıllık ortalama 200 milyon kilovat saat elektrik üretiliyor. Ancak kentimizde lisans alan ve henüz kurulma çalışmalarına yeni başlanacak olan 7 firma daha var. Bunların yanı sıra Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna (EPDK) başvuru yapan 27 firma bulunuyor. EPDK'ya başvuru yapan ve lisans almayı bekleyen inceleme aşamasındaki 27 firmanın faaliyete geçmesiyle kentimizde 8 milyar kilovat saat elektrik üretilebilir.''


Firmaların gözü Hatay'da

Karabulut, lisans alan 7 santralin faaliyete geçmesiyle kentte yaklaşık 800 milyon kilovat saat elektrik üretiminin gerçekleşebileceğini söyledi.

Rüzgar enerji santrali kurmak isteyen firmaların gözünün potansiyel nedeniyle Hatay'da olduğunu vurgulayan Karabulut, ''İnceleme aşamasındaki 27 firmaya izin verilmesiyle Hatay, kendi elektrik ihtiyacını karşılamasının yanı sıra diğer illere de elektrik verebilecek duruma gelir'' diye konuştu.


Kaynak: http://www.gozlemgazetesi.com.tr/haber/3186-hatayda-27-firma-ruzgar-lisansi-bekliyor.html

Milas’ta Rüzgar Enerjisi Semineri - Muğla

Makine Mühendisleri Odası Milas Şubesi tarafından düzenlenen “Rüzgar enerjisi” konulu seminerde, odaya üye makine mühendislerine rüzgar enerjisi anlatıldı.

MUĞLA (İHA) - Makine Mühendisleri Odası Milas Şubesi tarafından düzenlenen “Rüzgar enerjisi” konulu seminerde, odaya üye makine mühendislerine rüzgar enerjisi anlatıldı.

Prof. Dr. Mehmet Atılgan’ın konuşmacı olarak katıldığı seminer Milas Ticaret ve Sanayi Odası Labranda Salonu’nda gerçekleşti. Seminerde Makine Mühendisleri Odası Milas Şubesi üyesi makine mühendislerine rüzgâr enerjisiyle ilgili bilgi aktardı.

Rüzgar enerjisinin tarihinden bahseden Prof. Dr. Atılgan: “Ülkemizde rüzgar enerjisiyle ilgili çalışmaların başlangıç tarihi çok eskilere dayanmamaktadır. Bu konudaki çalışmaları ilk başlatan kurum 1980’i yılların ortalarında Elektrik İşleri Etüt İdaresi olmuştur. Başlangıç çalışmaları rüzgar potansiyelini tespit amacıyla gerçekleştirilen etüt faaliyetlerinden ibarettir. Hatta bu yıllarda rüzgar enerjisini konu alan herhangi bir kanuni düzenleme ulunmamaktaydı.

1995 yılından başlayarak bazı küçük uygulamalar Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de ilk rüzgâr santrali Demirer Holding’in Çeşme’de kurduğu santraldir” dedi.

Türkiye kurulan santraller hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Atılgan, “İzmir Çeşme Germian’da (1.5MW), Alaçatı’da (7.2MW); Çanakkale Bozcaada’da 10.2MW); İstanbul Hadımköy’de (1.2MW) gerçekleşen rüzgâr santralleri bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının konu edildiği ilk kanın 2001 yılında Elektrik Piyasası Kanunu’dur. Bu kanunla devletin belirli bir fiyattan alım garantisinden vazgeçmesi zaten düşük seviyede olan rüzgâr enerjisi yatırımlarını durdurmuştur. Bu aşamada az sayıda özel sektörün kendi enerjisini üretmek için gerçekleştirdiği projeler mevcuttur” diye konuştu.

TÜRKİYE BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP

“Rüzgâr enerjisine verilen resmi önemin kanıtı olarak ilk ciddi girişim ise ancak 2005’de Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu’yla ortaya konmuştur. Bu kanunun sonrasında Bandırma, Çeşme yarımadası, Hatay, Manisa, Çanakkale’de gerçekleştirilen 150 MW gücündeki santraller kanunun ilk meyveleridir.” diyen Prof. Dr. Atılgan, şunları söyledi: “Bu tarihten sonra EPDK’ya ( Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak için başvurular gerçekleştirilmiştir. EPDK gelen yoğun başvurulardan uygun olanlarını elemiş ve 2008 itibarıyla bin 420 MW kurulu gücünde rüzgâr enerji santralı projesine üretim lisans verilmiş olup, bu güne kadar yapımına başlanılan proje bulunmamaktadır. Türkiye’nin ilk rüzgâr enerji santralı, İzmir’in Çeşme – Germiyan bölgesinde kurulmuştur. 3 adet türbinden oluşan tesisin kurulu gücü 1.74 MW’dır.

Türkiye Rüzgâr potansiyeli yüksek ülkeler arasında sayılıyor. Örneğin Avrupa parlamentosunun belirlediği rüzgâr endeksinde Danimarka 100, İngiltere 2800 ve Türkiye 2000 birim üzerinden ölçeklendirilmiştir”

BÖLGEDE LİSANSLI 18 TESİS VAR

Makine Mühendisleri Odası Milas Şube Yürütme Kurulu Başkanı Onur Onay da, “Alternatif enerji kaynaklarından olan rüzgâr enerjisiyle ilgili üyelerimize bilgiler aktarıldı. Bölgemizde Enerji Bakanlığı’nca yerli ve yabancı ortaklarla yapılması planlanan ve EPDK’dan lisansı alınmış 18 tane rüzgâr enerjisi tesisi bulunuyor. Bunlar içinde Sodra, Şenköy, Aksivri, Didim-Akbük ve Bodrum bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak: http://www.haberciniz.biz/haber/milasta-ruzgar-enerjisi-semineri-mugla--727612.html

Monday, November 16, 2009

Belirsizlik yatırımcıyı kaçırıyor

Rüzgar santrali kurmak için iki yıldır lisans almayı bekleyen yatırımcılar, süreçteki belirsizlik nedeniyle yatırımdan vazgeçiyor. Rüzgar enerjisi üretim lisansı almak isteyen firma sayısı 750'den 691'e inerken, 78 bin MW'lik başvuru 30 bine düştü. Sektörde lisansların yeniden dağıtılması isteniyor.

Rüzgar enerjisinde yaşanan belirsizlik yatırımcıları caydırmaya başladı. Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Murat Durak, 1 Kasım 2007'den bu yana sürüncemede olan rüzgar santralı lisans taleplerinin giderek azaldığını belirterek, 78 bin megawattlık talebin iki yılda 35 bin megawatt'a düştüğünü söyledi. Durak, başvuran firma sayısının 750'den 691'e indiğini vurgularken, Polat Enerji Genel Müdürü Zeri Eriş ise "Yöntem biraz şaştı. 1 Kasım 2007'den 2009'a iki senede birçok kural ve yöntem değişikliği yapıldı. Yöntem tam olarak belirlendikten ve karar verildikten sonra yeniden müracaat alınması gerekiyor" dedi.


Rüzgar Santrali yatırımlarında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, rüzgar santrali kurmak için 1 Kasım 2007'den beri lisans almayı bekleyen yatırımcıların bu sorununun 2010'da çözüleceğini açıkladı. Kurumlardan görüş almayı sürdüren EPDK'ya son olarak Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nin görüşü ulaştı. Şimdi Türkiye Elektrik İletiş AŞ'nin (TEİAŞ) hazırlamakta olduğu rapor bekleniyor.


Ancak sektör temsilcilerine göre rüzgar enerjisinde durum bürokrasinin söylemindeki kadar pembe değil. Yatırımcıların rüzgar santrallerinde yatırımların daha da gecikeceğine ilişkin kaygıları şu noktalarda yoğunlaşıyor:
* En önemli konu TEİAŞ'ın, rüzgar santralı başvurularının yapıldığı trafodaki münhal yer kadar limit belirlemesi. Rüzgar santralı için başvurulan trafo dışında herhangi bir başkasına kaydırma yapılamayacak.
* Trafo merkezinin kısa devre gücünün yüzde beşinden fazlası rüzgar santralından gelecek hat için ayrılamayacak.
* Bu arada TEİAŞ rüzgar santrallerinden gelen elektriğin iletimi sırasında kullanılacak iletim hatları arasından 380 kilovatlık yüksek gerilim hatları ve trafo merkezlerini çıkarmış durumda. Yani bu hatlar kullanılarak rüzgar enerjisi iletimi yapılamayacak. Bu da büyük ölçekli rüzgar santralarının kurulumunu engelleyecek.


İsmini vermek istemeyen bir rüzgar santralı işletmecisine göre EPDK'nın iki yıldır lisans işlemlerini sürüncemede bırakmasının altında da TEİAŞ'ın bu kararı yatıyor. Çünkü 380 KV'lik iletim hatlarının kullanılmaması durumunda birçok başvuru reddedilmiş olacak. Ancak işin trajik tarafı, hali hazırda verilmiş lisanslarda 380 KV'lik hatların kullanılması için gerekli izinler sağlanmış durumda. Yani devlet pratik anlamda bu birkaç projeyi kayırmış oluyor.


Rüzgar türbini imal eden Soyut Enerji Pazarlama Müdürü Ali Çolak'a göre sorun 500 KW'tan yüksek rüzgar santrallerinde yaşanacak. Bu konuda altyapının yeterli olmadığını söyleyen Çolak, bunun için yatırım yapılması gerektiğini ve ekonominin bu maliyeti kaldıramayacağını savunuyor.
Polat Enerji Genel Müdürü Zeki Eriş ise bağlantıyla ilgili sonuca ulaşılmayacağını düşünüyor. Eriş, "Yöntem biraz şaştı. 1 Kasım 2007'den 2009'a iki senede birçok kural ve yöntem değişikliği yapıldı. Yöntem tam olarak belirlendikten ve karar verildikten sonra yeniden müracaat alınması gerekiyor" diyor.
Katkı payı rüzgarı bitirir


Rüzgar sanayicilerine göre EPDK Başkanı Köktaş'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı katkı payı açıklaması da umut kırıcı. Köktaş, belirlenen kapasiteler çerçevesinde, 20 yıl boyunca bir kilovatsaat için en yüksek katkı payını teklif eden özel şirketlerin sisteme bağlantı hakkını elde edeceğini ifade etmişti.


RESSİAD Başkanı Tolga Bilgin'e göre katkı payı meselesi rüzgarın sonunu getirebilir. Hidroelektrik santrallerinde hali hazırda DSİ'ye kwh başına 9 kuruşa kadar yükselebilen katkı bedeli ödemek zorunda kalan işletmecilerin bulunduğunu söyleyen Bilgin, büyük ihalelerde bu katkı payı sorunu yüzünden ortaya garip rakamların çıktığını söylüyor.

RESSİAD olarak "verim"i ön plana alan projelere izin verilmesini isteyen Tolga Bilgin, "Bu yöntemle yapılırsa projelere ek maliyet gelmez. Finansman daha rahat bulunur. Öbüründe garip ihaleler olur garip fiyatlar çıkar yüksek fiyatlar yüzünden firmalar yapamaz bunu" diyor.

Sunday, November 15, 2009

Yenilenebilir enerjide 1 milyar dolarlık yatırım

13.11.2009 - 14:07

Saran Enerji ile İspanyol Fersa şirketi 1 milyar dolarlık yatırımı kapsayan bir ortaklık anlaşması imzalandı

ANKARA - Saran Holding şirketlerinden Saran Enerji ile Avrupa'nın önde gelen enerji şirketleri arasında yer alan İspanyol Fersa arasında yenilenebilir enerji konusunda Türkiye'de 1 milyar dolarlık yatırımı kapsayan bir ortaklık anlaşması imzalandı.

Ankara Rixos Otelinde gerçekleştirilen imza törenine Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İspanya Büyükelçisi Joan Klos, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, bazı bürokrat, işadamı ve milletvekilleri katıldı.

Galatasaraylı kimliğini öne çıkararak esprili bir havada törende konuşma yapan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, söz konusu ortaklık imzasının nikah havasında geçtiğini ve aslında bir evliliğin yapıldığını belirtirken, "Kızı istemeye Sadettin ile beraber gidememiştik. Ama nikaha katılmak nasip oldu, inşallah bu evliliğin çocuklarını da göreceğiz. Önümüzdeki dönemde üretecekleri enerji ve yapacakları istihdam ile bu evliliğin meyvelerini de vermiş olacaklar" dedi.

Türkiye'nin ve dünyanın geleceği için enerjinin çok önem taşıdığını kaydeden Çağlayan, 2030 yılına kadar dünyada 26 trilyon dolarlık, önümüzdeki 10 yılda da Türkiye'de 125 milyar dolardan fazla enerji yatırımı yapılacağını bildirdi.

Bu çerçevede Saran Enerji ve Fersa'nın 1 milyar dolarlık yatırımının çok önemli olduğunu belirten Çağlayan, "Sayın Başbakanımızın dediği gibi taş üstüne taş koyanın başımızın üzerinde yeri var. Fersa yetkilileri kendinizi ülkenizde gibi hissedin. Sayın Saran kardeşimize de sonuna kadar her türlü desteği vereceğimizi altını çizerek ifade etmek istiyorum" dedi.

Bu arada İspanyolların hepsinin Galatasaray taraftarı olduğunu belirtmek istediğini söyleyen Çağlayan, "Neden derseniz bayraklarına bakın sarı kırmızı. Sadettin kardeşim Fenerbahçeli olsa da Fenarbahçelileri seven bir Galatasaraylı olarak Saran'a da her türlü desteği vereceğimi vurgulamak isterim" diye espri yaptı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız

Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yapılan anlaşmanın Türkiye'de yenilenebilir enerji yatırımı yapılması ve uluslararası yatırımı çeken bir anlaşmaya zemin oluşturması açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Söz konusu anlaşmanın Medeniyetler İttifakından spora kadar birçok konuda yakın ilişkileri bulunan ve benzerlik taşıyan iki ülke arasındaki ilişkileri perçinlemiş olması açısından da önemli olduğunu belirten Enerji Bakanı, "İspanya'nın bu alandaki tecrübesine saygı duymak gerekiyor" dedi.

Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran

Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran da yaptığı konuşmada, enerjide gelecek 20 yılın temellerinin atıldığı yeni bir dönemin yaşandığını, bu dönemin ilk önemli gelişmesinin Türkiye'ye önemli bir yabancı sermaye girişini de sağladıkları İspanya'nın lider ve halka açık enerji şirketi Fersa ile yaptıkları ortaklık olduğunu söyledi.

Söz konusu ortaklık ile Avrupa'nın lider enerji şirketlerinden Fersa'nın tecrübesiyle Saran'ın Türk enerji sektöründeki birikim ve deneyiminin biraya geldiğini vurgulayan Saran, "Saran Enerji olarak 51 MW'lik yatırım aşamasında olan mevcut hidroelektrik santralleri de dahil olmak üzere toplamda 1 milyar dolarlık yeni bir yatırım hamlesi ile hidroelektrikte toplam 100 MW, rüzgar santrallerinde 200 MW, güneş enerjisinde 50 MW üretimle, 2015 yılına kadar toplam kurulu kapasitenin 350 MW'a yükseltilmesini hedefliyoruz" dedi.

Fersa Yönetim Kurulu Başkanı Jose Maria Roger

Fersa Yönetim Kurulu Başkanı Jose Maria Roger de yaptığı konuşmada, bugün imzalanan ortaklık anlaşmasıyla yenilenebilir enerji pazarının önde gelen iki şirketinin bir araya geldiğini söyledi ve Fersa'nın uluslararası tecrübesiyle Türkiye pazarının gelişimi için katkıda bulunmaya hazır olduğunu bildirdi.

Enerji alanında Avrupa'nın en büyük 10 büyük şirketi arasında yer alan Fersa'nın, İspanya'da lider ve ayrıca İspanya Borsasına giren ilk bağımsız rüzgar enerjisi şirketi olduğunu belirten Roger, Fersa'nın rüzgar gücü ve yenilenebilir enerjiler alanında uluslararası tecrübeye, Saran Enerji'nin de Türkiye pazarında derin bilgi, güçlü ekip ve itibara sahip olduğunu kaydetti.

Şirket olarak ekip ruhuna çok önem verdiklerini belirten Roger, "Ekip olarak çalıştığımız zaman başarıya ulaşabileceğimizi düşünüyorum. İki şirketin de iyi bir ekip ruhuyla çalışacağına inanıyorum. Bunun için yeni şirketimizin Sadettin Saran'a yeni şirketimizin yönetim kurulu başkanı olmasını öneriyorum" dedi.

1500 kişiye yeni istihdam

Söz konusu ortaklık ile Saran Holding ve Egemen Grup'un birleşmesiyle oluşan Saran Enerji ile İspanya'nın önde gelen ve halka açık enerji şirketi Fersa arasında yüzde 50-50 ortaklığa dayalı 1 milyar dolarlık anlaşmayla yenilenebilir enerji alanında büyük hacimli yatırımlara start verileceği kaydedildi.

Türkiye çapında gerçekleştirilecek yatırımlara, Doğu Anadolu bölgesinde Tunceli ve Erzurum, Akdeniz bölgesinde ise hidroelektrik santralleriyle başlayarak, 1500 kişiye yeni istihdam sağlanacağı ifade edildi.

Saran Enerji'nin Türkiye'de rüzgar, güneş ve hidroelektrik santralleri alanlarında yatırımları bulunuyor. İspanyol Fersa'nın ise İspanya'nın yanı sıra Fransa, Polonya, Hindistan, Estonya, Panama, Çin, Karadağ, İtalya gibi ülkelerde rüzgar enerjisi sektöründe yatırımları bulunuyor.

Monday, November 9, 2009

Rüzgar enerjisi lisansları çözülüyor

EPDK Başkanı'ndan müjde: İki yıldır bekleyen rüzgar enerjisi (RES) lisansları çözüme kavuşuyor..

04 Kasım 2009 Çarşamba 15:36

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, son iki yıldır bekleyen rüzgar enerjisi (RES) lisanslarının 2010 yılı itibariyle çözüme kavuşturulacağıını, sadece rüzgar değil, güneş enerjisinden de elektrik üretimine yönelik başvuru ve lisanslanlarda çok somut gelişmeler yaşanacağını ümit ettiklerini söyledi.

Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM) tarafından İstanbul'da düzenlenen 11. Uluslararası Enerji Arenası'nın, "Yatırımlar Fiyatlar sorunlar - Çözümler, Enerji Piyasası İvme Kazanırken Türkiye" başlıklı konferansta konuşan EPDK Başkanı Hasan Köktaş, önümüzdeki haftalarda enerji yatırımlarının önündeki engelleri belirlemek için sektör toplantıları düzenleyeceklerini açıkladı.

Köktaş, "Özel sektör temsilcilerine 'Yatırım süreçleriniz ve piyasa faaliyetlerinizde işi kolaylaştırmaya yönelik mevzuatımızda değiştirilmesini arzu ettiğiniz yeni hususlar var mıdır? sorusunu soracağız. Aldığımız cevapları değerlendirerek ülkemizin ve sektörün ihtiyaçlarına uygun düzenlemeler yapacağız" açıklamasında bulundu.

Üretim ve santral yatırımları başta olmak üzere tüm enerji yatırımlarını yerinde incelediklerini belirten Köktaş, bu süreçte uzun zaman önce lisans aldığı halde yeterli ilerlemeyi gerçekleştiremeyen projelerle ilgili olarak da Kanunda öngörülen yaptırımları uygulayarak milli kaynakların ülke ekonomisine kazandırılmasına özen gösterdiklerini söyledi.

ENERJİ YATIRIMINDA KARAMSARLIĞA GEREK YOKTU

Yaşanan küresel krizin Türkiye'yi etkilemeye başladığı dönemde sektör için yapılan karamsar yorumları hatırlatan Köktaş, yapılan yorumlarda mevcut koşullarda özel sektörün Türkiye enerji piyasasında yatırım yapmayacağı, yabancı şirketlerin bu alana girmeyeceği ve enerji projelerine finansman bulunamayacağının savunulduğunu söyledi.

Bu karamsar yorumlarda 'dağıtım ve üretim tesislerinin özelleştirme ihalelerine ilginin olmayacağı'nın da ifade edildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Ancak piyasa işleyişine yönelik niyet ve kararlılığı çok açıktı. Bu amaca yönelik yasal ve idari altyapı hazırlanmıştı. Bugün olduğu gibi dün de karamsar olmayı gerektirecek herhangi bir durum yoktu."

Hasan Köktaş, 2009 yılının tamamlanarak işletmeye alınan yeni özel sektör elektrik üretim yatırımları açısından son 7 yılın en parlak yılı olduğunu kaydetti. Köktaş, Eylül sonu itibariyle tüm işlemleri tamamlanarak geçici kabulü yapılmış özel sektör üretim tesislerinin kurulu gücünün 2 bin 133 megavata ulaştığını, bu rakamın son 3 yılda elektrik üretim tesisi olarak tamamlanmış tüm özel sektör yatırımlarının toplamından daha fazla olduğunu kaydetti.

2010'DA EN ÖNEMLİ GELİŞME ELEKTRİK ÜRETİM ÖZELLEŞTİRMESİNDE YAŞANACAK

Türk özel sektörünün bu sektöre yatırım yapmak konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Köktaş, özel sektör tarafından elektrik üretimi ve dağıtım sektöründe 2007 yılında 1.7 milyar, 2008'de 4.8 milyar TL sabit sermaye yatırımı gerçekleştirken, 2009 yılı sonu itibariyle bu rakamın 6,7 milyar TL'yi aşmış olacağını kaydeden Köktaş, 2010 yılında sektördeki en önemli gelişmelerden birinin elektrik üretim özelleştirmelerinde yaşanacağını öngördüklerini ifade etti.

Hasan Köktaş, özel şirketlerin sabırsızlıkla bu ihaleleri beklediğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde ise Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı ve Maliye Bakanı'nın katıldığı bir törenle Meram Elektrik Dağıtım Bölgesi'nin kamu hisselerinin ALCEN şirketine devrinin gerçekleştiğini belirten Köktaş, "Böylece özelleştirme ihaleleri sonucunde devir işlemi yapılan elektrik dağıtım bölgesi sayısı 3'e, toplam devir bedeli ise 2 milyar 265 milyon dolara ulaşmıştır" dedi.

RÜZGARDA YARIŞMA SÜRECİNİN 2010'DA BAŞLAMASINI HEDEFLİYORUZ

Konuşmasında, rüzgar enerjisine de değinen Kökta, her yıl elektrik üretim sistemine 200 megavat civarında bir rüzgar enerjisi kurulu gücü ilave edildiğini, önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte mevcut 500 megavatlık rüzgar kurulu gücünü 20 bin megavata çıkarmada iddialı olduklarını söyledi. "2010 yılı ile birlikte bu sürecin çok daha hızlandığına, ivme kazandığına tanık olacağız" diyen Köktaş, geçen ay aynı bölgede kurulmak üzere başvuran binlerce megavat kurulu gücündeki özel sektör rüzgar santral yatırımları arasında bir yarışma yapılacağını, bu yarışmanın usul ve esaslarının onaylandığını ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği7nde değişikliğe gidildiğini söyledi.

Bu kapsamda, 1 Kasım 2007 itibari ile rüzgar enerjisi için yapılan 687 başvuru talebinin 15 gün önce TEiAŞ'ye iletildiğini söyleyen Köktaş, şunları söyledi:

"TEİAŞ önümüzdeki bir ay içinde değerlendirmesini tamamlayacak. bu bağlantı görüşlerine göre lüzumu halinde kurulu güçlerde değişiklikler ve başvuruların reddedilmesi gibi süreçler yaşanabilecek. Aralık ayı sonuna kadar EPDK, TEİAŞ ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi boyutunda tüm çalışmaları tamamlamayı öngören bir yol haritası üzerinde hızlı bir şekilde ilerliyoruz. Bu tempo ile 2010 yılının ilk ayı geldiğinde EPDK olarak uygun tekli başvuruları lisanslandırmış olmayı, çoklu başvuruları arasında ise yarışma sürecinin başlamış olmasını hedefliyoruz. 2010 yılı ile birlikte sadece rüzgar değil, güneş enerjisinden elektrik üretimine yönelik başvuru ve lisansllandırma da çok somut gelişmeler yaşanacağını ümit ediyoruz."

Wednesday, November 4, 2009

Krizden çıkış için enerji yatırımları teşvik edilmeli

04.11.2009 - 15:44

Sabancı Enerji Grubu Başkanı Hakman, elektrik piyasasına ilişkin tespitlerini paylaştı
İSTANBUL - Ekonomi yüzde 5-6 seviyesinde küçülürken bu sene sonunda elektrik talebinin de yüzde 2 ila 3 arasında azalmış olacağı tahmin eden Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, krizden çıkış için enerji yatırımlarının teşvik edilmesinin önemli olduğunu savundu.

Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM) tarafından, Enerjisa ana sponsorluğunda düzenlenen, "Yatırımlar, Fiyatlar Sorunlar-Çözümler, Enerji Piyasası İvme Kazanırken Türkiye" başlıklı 11. Uluslararası Enerji Arenası'nda Hakman, kriz nedeniyle dünyada enerji talebi azalırken öte yandan yatırımların azaldığını söyledi.

Hakman, petrol 150 dolarlarda iken pek çok yenilenebilir enerjik kaynağı rekabetçi olabilirken, 60-80 dolarlık enerji dünyasında, bunların kendiliğinden rekabetçi olamaz hale düştüğünü, 2009 yılında dünyada toplam yenilenebilir enerji yatırımlarının 2008'e göre yüzde 35 oranında azaldığını anlattı. Selahattin Hakman, krizin bir diğer etkisinin de iklim değişikliğine yönelik olarak alınması gereken önlemlerin gecikmesi olduğunu belirtti.

Türkiye'de iki sene önce 2009-2010 yıllarının elektrik sıkıntısı ile karşılaşmadan aşılıp aşılamayacağını tartıştıklarını anımsatan Hakman, "Kriz burada bir anlamda rahatlama getirdi. 2009 yılında Ekim sonu itibariyle elektik tüketimi yüzde 4'e yakın azaldı. Ancak bu bizi yanıltmasın, hala talep 2007'nin üzerinde. Ekim ayında elektrik talebi geçen seneye göre yüzde 6'nın üzerinde arttı. Bunlar da gösteriyor ki Türkiye olarak arz güvenliği konusu çok ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor" dedi.

Hakman, Türkiye'de talep artışının azalması nedeniyle yürüyen yatırımlarda değil ancak yeni yatırımlarda ertelemeler, gecikmeler, iptaller gördüklerini söyledi.

Türkiye'nin önünde önümüzdeki yıllarda elektrik alanında talebin karşılanamayacağı sorununun yine durduğunu belirten Hakman, "Aynı şekilde yenilenebilir yatırımlarla ilgili olarak da Türkiye'nin önünün açılması için neler yapılması gerektiğini tartışmamız gerekiyor" dedi.

Elektrik talebinin yüzde 2-3 azalması bekleniyor

Elektrik talebine ilişkin olarak Hakman, şunları kaydetti:

"Türkiye'de ekonomi yüzde 5-6 seviyesinde küçülürken bu sene sonunda elektrik talebi tahmin ediyorum yüzde 2-3 arasında azalmış olacak. Ekonomik küçülmeden daha az bir oranda... Burada da şunun önemli katkısı olduğunu görüyoruz; Türkiye nüfusu hızla atan, şehirleşme oranı yüksek bir ülke. Kriz döneminde bile Türkiye'nin enerji talebi bu kadar büyük oranlarda düşmüyor. Büyüme dönemlerine geçtiğimizde, son yıllarda Türkiye'de elektrik talebinin yaklaşık 1,5 misli arttığını görüyoruz. 2020'ye kadar yılda ortalama yüzde 6-8 arası talep büyümesi bekleniyor. Türkiye'nin bu talebi nasıl karşılayacağının cevabını yatırımcılar olarak bizler, düzenleyiciler olarak Bakanlık, EPDK hep birlikte değerlendirmek ve bunun önünü açmak zorundayız.

Özellikle bugünlerde belirtilerini gördüğümüz, 2010 ve sonrasında çok daha hızlanacağını ümit ettiğimiz bu ekonomik toparlanmaya bir enerji sıkıntısı ile sekte vurulmamasının önemi de ortada. Bu yatırımcılar olarak bizlerin temel beklentileri."

"Kamu, piyasadan çıkmalı"

Bugün gelinen noktada giderek daha çok güven veren bir elektrik piyasasının Türkiye'de oluştuğunu söyleyen Hakman, ancak nihai noktada olunmadığını, atılması gereken adımlar bulunduğunu belirtti.

Selahattin Hakman, "Bunlardan bir tanesi elektrik sektöründe kamunun artık piyasanın yüzde 80'ine sahip olan büyük oyuncu olmaktan çıkması" dedi.

Bunun kabul edilemez olduğunu ifade eden Hakman, "Hele bu oyuncu devletse bunun getireceği mahsurları da hepimiz düşünmeliyiz. Burada özellikle üretim tesislerinin özelleştirilmesinin, biliyorum planlanıyor, hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ve sonuçlandırılması gerek. Bu Türkiye'de gerçekten rekabetçi bir piyasanın daha derin şekilde oluşabilmesi için olmazsa olmazlardan biridir" şeklinde konuştu.

Maliyetlere dayalı fiyatlama mekanizmasının getirilmiş olmasının önemli adım olduğuna da işaret eden Hakman, "Ama bunun daha da serbestleştirilerek gerçek bir arz talep ve rekabet ortamında belirlenen fiyatların uygulanması gerekiyor. Özellikle dünyadaki fiyatların çok değişken olduğu ve bundan sonraki dönemde de değişken olacağı bir dünyada elektrik enerji fiyatlarının da buna uyum sağlayacak şekilde rekabet ortamında belirlenmesi önemli" dedi.

Enerji sektörünün zaman zaman pek çok yatırımcının ilgisini çektiğini ve bu sektörde lisans almayı kendi başına bir iş fırsatı olarak görenler bulunduğunu ifade den Hakman, şunları kaydetti:

"Gerçek yatırımcının bunu bir oyun alanı olarak gören ilgililerden ayırt edilmesinin yollarının, yöntemlerinin tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. İşleyen, rekabetçi piyasa ancak finansal yapısı güçlü, birbiri ile rekabet içinde uzmanlaşmış sektör oyuncuları ile mümkün. Bu piyasanın bu şekilde finansal yapısı güçlü oyuncularla gelişmesi gerekiyor yoksa kırılganlık çok artar. Yatırımların gerçekleşmesi umduğumuzdan daha uzun süreler alabilir veya imkansızlaşabilir."

Enerji yatırımları, krizden çıkış için teşvik edilmeli

Hakman, özellikle kamunun görevi olan iletim alanında Türkiye'nin altyapısını yeni yatırımlara ve talep artışına göre hızlı bir şekilde geliştirmesinin de önem arz ettiğini kaydetti.

Enerji yatırımlarının özellikle yatırımı döneminde çok büyük istihdam sağlayan yatırımlar olduğuna dikkati çeken Hakman, "Enerji yatırımlarının teşvik edilmesi, kaynak ayrılması, krizden çıkış için gerekli olan istihdamın sağlanmasında da önemli rol oynayacaktır" dedi.

Selahattin Hakman, teşvik paketinde, yatırım teşviklerine enerji yatırımlarının dahil edilmemiş olmasını da bir eksiklik olarak gördüğünü belirtti.

Türkiye'de kömür kaynaklarının teşvik edilmesi, karbon salınımlarına uygulanacak olan bedel, vergi gibi konuların bir soru işareti olarak durduğunu söyleyen Hakman, Türkiye'de yatırımların bunlardan hariç tutulacağı güvencesinin verilmesinin bu yatırımların önünü çok büyük oranda açacağını vurguladı.

Hakman, Türkiye'de doğalgaz alanında rekabetçi bir piyasanın oluşturulması için de gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

Tuesday, November 3, 2009

Rüzgar enerjisi 500 bin kişiye iş sağlayabilir

23/10/2009

Türkiye'deki uygulanabilir rüzgar enerjisi potansiyeli iyi değerlendirildiği takdirde 500 bin kişiye iş imkanı doğabilecek.

İZMİR - DÜNYA Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEK-TMK) üyesi ve Aero Rüzgar Endüstrisi A.Ş. Enerji Teknolojileri Uzmanı Dr. Cenk Sevim, Türkiye'nin uygulanabilir rüzgar enerjisi potansiyelinin 40- 50 bin megawatt olduğunu, bu üretimin aynı zamanda yaklaşık 500 bin kişiye iş imkanı sağlayabileceğini söyledi.

DEK-TMK tarafından İzmir Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde düzenlenen Türkiye 11'inci Enerji Kongresi'nde panelde konuşan Cenk Sevim, Türkiye'nin 70- 75 bin megawattlık rüzgar enerjisi potansiyeline sahip olduğunu, bunun ise 40- 50 bin megawattının uygulanabileceğini söyledi. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında yatırım maliyeti en düşük olan enerjinin rüzgar olduğuna dikkat çeken Sevim, Avrupa ülkeleri içinde İspanya'dan sonra en yüksek potansiyelin Türkiye'de olduğunu belirtti.

‘1 megawatt için 12 kişi lazım’

Bu potansiyelin kullanılması ile ülkenin en büyük sıkıntılarından biri olan işsizliğe çözüm bulunabileceğine dikkat çeken Cenk Sevim, “1 megawatt rüzgar enerjisi üretimi için çeşitli aşamalarda çalışacak 12 kişiye ihtiyaç duyuluyor. Türkiye'nin rüzgar enerjisinde uygulanabilir potansiyeli olan 40- 50 bin megawattlık üretim gerçekleşirse, 500 bin civarında insana da istihdam sağlanabilir” diye konuştu.

‘Karbon salınımı da azalacak’

Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 25'ini rüzgar enerjisinden sağlayabileceğini savunan Sevim, rüzgar enerjisinde sadece potansiyelin uygulanmasıyla 62 bin tonluk karbondioksit emisyonunun da azaltılabileceğini söyledi. Cenk Sevim, Avrupa Birliği ülkelerinde alım garantisinin iyi olmasından kaynaklı rüzgar enerjisi üretiminde iyi gelişmeler olduğunu belirterek, Türkiye'nin de rüzgar enerjisi yatırımlarına ağırlık vermesi ve bunun için gerekli olan elektrik dağıtım altyapısını güçlendirmesi gerektiğini ifade etti. (dha)

RENEX 2009 Kasım'da Istanbul´da

İstanbul RENEX 2009: Uluslararası yenilenebilir enerji fuarı

İstanbul/Hannover. 5 – 8 Kasım 2009 tarihleri arasında İstanbul Expo Merkezi’nde düzenlenecek olan RENEX 2009 Fuarı; Çevre, Enerji ve Etkinlik alanlarında Türkiye’de hangi yatırım imkanlarının ve potansiyellerin bulunduğunu gösterecek. Başlıca konular arasında güneş sistemi, rüzgar enerjisi sistemi, rüzgar enerjisi, jeotermi, su temini ve tasfiyesi, geri dönüşüm ve çevre teknolojileri, sıcak su tedariği ve biyoyakıtlar sayılabilir. RENEX’te, geri dönüşüm ekonomisi çözümleri sunuluyor ve enerji etkinliği ve çevre tekniği uygulanıyor. Deutsche Messe Hannover ile Hannover-Messe Sodeks Fuarcılık A.Ş. bu fuarı ortaklaşa olarak düzenlemekteler.

İstatistiklere göre Türkiye’de güneş günde yedi saatten fazla görülüyor.Bu da yılda 2.640 güneş saati ediyor. 800.000 metrekareden büyük bir alana yayılan ve 8.000 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine sahip bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye, 170 jeotermik ısı alanı ve 1.000 kaplıcası ile jeotermi alanında dünya çapında beşinci en büyük potansiyele sahip konumda. Hızla gelişmekte olan bir endüstri ülkesi için en iyi koşul, artan enerji gereksinimini yenilenebilir enerji ile çözmek. Türkiye’nin elektrik tüketimi, kişi başına 2.500 kWh civarında ve bu değer yaklaşık olarak Almanya'nın tüketiminin dörtte birine tekabül ediyor. Ancak uzmanların tahminine göre 2016’ye kadar yılda yüzde sekizlik artış gösterecek.Şimdiden 2009’da bile elektrik temininde eksiklikler hesaplanıyor ve mevcut tesisler ve enerji santralleri temini kesintisiz sağlama konusunda ancak yeterli oluyor bu nedenle alternatif çözümler aranıyor. Türkiye’nin vaat ettiği koşullar ise, yenilenebilir enerjiler konusunda büyük bir potansiyel oluşturuyor.

Yeni enerji üretimi yatırımları

Dört günlük RENEX 2009 fuarı süresi boyunca sadece çevre tekniği ve yenilenebilir enerji alanındaki Türk firmaları değil, aynı zamanda Alman şirketler ve komşu ülkelerden gelen firmalar ve satıcılar da fırsatlarını sergileme imkanı bulacaklar. Türkiye’deki enerji tekniği hizmetleri ve ürünleri pazarı, iyi giriş imkanları sunuyor. Bu durum, bir açıdan ekonomik büyümedeki yavaşlamanın arka planı öncesinde bile önümüzdeki seneler için hakkında yüzde beşten fazla büyüme tahminleri yapılan ülkenin elverişli konjonktürüne dayanıyor. Üretim kapasitelerinin büyümesi ve evlerin artan tüketimi, enerji üretimine yeni yatırımların yapılmasını gerektirmekte. Öte yandan Türkiye, ham petrol ve havagazı ithalatına oldukça bağımlı durumda ve bu nedenle büyük bir ilgiyle alternatif enerji kaynağı arayışı içerisinde.

Geri kazanım ve dönüşüm için Almanya’dan güçlü çözümler

Alman şirketleri, özellikle güneş enerjisi tekniği ve rüzgar enerjisi alanlarında önde yer almakta ve geri kazanım ve geri dönüşüm konularında güçlü çözümler sunmaktalar. 2007’den bu yana Türkiye’de bir çok rüzgar enerjisi projesi yürüten Hannover kökenli Windwärts Energie GmbH şirketi genel müdür Lothar Schulze, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye’de rüzgar enerjisi kullanımının doğal koşulları,hemen hemen optimal durumda. Rüzgar enerjisi gelişiminin politik amacı uzun süre ifade edilmiş, işleme sistemi iyileştirilmiş ve 78.000 megavat üzeri rüzgar santralleri önerilmiştir. Pazarda belirgin bir hareketlenmenin kapıda olduğuna dair göstergeler bulunmaktadır.“Rüzgardan elde edilen elektriğin oranı, Alman Dış Ticaret Kurumu açıklamalarına göre halen oldukça az, ancak uygulamaya başlanmış bir çok yeni proje bulunmakta.

Her dört evden birinde güneş enerjisi kolektörü bulunuyor

Benzer bir durum, güneş enerjisi sektörü için de geçerli. Bugüne kadar güneş enerjisi ağırlıklı olarak kıyılardaki evlerde ve otel tesislerinde özellikle sıcak su için kullanılıyordu. Türkiye Elektrik İşleri Etüt Dairesi (EİEİ), evlerin yüzde 20 - 25’inde güneş enerjisi kolektörü bulunduğunu açıkladı. Fotovoltaik alanda, sokak lambaları , su pompaları ve meteoroloji istasyonları için fotovoltaik cihazlar gibi bir çok pilot proje yürütülmekte. Özel sektör firmaları, bu enerji türünü deniz fenerleri, yatlar ve trafik ışıkları için kullanmaktalar. Türkiye, geri dönüşüm ve atık yönetimi alanlarında da kapılarını açmakta ve halihazırda Alman satıcılara ilginç imkanlar sunmakta. 3.225 belediyeden 3.000’inde atık su arıtma imkanı bulunmamakta. 350 belediye, önümüzdeki yıllarda modern çöp yönetim sistemlerini hizmete sokmayı planlıyor. Çoğunlukla Türkiye’de evlerden çıkan çöpler ayrılmadan varillere atılıyor, ancak çöplerin geri kazanımı şimdiden başladı. 2005’ten bu yana ambalaj atığına neden olanlar, mevzuat uyarınca geri dönüşüm yükümlülüğüne sahipler. 2014’e kadar yüzde 60’luk bir orana ulaşılmış olacaklar.

Küçük ve orta ölçekli ticari işletmeler için danışmanlık projesi

Elektrikli ve Elektronik cihazların geri dönüşümünde uzman olan Hannover kökenli Exitcom firması, Türkiye’de bu türdeki ilk geri dönüşüm firmasını 2003 yılında kurdu. Ekip, tüplü televizyonların geri kazanımında yüzde 95’lik bir başarı yakaladı. Avrupa’nın güneydoğusunda aktif olan Remondis Grubu da Türkiye’de su yönetimi konusundaki bir ortak girişim projesi ile ilgilenmekte. Firma, ülkenin farklı bölümlerindeki belediyeler için yedi arıtma tesisi ve bir belediye su dağıtım tesisi işletiyor. Alman Ekonomik İşbirliği Bakanlığı,Türkiye’nin doğusundaki belediyelerde su temini ve tasfiyesi tesislerinin yapımını ve yerleşim yeri ve endüstri atıklarının arıtılmasını destekliyor. Federal hükümet, Doğu Anadolu’daki küçük ve orta ölçekli ticari işletmeler için danışmanlık projeleri kapsamında Alman ve Türk firmaları arasındaki teknoloji ortaklıklarını güçlendiriyor.

Vestas, türkiye ve orta doğu'da büyümeyi planlıyor

03 Kasım 2009

Danimarkalı rüzgar türbin üreticisi Vestas, 2015 yılı ciro hedefini 15 milyar avro olarak açıklarken, Türkiye ve Orta Doğu'da büyümeyi planlıyor. Şirket, Türkiye'de 2009 yılında 300 megavat gücünde rüzgar santrali kurulumuna ulaşmayı hedefliyor.

İSTANBUL (İHA) - Danimarkalı rüzgar türbin üreticisi Vestas, 2015 yılı ciro hedefini 15 milyar avro olarak açıklarken, Türkiye ve Orta Doğu'da büyümeyi planlıyor. Şirket, Türkiye'de 2009 yılında 300 megavat gücünde rüzgar santrali kurulumuna ulaşmayı hedefliyor.

Vestas Türkiye Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Neyzi, düzenlenen basın toplantısında, şirketin, 2008 yılında 6 milyar avroyu aşan cirosunun bulunduğunu, 20 bin civarında çalışana sahip olduğunu anlattı.

Neyzi, Vestas'ın dünya çapında 39 bin türbinle, her 3 türbinden birini kurduğunu ve 25 yılda türbin gücünü 100 kat güçlendirdiğini, bu şekilde rüzgarın, petrol ve gaza alternatif olabildiğini söyledi.

Şirketin 2009 yılında 7 milyar avro üzerinde ciro öngördüğünü ifade eden Neyzi, 2015 yılında karlılıkta yüzde 15 artış, 15 milyar avro ciroya ulaşılması hedefinin bulunduğunu kaydetti.

Neyzi, Vestas Türkiye'nin, 2008 yılı Ocak ayında kurulduğunu hatırlatarak, şirketin, bu yıl yaz aylarında ikinci büyümeye geçtiğini, Türkiye'nin çevre ülkelere liderlik edileceği görülerek, merkez üs olarak seçildiğini ve Türkiye ve Orta Doğu bölgesinin kurulduğunu belirtti. Çevresindeki bütün ülkelerde büyük potansiyel bulunan Türkiye'nin, bu konuda bir miktar tecrübe kazanması dolayısıyla bu ülkelerden ''bir adım ileride'' olduğunu dile getirerek, ''Hem Türkiye'de hem bölgede rüzgar enerjisini hızla

artırmayı hedefliyoruz'' dedi. Neyzi, bugün itibariyle Türkiye'de en büyük müşterilerinin Aksa olduğu bilgisini verirken, süren işlerini, Borusan'ın santrali, Ağaoğlu'nun projesi, Tefrom'un projesi olarak sıraladı.

''LİSANS KONUSU HIZLA ÇÖZÜLMELİ''

Türkiye'nin birkaç kez elektrik kesintilerine maruz kalacak noktaya geldiğini ancak bundan ''araya giren krizler'' sayesinde kurtulduğunu dile getiren Neyzi, ''Geçen yıl da böyle diyebiliriz. Eğer geçen yıl ekonomik kriz dünyada başlamasaydı belki Türkiye'de çok daha sık elektrik kesintisi görecektik'' dedi.

Neyzi, Türkiye'deki rüzgar gücü potansiyeline değinirken, EPDK'ya yapılan 78 bin megavatlık lisans başvurusu konusunda ilerlenemediğini ve bu işin hızla çözülmesini istedikleri ifade etti. Yüksek Planlama Kurulunun 2023 yılında 20 bin megavatlık rüzgar enerjisi hedefi koyduğunu hatırlatan Neyzi, ''Bu 20 bin megavat hedefini benimsiyoruz. Bunun duyurulmasını istiyoruz, ciddiye alınmasını öneriyoruz. Bu hedefe ulaşmak için diyoruz ki; 'eğer 10 yılda böyle bir rakama ulaşacaksak, eğer dengeli, düzenli bir

pazar istiyorsak, o zaman bu bir düzen içinde olmalı, her yıl 2 bin megavat gibi bir hedef belirlenmeli'' şeklinde konuştu. Mehmet Ali Neyzi, soruları yanıtlarken, şirketin 2015 yılındaki 15 milyar avroluk hedefinde Türkiye ve Orta Doğu'nun da yer aldığını belirterek, ''Bu rakam, ciddi bir rakam olmasa böyle bir yapıya gidilmezdi'' dedi. Türkiye'nin ve bölgenin önemli potansiyele sahip olduğunu işaret eden Neyzi, hızlı büyüme ve ciroda önemli pay beklediklerini söyledi. Neyzi, Türkiye'de üretime yönelik

soru üzerine, üretime genel anlamda

bakmamak gerektiğine dikkati çekerek, ''Eğer Türkiye'de kanun ve lisanslama gibi, daha bizim öngördüğümüz gibi dengeli ve düzenli bir pazar olacağı netleşirse, çok kolay olur bu kararları almak'' dedi.

''RÜZGAR ENERJİSİ, İSTİHDAM OLUŞTURACAK BİR KAYNAK''

Vestas Kamu İlişkilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emmanuelle Raoult da 2009'dan sonra rüzgar enerjisinde ''dev'' büyüme beklediklerini belirterek, 2008'den sonra katlanarak büyümenin, herkes için potansiyel oluşturduğunu söyledi. Rüzgar enerjisinin temiz ve rekabetçi enerji kaynağı olduğuna dikkati çeken Raoult, rüzgar enerjisinin, Türkiye'de ciddi istihdam yaratacak bir kaynak olduğunu kaydetti. Raoult, dünyadaki sera gazı emisyonunun yüzde 25'inin elektrik sektöründen geldiğine dikkati çekerek,

fosil yakıtların alternatif yakıtlarla değiştirilmesi durumunda bu oranın azalacağını dile getirdi. Rüzgar enerjisinin bir çözüm olduğunun altını çizen Raoult, şirketlerin yatırım yapmak istediğini ancak, teşviğe ve desteğe ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Raoult, Türkiye'nin rüzgar enerjisi konusunda muazzam potansiyeli bulunduğuna işaret ederek, Türkiye'de yenilenebilir enerji konusunda kararlılığın görüldüğünü ve çerçeve yasa olması durumunda gerisinin halledilebileceğini ifade etti.

Şarköy de rüzgar santrali Kasim´da

Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan Şarköy ilçesinde yapımı devam eden rüzgar enerji santralinde incelemelerde bulundu. Vali Doğan, santralin Kasım ayında faaliyete geçerek yıllık 97 milyon kilovat/saat elektrik üreteceğini söyledi.

Demirer Holding tarafından Şarköy'de Kasım ayında faaliyete geçirilecek olan "Şarköy Sarıkaya Rüzgar Enerji Santrali" yapım çalışmaları devam ediyor. Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan, İl Jandarma Komutanı Albay Ali İnlek, Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü ile birlikte Şarköy'ün Sarıkaya mevkisinde yapımı devam eden enerji santralinde incelemelerde bulundu.

Vali Doğan’a, santralin yapımı ve teknik detayları ile ilgili bilgiler veren Demirer Holding yetkilileri 1998 yılından bu yana rüzgar ölçümü yaptıklarını ve 2007 yılında lisans aldıklarını söyledi. Yetkililer, bölgenin rüzgar enerjisi açısından yüksek bir potansiyel barındırdığını belirterek, “2007 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 28,8 MW kurulu güçle lisansımızı aldık. Toplam 15 adet rüzgar türbini ile yılda yaklaşık 97 milyon KWH elektrik üretecek olan Santral, yıllık bir ailenin 2400 KW elektrik tükettiği düşünüldüğünde Tekirdağ ve Şarköy’ün tamamına yetecek kadar elektrik üretecek” dedi.

Rüzgârlı günlerde inşaat çalışmaların yüksek risk nedeni ile devam edemediği belirten santral yetkileri tesisin 2009 Kasım ayında bitirilmesini planladıklarını ifade etti. Şarköy Bölgesi için santralinin büyük önem taşıdığını ifade eden Vali Doğan, Kasım ayında faaliyete başlayacak santralin yıllık 97 milyon elektrik üreteceğini dikkat çekti.

Dünya rüzgar enerji santrali yapım işlerinin % 33'ünü elinde tutan Alman firması Enercon ile ortaklığı bulunan Demirer Holding’in Şarköy'de inşa çalışmalarını başlattığı Sarıkaya Rüzgar Enerji Santrali'nde toplam 15 türbin yer alacak. Türbinlerin 14 adeti 2 bin kW gücünde biri de 800 kW gücünde olmak üzere toplam 28,8 MW gücünde olacak. Şarköy'de yılda 97 milyon kWh elektrik rüzgârdan elde edilecek. Üretilen enerji, 120 bin volt olarak TREDAŞ'ın Malkara ana dağıtım trafosuna aktarılacak.

Şarköy, Yeniköy yolu üzerine 1 km mesafede, Helvatepe mevkiine doğru yaklaşık 7 km'yi bulan bir alan üzerinde rüzgar santralinin 60 metre boyundaki türbin direkleri yerleştirilmeye başlandı. Bölgede 400 hektarlık arazinin, 196 hektarı Orman Bakanlığı'ndan tahsis edilerek, rüzgar türbinlerinin inşa edileceği yollar yapıldı.

Demirer Holding Projeler Koordinatörü Ahmet Araçman ise kurulacak santral sahasının Orman Şefliği’nden Kasım 2008 de alındığını, rüzgar türbinleri ve şalt alanının, trafolarla birlikte 56 dönüm arazi üzerine kurulacağını, toplam kullanım alanının ise 196 dönüm olduğunu ifade etti. Demirer Holding tarafından yapımı sürdürülen santralin yaklaşık maliyetinin yaklaşık 50 milyon Euro olduğunu belirten Araçman, santralin maliyetinin ancak 10-12 yılda kendisini amorti edebileceğini aktardı.