Blog Archive

Saturday, March 5, 2016

TÜREB Rüzgar Enerjisi İstatistikleri Raporu yayımlandı

Türkiye’nin rüzgar enerjisinde kurulu gücü 2015’te 956 megavatlık santralin işletmeye alınmasıyla toplamda 4 bin 718 megavata ulaştı.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliğinin (TÜREB) 6 ayda bir açıkladığı Rüzgar Enerjisi İstatistikleri Raporu yayımlandı. Rapora göre, işletmedeki rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) kurulu güç bakımından yüzde 74’ü Ege ve Marmara bölgelerinde bulunuyor ve il bazındaki sıralama değişmedi.

Balıkesir’in 923 megavatla birinci olduğu rüzgar enerjisinde, 807 megavatla İzmir ikinci, 574 megavatla Manisa üçüncü sırada yer aldı. Geçen yıl 956 megavatlık santralin işletmeye alınmasıyla kurulu güç 4 bin 718 megavata ulaştı.

İnşatı başlamamış 88 adet lisanslı RES’in toplam kurulu gücü 3 bin 144 megavatı bulurken, bölgelere göre dağılımında bin 412 megavatla Marmara ilk sırada, 780 megavatla Ege ikinci, 352 megavatla da İç Anadolu Bölgesi üçüncü sırada yer aldı.

İnşaatı başlamamış RES’lerin illere göre dağılımında ise 456 megavatla Çanakkale ilk sırada gelirken, onu 369 megavatla İstanbul, 303 megavatla İzmir ve 236 megavatla Konya izledi.

Değerlendirmede olan rüzgar santrallerinin bölgelere göre dağılımında İç Anadolu bölgesine talebin arttığı ve ilk kez Erzurum, Erzincan, Van, Tunceli, Siirt, Mardin gibi illerde RES yatırımı için başvuruda bulunulduğu görüldü.

Kaynak: 

http://enerjienstitusu.com/2016/02/11/tureb-ruzgar-enerjisi-istatistikleri-raporu-yayimlandi/

Rüzgar enerjisi tarihte ilk kez nükleer enerjiyi geride bırakmayı başardı

Rüzgar enerjisi tarihte ilk kez nükleer enerjisini geride bırakmayı başardı. Dünya genelinden gelen raporlar, toplam rüzgar enerjisi kapasitesinin 2015 yılında nükleeri farkla geçtiğini gösteriyor.

Global Wind Energy Council’in geçtiğimiz günlerde yayımladığı rapora göre 2015’deki toplam rüzgar enerji kapasitesi 432.42 gigawatta ulaştı. 2014 yılına oranla %17 daha fazla olan global rüzgar gücü, tam 63.01 gigawatt artış göstererek bu alanda yeni bir rekora daha imza attı.

Nükleer enerjisinin toplam kapasitesi ise 1 Ocak 2016 itibariyle 382.55 gigawatt olarak ölçüldü. Toplam rüzgar gücünden yaklaşık 50 gigawatt daha düşük çıkan nükleer enerjisinin global ölçümleri Londra merkezli Dünya Nükleer Topluluğu tarafından yapıldı.

Rüzgar enerjisinde lider ülke koltuğunda şu an için çok büyük bir farkla Çin oturuyor. 145.10 gigawatt kapasitesiyle Çin, diğer tüm ülkelerin önünde bulunuyor. 2015 yılı içerisinde toplam 30.5 gigawatt gücünde rüzgar türbini kuran Çin, aynı zamanda tüm Avrupa Birliği’nin toplamını da geride bırakmayı başarıyor.

Lider ülke Çin’i bu alanda; 74.47 GW ile ABD, 44.95 GW ile Almanya, 25.09 GW ile Hindistan ve son olarak 23.03 GW ile İspanya takip ediyor.

Kaynak: http://enerjienstitusu.com/2016/02/23/ruzgar-enerjisi-tarihte-ilk-kez-nukleer-enerjiyi-geride-birakmayi-basardi/

Türkiye’nin 48 bin megavatlık rüzgar enerjisi potansiyeli var

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Ataseven “Türkiye’nin mevcut rüzgar potansiyeli, toplamda 72 bin megavatlık kurulu gücün yaklaşık yarısından fazla” diye konuştu.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yarısından daha fazla rüzgar enerjisi potansiyeli olduğunu belirterek, “Bu potansiyelin yaklaşık 38 bin megavatı karada,10 bin megavatı ise denizde bulunuyor. Rüzgarda yatırımların hızlanması için ilgili tüm bakanlıkları kapsayan ‘çatı mevzuat’ ile başvuru süreci kısaltılabilir” dedi.

Ataseven, Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeline ilişkin yaptığı değerlendirmede, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürülüğünün daha önceden gerçekleştirdiği ve sınırlı teknolojiye dayanan çalışmalarının, ciddi sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi.

Rüzgar enerjisi potansiyelinin zaman kaybetmeden değerlendirilmesi gereğinin altını çizen Ataseven, “Türkiye’nin mevcut rüzgar potansiyeli, toplamda 72 bin megavatlık kurulu gücün yaklaşık yarısından fazla. Toplamda 48 bin megavat tekno-ekonomik potansiyel var, bunun yaklaşık 10 bin megavatı denizdeki (offshore) rüzgar gücünden oluşuyor. Yüksek teknoloji ve akıllı yatırımlarla bu potansiyeli değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Geçen yıl seçim dönemi olmasına rağmen, rüzgarda 956 megavatlık kurulu güç ilavesi gerçekleştirildiğini hatırlatan Ataseven, şimdiye kadar bir yılda ulaşılan en yüksek değer olduğunu vurguladı. Ataseven, bunun bu yıl aşılmasının hedeflendiğini söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ‘Strateji Belgesi’nde 2023 yılına kadar, kurulu gücün yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan karşılanmasının öngörüldüğünü ifade eden Ataseven, bunun için rüzgardan elektrik üretiminde var olan sıkıntıların iyi yönetilmesi gerektiğini kaydetti.

Ataseven, iletim kapasitesindeki kısıtın sadece Türkiye’ye has bir durum olmadığını aktararak, “Daha fazla rüzgar gücünü sisteme bağlanabilir hale getirmek için iletim hatlarında alt yapı çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini” vurguladı.

Kaynak:

http://enerjienstitusu.com/2016/02/29/turkiyenin-48-bin-megavatlik-ruzgar-potansiyeli-var/

Türkiye yenilebilir enerjide potansiyelini kullanamıyor

İklim değişikliğini önlemek için ülkelerin uzlaştıkları Paris Anlaşması’ndan sonra enerji politikaları enerji politikaları çevreci sivil toplum örgütleri ve devlet temsilcilerinin katılımıyla ele alındı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın çevrecilerin düzenlediği bir toplantıya üst düzey bir yetkili göndermesi Paris’in yansıması olarak değerlendirildi. 
Önde gelen çevreci sivil toplum kuruluşlarından olan TEMA, WWF ve Greenpeace İstanbul’da Paris Anlaşması Sonrası Enerji Politikaları Paneli başlıklı bir panel düzenledi. Yöneticiliğini TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar’ın yaptığı panele Almanya’nın Agora Enerji Dönüşümü Ajansı Direktörü Yardımcısı Markus Steigenberger, GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Bayraktar, TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcısı Nilgün Ş. Açıkalın katıldı.

Panelin yöneticisi TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, Paris Anlaşması’nda ülkelerin beyan ettikleri sera gazı indirimlerinin 3-4 derecelik sıcaklık artışı getireceğini söyledi. Bununla, 1,5 derecelik hedefle niyet arasında büyük bir uçurum olduğuna dikkat çekti. Karapınar, bu ciddi uçurumu kapatmak için hızlıca karbonsuzlaşarak yenilenebilir enerjiye dönülmesi ve fosil yakıtların da önemli bölümünün yer altında bırakılmasının şart olduğunu söyledi.

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven rüzgâr enerjisinde Türkiye ve dünyadaki durumu anlattı. Dünyada 340 gigavat kurulu gücünde rüzgar santrali olduğunu belirten Ataseven, Türkiye’de ise 4800’e megavata ulaştığına dikkat çekti. Türkiye’de kurulu gücün 6 yıldır artmasına rağmen yetersiz olduğuna dikkat çeken Ataseven, Türkiye’nin yüzölçümünün yarısı kadar olan Almanya’daki kurulu gücün 10 kat fazla olduğunu belirtti. Ataseven’in verdiği bilgiye göre Türkiye’de 2015’te 956 megavat santral işletmeye alındı. 2023 hedefi 20 bin megavat. Bu hedefe ulaşmak için her yıl 2 bin megavat işletmeye alınması gerekiyor. Bunun içinde Türkiye’nin daha planlı bir politika geliştirmesi şart.

Panelde dinleyicileri güldüren diyaloglar da yaşandı. GÜNDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Bayraktar şuanda Türkiye’nin elektrikteki kurulu gücü 73 bin gigavat olduğunu, güneşte ise bu rakamın sadece 2490 megavatının güneş olduğunu kaydetti. Bayraktar, Anadolu’da üretebilecek güneş enerjisi 500 bin gigawat olduğunu dile getirdi. Bu arada söz alan Markus Steinberger, Almanya’nın yüzölçümünün Türkiye’nin yarısı kadar olmasına, güneş ışınımının da düşük olmasına rağmen toplam güneş potansiyelinin 275 bin gigawat olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin potansiyelinin 500 bin megawattan daha yüksek olması gerektiğine dikkat çekti. Yabancı konuktan gelen uyarı üzerine Bayraktar, devletin rakamlarına güvenmediğini söyledi.

Kaynak:

http://enerjienstitusu.com/2016/03/03/turkiye-yenilebilir-enerjide-potansiyelini-kullanamiyor/


Yapı Kredi 5.900 MW kurulu güce ulaşan yenilenebilir enerji projesine finansman sağladı

Enerji finansmanına önem veren Yapı Kredi, yenilenebilir enerji projeleri başta olmak üzere tüm enerji projelerinin finansmanında yer almayı hedeflediğini açıkladı.

Bankanın bu alandaki pazar payının yüzde 19 olduğunu belirten Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Feza Tan, bankanın proje finansman portföyünün yüzde 75’inin enerji projelerinden oluşturulduğunu söyledi.
5.900 MW kurulu güce ulaşan yenilenebilir enerji projesine Yapı Kredi’nin finansman sağladığını belirtirken Tan, şunları söyledi:
“Arz güvenliği açısından kaynak çeşitliliğinin sağlanması ana hedefi doğrultusunda, termik kapasitenin ve yenilenebilir kaynakların payının artırılması öncelikli hedeflerimiz arasında. Ayrıca Elektrik Üretim A.Ş. bünyesindeki santrallerin devam eden özelleştirme süreci paralelinde enerji projelerinin finansmanında yer almak bizim için ön planda olmaya devam edecek. Enerji sektöründe öncü bir banka olarak, termik ve yenilenebilir enerji başta olmak üzere tüm enerji projelerinde yer almayı hedefliyoruz.”

Kaynak:
http://enerjienstitusu.com/2016/03/04/yapi-kredi-5-900-mw-kurulu-guce-ulasan-yenilenebilir-enerji-projesine-finansman-sagladi/

Monday, January 4, 2016

Türkiye rüzgar sektörü sorunlara rağmen hızla gelişiyor

Türkiye rüzgar sektörü sorunlara rağmen hızla gelişiyor

TÜREB Başkanı Ataseven 2015 sonu için 5 GW, 2016 sonu için ise 6 GW düzeyinde kurulu güç öngördüklerini söyledi

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, yıl sonu dolayısı ile Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün mevcut durumuna dair bir değerlendirme mesajı yayınladı.

Ataseven mesajında Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün bir çok olumsuzluğa rağmen 2015’i 5.000 MW düzeyinde kurulu güç ile tamamlayabileceğini öngördüklerini kaydetti. Türkiye 2015’e 3.762 MW’lık kurulu güç ile girmişti.

Yıl sonu itibari ile toplam kurulu güçleri 1.936 MW olacak 61 RES projesinin de inşa halinde olduğuna dikkat çeken TÜREB Başkanı, gelecek yıl için ise 1.000 MW civarında kurulu güç artışı öngörüsünde bulundu.

Türkiye rüzgar enerjisi sektöründe geçmiş yıllara oranla mevzuatların oturduğunu, sektör paydaşlarının tecrübe kazandığını, sektördeki sorunların azaldığını kaydeden Ataseven, bununla birlikte sektörün önündeki bazı sorunlar olduğuna da dikkat çekti.

TÜREB Başkanı bu sorunları Orman Bakanlığı’nın bazı bölgeleri rüzgar enerjisi yatırımlarına kapatması nedeni ile 1.033 MW gücündeki projenin yatırıma dönüşememesi, rüzgar yatırımcıları ile verilen acele kamulaştırma kararlarına yönelik olarak Danıştay tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararları ile projelerin radar sistemlerine yönelik etkisi için istenen Teknik Etkileşim Analizi (TEA) ve ilgili süreçlerin projelerin uzamasına neden olması olarak sıraladı.

Ataseven bu sorunların yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışını olumsuz etkilediğini, sektöre temkinli yaklaşan yatırımcıların ise yavaş hareket etmesine neden olduğunu söylerken, sektörün radar sistemleri ile olan etkileşimlerin uluslararası kabul görecek düzeyde değerlendirmesini talep ettiğini ve bu analizler ile orman izinleri konusunda proje bazlı inceleme yapılmasının sektör için daha yararlı olacağı görüşünde olduklarını kaydetti.

Açıklamasında Rusya krizinin Türkiye’nin bağımsız bir enerji kaynağına duyduğu ihtiyacın bir kez daha anlaşılmasını sağladığını ifade eden TÜREB Başkanı, enerjide bağımsızlık olmadan siyasi, politik ve ekonomik açıdan bağımsızlık sağlanmayacağını ve Türkiye’nin enerji ile tehdit edilemeyecek bir ülke haline gelmesi gerektiğini kaydederken,  Türkiye’nin olabilecek en kısa sürede yerli ve yenilenebilir kaynaklarını ekonomiye kazandırması gerektiğini savundu.

Türkiye’nin rüzgar enerjisini geliştirebilmek için neler yapılması gerektiği, sorunlar ve çözüm önerilerini içeren bir raporu gelecek günlerde bir araya gelecekleri Enerji Bakanı Berat Albayrak’a sunacakları bilgisini veren Ataseven, aynı bilgileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Orman ve Su işleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı ile de paylaşacaklarını belirtti.

Türkiye rüzgar enerjisi sektöründeki olumlu gelişmelere de dikkat çeken Ataseven şunları kaydetti;

''2015 yılında sektöre bir dinamizm geldi. 7,5 yıl aradan sonra Nisan ayında alınan 3.000 MW’lık başvurular önemlidir. 2016 yılı için de 2.000 MW’lık kapasite açıklandı. Türkiye rüzgar sektörüne 11.000 MW’lık proje stoğunun ardından 5.000 MW’lık yeni bir stok girdi. Bu çok önemli bir dönüm noktasıdır. Artık Türkiye’de sürdürülebilir bir rüzgar enerjisi sektörünün oluştuğunun göstergesidir. Kısa sürede hayata geçeceğini ümit ediyoruz.

Bunun yanında artık ülkemizde rüzgar sanayisinden de bahsetmeye başladık. Kanat ve kulede sıkıntımız yoktu. Jeneratörü, nasel denilen kabin kısmını da üretmek isteyen türbin üreticileri olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik sorunlar çözüldüğünde, gelişen pazarlar olarak o bölgelerde de yatırım yapmak cazip olacaktır. Sanayi üssü için Türkiye çok uygun bir ülke. Türk işçisinden daha fazla verim alıyorlar. Lokasyonumuz iyi. Maliyetler düşük. Rüzgar endüstrisi yatırımcıları oluşmaya başladı. Yurtdışından sertifikasyonu olan Rüzgar sanayicisi ile işbirlikileri kurulsun istiyoruz. Aynı otomotiv sektöründe olduğu gibi, rüzgar sektöründe de üretim üssü haline gelmek hiç zor değil.’'

Kaynak: 

http://yesilekonomi.com/yenilenebilir-enerji/turkiye-ruzgar-sektoru-sorunlara-ragmen-hizla-gelisiyor

Ataseven: 2015`te rüzgar yatırımcısı temkinliydi

Ataseven: 2015`te rüzgar yatırımcısı temkinliydi

Enerji Günlüğü - TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2015 yılında rüzgar yatırımcılarının temkinli ilerlemeyi seçtiklerini ifade etti. 

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, "2015 yılı için rüzgar tahminlerimizi yaparken toplam kurulu gücümüzün 5000 MW düzeyinde olabileceğini söylemiştik. Henüz sene sonu rakamları netleşmesede, 2015 yılını birçok olumsuzluğa rağmen öngördüğümüz 5.000 MW’a yakın bir şekilde tamamlamış olacağız. Aslında bu rakam daha yüksek olabilirdi ama sektörün bazı sorunlarının çözülememesi, ortadoğuda yaşananlar derken yatırımcılar temkinli ilerlemeyi seçti." dedi.

2016 RÜZGAR ÖNGÖRÜSÜ

2015’te inşaa halinde olan santrallerin (61 proje) bir önceki yıla göre daha fazla olduğunu (1.936 MW) bunun da önümüzdeki yıl 1.000 MW’ın üzerinde bir kurulu gücün hayata geçebileceğini gösterdiğini ifade eden Ataseven, 2016 yılı sonunda rüzgar kurulu gücümüzün 6000 MW civarında olacağını öngördüklerini kaydetti.

Bunun yanında artık ülkemizde rüzgar sanayisinden de bahsetmeye başladıklarını ifade eden Ataseven, "Kanat ve kulede sıkıntımız yoktu. Jeneratörü, nasel denilen kabin kısmını da üretmek isteyen türbin üreticileri olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik sorunlar çözüldüğünde, gelişen pazarlar olarak o bölgelerde de yatırım yapmak cazip olacaktır. Sanayi üssü için Türkiye çok uygun bir ülke. Türk işçisinden daha fazla verim alıyorlar. Lokasyonumuz iyi. Maliyetler düşük. Rüzgar endüstrisi yatırımcıları oluşmaya başladı. Yurtdışından sertifikasyonu olan Rüzgar sanayicisi ile işbirlikileri kurulsun istiyoruz. Aynı otomotiv sektöründe olduğu gibi, rüzgar sektöründe de üretim üssü haline gelmek hiç zor değil." dedi.

BAĞIMSIZ BİR ENERJİYE İHTİYACIMIZ VAR

2015’in sonlarında yaşanan Rusya krizinde bağımsız bir enerji kaynağına ihtiyacımız olduğunu bir kez daha anladığımıza dikkat çeken Ataseven, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek zorunda olduğumuzu vurguladı. 

Ataseven, "Olabilecek en kısa sürede bu kaynaklarımızı ekonomiye kazandırmamız lazım. Enerjimiz bağımsız değilse, siyasi, politik ve ekonomik açıdan bağımsız olamayız. Mesela Danimarka 70’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizinde rüzgarı keşfetti. Şu an elektrik ihtiyacının %40’ını kendi karşılıyor. Bizim de çok ciddi bir potansiyelimiz var. Enerji ile tehdit edilemeyecek bir ülke haline gelmeliyiz. Ayrıca çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya, temiz bir çevre bırakmak için rüzgara ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. " dedi.

SEKTÖRDE HALA AŞILMASI GEREKEN SORUNLAR VAR

Sektör sorunlarının azaldığını ama aşılması gereken bazı noktaların olduğunu kaydeden Ataseven, "Bize göre sektörde ilerleyişimizi kesen üç temel noktamız var. Bunlardan bir tanesi Orman Bakanlığınca rüzgara kapatılan bölgeler nedeniyle yatırıma dönüşemeyen 1033 MW’lık projeler. 
İkinci nokta; yasaya uygun olarak yapılan acele kamulaştırmalar karşısında, Danıştaydan gelen yürütmeyi durdurma kararları. Bunlar projelerin uzamasına neden oluyor. Diğer yandan yabancı yatırımcıların ülkemize bakışını olumsuz etkiliyor. Sektöre temkinli yaklaşan yatırımcı yavaş hareket ediyor. 
Üçüncü konu da radarla ilgili. Bazı rüzgar projelerinin Teknik Etkileşim Analizi (TEA) ile ilgili süreçleri uzuyor ve projeler bekliyor. Radarla olan etkileşimlerin uluslar arası düzeyde kabul görecek şekilde değerlendirilmesini talep ediyoruz. Özellikle orman ve TEA’da proje bazlı inceleme yapılırsa sektör için daha yararlı olacağı görüşündeyiz. " ifadesini kullandı.

Kaynak: http://enerjigunlugu.net/ataseven-2015te-ruzgar-yatirimcisi-temkinliydi_16612.html

Thursday, December 31, 2015

Enerji Piyasalarında 2016 Öngörüleri (Haluk Direskeneli)

Enerji Piyasalarında 2016 Öngörüleri

Her yıl sonu, bir sonraki yıl için öngörüler (tahminler) yaparım. Bu öngörülerin bir kısmı tutar, bir kısmı tutmaz. Yıl içinde enerji piyasalarını etkileyen çok şeyler olur, siyasi iradenin politika tercihleri değişir, iç dış siyaset olaylara farklı yön verir. Yine de öyle- böyle bir tahmin yapmak lazımdır. Siz bir öngörü çizersiniz, yıl içinde gelişen olaylara göre tahminlerde düzeltmeler yaparsınız. Proje finansmanında ciddi bir tıkanma görüyorum. Yatırım yapılabilir ülke konumundan çıktık. Yabancı yatırımcılar ellerindeki malı, mülkü, hisseyi bırakıp gidiyorlar. Buna ABD Fed faizlerinin yükselmesi, 2016 yılında 3er aylık yenilemelerle 25bp artışları eklenince, para dünyadan emilip ABD piyasasına yönlenecek. Petrol varil fiyatı geçtiğimiz yıl içinde 100$'dan 35$'a indi. Daha ne kadar iner belli değil. Bizim gibi petrolü olmayanlar için iyi. Kuzey Irak gazı, Israil gazı konuları henüz daha kağıt üstünde duruyor. Gerçekleşmesi en az 4-5 yıl ister.


Rus doğal gazında uzun süreli anlaşmalardan dolayı bir fyat ucuzlaması henüz görmüyoruz. Alman sınırında Rus gazının fyatı 1-MMBTU için 11$'dan 6$'a indi. Alman yenilenebilir enerji teşviklerinin bunda payı var. Bizde değişen birşey yok. SU-24 uçağının düşürülmesi sonrası ekşiyen ilişkiler henüz doğalgaz fyatlarına yansımadı. Ruslar "Parasını ödediğin sürece gaz alırsın, bizden daha fazlasını bekleme", havasındalar. "Ukrayna boru hatında bir aksama olursa, biz karışmayız", diyorlar. Üstü kapalı bir tehdit. Yeni boru hatları projeleri çoktan rafa kalktı. Rusya'da çalışabilir Türk frmaları çok dikkatle seçilmişler. Aralarında eskiden iş yapmış, ancak işini bitirmiş ayrılmış müteahhitlik firmaları görmüyoruz. Yani özetle
eski işler devam, yeni iş imkanı yok.

Akkuyu nükleer santral çalışmaları durdu. Ankara Bilkent kavşağındaki Akkuyu nükleer şirketinin pencereleri perdelerle örtüldü, kapandı, içerde hareket yok, Rus personel Rusya'ya döndü, Türk personel sayısı hızla azaltılmaya başlandı. Rusların satın aldıkları gaz yakan kombine çevrim santrallerinde de tahliye hazırlıkları başladı. Rus personel hızla azaltılıyor, aileler Rusya'ya geri dönüyor, lojmanlar boşaltılıyor. Körfez sermayesi için çok ucuza alınacak yatırım imkanları ortaya çıktı. Özellikle Saudi, Katar ve diğer körfez ülkelerinin fnans kuruluşları, özelleşen ve ucuzlayan enerji santrallerini satın almak için danışmanlar kullanmaya başladılar. FinansBank, Katar sermayesine satıldı. Yakında enerji piyasamızda el değiştirmeler başlar. Sinop nükleer santralinin Japon-Fransız fizibilite çalışması devam ediyor. Ortak girişim gurubunun pek bir acelesi yok.

Etkb ve Epdk, yeni elektrik üretim santrallerinin devreye girmesinde inanılmaz kolaylıklar göstermeye başladılar. Eskiden test deneme kontrol geçici kabul işlemleri ciddi ve uzun sürede yapılırken, şimdilerde çok hızlı yapılmaya başlandı. Yerli yakıt kullanacak olan Tufanbeyli, Bolu Göynük, Mihalıçcık, Soma, Konya, Afyon, Afsin termik santralleri hızla devreye girsin isteniyor. Devreye giren yeni santrallerde refrakter bozulmaları, ekipman ve i&c sistem senkron arıza duyumları geliyor. Afsin Elbistan -A için, özelleştirmeyi alan şirket rehab, ve yeni 2x300mwe üniteler için mühendislik çalışmasına başladı. Ancak şirketin fnansal durumu, bu büyük projeyi kaldırabilecek durumda mı? Yeteri kadar tecrübeli kadrosu varmı? Afsin Elbistan -B santralinin iki-ünitesi arızalı, rehab hala bitmedi. Çalışan ünitelerin emreamadeliği istenen seviyede değil. Çöllolar, heyelan dolayisiyle kapalı. Kışlaköy kömür sahasından kamyon taşımasıyla gelen yerli açık ocak kömür bu sistemi daha ne kadar götürecek?

Afşin Elbistan'daki diğer yeni termik santral yatırımları için öylesine gelen çok, ortada ciddi yatırımcı yok. Herkes gelip bakıyor. Kore, Çin, Katar firmaları meraklarından gelip geziyorlar ancak ortada net bir durum henüz yok. "Bank of China", eskisi kadar istekli değil. Kore, Japon, Katar, BAE finansman gurupları beklemede, durum değerlendirmesi yapıyorlar, yeni yatırımlar için aceleleri yok. Değeri çok düşmüş eski tesisleri satın almak için durum değerlendiriyorlar. Paris iklim değişikliği COP21 toplantılarından sonra ciddi yaptırımlar gündeme gelebilir. Henüz ortada birşey yok ama bilgilenme, konumlanma devam ediyor.
Çevre ekipmanlarına, temiz kömür teknolojilerine yatırım gerekecek. Kömürden tamamen kaçış söz konusu olabilir. Güneydoğu HES yatırımları bölgedeki olaylardan etkilendi. Güneydoğu elektrik üretmiyor, yatırımlar engelleniyor. Bölge kara delik gibi enerji - elektrik emiyor, kullanıyor, fakat parasını ödemiyor. Güvenlik için daha çok para harcamak yerine
sorunları diyalog ile çözme imkanlarını araştırsak daha akılcı olacak.


Kurulu gücümüz 70Gwe, peak Ağustos çekişimiz 42Gwe oldu. Ortada artan bir elektrik üretim, yatırım, rehab faaliyeti görmüyoruz. Özelleştirme ile özel şirketlere geçen santrallerde yeni yatırım, çevre ekipmanları rehab yatırımları yok, varsa bile çok az, hepsi 2018 sonrasında uzatılacak muafiyete sığınıyorlar. Yekdem uygulaması yenilenebilir enerji piyasasına belli öğretiler getirdi. Şirketler ne yapacaklarını iyi öğrendiler, hidro, güneş, rüzgar yatırımları yoluna girdi. Birim elektrik üretim maliyetleri azalmaya başladı. Bunlar en sevindirici haberler, yerli imalat imkanları da artıyor. Güneş ihtisas bölgelerinin faaliyete geçmesi ile üç haneli GES kurulu güçlerine ulaşılabilir. Bu yılki büyümemiz %3-4 tahmin ediliyor, iyimserler %4, kötümserler %3 diyor. Yılda %3-4 büyüme bizi kurtarmaz. Enerji yatırımlarının yılda %7-8 artması lazım, ama mevcut ortamda bunları telafuz etmek zor, siyasi iradenin denetimsiz harcamalarını karşılayacak gelirleri bulmak kolay değil. 2016 içinde beraber cevaplamak zorunda olduğumuz sorular var. Enerji pazarların durumu ne halde? Belirgin bir toptan fyat oluştumu? ETKB, EPIAŞ, EPDK yatırımcılara ve bankalara yeni yatırım için yeterli güveni verecekler mi ?


Kapasite fiyatlamaya ne zaman geçilecek? TEIAŞ 10 yıllık planları yeni bağlantıları için değişip EPDK'dan tarife izni aldı mı? Hidro ve termik gaz için yeni ulusal planlar var mı, ulusal şebeke (grid) müsait mi ? Ulusal şebekede son durum nedir, "n-1" için güvenlimi ? Hükümet programında rakam, hedef göremedik. Rüzgar ve güneş enerji üretimi artık ucuz, elektrik pazarına güvenle ve belki çok daha fazla yatırım olabilir. Bu yeni maliyeti son tüketici kaldırabilecekmi ? Nükleer için yerli yakıt imkanı nedir, birden fazla ülkeden yakıt import imkanı bulundu mu? Kullanılmış yakıt nereye, ne maliyetle gidecek ? Cevaplar yoksa,
nükleer işinden vazgeçme imkanı nedir ? Vazgeçmenin maliyeti nedir? İleriye dönük üretim ve tüketim tahminleri için en az maliyetli modeller ne zaman yapılacak? COP21 Paris Anlaşmasından sonra termik santral maliyetleri ne olacak. Bu santrallere proje finans nereden gelecek?

Enerji stratejilerinin kritik hedef ekonomik büyüme olurken, talep artışını azaltmak veya sabit tutmak gerek. Yapabilecek miyiz? Nasıl olacak?  Sizin ekleyeceğiniz öngörüler, tahminler, tavsiyeler varsa, yazarsanız çok memnun oluruz. İş hayatı 2015 içinde zor geçti, 2016 daha zor geçecek. İşlerinizi yönetirken, yatırım hesabınızı kendi öngörülerinize uygun yapın. Olumsuz olayların moralinizi bozmasına izin vermeyin, Arkadaş toplantılarını kaçırmayın. Sosyal faaliyetlere katılın. Çocuklarınızın eğitimi için para harcayın. Seyahatlere götürün. Birden fazla yabancı dil öğrenmeleri için imkanlar üretin. Aile fertlerinizin sağlığına önem verin. Sağlıklı beslenin, tatlı, içki, sigara, katı yağlar, kırmızı et kullanmayın. Her sabah sağlam kahvaltı yapın. Her gün en az 1-saat yürüyün. Merdiven çıkın. Borçlanmayın,
nakitte kalın, artan paranız varsa tasarruflarınız ile ABD Doları alın, masraflarınızı azaltın, mevcut işletmenizi yürütün. Reklam, mühendislik, fizibilite çalışmalarınıza devam edin. Zor günler gelir geçer merak etmeyin. Yeni yılınız kutlu olsun, tüm okurlarıma ve gazetemiz çalışanlarına ve onların ailelerine yeni yılda sağlık mutluluk ve işlerinde başarılar diliyorum

Haluk Direskeneli, ODTÜ Makina Mühendisliği 1973 mezunu olup, mezuniyetinden itibaren, kamu, özel sektör ve ABD – Türk yabancı ortaklıklarda (B&W, CSWI, AEP, Entergy) ağırlıklı olarak termik santral temel/ detay tasarım, imalat, pazarlama, teklif, satış ve proje yönetimi konularında çalışmış, bugüne kadar termik santral tasarım yazılımları konusunda yerli piyasaya, mühendislik firmalarına, yatırımcılara ve üniversitelere danışmanlık vermiştir. MMO ve ODTÜ Mezunları Derneği Enerji komisyonları üyesidir.

Tuesday, December 29, 2015

İklim anlaşması deyip geçme, her şeyi etkileyecek…

İklim anlaşması deyip geçme, her şeyi etkileyecek…

Biz kendi aramızda Rusya doğalgazını, Irak petrolünü tartışa dururken, aslında bir soluklanıp gözümüzü, kulağımıza Paris’e çevirmeliyiz. Neden mi? Çok basit, çünkü Fransa’nın başkenti Paris’te iki haftadır çetin müzakerelerle devam eden COP21 İklim Zirvesi, anlaşmayla sonuçlandı. Hedef 2 dereceden az bir sıcaklık artışı…

PARİS’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nden (COP21) çıkan sonuca yalnızca çevre için belirlenmiş bir çerçeve gözüyle bakmak yanlış olur, çünkü uzmanlar ekonomiden, günlük yaşantımıza tüm hayatımızı etkileyeceğine dikkat çekiyor. 195 ülkenin onayladığı ortak metin kısmi bağlayıcılık taşıyor. Anlaşma, küresel ısınmayı 2 derecenin altına çekerek, 1.5 derece ile sınırlamayı öngörüyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin alınacak tedbirlerden olumsuz etkilenmemesi için de 2020’ye kadar yıllık 100 milyar dolar kaynak ayırıyor. İki haftadır müzakereleri yakından takip eden Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, “Paris anlaşması tarihi. Dünya enerji sektörü için tarihi bir dönüm noktası olacak” yorumunu yapıyor. 

100 MİLYAR DOLAR
COP21, tarihi bir küresel anlaşmayla sona erdi. 2020 yılında yürürlüğe girmesi beklenen anlaşma, tüm dünya ülkelerini iklim için yeniden bir araya getirmesi açısından oldukça önemli. Anlaşmanın ulaşımdan, inşaata, enerjiden, tarıma tüm sektörlerde uzun vadeli etkileri olacak. IEA Başkanı Fatih Birol, Paris Anlaşmasının dünya enerji sektörü için “tarihi bir dönüm noktası” olacağını söylüyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Bu anlaşmadan sonra dünyadaki yenilenebilir enerji ve diğer temiz enerji teknolojilerindeki artış çok büyük hız kazanacak. Yatırımların ciddi olarak özellikle güneş, rüzgar ve hidrolik santrallere döneceği kesinleşti. Ülkelerin emisyonlarını ne kadar düşüreceklerine yönelik taahhütleri beş yılda bir Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gözden geçirilecek. Taahhütleri ile her yıl attıkları adımlar yakından izlenecek ve saydam bir şekilde tüm dünyaya açıklanacak. Buradaki en büyük sorun gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeleri bir araya getirmekti. Şöyle bir şekilde çözüldü: Gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji teknolojilerine yapacağı yatırımları desteklemek için her yıl 100 milyar dolar yardım yapılacak. O ülkelerin fosil yakıtlardan ziyade, yeni teknolojilere yatırım yapmalarını teşvik edecek.” 

KAYBEDEN KÖMÜR
2 derecenin altının bir hedef olarak uluslararası bir anlaşmayla kararlaştırılmasının enerjideki yatırımlar için bir milat olduğunu dile getiren Birol, “Bundan sonra yatırımcılar yüksek karbonlu ve kirli teknolojilere yatırım yaparken, ‘Acaba zarar edecek miyim’ diye düşünmeye başlayacak. Paris’ten enerji yatırımcılarına çok güçlü bir sinyal geldi. Bu da, bundan sonra yakıtlar birbirleri ile kıyaslandığı zaman, çok önemli bir faktör olarak devreye girecek” diyor. Birol’a, anlaşmanın kazanan ve kaybedenlerini sorduğumuzda da, şu yanıtı veriyor: “Tüm temiz enerji teknolojileri kazandı. Kirliler kaybetti. Temelde üç kazanan, bir kaybeden var. Güneş, rüzgar ve enerji verimliliği kazandı. En önemli kaybeden ise düşük verimli kömür santralleri oldu. Onlar hemen hemen tüm dünyada çok büyük darbe yiyebilir. Kömür şu anda dünya elektrik üretiminde en fazla paya sahip kaynak. Bunun 4-5 yıl içinde düşeceğini düşünüyorum. Özellikle Çin’den başlamak üzere… Dünya kömürünün yarısını tüketen Çin, ABD ile birlikte iklim değişikliği müzakere sağlanmasında en yapıcı rollerden birisini oynadı.”

YENİLENEBİLİR ENERJİDE DÜĞMEYE BASILDI
BİROL, yenilenebilir enerji daha fazla kullanılacağı için maliyetlerinde de ciddi bir düşüş olacağını söyleyerek, “Esasında bu anlaşmanın en önemli ifadelerinden biri de yenilenebilir enerjiyi ucuz enerji haline getirmek için düğmeye basılması. Yenilenebilir enerji ne kadar çok kullanılırsa, ne kadar çok güneş santrali ve rüzgâr türbini yapılırsa, maliyeti daha da düşecek. Enerji verimliliği konusunda da çok önemli değişimler olacak. Mecburi verimlilik kıstasları gelecek. Yepyeni bir enerji dünyasına yelken açıyoruz. Ancak bugünden yarına değişim olmayacak, belli bir süreç gerecek” diyor.

TÜRKİYE YOL AYRIMINDA
TÜRKİYE, dünyada en fazla karbondioksit salınımı olan ülkelerden biri değil ancak dünyadan bağımsız ayrı bir ada da değil. Dolayısıyla Paris anlaşması dünyadaki her ülke gibi Türkiye’yi de etkileyecek. Yenilenebilir enerjide maliyetlerin düşmesi ile Türkiye’de petrol, doğalgaz, kömür ve yenilenebilir denklemi yeni bir boyut kazanacak. WWF-Türkiye’nin uzmanlarla birlikte yaptığı analizlere göre, Türkiye’nin önümüzdeki 15 yıl içerisinde rüzgar ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjiyi öne çıkaran bir enerji politikası izlemesinin maliyeti, kömüre dayalı mevcut politikalarla aynı. WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Mustafa Özgür Berke’ye göre Türkiye bir yol ayrımında. Berke, “Paris Anlaşması ışığında, Türkiye’nin kalkınma ve enerji politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Paris sonrası yeni dönemde özellikle kömür projelerine finansman bulmak giderek zorlaşacak. Türkiye’nin hem iklim değişikliğiyle mücadelede kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmesi, hem de enerjide dışa bağımlığı azaltmak için yenilenebilir enerjiye dair hedeflerini yükseltmesi gerekiyor. Ulaşım, sanayi gibi karbon ayak izi yüksek sektörlerde düşük karbonlu tercihlere doğru dönüşümü başlatmamız gerekiyor” diyor.

MİLYARDERLERDEN ENERJİ KOALİSYONU
ZİRVEDE, Bill Gates ve Mark Zuckerberg’in de aralarında bulunduğu birçok yatırımcı milyarlarca dolarlık bir koalisyon kurduklarını ve kaynaklarını temiz enerji konusundaki teknolojik gelişmelere ayıracaklarını açıklad. Fatih Birol, bunun çok ciddi bir oluşum olduğunu ve enerji sektöründeki inovasyonu hızlandıracağını söylüyor. Bu da bugün pahalı gibi gözüken elektrikli otomobiller veya enerji depolaması gibi bazı yeni teknolojilerdeki fiyatların aşağı düşmesine destek olacak. Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan’in “Breakthrough Energy Coalition” adlı bu koalisyondaki ortakları Bill Gates ile sınırlı değil. Amazon CEO’su Jeff Bezos ve Virgin’in kurucusu Sir Richard Branson organizasyonun diğer üyeleri arasında bulunuyor. Organizasyon, devletlerle birlikte çalışarak, sıfıra yakın karbon salınımı gerçekleştirme ve herkese temiz ve uygun fiyatlı enerji sunma konusunda potansiyel taşıyan yeni enerji şirketlerine yapılacak yatırımlara odaklanacak. Üzerinde uzlaşılan anlaşmanın, dünya çapında enerji politikalarının da gözden geçirilmesine neden olması beklenirken, bugün atmosfere zarar veren kirliliğin temizlenmesi için de büyük yatırımlar gerekiyor. Belirlenen hedefler, IEA’ya göre 2030’a kadar yenilenebilir ve verimlilik alanında 16.5 trilyon dolar yatırım yapılmasını gerektiriyor. Bunun sağlanması için de yenilenebilir enerji üretimine teşvikler verilmesi ve fosil yakıtlara verilen teşviklerin azaltılması gerekirken, ulaşımdan, inşaata tüm sektörlerde değişim yaşanması öngörülüyor.

FİNANSMAN TEMİZ ENERJİYE
KARBON Takip Girişimi’nden Anthony Hobley de “1.5 derecelik karbon bütçesi fosil yakıt çağının gerçekten bittiğini gösteriyor. Fosil yakıt şirketleri bu gerçeği kabul edip, artık hızlıca bir şekilde iş planlarını gözden geçirmeli. Yeni enerji teknolojileri son yıllarda çok ucuzladı. Paris’te yaratılan momentum yenilebilir enerjiye dönüşün giderek daha hızlı bir biçimde artacağını gösteriyor. Finansal pazarların temiz enerjiye dönüşümü kaynak sağlamak için harekete geçmesi gerekiyor” diyor.

Kaynak: http://enerjitr.com/iklim-anlasmasi-deyip-gecme-her-seyi-etkileyecek

Enerjide asıl fakirlik yerli ekipman

Enerjide asıl fakirlik yerli ekipman

Sokaktaki vatandaş da biliyor, Türkiye’nin enerji kaynakları yetersiz. 

Eskiden bu durum “petrolümüz yok” diye özetlenebilirdi... 

Ama son yıllarda Türkiye için enerji denilince akla önce petrol değil doğalgaz geliyor artık. 

Bunun asıl nedeni, doğalgazın salt doğalgaz olarak değil, ana enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlaması. 

Öyle ya eskiden petrol türevlerinin de termik santrallerde yakıt olarak kullanımı söz konusuydu. 

Artık bu türde santral sayımız yok denecek kadar az. Oysa doğalgaza dayalı santral sayımız bir hayli fazla. 

Bu tip santraller toplam içinde hem kurulu güç itibariyle önemlice bir paya sahip hem de üretilen elektrikte yüzde 50’ye yakın bir payın sahibi durumundalar. 

Bu konu son zamanlarda, özellikle de Rusya-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gerilim üzerine gündemde çok fazla yer almaya başladı. 

Türkiye’nin en önemli gaz tedarikçisinin Rusya olması nedeniyle, bu gidişle uzun zaman daha gündemde geniş yer turmayı sürdürecek gibi görünüyor. 

Şimdi Türkiye şapkayı önüne koydu düşünüyor: Enerjide dışa bağımlılığı azaltmalıyız. 

Bunu yaparken şunları göz önünde bulundurmak şart. 

Enerjisiz kalamazsınız. Yani enerji kullanmazsak dışa bağımlılık azalır diye düşünemeyiz. 

Burada bir istisna şu: Enerjiyi verimli kullanırsak talebi aşağı çekebiliriz. Verimlilikten elde edebileceğimiz avantaj küçümsenebilecek gibi de değil. En az yüzde 25-30’luk bir tasarruf potansiyelinden söz ediliyor. 

Buna "yetmez ama evet" deyip devam edelim... 

Peki Türkiye bu enerji bağımlılığını başka nasıl azaltabilir? Tabii ki yerli kaynaklarını daha fazla devreye sokarak. 

Örneğin elektrik üretiminde yerli kömür kullanımını artırarak. Bunun da bir dizi yan maliyeti var ama bir şekilde, temiz yakma teknolojileri kullanıp gerekli önlemleri de alarak yerli kömürden daha fazla yararlanılması bir seçenek... 

Bir diğer önlem de şu: Güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütle gibi yerli kaynakları daha fazla devreye sokmak. 

Evet, hem yerli kömürü hem de yerli yenilenebilir kaynakları devreye sokalım sokmasına da, ortada tüm bu kaynakları ilgilendiren ortak bir sorun var. 

Bunun adı da teknoloji ve ekipman. Yerli kaynakları yerli ekipman ve teknoloji kullanarak devreye sokmazsanız, kaynaktaki dışa bağımlılığı sadece sadece ekipman ve teknoloji alanına taşımış olursunuz... 

Bu yüzden Türkiye, yerli yakma teknolojilerini, yakma kazanlarını, buhar türbinlerini, gaz türbinlerini de geliştirmeli ve üretmeli. 

Aynı şekilde güneş panelleri, rüzgar türbinleri de yerlileştirilmeli. 

Ülkede bu kadar yenilenebilir teknoloji potansiyeli var ama biz bunlardan yararlanmak için yine yabancıların eline bakar durumdayız. 

O yüzden ne yapıp edip bir an önce yerli ya da yabancı özel sektörün Türkiye’de yerli katkıyı en üst düzeyde kullanarak ekipman üretimi yapası sağlanmalı. 

Tamam, biliyoruz. Önümüz kış, havalar soğuk. Bu kış ortasında acil ihtiyaçlarımızı ne yapacağız diyebilirsiniz. Ama zaten hep böyle demiyor muyuz? 

Yumurta kapıya dayanıncaya kadar beklemek kaderimiz mi? Değil... Bir an önce bir şeyler yapmalı... 

Kaynak: http://enerjigunlugu.net/enerjide-asil-fakirlik-yerli-ekipman_16493.html

Türkiye yenilenebilir enerjide fırsatları kaçırmak üzere

Türkiye yenilenebilir enerjide fırsatları kaçırmak üzere

Dünya Rüzgâr Enerji Birliği ve Dünya Biyoenerji Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Paris’teki İklim Zirvesi sonrasında sadece önde gelen çevre örgütlerinin değil, devletlerin de “Yenilenebilir Enerjiyi” çözüm olarak işaret ettiği bir dönemde, Türkiye’nin göz göre göre bir fırsatı kaçırmak üzere olduğunu ifade etti.

Rüzgar ve Güneş Enerjisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerden biri olan Prof. Dr. Uyar, "Türkiye sınırsız kaynaklara sahipken yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusunda birçok ülkenin gerisinde kalıyor. Yüzde 100 yenilenebilir kaynakları kullanan ve kendi enerjisini üreten, ekolojik ve demokratik topluma geçiş ancak bilinçli bir toplum ve enerjide çözümden yana yerel, ulusal karar vericilerce gerçekleşebilecek" dedi. 

Uyar, konuşmasında şunları söyledi:
"30 Kasım’da Paris’te gerçekleşen COP21 İklim Değişikliği Konferansı’nda da yine yenilebilir enerji gündeme geldi ve bu sene yüzde yüz yenilenebilir enerjinin global iklim değişikliği ve enerji kaynaklarının tüketimine çözüm olduğu konuşulmaya başlandı.Türkiye ise yenilenebilir enerji kaynakları konusunda henüz çok yeni bir oyuncu, ülkemizde yenilenebilir enerjiden elde edilen üretim 4.000 megavat. 

Elektrik üretiminin sadece yüzde 4’ü rüzgar enerjisinden elde ediliyor. Amerika ve Çin ise Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının iki mislini yenilenebilir enerjiyle üretiyor, Hindistan da bu yönde planlamalar yapıyor. Türkiye yatırım tercihlerini endüstrileşmiş ülkelerde artık terk edilmeye başlanan enerji teknolojilerine yaparken  diğer ülkeler kaynak maliyeti olmayan ve bu nedenle daha da ucuz olan biyoenerji, rüzgar ve güneş enerjisi kullanımı için çoktan harekete geçmiş durumda. Biyoenerji üretimi ise orman, tarım ve belediye atıklarının değerlendirilmesi ve işe koşulması anlamına geliyor.Oysa Türkiye’de rüzgar, güneş ve biyoenerjiden faydalanmadığımız her gün bu maliyetsiz kaynaklar yabana gidiyor. 

Ülkemizin rüzgârını, güneşini ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını daha aktif bir şekilde nasıl kullanacağız bunu düşünmemiz gerekiyor.Türkiye yenilenebilir enerji kullanımında nasıl daha etkin olur sorusunun yanıtları ise oldukça basit  öncelikle mevcut kullanılan kaynaklarla, yenilenebilir enerji kaynaklarının karşılaştırmalı bir stratejik araştırması hazırlanmalı, enerjinin etkin kullanımına öncelik verilmeli ve Türkiye’nin ekonomi, enerji ve ekoloji karar destek sistemi kurularak geleceğin enerji modellemesi ve uzun vadeli stratejik planlaması yapılmalı. Türkiye’nin her yeri güneşli ve her yerde o kentin elektriğini üretecek kadar kaynak var. Akıllı şebeke altyapıları oluşturarak istenilen yerde, dağıtılmış üretim ve güneşin ulaştığı, rüzgarın ulaştığı her yerde, yerinde tüketim mümkün. Akıllı şebeke sistemiyle üretilen elektrikten, her konut, her kent güneş enerjisinden faydalanabiliyor.Rüzgar ve güneş enerjisi ile elektrik üretimi  kaynağı ücretsiz en ucuz üretim yöntemi. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımı konusunda acil adımlar alması, doğru bir stratejiyle hareket etmesi gerekiyor. 

Enerjide dış kaynaklara bağlı olmayan bir Türkiye için  yerel ve ulusal yönetimlerin ve toplumun  yüksek yatırım maliyetlerine sahip konvansiyonel enerji üretimini, yani eski teknolojiyi terk edip, çevre ve ekonomi dostu yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekiyor."

Kaynak: http://enerjitr.com/turkiye-yenilenebilir-enerjide-firsatlari-kacirmak-uzere

Thursday, February 19, 2015

Boğaziçi Üniversitesi yenilenebilir enerjide bir ilke imza attı

Boğaziçi Üniversitesi yenilenebilir enerjide bir ilke imza attı. Kilyos Sarıtepe Kampüsü, kendi işlettiği rüzgâr enerji santraliyle yenilenebilir rüzgâr kaynağından enerjisini sağlayan dünyadaki ilk üniversite kampüsü olacak.

Sürdürülebilir Kampüs olma yolunda önemli adımlar atan Boğaziçi Üniversitesi, Kilyos Sarıtepe Kampüsü’ne kurulan rüzgâr enerji santrali ile kendi elektriğini kendi üretecek.  Boğaziçi Üniversitesi Rüzgâr Enerji Santrali (BÜRES) projesi dâhilinde kurulan rüzgâr türbini, 27 Aralık 2014’te elektrik üretmeye başladı. BÜRES projesi ile Boğaziçi Üniversitesi ‘’Dünyada tüm elektrik ihtiyacını sahip olduğu ve kendi işlettiği rüzgâr enerji santralinden karşılayan ilk üniversite kampüsü" haline geliyor.

Projeyi hayata geçiren Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu; “Girişim ile Üniversitemiz Yeşil Kampüs olma yolunda örnek teşkil edecek bir aşamayı daha tamamlarken, Sarıtepe Kampüsümüzün Üniversitemiz bünyesindeki yerini farklı bir boyuta taşıyan bu proje ile sürdürülebilir yaşam alanları yaratma yolundaki kararlılığını bir kez daha göstermiş oldu.” dedi. Rüzgar santralinin Kalkınma Bakanlığı’nın desteğiyle kurulduğunu ifade eden Barbarosoğlu, bu sayede Sarıtepe Kampüsü’nün yıllık enerji ihtiyacının tamamını karşılanacağını belirtti. 

Kilyos Sarıtepe Kampüsü 1 MW’lık rüzgar türbini sayesinde yıllık elektrik tüketiminin %40 fazlasını üreterek bir yılda yaklaşık 900 ton karbon, 1 milyon kWh enerji ve 400.000 TL bütçe tasarrufu gerçekleştirecektir. 

Dünya genelinde kendi enerjisini jeotermal ve güneş gibi doğal kaynaklardan üreten veya araştırma amaçlı rüzgar türbinleri kuran üniversiteler olduğunu belirten Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi aynı zamanda Proje Koordinatörü Emre  Otay, yıllık elektrik ihtiyacının tamamını ve hatta fazlasını sahibi olduğu ve kendi işlettiği rüzgar enerji santralinden karşılayan dünyadaki ilk kampüsün Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü olduğunu belirtti. 

BÜRES’te sadece enerji değil, bilgi de üretilecek
Boğaziçi Üniversitesi Rüzgâr Enerji Santrali’yle birlikte Ar-Ge çalışmalarının da yapıldığına dikkat çeken Proje Koordinatörü Emre Otay, “Kampüsümüzün tüm enerji ihtiyacını karşılayacağımız bu proje ile kendi kendine yetebilen, doğaya saygılı, sürdürülebilir bir yaşam alanı hedefliyoruz” dedi. 
Projeyle eş zamanlı olarak Ar-Ge çalışmalarının da başlatıldığını belirten Otay, “Enerji santralı yapım çalışmalarının yanı sıra mühendislik araştırmalara odaklandık. Öncelikle türbine ve etrafına yerleştirdiğimiz sensörlerle mekanik, geoteknik ve çevresel verilerin yanı sıra enerji üretim ve tüketimini izleyeceğiz. Buradan öğreneceklerimiz ışığında rüzgar enerji santrallerinin sürdürülebilirliğini araştıracağız” dedi. 

Hedef: Yeşil bir kampüs
Kilyos Sarıtepe Kampüsü’nde rüzgar, güneş, dalga, biyogaz ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra enerjinin depolanması doğrultusunda uygulamaya alınmış akademik çalışmalar olduğunu da belirten Emre Otay, binalarda enerji verimliliği konusunda yine Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsünde başlatılan çalışmalar olduğunu sözlerine ekledi.

Binaları enerji verimli hale dönüştürmek için yapılacak doğru hesaplanmış yatırımların, yenilenebilir enerji santrali yapmaya oranla çok daha faydalı ve ekonomik olduğuna dikkat çeken Emre Otay, bu doğrultuda Sarıtepe Kampüsü’nde Avrupa Komisyonun öne çıkardığı Yaşayan Laboratuvar konseptinde Kent Laboratuvarı adı altında bir proje geliştirdiklerini belirterek; “Projenin içinde enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan üretmenin yanı sıra akıllı harcamak, fazlasını saklamak ve karbon salınımını kontrol etmek var. Bu kampüsteki esas hedefimiz Sıfır Net Enerji düzeyine erişmek. Doğaya saygılı, komşularına enerji ve su açısından yük olmadan yaşayabilen, sürdürülebilir, yeşil bir kampüs olmak istiyoruz” diye konuştu

Kaynak: http://www.gazetevatan.com/bogazici-universitesi-nden-bir-ilk--715426-egitim/

Siemens Bereketli RES projesi için türbin sağlayacak

Kinesis Enerji tarafından gerçekleştirilecek Bereketli Rüzgar Enerjisi Santrali’nin türbinlerinin Siemens tarafından sağlanacağı bildirildi.

Siemens Türkiye’den konu ile ilgili yapılan açıklamaya göre Siemens ve Kinesis Enerji arasında 21 Ocak tarihinde yatırım için anlaşma imzalandı.

Anlaşmaya göre Siemens 32 MW kurulu güce sahip olacak santrale 10 adet SWT-3.2-113 türbini tedarik edecek ve santrale 5 yıl boyunca bakım ve onarım hizmeti sağlayacak.

SWT-3.2-113 türbinleri 113 metre kanat çapı ve 83,5 metre kule yüksekliğine sahipler.  Siemens’in açıklamasına göre bu türbinler ‘integral blade’ yani birleşim noktası olmayan kanat teknolojisi nedeniyle yüksek güvenirlik sunuyor. Dişli kutuları olmayan, direkt sürümlü bu türbinler aynı zamanda yüzde 50 daha az dönen ekipman kullanımı ile kompakt bir tasarım ve yüksek verim sağlıyor.

2015’in Ekim-Kasım aylarında devreye girmesi planlanan santralde yılda 100 gigavat-saat elektrik üretimi sağlanması öngörülüyor.

Yatırım Kinesis Enerji’nin Türkiye’deki ilk yatırımı olacak. Şirketin hali hazırda İtalya’da toplam kurulu güçleri 8,3 MW olan dört ayrı güneş elektriği santrali yatırımı bulunuyor.

Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ise konu ile ilgili açıklamasında şunları kaydetti;

“Siemens dünyamızın sürdürülebilir geleceği için çalışmaya devam ediyor. Her geçen gün artan enerji ihtiyacı, hepimizi yenilenebilir enerji kaynakları üzerine düşünmeye yönlendirirken biz de stratejilerimiz ve portföyümüz ile bu amaç için çalışıyoruz. Bu proje tamamlandığında yıllık 85 bin ton karbondioksit salımını engelleyecek ve 40 bin hanenin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak. Siemens içerisinde yalnızca rüzgâr projelerine odaklanan ve büyük başarılara imza atan özel bir ekibimiz var. Bu ekip ile gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızda müşterilerimizle bir iş ortağı gibi çalışıyor ve onlar için fark yaratıyoruz.”

Kaynak: http://www.yesilekonomi.com/yenilenebilir-enerji/siemens-bereketli-res-projesi-icin-turbin-saglayacak

Turkish developer Sancak Enerji hands Nordex 52MW dea

TURKEY: Nordex has won a 52MW deal for its 22 N117/2400 low wind turbines to go to a project in Turkey.

The Yahyali project is located in central Anatolia. The deal comes with a five-year service contract.

Nordex said the project will come online by the end of 2015.

According to Windpower Monthly's data division, Windpower Intelligence, Turkish developer Sancak Enerji has around 60MW in the pipeline in its home market, with projects including 30MW Yamaçtepe-2 RES project in Marmara. Nordex has installed around 1GW in Turkey.

Nordex said it had also received an order from Turskish developer Dost Enerji, with one N90/2500 turbine to go to the Geres wind farm in western Anatolia.


Reference: http://www.windpowermonthly.com/article/1332665/turkish-developer-sancak-enerji-hands-nordex-52mw-deal

Polat, doğalgaz faturasını 40 milyon dolar düşürecek

Polat Enerji, 150 megavatlık Türkiye’nin en büyük rüzgar santralinin açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla yaptı. 400 milyon kilovatsaat elektrik üretecek santral, doğalgaz faturalarının 40 milyon $ düşmesini sağlayacak

Türkiye rüzgar enerji sektörünün lideri Polat Enerji, 150 megavat güce sahip Türkiye’nin işletmedeki en büyük rüzgar enerji santrali Geycek’in açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile Kırşehir’de gerçekleştirdi. Türkiye’nin en büyük operasyonel rüzgar enerji santrali Geycek’te 70 adet rüzgar türbini yer alıyor.

150 bin kişinin ihtiyacı

Yılda 400 milyon kilovatsaat elektrik üretecek olan santral, 150 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak  ve  bu üretim miktarı ile doğalgaz faturalarının her yıl 40 milyon dolar düşmesi sağlanacak.  Geycek Rüzgar Enerji Santrali, yılda 20 milyon ağaç tarafından bertaraf edilebilecek 245 bin ton karbondioksit azaltımı gerçekleştirecek.  Şimdiye kadar 8 rüzgar enerjisi santralinin yatırımını hayata geçirdiklerini belirten Adnan Polat, şu değerlendirmeyi yaptı:

1 milyar doları geçecek

“Polat Enerji rüzgar enerjisi alanında Türkiye’nin en büyük kurulu güce sahip şirketi... Bu liderliğimizi sürdürmek için de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Önümüzdeki 3 ila 5 yıl içerisinde kurulu gücümüzü 2 katına çıkarmayı hedefliyoruz. 100 megavat’lık kapasite artışı yatırımı devam eden Soma Enerji Santrali projemiz de tamamlandığı zaman 240 megavat kurulu güce ulaşarak Geycek’in rekorunu kıracak. Polat Enerji olarak, toplam yatırım tutarımız 1 milyar doların üzerine çıktı.”

20 bin megavat hedefleniyor

2014 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu rüzgar gücü 3.600 megavat civarında ve bu miktar toplam kurulu gücün yüzde 5’ini oluşturuyor. Polat Enerji santralleri ise Türkiye rüzgar kurulu gücünün yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor. Rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2023 yılına kadar 20 bin megavat olması hedefleniyor. Türkiye’nin rüzgarda 20 bin megavata ulaşması yıllık 6 milyar dolarlık doğalgaz faturası ödenmeyeceği anlamına geliyor. Bu kurulu güce ulaşabilmek için 240 bin kişi civarında bir istihdama ihtiyaç bulunuyor.


Kaynak: http://www.gazetevatan.com/polat-dogalgaz-faturasini-40-milyon-dolar-dusurecek-722832-ekonomi/

Siemens, Poyraz Res İle 45 Bin Hanenin Enerji İhtiyacını Karşılayacak

Yüksek verimlilik sunan Siemens rüzgâr türbinleri, Poyraz Rüzgâr Enerji Santrali’nde 45 bin hanenin enerji ihtiyacını karşılamak üzere dönecek. Poyraz RES tamamlandığında Siemens rüzgâr türbinleriyle yıllık 85 bin ton karbondioksit salımının da önüne geçilecek. Siemens ve MÖN Grup şirketlerinden NM Enerji, 30 MW kurulu güç ve yıllık 120 GWh üretim kapasitesi sağlayacak Poyraz Rüzgâr Enerji Santrali (RES) için anlaşma imzaladı. 

Ankara’da 18 Şubat tarihinde gerçekleşen imza törenine Siemens AG Başkan ve CEO’su Joe Kaeser, Siemens A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ile MÖN Grup-NM Enerji Yönetim Kurulu Eş Başkanları Nihat ve Mehmet Özbağı katıldı. Balıkesir’in Susurluk ilçesinde yaklaşık 700 metre rakımda kurulacak Poyraz RES’te, 108 metre kanat çapı ve 94 metre kule yüksekliğine sahip 10 adet Siemens SWT-3.2-108 model Direct Drive Türbinleri çalışacak. ‘Direct Drive’ teknolojisiyle dişli kutusuz türbinlere göre yüzde 50 daha az dönen ekipman sunarak kompakt tasarım ve yüksek verim sağlayan bu türbinler, aynı zamanda birleşim noktası olmayan-monoblok kanat teknolojisi nedeniyle yüksek güvenirlilik sunuyor. 

Faaliyete geçtiğinde 45 bin hanenin enerji ihtiyacını karşılayacak kapasitede enerji üretmesi hedeflenen ve yıllık 85 bin ton karbondioksit emisyonunun önüne geçmesi beklenen Poyraz RES’in 2016 yılının bahar aylarında üretime geçmesi planlanıyor. NM Enerji, kurulumun yanı sıra santralin servis ve bakım hizmetleri için de Siemens uzmanlığını tercih etti. 

Poyraz RES’in 10 yıllık Servis ve Bakım Hizmetleri Siemens tarafından sağlanacak. “Temiz enerji için örnek olacak” Siemens AG CEO’su Joe Kaeser Türkiye’nin rüzgâr enerjisi yatırımlarının artmasının önemine dikkat çekerek sürdürülebilir dünya için Siemens ve Türkiye ortaklığının birçok önemli proje gerçekleştirmesinin umut verici olduğunu kaydetti. Siemens Türkiye’nin rüzgar enerjisi alanındaki uzmanlığı nedeniyle Siemens AG’nin odak ülkelerinden biri olduğuna dikkat çeken Keaser “Bu kağıt üzerinde imzalanan bir anlaşmadan öte karşılıklı işbirliğini ve güveni içeren bir sözleşme. İnanıyorum ki Poyraz RES’te Siemens Türkiye’nin önemli projelerinden biri olarak temiz ve sürdürülebilir enerji için diğer yatırımcılara örnek olacaktır.” dedi. Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, NM Enerji ile başlayacak yeni işbirliğinden memnun olduklarını dile getirerek şunları söyledi: “Siemens olarak, rüzgarda teklif, satış mühendislik, satınalma, proje yönetimi ve servis hizmetlerini Türkiye'de konusunda uzman lokal ekibimiz ile veriyoruz. Siemens, Türkiye’de rüzgâr enerjisine sadece 4 sene önce odaklanmaya başladığı için gelinen noktanın oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugüne dek Siemens desteğiyle kurulmuş olan rüzgâr santralleri ve yapımları süren projeler tamamlandığında yaklaşık 514 MW’lık enerji üretilecek. Poyraz RES ile Türkiye’de gün geçtikçe gelişen rüzgâr enerjisi alanında uzmanlığımızı bir kez daha ispatlıyoruz.”. Hidroelektrik ve rüzgâr enerjisi yatırımlarını arttırmayı hedefleyen MÖN Grup-NM Enerji Yönetim Kurulu Eş Başkanı Nihat Özbağı, rüzgar enerjisi yatırımlarında Siemens uzmanlığına güvendiklerini belirtirken projeyle ilgili şunları ifade etti: “Bu proje tamamlandığında yıllık 85 bin ton karbondioksit salımını engelleyecek ve 45 bin hanenin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak. Siemens’in rüzgâr santrallerinde sunduğu gelişmiş teknoloji ve kapsamlı hizmetleriyle sağladığı yüksek verimlilik ve güvenilirlik nedeniyle Siemens’le çalışmaktan çok mutluyuz.” MÖN Grup-NM Enerji Yönetim Kurulu Eş Başkanı Mehmet Özbağı ise konuyla ilgili olarak “Poyraz Rüzgâr Enerji Santrali yatırımında Siemens ile işbirliği yapmaktan, temiz ve sürdürülebilir enerji üretimi açısından insanların ve çevrenin yararına bir projeye imza atmaktan memnuniyet duyduğunu” ifade etti. ,

Kaynak: http://parahaberi.com/tr-tr/haberler/118150/siemens-poyraz-res-ile-45-bin-hanenin-enerji-ihtiyacini-karsilayacak

Türkerler Holding GE'nin Rüzgar Türbinlerini seçti‏

(General Electric), Ankara merkezli rüzgar enerjisi yatırımcısı Türkerler Holding ile Tekirdağ ilindeki Barbaros Rüzgar Enerjisi Santrali’nde kurulumu yapılmak üzere dört adet GE 3.2-103 rüzgar türbininin tedariğine ilişkin anlaşma imzaladığını duyurdu. Anlaşma, GE ile on yıllık tam kapsamlı işletim ve bakım hizmetini de içeriyor.

Türkiye’deki yüksek enerji tüketimi dikkate alındığında Barbaros Rüzgar Enerji Santrali, yıllık 42 milyon kwh elektrik üretimiyle enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir eksikliği giderecek. Buna ek olarak, aynı zamanda yıllık 26.000 tonluk karbondioksit salınımının da önüne geçilmesi sağlanacak.

GE’nin en güçlü rüzgar türbinlerine sahip olacak olan Barbaros Rüzgar Enerji Santrali, Türkiye’nin 2023 yılı için kurulu rüzgar enerjisi gücünün 20 GW’a erişmesi ve birincil enerji ihtiyacının %30’unun yenilenebilir kaynaklardan sağlanması olan yenilenebilir enerji hedeflerinin gerçekleşmesine katkıda bulunacak.

“Ülke ekonomimiz büyüdükçe enerjiye olan talebimiz de artmaktadır” diyen Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker, “Türkerler Holding olarak GE ile işbirliğinde Türkiye’ye daha fazla yenilenebilir enerji ile güç sağlamaktan dolayı gurur duyuyoruz” diye ekledi.

Rüzgardan jeotermale kadar uzanan yenilenebilir doğal kaynaklardan yararlanma imkanı olan Türkiye’nin, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği rakamlarına göre 2015 Ocak ayı itibariyle kurulu rüzgar gücü kapasitesi 3,762 MW’tır.

GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, “Rüzgar enerjisi, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacının karşılanmasında büyük ve önemli bir kaynak. Türkerler Holding ile daha önce sağlık endüstrisinde de farklı bir proje için birlikte çalışmıştık. Türkiye’nin yenilenebilir enerji portföyünü de Türkerler Holding ile birlikte ileriye taşımaktan dolayı gurur duyuyoruz” dedi.

Akıllı bir türbin olan GE 3.2-103, endüstriyel internet uygulamalarının gücünü, rüzgarın değişkenliğini yönetmeye yardımcı olacak şekilde kullanarak, iniş çıkışlardan arındırılmış, tahmin edilebilir bir güç sağlar.

Türkerler Holding toplam 1993,21 MW enerji üretim lisansına sahiptir. Bunun 1085 MW’ı rüzgar enerjisi üretim lisansıdır. Barbaros Rüzgar Enerji Santrali, Türkerler ve GE’nin birlikte gerçekleştireceği ilk rüzgar enerjisi projesi olacak. Geçtiğimiz ay GE Sağlık ve Türkerler Holding bir sağlık projesinde işbirliği yapmaya başladı. Türkiye’nin kamu özel sektör ortaklığı yöntemi kullanılarak sağlık hizmetlerinde dönüşüm gerçekleştirme amacını destekleyen GE Sağlık, Gama Holding A.Ş. ve Türkerler Holding, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın stratejik kamu özel ortaklığı projelerinden ikisi olan Kocaeli Sağlık Kampüsü ve İzmir Bayraklı Sağlık Kampüsü projelerini geliştirmek üzere anlaşma imzaladılar.

TÜRKERLER Hakkında

Bünyesinde 100 civarında firma barındıran Türkerler Holding inşaat, enerji, tekstil ve emlak geliştirme alanlarında faaliyet göstermektedir. Ana şirketlerden biri olan Türkerler İnşaat, doğalgaz iletim ve dağıtım hatları, hastaneler, konutlar, oteller, okullar ve akıllı bina projeleri, uluslararası spor tesisleri, arıtma tesisleri, metro yapıları, barajlar, otoyollar, basınç düşürme istasyonları ve hidroelektrik enerji santralleri gibi sayısız altyapı ve üstyapı projesini başarıyla gerçekleştirdi. Holding, enerji üretim endüstrisi alanında Türkiye’nin dört bir yanında rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, güneş ve doğal gaz santrallerini içeren çok sayıda yatırıma sahiptir. İzmir bölgesi için doğalgaz sağlayan İzmirgaz A.Ş. ve Doğu Anadolu için elektrik temin eden Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş., Holding’in başlıca enerji iletim yatırımları arasındadır. Holding’in güncel emlak yatırımları arasında ise İstanbul’daki Çiftçi Towers, İzmir’deki Park Yaşam Mavişehir ve Ankara’daki Mahall yer almaktadır. Türkerler Holding, İtalyan Astaldi SpA firması ile birlikte Türkiye’nin sağlık hizmetleri endüstrisi alanındaki en büyük Kamu Özel Sektör Ortaklığı Projelerinden biri olan 1.071.000 metrekare kapalı alana sahip, 3.566 yatak kapasiteli Ankara Etlik Entergre Sağlık Kampüsü ve Gama Holding ile birlikte yaklaşık olarak eşit büyüklükte yatırımlar olan İzmir ve Kocaeli Entegre Sağlık Kampüslerinin yapımını gerçekleştirmektedir.

Kaynak: http://haberler.rotahaber.com/Turkerler-Holding-Barbaros-Ruzgar-Enerji-Santrali-icin-GEnin-32103-Ruzgar-Tur_516250.html

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği Sektör Toplantısı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İspanya’da rüzgar santrallerinde yapılan ölçümlerde 10 binde birinden daha az sayıda kuşun öldüğünün hesaplandığını belirterek, "Türkiye’deki bu konunun nezaketini istismar edenler, gerekse çevre gerekçesinin arkasına sığınıp da yapanların aslında daha temel daha doğru bir gerekçe bulmaları lazım geldiğini söylemek isterim” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İspanya'da rüzgar santrallerinde yapılan ölçümlerde 10 binde birinden daha az sayıda kuşun öldüğünün hesaplandığını belirterek, "Türkiye'deki bu konunun nezaketini istismar edenler, gerekse çevre gerekçesinin arkasına sığınıp da yapanların aslında daha temel daha doğru bir gerekçe bulmaları lazım geldiğini söylemek isterim" dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TUREB) Sektör Toplantısı'na katıldı. Bakanlıkta gerçekleşen toplantıda bir konuşma yapan Yıldız, toplantının sektöre mutlaka faydalar getireceğini düşündüğünü belirterek, İspanya'da Kraliyet Kuşlarını Koruma Derneği'nin bir rapor hazırladığını ve raporda rüzgarın aslında bahsedildiği kadar zararının olmadığının ortaya konulduğunu ifade etti. İspanya'da 18 tane rüzgar çiftliğinde yaklaşık 700 tane türbin üzerinde fiili olarak yapılan ölçümlemelerle beraber ölen kuşların oranının bahsedilenin çok altında olduğunun belirlendiğini kaydeden Yıldız, şöyle konuştu:

"Yine ABD'de yalnızca binalara çarparak ölen kuş sayısı 1 milyar civarında. Hareketli otomotivlere 80 milyon adet civarında kuşun öldüğü tespit edilmiş. Rüzgar santralleriyle yapılan bütün bu işlerde 10 binde birinden daha az sayıda kuşun öldüğü hesaplanmış. Bütün bunlara baktığımızda gerek Türkiye'deki bu konunun nezaketini istismar edenler, gerekse çevre gerekçesinin arkasına sığınıp da yapanların aslında daha temel daha doğru bir gerekçe bulmaları lazım geldiğini söylemek isterim. Bunlar gerçekçi şeyler değil. Bize her türlü şey emanet edilmiş durumda. Hayvanlar, çevre, orman, yeşil hepsi bize emanet edilmiş durumda ama bir yandan da ülke kalkınmasını tamamlayacak. O yüzden bunların arasındaki dengeyi korumak açısından da son derece önemli olduğu kanaatindeyim."
"14 BİN MEGAVAT DEDİĞİMİZ GÜÇ TÜRKİYE'NİN 3 YILLIK BÜYÜMESİNE KARŞILIK GELEN BİR GÜÇ"
Acele kamulaştırmalarla ilgili karar iptallerine değinen Yıldız, "Bu yaklaşık 14 bin megavatlar civarında. 14 bin megavat dediğimiz güç Türkiye'nin 3 yıllık büyümesine karşılık gelen bir güç. Yani Türkiye o 3 yıllık büyümesini geride kalmamak amacıyla bütün bu yatırımlarını daha da hızlandırarak o 3 yılı telafi ederek şuanda arz güvenliğiyle alakalı herhangi bir problem yaşamayacak noktaya geldi" değerlendirmesinde bulundu.
Bugün güneş enerjisiyle alakalı Türkiye'de geçen yıl 6 tane büyük fabrika kurulmuşken, Almanya'da güneş enerjisiyle alakalı 3 tane fabrikanın iflas ettiğini ifade eden Yıldız, "Bizler doğru tercihleri doğru zamanlarda yapmamız lazım. Yasal düzenlemeleri, bununla alakalı yönetmelikleri yine sivil toplum örgütlerimizle ve sektör sahiplerimizle beraber yapacağız" dedi.

"YATIRIMA BAŞLADIKTAN SONRA ORMAN BAKANLIĞIMIZIN HARÇLARLA ALAKALI ALMIŞ OLDUĞU İÇ YÖNETMELİK KARARININ YATIRIMCIYA OLUMSUZ YANSIDIĞINI BEN DE BURADAN SÖYLEMEM LAZIM"

"Yatırıma başladıktan sonra Orman Bakanlığımızın harçlarla alakalı almış olduğu iç yönetmelik kararının yatırımcıya olumsuz yansıdığını ben de buradan söylemem lazım" diyen Yıldız, şunları kaydetti:
"Bunu değerli Bakanımıza da Veysel Hocam ile de paylaştım. Bununla alakalı bir çalışma yapacaklarını söylediler. Konuyu hazineye intikal ettirdik ve harçlarla alakalı kararında mutlaka ister bir liralık vergi artışı da, iki liralık herhangi bir fiyat uygulaması da nasıl Bakanlar Kurulu'ndan çıkıyorsa iç yönetmeliklerinde yönetmenliklerin de mutlaka Bakanlar Kurulu'ndan çıkması lazım. Bu konuda da Orman Bakanlığımızın bir kısım düzenlemeler yapacağını kendisinden, Sayın Hocamdan da duymuş oldum. Ben de bunu sektör adına olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Biz yerli üretimin artması adına yaklaşık 52 milyon TL'lik bir AR-GE projesiyle MİLRES projesi yarım megavatlık üretimlerde sonuca ulaştı. Amacımız bunu 2,5 megavatlara çıkarmak. Yalnızca bizimde değil, aynı zamanda yurt dışından Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen ve Türkiye'yi merkez olarak görüp Ortadoğu'ya ve Afrika'ya taşımak isteyen yatırımcılar var. 2023 yılındaki 20 bin megavat hedefinden hala şaşmış değiliz ve o hedef doğrultusunda gideceğiz."

Toplantıda ayrıca TBMM Enerji Komisyonu Üyesi Soner Aksoy, TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Aydın Şengül ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Mustafa Serdar Ataseven birer konuşma yaptılar. - ANKARA

Kaynak: http://www.haberler.com/turkiye-ruzgar-enerjisi-birligi-sektor-toplantisi-6971832-haberi/